f' ÇEŞİTLİ YOLLARLA AKARCADAN "A
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER
. Özcan ŞİMŞEK*
Dil, insanları diğer canlılardan ayıran en önemli unsurlardan biridir. M.O.
3200’lerde Sümerler tarafından yazının bulunmasıyla daha da önem kazanan dil,
aynı zamanda kaydedilmeye de başlanmıştır. Başlıca konumuz olan Akadca da
bilinen en eski semitik dil olup, günümüz Türkçesine olan dolaylı etkisi
sandığımızdan çok daha fazladır.
Birçok etimolojik sözlükte ve çeşitli makalelerde, kelimelerin bilinen en eski
durumları, görüldükleri ilk dil, en eski kökleri vs. genellikle fazla incelenmemekte
ve bu, esas amaç olarak görülmeyip, kelime kökü olarak Arapça, Yunanca, Latince
vb. denilerek bu dillerden daha eski dillere yeterince değinilmemektedir. Sümerce,
Akadca, Asurca, Aramice, Sanskritçe, Hititçe, Luvice, Avesta dili, Miken dili,
Etrüskçe, Frigce, Urartuca, Hattice, Hunice vb. dillere, etimolojik araştırmalarda
ne yazık ki yeterince başvurulmamaktar. ^ Etimolojik sözlüklerin temel
amaçlanndan biri olması gereken bu husus yeterince uygulanamamaktadır. Bundan
dolayı gerek Tüfkçe ile gerekse diğer dillerle ilgili pek çok etimoloji sözlüğünde bu
eksiklik göze çarpmaktadır.
Bu makalede, dilimizde genellikle Arapça kökenli olarak verilen Akadca
kökenli veya Akadca vasıtasıyla aktanlmış kelimeler ele alınmıştır.
Türkçeye birkaç yoldan Akadca kökenli ya da Akadca vasıtasıyla kelime
girmiştir.
1. Akadca > Arapça > Türkçe,
2 . Sümerce > Akadca > Arapça >Türkçe,
3. Akadca > Aramice > Süry anice > Türkçe,
4. Akgdca > Avesta, Part, Pehlevi, Farsça dilleri > Türkçe,
5. Akadca > Aramice > Yunanca > Türkçe,
* Arkeolog, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Gözcü Sok. No: 2 Hisar/ Ankara
E.Postai tefennil@hotmail.conL
İ
179
6. Akadca > Arapça, Aramice > Arapça > Batı Dilleri (İtalyanca, İspanyolca,
İngilizce, vb.) > Türkçe.
7. Aramice> Akadca > Arapça > Türkçe
Türkçe etimolojik yöntem ve yazım olarak, büyük ölçüde Sevan
Nişanyan’m 1 etimoloji sözlüğü izlenmiştir.
SEMİTİK DİLLER
Semitik diller, çok eski bir Sami dilden gelmektedir. Çeşitli akraba dillerin
birbirlerinden esaslı olarak nerelerde ayrıldığı ve hangi kökten geldikleri kesin
olarak bilinmemektedir.
Semitik diller yapıları itibariyle “kursiv’’diller grubuna girerler. Genel olarak
Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılırlar. Bu dillerin coğrafi durumlarına göre yapılan
tasnifte ise semitik diller;
1- Kuzeydoğu Semitik(Mezopotamyâ), Eski Akadca, Babilce,
Asurca,
ş 2- Kuzeybatı Semitik (Suriye-Filistin), Kenani grubu, Doğu
Aramicesi, Batı Aramicesi,
3- Güneybatı Semitik (Arabistan-Habeşistan) Kuzey Arapçası, Güney
Arapçası ve Habeşçe olmak üzere üç ana gpupta incelenirler.
Hint-Avrupa dil ailesinin güney komşuları olan Semitik diller, güneybatı
Asyayı kuzeydoğu Afrikaya bağlayan ve eski çağlardan beri yeryüzünde
konuşulagelen bir dil topluluğudur. Bu dil alilesini Sami ve Hamı olarak ikiye
ayırmak mümkünse de Samı, Eski Mısır ve Kıptî, Libya-Berber ve Kuşî şeklinde 4
kola bölmek daha uygun olacaktır. Ailenin yayılma alanı, Arabistan yarımadası,
Irak, Kuveyt, İran’ın güneybatı bölgesi, Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail, Mısır,
Habeşistan, Sokotrâ adası, Somali, Sudanın kuzey bölümü, Libyayı, Tunus,
Cezayir, Malta adası, Fas, Büyük Sahra ve Moritanya’yı boydan boya kaplar.
Eskiden Kanarya adaları, akm yoluyla da Balear adalan, İspanyanın güney bölümü
(Endülüs), İran’ın daha büyük bir parçası da bu alanın içinde idi. Hatta bu dilleri
**Bu makeleyi yayınlama fırsatı veren Müzemiz müdürü Sayın Hikmet DENİZLİ’ye teşekkür
ederim.
***Makaleyi hazırlama esnasında her türlü bilimsel yardımı sağlayan arkadaşlarım Hititolog Dr.
Rukiye AKDOĞAN’ a, Sumerolog Şerife YILMAZ’ a ve H.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji
bölümünde Öğr. Gör. Dr. Ayşe KARADUMAN’a teşekkür ederim.
1 Sevan NİŞANYAN, Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, İstanbul 2002
180
konuşanlar eski çağlarda Britanya Adaları ’na kadar varmışlardı. Bugünkü Fas’tan,
Filipinlere kadar Samî-Hamî dillerinin yadigârlarına rastlanmaktadır. Semttik
dillerden Arapça, İslam topluluğunun din ve kültür dili olmuştur. Arapçanm kelime
hâzinesi geniş ölçüde, din ve kültür yoluyla çeşitli dil ailelerinden Fars, Urdu (ikisi
de Hint- Avrupa dil grubundan), Türk (Ural-Altay dil grubu), Malay (Malezya-
Polinezya dilleri), Hausa (Sudan-Gine) ve Swahili (Bantu) dillerine girmiştir.
Semitik dillerden birçoğu bugün yok olmuş ve yerlerini Arapçaya bırakmıştır.
Samî-Hamî dil topluluğu, karşılaştırmalı grameri yapılmış bir dil ailesidir.
>•
Hamî-Samî dillerinin başlıca kolu olan Samî (Semitik) diller Doğu, Orta ve
Batı olmak üzere üç dala ayrılır. Doğu dalında tek bir dil vardır: Akadca. Eski
Sümer resim yazısından (piktografik) geliştirilmiş çiviyazısı ile yazılan ve eski
Mezopatamy a ’ da (Akad-Asur-Babil krallıkları) kullanılan bir dilin eskiliği .M.Ö,
2800 yıllarına kadar çıkar. En eski yazılı anıtlarına kral ad listelerinde rastlanır. Bu
dilin en eski şekli, yani asıl Akadca (Sümerlerin çağdaşı ve kuzey komşuları olan
Akad krallığının \dili), M.Ö. 2000 yıllarına kadar sürmüştür. Babilin kuruluşu ve
hükümet merkezi oluşu ile bu dilin Eski Babilce şekli başlamıştır. M.Ö. 2400
yıllarından sonra da daha kuzeyde, Dicle vadilerinde merkezi Assur (Aşşur) şehri
olan Asur devleti meydana geldi. Akad dilinin orada kullanılan şekline de Asurca
diyoruz ki, bunun da Eski ve Yeni çağlan vardı. Eski Asurcanm en eski
metinlerini, Asurlulann Anadoludaki ticari kolonilerine ait olmak üzere Kültepe
kazılarından çıkan “Kappadokia tabletleri” denilen yazılarda buluyoruz. Yeni
Asurca M.Ö. 600 yıllarına kadar devam etmiştir. Akad dilinin son şekli Yeni
Babilcedir. Bu da M.Ö. 626-539 yılları arasında kullanılmış ve Pers kralı Kyros’un
539’da Babil şehrini ele geçirmesinden az sonra önemini kaybetmiştir.
Akadca, en çok Eski Babilce şekliyle, eski Yakın Doğunun büyük kültür
dillerinden biri olmuş, bu dille zengin bir edebiyat gelişmiş ve hele M.Ö. 18-15.
yüzyıllarda bu dil, Yakın Doğunun diplomatik uluslararası dili olarak
kullanılmıştır. Mısır firavunlarının arşivinden M.Ö. 1400 yıllarına ait Akadca
metinle mektup, antlaşma vb. çıkmış (Tellü’l Amama arşivi), Hitit devletinin
Hattuşaş’taki (Boğazköy) arşivinde de bu dilde yazılı belgeler bulunmuştur.
Perslerin Akhamenid (Aftameniş) devleti zamanında Dareios (Dârayavahuş)
M.Ö. 520 sıralarmda yazdırdığı yazıtlarda Babilceyi de kullanmış fakat 6.
yüzyıldan sonra bu dil sadece bir din dili olarak kalmış ve Miladî yıllarda büsbütün
kaybolarak yerini Aramiceye (Aramca) bırakmıştır.
Semitik dillerin Orta dalında da tek bir dile rastlanmıştır: Ugarit dili. Bu dille
ilgili metinlere Ugarit’te (Ras Şamra) yapılan kazılarda rastlanmıştır.
181
Semitik dillerin Batı dalı, Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye ayrılır. Kuzey
bölümü de başlıca iki gruba ayrılır: Kenanca ve Aramice.
a-) Kenan grubu, eski Fenike ve Filistin’de konuşulmuş olan dört dilden
meydana gelmiştir. Kenan (yerli dilde: Kana’ an) “alçak veya aşağı ülke”anlamma
gelir. Eski Kenanca, Moabca, Fenikece ve İbranice söz konusu dört dili
oluştururlar.
b-) Aramice. Aram (yerli dilde: Aram), “yüksek ya da yukarı ülke” anlamına
gelir. Aramice M.Ö. 14. yüzyıldan beri kullanılan bir dildir. Kuzey Arabistan’dan
Suriye-Filistin sınırlarına ve Babil’e kadar yayılan alan, Şam (Damaskus), Tedmür
ya da Tüdmür (Palmyra) ve Urfa (Urşa, Orrhoe, Edessa) bu dilin yayılım
alanlarıdır. Ayrıca Aramice Orta Asya’dan, Çin, Hindistan, Mısır ve İtalyaya ve
hatta İngiltere’ye kadar çeşitli ülkelerde yazılı belgeler bırakmışlardır. Perslerin
Akhamenid krallığı çağında, M.Ö. 6. yüzyılda, Aramice Yakın Doğu’nun idare dili
durumuna yükselmiş ve Ege denizine kadar yayılmıştır. İranlıl'ar satrap sikkelerini
Aramice bastırmışlardır. Bugün Aramice konuşanların sayısı 500.000’i geçmez.
Doğu Aramicesi:
- Eski Doğu, Süryanice, Harran, Mani Aramicesi, Babil Talmudu, Mande,
Ördek Burnu Aramicesi, Yaşayan Doğu Aramicesi,
Batı Aramicesi:
- Eski Batı, Mısır Ahd-i Atik, Filistin, Samarra, Nabat, Tedmür ya da
Tüdmür (Palmyra), Yaşayan Batı Aramicesi,
)
Semitik dillerin Batı dalının Güney grubu iki bölümlüdür: Güneyin kuzeyi ve
Güneyin güneyi. Her ikisinin de iki bölümü vardır:
1. Güneyin kuzeyi a. Kuzey Arap veya Arap öncesi (protoarabik) lehçeleri,
Arapça;
2. Güneyin güneyi a. Güney Arapça veya Himyeri, Habeşistan dilleri.
•k.
Samî-Hamı dillerinin ikinci kolunu Eski Mısırca ve Kıptice (Kopt) meydana
getirir.
Yine Semitik dillerinden Libya-Berber dilleri eski çağlarda Mısırdan
Kanarya Adalarına kadar kuzey Afrikayı kaplamıştı.
182
Kuşi dili. Semitik dillerin dördüncü kolunu meydana getiren Kuşi dillerinin
ağırlık merkezi doğu Afrika’da, Kızıldeniziıı bata kıyıları ile bunun
güneydoğusundaki çıkıntıdır 2 .
AKADCA
Akadca Semitik dillerin en eskisidir. Semitik diller bükünlü diller grubuna
girer. Kelime kökünde anlam daha çok üç, bazen iki, bazen dört sessize bağlıdır.
Akad yazısı alfabetik değil, hece unsurludur 3 . Bu çalışmadaki Akadca kelimelerin
yazılışları ve işaretleme sistemleri genel olarak, editörlüğünü Jeremy Black,
Andrew George, Nicolas Postgate’nin yaptığı sözlük 4 örnek alınarak yapılmıştır.
Akadca çivi yazısıyla yazılan bir dil olmuştur.
Arapça ve Akadca’ da görülen aşağıdaki sözcük ve kavram benzerlikleri, her
iki dilin de Sami diller grubunda olmalarından ileri gelmektedir. Arapça’nın bir
özelliği, Sami dillerinin bütün karakterini korumuş olmasıdır. Bu bakımdan ilkel
Sami dile (Ur - Semitik) en yakın olarak tasavvur edilen bir dildir. Bugün bile
Arapça, kolaylıkla Akadca ile karşılaştırılabilmektedir 5 .
Akadca- Asurca ’ dan geldikleri kesin olan yüzlerce sözcük, nedense hep '■
Arapça ve Farsça’ya atfedilmektedir. Türkçe’deki etimolojik çalışmaların
yetersizliği de bu eksik bilgilerin hep tekrarına neden olmaktadır. Asurlular’dan
sonra Mezopotamya’da tarih sahnesine çıkmış Sami Araplarla, Sami olmayan
İnanlılar üzerinde başta Akadca-Asurca olmak üzere diğer Sami dillerinin etkileri
kaçınılmazdır. Bu sözcüklerin önemi, hemen hemen hepsinin Akadca söyleniş
biçimlerini korumuş olmalarıdır.
Yine özel isimlerde de isim köklerinde Akadca’ dan dilimize intikal eden
örnekler mevcuttur.
Sami uluslardan olan Akadlarm ve Arapların dinsel inançlarının benzerliği
dışında, ticari temasları ve aynı coğrafyada bulunuşları sonucu olarak, bu iki
ulusun şahıs adları ve tanrı sıfatlarında bir benzerlik oluştuğunu görüyoruz 6 .
2 Dilâçar, 1968 s. 145-163
3 Koçak, 1993 s. 6
4 Black, Jeremy; George, Andrew; Postgate, Nicholas; A Concise Dictionay of Akkadian, Wiesbaden,
1999
5 Dilâçar, 1968 s. 185-196
6 Koçak, 1977 s. 11
183
Akadlar ve Araplarda içinde dinsel kavramların bulunduğu şahıs adları ve
tanrı sıfatları, onların dinsel düşüncelerini yansıtır 7 .
Araplar hem dil bakımından akraba oldukları hem de, aynı çoğrafı bölgede
yaşadıkları Akadlarla çeşitli ilişkilerde bulunmuşlardır. Akadcanm kullanımdan
çıktığı tarih miladi yıllardır 8 .
“Arap” adını ilk olarak M.Ö. XI. Yüzyılda Akadca yazıtlarda rastlanmış
olması da Araplarla Akadlarm çok eski tarihlerden beri birbirleriyle ilişkili
olduklarını göstermektedir 9 . ,
Assurbanipal’in (M.Ö. 669-629) Araplara karşı yapmış olduğu savaşları
anlatan bir metinde Araplardan bahsetmiştir 10 .
Arapların ve Akadlarm tarihî, dinî ve sosyal lişkilerinde şüphesiz dil
unsurunun büyük rolü olmuştur. Sami, diller grubu içinde akraba kabul edilen
Arapça ve Akadcada gramer bakımından büyük benzerlikler vardır 11 . Bu benzerliği
sözcüklerin genel olarak üç kök harften oluşması (iki radikalli sözcüklerde de
benzerlikler vardır) nominal ve verbal formdaki uygunluk, isim ve sıfat
tamlamalarındaki benzerlik şeklinde görmek mümkündür. Bunlardan başka
Akadcayla Arapça arasında aynı anlamda birçok sözcük vardır .
Akadca Semitik dillerin “doğu” gmbunda yer almış, çok sayıda çivi yazısıyla
yazılmış olan yazıt ve anıtlardan tanınmış bir dildir 13 . .
Yaklaşık M.Ö. 2500 - M.S. I. yy arasında sımrlandırılabilen Akadca, bu
zaman içinde değişikliklere uğramış, Babilce ve Asurca olmak üzere iki lehçeye
ayrılmıştır 14 .
Babilce;
- Eski Babilce (M.Ö. 1950- 1530),
- Orta Devir Babilcesi (M.Ö. 1530 - 1000),
- Yeni Devir Babilcesi (M.Ö. 1 000 - 625),
7 Koçak, 1977 s. 24
8 Koçak, 1977 s. 25
9 Koçak, 1977 s. 26
’°Koçak, 1977 s. 27
"Koçak, 1977 s. 42
12 Koçak, 1977 s. 43
!3 Koçak, 1977 s. 43-44
14 Kaçak, 1977 s. 44
184
A
abd kul, köle < Osm abd < Ar abd <
Akad abdu köle, esir < BSem
*abd kelimesi Türkçede tek
başına kullanılmaz, Fakat birçok
özel ismin baş kısmını oluşturur
Abdi, Abdullah, ibadet,
ibadullah, mabet, mabut
Abdi öi kul, köle < Osm abd < Ar
abd < Akad abdu köle, esir — »
abd
Abdullah öi kul, köle Allah’ın
kölesi, kulu < Osm abd < Ar abd
< Akad abdu köle, esir — » abd,
ilah
abullabut? hantal, hoyrat < Ar abü-
l-labüt çifte atan hayvan, abu <
Ar abû baba < # abw <Akad
abu(m) I baba > Aram ’ab baba
+ al labüt tekmeleyen, saldırgan
<# Ibt tekme — » ebu
adar yörs. mart < Ar (Suriye) ’adâr
mart < Akad a(d)daru mart, 12.
Babil ayı > İbr adar, adar
(Âdhâr)
*Kürtçede de adar mart olarak
geçer (Eren 1999, s. 3).
ahbap < Ar ahbâb (habîb) sevgililer,
dostlar hubb <# hbb sevme, dost
olma < Akad fjâbu sevmek,
fjibum > Asur hapu (?), ha. a. bu
> İbr 'ahab — > habip
ahi Anadolu’ya özgü bir örgütlenme
biçimine verilen ad < Ar ayi
kardeşim < ay kardeş Aram aya,
İbr a% < Akad a hu (m) I kardeş
akı, ihvan, uhuvvet
ahir sonraki, son < Ar âyir son,
sonuncu ( # ’yr) < Akad ahâru(m)
arkada olmak, geri kalmak, geç,
sonra olmak, sonraya bırakılmış
olmak <— ahiret, bilahere, tehir,
uhrevi
ahiret/ahret < Ar âyirâ 1 (â%ire/t
çoğ.) sonraki şeyler, öteki dünyaya
ait olanlar < Akad ahâru(m)
arkada olmak, geri kalmak,
geciktirmek —* ahir
ahize < Ar ayiÖ alan, alıcı < # ’yS
tanıma, kabul etme < Akad
ahâzu(m) almak, evlenmek,
öğrenmek, bağlantılı olmak — »
ahz ■ ..
ahkâm < Ar ahkâm (hükm. çoğ.)
yargılar < hkm 1 . yargılama, kara
verme, hükmetme, egemen olma
2. güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — > hüküm
ahz < Ar ayd <# ayö alma < Akad
ahâzu(m) almak bağlantılı olmak
ahize, aksata, muaheze
aile < . Ar ‘âile(t) bir kişinin
bakmakla yükümlü olduğu hane
halkı, aile.
*Nişanyan, 29’da kelimeyi # ‘wl
bakma, beslenme, geçindirme
olarak verir. Bu kök Akadca
awîlu(m), amı/eu, abılum ve a'ilu
insan, insanoğlu kelimeleriyle
benzeşmektedir. Bu Akadca
kelimeler de doğuran - doğan,
doğmuş olan - vb. anlam
ilişkilerinden dolayı, Akadca
walâdu(m) doğurmak kelimesiyle
aynı kökten olmalıdır (?) -t— iyal,
maaile ■■ y
. . -- f .
akab(inde) < Ar ‘aqb î. ayak
topuğu, 2. ard, sonradan gelen,
186
- Geç Devir Babilcesi (M.Ö. 625 ve sonrası),
- Genç Devir Babilcesi (M.Ö I. Yüzyılın ilk yarısı)
olmak üzere çeşitli ana dönemler içinde incelenir.
Asurca;
- Eski Asurca (1950 - 1750),
- Orta Devir Asurcası (1500 - 1000),
- Yeni Devir Asurcası (1000 - 600),
olmak üzere üç ana grupta incelenir 15 .
Bu makalenin devamında alfabetik olarak kelimeler verilmiş olup, zamansal
olarak yeniden, yani günümüz Türkçesinden geriye doğru bir yol izlenmiştir.
Verilen kelimelerde bir kökten çıkanlar ile o kök kelimeye giden kelimeler ayrı
ayrı belirtilmiştir. Yine isimlere de kısmen yer verilmiştir. Nişanyan’m genel
Türkçe etimolojik sözlük çalışmalarında oldukça fazla sayıda Akadça kökenli
kelimeler açıklanmıştır 16 . Yine Veysel Donbaz’m makalesinde de 80 civarında
Akadca-Asurca kelime Türkçeleriyle karşılaştırılmış , bazıları hatalı olan bu
kelimeler haricinde de bazı isimlerin etimolojik denemelerine yer verilmiştir. Bu
konuda, tarafımdan yapılan çalışma boyutunda bir toplu bir sözlük, kitap ya da
makaleye rastlanmamıştır.
ı
!5 Koçak, 1977 s. 44
16 Nişanyan, Sevan; Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, 2002; Genişletilmiş ve
gözden geçirilmiş 3. basım, Adam Yayınları, İstanbul 2007 ve yine aynı adlı elektronik sayfa
17 Donbaz, Veysel: “some Rarely Attested Old Assyrian Onomastics from the Unpublished Sources” s.
274—279 Hayat Erkanal’a Armağan, Kültürlerin Yansıması, Homer Kitabevi, İstanbul 2006
185
Aram t aqeb < Akad eqbu topuk,
Ökçe, bir şeyin ' geride kalan
kısmı, ina eqbinni (Aram
kullanımı) bir şeyin ardından <—
akıbet, müteakip, takip
akar Ar 'akar, 'akaret, kira < Akad
agâru(m), bir evi, hayvanı veya
insanı kiralamak — > ecir/ecr-
akaret <7 Ar ‘aqârât ( # ‘<gr çoğ.)
gayrimenkuller < Ar ‘aqâr <
Aram agrâ < Akad agâru(m) bir
evi, insanı, hayvanı vb.
kiralamak — » akar — > ecir/ecr-
akı kardeş (Eyüboğlu 1998, s. 18) <
Ar ax kardeş <# axw < Akad
ahu(m) / kardeş — > ahi
akıbet < Ar i âqibat arkadan gelen
şey, son, sonra < Ar ‘aqaba
ardından geldi, takip etti < c âqıb
ardından gelen < Ar c aqb topuk
< # ‘qb ardından gelme < Akad
eqbu topuk, ökçe, bir şeyin
geride kalan kısmı — > akab(inde)
akik Ar aqiq bir tür değerli taş, agat
< Ar # ‘qq < ? < Süm NA4 GUG
akik, NA4 taş, havaneli, GUG
ışık, aylık ikram, işaret, alâmet;
( NA4 ile birlikte) akik (kamelyen)
karş. İtal âgata,
*akik kelimesinin Türkçedeki kk,
Arapçadaki qq ve Sümercedeki
gg ünsüzlerine bakarak,
kelimenin Sümerce kökenli
olabileceği kanısındayız.
*akik kelimesinin Akadcası farklı
olup samtu" dm. Yine de Sumerce
kelimeye olan yakınlığı
nedeniyle bu çalışmaya
alınmıştır.
akraba < Ar aqraba (qarib çoğ.)
yakınlar < # qrb yakın olma, <
Akad erbu(m) I yakın, >
qerebu(m), Asur qarabu(m)
kapalı olmak, mevcut olmak,
yakın > Akad qeruptum yakınlık
akrep < ar ‘aqreb 1. akrep, 2. saatin
kısa kolu < Akad aqrâbu akrep <
BSem > Ugar ‘qrb, Aram
'akrbâ akrep, Sür ‘eqarba, Eyun
/Yun CKopTuoç (skorpios) akrep.
Fa ‘aqrab, İtal scorpione, İsp
escorpiön, İng scorpion «—
iskorpit
*Akad zuqiqîpu(m), zuqa(q)qîpu,
zuka/iqjpu akrep
aksam < Ar aqsâm (qism çoğ.)
kısımlar < # qsm bölme,
paylaştırma < Akad kismu(m)
kesme, bölme, bölüm < Akad
kasâmu(m), kesmek, bölmek,
parçalamak — > kısım
aksata alışveriş < Ar ahz-u ita
(Eyüboğlu, 20) < Ar axiö alan
alıcı < Akad ahâzu(m) almak,
bağlantılı olmak, evlenmek,
öğrenmek + Ar ita vermek — >
atız
alâ < Ar a ‘la daha yüksek, en yüksek
< # 7w yüksek olma < Akad
elû(m) III, alûm yükselmek,
çıkmak, ortaya çıkmak, doğmak,
yüksek, ulu olmak — » ali
aldehid < Fr aldehyde / İng
aldehyde alkollerden elde edilen
bir kimyasal madde sınıfı = YLat
alcool dehydrogenatus hidrojeni
alınmış alkol < # khl çok koyu
siyah olma < Akad guhlu
antimon, (göz) sürme(si), rastık,
zift vb. kül, — > alkol + hidro-
hidrojen Fr hydrogene su
doğuran
187
alaimsema gökkışağı < Ar 'alâ ’imu-
s-samâ ’ gökte beliren alametler <
Ar 'alâ’ im (# 'İm çoğ.) işaretler,
alametler < Ar ’alâmat işaret,
alamet) + sema < Ar sama ’ gök
< # smw çok yükselme yüksekte
olma yücelme < Akad samû I,
sama ’u gökyüzü, hava — > sema
alelumum < Ar ‘ale-l-umüm
genellikle, genel olarak < Ar
‘umum 1. genellik, bütünlük, 2.
genel, tüm, kamu, halk < # ‘ mm
genel olma, kaplama, Aram
' amma klan, aşiret, boy, ibr 'öm
halk, kavim, Fen ’m < Akad
ammu(m) 1, hammum halk <
BSem — > ali (ale), umum
(amme)
aleyhisselam < Ar ‘ alay hi-s-s âlâm
barış (onun) üzerine (olsun) <
‘aley-hi onun üzeri< Ar ‘ale(y)
üzeri, üstü, -e karşı, gibi, üzere +
selam < Ar salam 1 . sağ ve salim
olma, selamet, barış, 2. selam < #
sim sağ ve esen olma, güvenli
olma < Akad salâmu(m) II,
selemu huzurlu, barış içinde
olmak, arkadaş, dost olmak, barış
yapmak, barışmak < Akad
salâmu(m) II, sağlıklı, sağlam
olmak, iyi, hoş olmak < Süm
SALIM, SİLİM
aleykümselam < Ar ‘al ay kum as-
salâm barış (sizin) üzerinize
(olsun) < ‘aley-kum sizin
üzerinize < Ar ‘ale(y) üzeri, üstü,
-e karşı, gibi, üzere + selam < Ar
salam 1 . sağ ve salim olma,
selamet, barış, 2. selam < # sim
‘ sağ ve esen olma, güvenli olma <
Akad salâmu(m) II, selemu
huzurlu, barış içinde olmak,
arkadaş, dost olmak, barış
yapmak, barışmak < Akad
salâmu(m) II, sağlıklı, sağlam
olmak, iyi, hoş olmak < Süm
SALIM, SİLİM -» selam
alfa bir tür radyoakitf ışın < Yun
’dApa alfa Aram âleph
Arami/İbrani alfabesinin ilk harfi
< Fen ’alp Fenike alfabesinin ilk
harfi < Akad alpu(m) I öküz >
İbr alef (eleph) öküz elifba
*Feııike alfabesinde A harfi öküz
başı simgesiyle gösterildiği için.
Fenike yazı Arami yazısının bir
varyantıdır (Nışanyan 2007, s.
37).
ali < Ar ‘ âli(n ) yüksek, yüce < # ‘lw
yüce olma, yüksek olma < Akad
elû(m) III, alûm yükselmek,
çıkmak ortaya çıkmak, doğmak,
yüksek, ulu olmak; > Aze ali. Fa
‘ali, Özb oliy <— alâ, alicenap,
ilâ 2 , ilave, müteal, teala, teali,
ulvi, ulya
Ali-Aliye öi yüce yüksek, onurlu
kimse < Akad elû(m) III, alûm
‘yükselmek, çıkmak, ortaya
çıkmak, doğmak, yüksek, ulu
(olmak). — » ali
alicenap < Fa ‘â Uy canâb yüce
makam, hazret, majeste < Ar
‘âlîy yüksek < 7w yüksek olma <
Akad elû(m) III, alûm
yükselmek, çıfeçpak ortaya
çıkmak, doğmak, yüksek, ulu
olmak + Ar canâb nezd, kat,
taraf — >• ali
alimallah < Ar ‘âlima-llâh Allah
bilir < Ar ‘âlim ( # ‘im) bilen, <
Ar ‘alama bildi, anladı + < Ar
188
K Îİah < Akad ilu(m), elu(m) tanrı
i Fr/ İng alkali < Ar el-qalî
İkali, çamaşır sodası, < # qlw <
dhrAr el-kuhl antimon, <# khl çok
,v koyu siyah olma < Akad guhlu
|İia : iODitimon, (göz) sürme(si), rastık,
vb. — > alkol
alkol mayalı içkilerden damıtma
yoluyla elde edilen kimyasal
' ■ madde < Fr alcool İsp alcol <
Ar al-kuhl antimon, < Ar kahala
karardı < # khl çok koyu siyah
olma < Akad guhlu antimon,
(göz) sürme(si), rastık, zift vb.
aldehid, küheylan
Allah < Ar allâh = el (i)lâh < Ar ilah
tanrı < Akad ilu(m), elu(m) tanrı
> İbr el, elöah (tanrı) — > ilah
*Koçak 1977, s. 68’de Allah
kelimesinin güney Arap
yazıtlarında geçtiğini, bunlardan
Bir al - ‘Ula *. da bulunmuş olan
Mlna yazıtında, diğerinin Saba
yazıtlarında olduğunu belirdin
M.Ö. V. yüzyıldan Lihyani
yazıtlarında “Hallah” şeklinde ve
yine Safa yazıtlarında da
İslamiyetin doğuşundan 500 yıl
önce kullanılmış olduğunu
bildirir -+ ilah
ama / amma < Ar emmâ , amma
amma ki, gelgeldim (bağlaç) <
em fakat < ? Akad -ma, -me, -mu
ve, halbuki, bununla beraber,
amca babanın erkek kardeşi, ? < Ar
'amm babanın erkek kardeşi,
amca, akraba; aynı kabileden
olan kişi anlamında? < # ‘ mm
genel olma, kaplama, Aram
* amma klan, aşiret, boy, İbr 'âm
halk, kavim, Fen ’m < Akad
ammu(m)^ 1, hammum halk <
BSem — > umum
*amca kelimesi Nişanya-’da
Türkçe olarak verilmektedir.
Belki emmi(-ce) Türkçedeki
küçültme eki) olabilir (yörs.
emice).
amir < Ar âmir emreden < # ‘mr <
Akad amâru(m) I bakmak,
görmek, incelemek, araştırmak,
kontrol etmek, idare etmek, teftiş
etmek — » emirVemr-
amiraî < Fr amiral Arap veya
Müslüman komutanı, deniz
komutanı < Ar emirü-l-(bahr) <
Akad amâru(m) I bakmak,
görmek, incelemek, araştırmak,
kontrol etmek, idare etmek, teftiş
etmek — » emirVemr-
amiyane < Fa ‘âmmiyâna < Ar
‘ammı avama ait, genel, adi, < #
‘mm genel olma, kapsama <
Akad ammu(m) I, hammu(m)
halk < BSem — » amme
amme < Ar ’amma(t) kamu, halk,
avam, < # ‘mm genel olma,
kapsama, kucaklama, tümünü
içerme Akad ammu(m) I,
hammu(m) halk < BSem <—
aielumum, amiyane, amme,
avam, bilumum, katliam,
tamim, umum, umumhane,
umumî, ümmet?
*Akad (jamâmu “toplamak,
toplanmak bir araya getirmek”
anlamında
anık yörs nane < Erm annanux
nane, Ağızlarda annux, arıux
olarak da geçer (Eren, 13) <
Akad ananihu nane > İbr
189
na‘na‘, Aze nane , Fa na‘na‘ — »
nane
Arap < Ar arab < Akad Arabu,
Âribu, Arubu (Koçak, 1977, s.
26)
arazi < Akad erşetu(m), arsatum
yeryüzü, arz), land (ülke), yeraltı
dünyası — » arz
ardiye < Ar ardîye(t) dopo, saklama
yer, < # erd yer < Akad
erşetu(m), erşatum yeryüzü, arz,,
ülke, yeraltı dünyası
ari < Ar ‘âri çıplak, yoksun, < # ‘ry
çıplaklık < Akad erû(m) III
çıplak olmak — » üryan
arz < Ar ‘arz {ar d) Yer, yeryüzü,
toprak <# eri (erd) < Akad
erşetu(m) arsatum yeryüzü,
yeraltı, ölüler diyarı < Akad
erşetufm ) yeryüzü, arz, ülke,
ölüler diyarı > Ugar arss İbr
eretz, Sür ar ‘a, Fa arsz arz,
arazi, ardiye
aspur < yalancı safran (Cartamus
tinctorius) < Ar usfur
“Cartamus tinctorius” < Akad <
azupîru(m), azupırânu,
azuki/arânu safran» Erm aspur
(Eren, 23) — > safran
Asya < İtal/Lat Asıa < EYun ’Acia
(Asta) Akdeniz’in Doğusundaki
ülkelerin genel adı < Akad asu
güneşin çıkışı, doğuşu, güneşin
doğduğu yer > İbr yatsa yukarı
gitmek
aşar < Ar a’ şar (uşr çoğ.) ondalıklar
< #‘şr I on < akad eser on— >
öşür
atik < Ar ‘aüq eski, sabık, azatlı
köle < # ‘tq eski olma, eskime <
Akad eîequ(m) geçmek, geriye,
geçmişe gitmek, eski bir şeyden
gelmek, İbr ‘atiq eski, Sür
‘athiq eski, Fa l atiq
avam < Ar i awamm {‘amm çoğ.)
sıradan halk < # ‘mm genel,
kamu < Akad ammu(m) I,
hammum halk < BSem — » amme
avrat/avret < Ar 'awra t edep yeri,
vücudun örtülmesi gereken
bölümü, ayıp şey < # ‘wr l.ayıp,
eksik, özürlü olma, 2< eğreti
olma, ödünç olma Akad üru(m)
II, urû kadın veya erkeğin edep
yerleri, kadm cinsel organını
simgeleyen kutsal üçgen < Akad
erû III, arû çıplak olmak > İbr
‘arwö kadının edep yerleri
avrat, avret, üryan (üryan), ,
■ Avrupa < İtal Europa < Lat
Europa < EYun Eüpd)7rr| (Euro
pŞ) < İbr c rb 'akşam ( c ereb) <
Akad erbu{m) gün batımı, güneş
batması, gurub, akşam, İsp
Europa, İng Europe garp
*EYun 'spsŞoç (erebos) karanlık,
yer altı ülkesi
ayan < Ar a ‘yân Çayn çoğ.) gözler,
bir toplumda ileri < Ar ‘ayn, 1.
göz, 2. göze, su pınarı, 3. önemli
kişi, 4. belirgin maddi değeri
olan mal < # ‘yn görünür olma,
bilinme, belirlenme < Akad
mu(m) I, Asur enu(m) göz İbr
‘ayin göz — ► ayn
ayar “altının, gümüşün ve başka
kıymetli madenlerin karışma
dereceleri < Ar ‘iyâr standart
ölçü, saatin hassas ölçümü, altın
ve gümüşün saflık derecesi < ?
Akad ayyarahi altın < Hur
ayet kur’ an sözü < Ar aya 1 işaret,
gösterge. Kuran sözü < Aram
’âtâ simge, işaret, alfabenin her
bir harfi, İbr öt < Akad ittu(m) II
Asur ettu(m) çoğ. ittâtu(m)
işaret, alamet, iz, belirti > Fa
ayat
ayn < Ar 'ayn, 1. göz, 2. göze, su
pınarı, 3. önemli kişi, 4. belirgin
maddi değeri olan mal < #‘yn
görünür olma, bilinme,
belirlenme < Akad mu(m) I,
Asur enu(m) göz > Aram 'âta
simge, işaret, alfabenin her bir
harfi, İbr ot, simge, 'ayin göz *—
ayan, aynı, aynî, lalettayin,
muayene, muayyen, taayyün,
tayin
aynı = aynen < Ar 'aynen belirgin
olarak, ta kendisi < Ar ‘ayn, 1.
göz, 2. göze, su pınarı, 3.
önemli kişi, 4. belirgin maddi
değeri olan mal < # ‘yn
görünür olma, bilinme,
belirlenme < Akad Tnu(m) I,
Asur enu(m) göz
aynı < Ar ‘ayni mal cinsinden olan <
# 'ayn belirgin maddi değeri olan
mal < Ar 'ayn, 1. göz, 2. göze, su
pınarı, 3. önemli kişi, 4. belirgin
maddi değeri olan mal < # ‘yn
görünür olma, bilinme,
belirlenme < Akad Tnu(m) I,
Asur enu(m) göz, — > ayn
Aynur Öi ay-(Tr) gökyüzündeki ay
+ nur < Ar nür ışık (ayrıca özel
isim) < nwr aydınlık olma,
, aydınlanma < Akad nüru I, ışık
< Akad nawâru(m), namâru
ışıklı, aydınlık, parlak olmak — >
nur
aziz < Ar 'azız saygın, < Ar ‘izze(t)
saygınlık, mevki, onur, < # ‘zz
ağırlama < Akad ezezu şiddetli,
şevkli > Ugar ‘z güç, kuvvet,
Fen ' z, Heb ‘ oz kuvvet, dinçlik,
gayret Sür 'aziz sevgili, aziz,
Aze eziz. Fa ‘aziz, Özb aziz
izzet, Muazzez
B
bakir < Ar bakir erken olma, yaşça
küçük olan < # bkr < Ar bikr
erken olma, gençlik tazelik, genç
kızlık, ilk doğan evlat < # bkr <
Akad 1. bakru I ilk doğum, ilk
doğan, 2. bukru(m) (erkek) evlat,
oğul, çocuk, < bukurtu,
bukartu(m) kız evlat — *
bikir/bikr-
bakire evlenmemiş veya kızlık zarı
bozulmamış genç kız < bakir
evlenmemiş kız < Ar bikr erken
olma, gençlik tazelik, genç
kızlık, ilk doğan evlat < # bkr <
Akad 1. bahri’ I ilk doğum, ilk
doğaıi, 2. bukru(m) (erkek) evlat,
oğul, çocuk, < bukurtu,
bukartu(m) kız evlat
bakkal bostancı, manav, sebze dahil
her türlü yiyecek eşyası satan <
Ar baqqöl sebzeci, manav,
bostancı, < Ar baql sebze < # bql
(bitki) filizlenme < Akad
baqiu(m) filiz fidan < Akad
baqâlu filiz vermek, sürmek,
yeni sürgün dal, filiz,
mayalamak, çimlendirmek — »
bakla
bakla bezelyegillerden malum bitki,
“vicia faba”, baqla semizotu.
Ar bağla! her çeşit sebze,
191
yeşillik, < Ar baql sebze< # bql
(bitki) filizlenme < Akad
baqlu(m) filiz fidan < Akad
baqâlu filiz vermek, sürmek,
yeni sürgün dal, filiz,
mayalamak, çimlendirmek >
Akad buqlu, buqulu yeşillik,
sebze, malt bakkal, bakliyat
bakliyat pirinç, mercimek, nohut
gibi baklagillerden elde edilen
ürün < Ar baqld her çeşit sebze,
yeşillik, < Ar baql sebze< # bql
(bitki) filizlenme < Akad
baqlu(m) filiz fidan < Akad
baqâlu filiz vermek, sürmek,
yeni sürgün dal, filiz,
mayalamak, çimlendirmek — >
bakla
balta ET baltu
t#
*karş Akad pâltu, pâlatu
(bakırdan) balta, keser < Akad
pâstu(m) < Akad pâsu(m) balta,
keser > Akad pasultu bir çeşit
(ağaç) bıçak? . .
*belki? Söz konusu kelime Akad
pa ’âşum kırmak, parçalamak,
tahrip etmek, yok etmek” veya
pâsu “dağıtmak, ezmek”
fiillerinden olabilir
baobab Fr/İng baobab Afrika’da
yetişen bir ağaç (adansonia
digitata) < Ar bü hibab
(tohumların babası) çok tohumlu
abu + hibab (tohumlar) < Ar abü
baba < # abw < Akad abu(m) I
baba > Aram ’ab baba > kilise
Lat Abbas / Yun abba + hibab <
w
Ar habbd tane, tohum < # hbb <
Ar habb < Ar/Osm habbât,
hubeb buğday, arpa gibi ufak ve
yuvarlak olan taneler < Akad
habbu çekirdek < Akad habbu
çekirdek ebu, habbe
bap/b- < Ar bâb kapı, bir kitabı
oluşturan bölümlerden her biri <
# bwb < Akad bâbu(m) I kapı «—
bevvap
basübadelmevt < Ar ba ‘6u ba ‘da-l-
mavt ölümden sonra diriliş, ba ‘6
ayağa kalkma + ba‘ad sonra +
al- mawt ölüm < Ar mata {mata)
öldü < # mwt/myt ölme < Akad
mâtu(m) Asur muâtu(m) ölmek,
> Ar mâta> Fa mat — > mat 2
battal 5 işe yaramayan geçersiz, aşırı
iri < Ar battal 1 hiç olan, yok olan
hükümsüz, < # btl < Akad
batâlu(m) durmak, sona ermek
bitmek, son vermek vb',
vuramamak, bulamamak
kaçırmak vb, ıskalamak, (işi)
bırakmak — ► butlan
bayat < Ar bâit geceden kalan,
bayat, < Ar bayt 1. ev, gece
kalman yer 2. şiirde kıta < # byt
geceleme, bir yerde kalma <
Akad bîtufm), Asur betu(m) ev
— * beyit/beyt-
bebe/bebek < çocd
*Fa baba, Ar bûbü, Fr bebe,
îng baby
*Nişanyan 2007, s. 69’ da bu
sözcüğün başka bir dilden alıntı
olmadığını söylemektedir. Fakat
Akad bâbu II küçük çocuk,
bebek anlamına gelen kelime
ilginçtir. Çocuk dilinden
olmalıdır.
bedesten her tür çarşı, özellikle
kumaşçılar çarşısı < Fa bezistân
< Ar bezz pamuklu kumaş <
Akad büşu II ince ip, eski
192
zamanlara ait çok eski kumaş + -
istan < Fa istân yer ve ülke
belirten takı < EFa/Ave stâna-
yer konum < stcı- durmak <
HAvr sta- durmak -» bez
oekaret < Ar bakara' genç kızlık,
kız olma hali, bakire olma < Ar
biler erken olma, gençlik tazelik,
gençsizlik, ilk doğan evlat < #
bkr < Akad 1 . hakru 1 ilk doğum,
ilk doğan, 2. bukru(m) (erkek)
evlat, oğul, çocuk, < bukurtu,
bukartn(m) kız evlat — ►
bikir/bikr-
beleş bedava < Ar bila şay’
karşılıksız, bedava < Ar bila -siz
(yuksunluk edatı)= bi lâ ile değil,
Akk balu -sız siz, -meden, hariç
dışında (yoksunluk bildiren
önek), + şey < Ar şay \ şey,
nesne < # şy ’ < Akad s a, se kim,
kimi, olan, bulunan, o şey, o-şu,
şey < Akad sa., se kim, kimi,
olan, bulunan, o şey, o-şu, şey — ►
bila, şey
bereket bolluk, talih, yücelme,
kutsama < Ar baraka ' kutsama,
bereket < # brk < Akad
barâqu(m) aydınlatmak, ışık
vermek, parlamak «—
beril/berilyum? berrak,
mübarek, tebrik, zümrüt
beril/berilyum < YLat beryllium
parlak kristallerden olan bir
element < E Yun J3epokXoç
(. berüllos j zümrüt, akuamarin ve
benzerlerini kapsayan değerli taş
türü < Akad barâru parlamak,
yıldız (gibi) parıldamak,
kıvılcımlar saçmak, ya da <
Akad barâqu(m) aydınlatmak,
ışık vermek, parlamak — ► ?
bereket*,
berrak < Ar barrâq çok parlak,
ışıltılı < barq kıvılcım, yıldırım
< Ar baraqa parladı, ışıldadı < #
brk < Akad barâqu(m)
aydınlatmak, ışık vermek,
parlamak — > bereket
besmele bismillah < Ar b-ismi-llâhi
Allahın adıyla, < Akad sumu(m),
semu, ad, isim, < Akad ilu(m),
elu(m) tanrı — » (bi- Ar ile
anlamında) isim, Allah (— > ilah)
beşer insanoğlu, insan < Ar başar
insan, insanlık < # bşr < Akad
bisru küçük çocuk, BAram
bisra, Ugar bsr, Fen bsr
beta < Ey un beta Yunan alfabesinin
ikinci harfi, < Fen bet ev, Fenike
alfabesinin;, ikinci harfi < Akad
bîtu(m), bıtânu ev > Asur
betu(m), betânu ev, Ar beyt ev,
İbr beth (ev) -+ beyit/beyt-
Betüî öi < Ar batül bakire,
evlenmemiş genç kız < Akad
batultu batussu genç, evlenme
yaşma gelmiş kız > Akad batülu,
badülu genç, delikanlı genç adam
> Aram bdtülâ bakir genç erkek
bevvap < Ar bewwâp kapıcı < # bwb
kapı < Ar bâb kapı, bir kitabı
oluşturan bölümlerden her biri <
# bwb < Akad bâbu(m) I kapı
— ► bap/b-
beyaz ak < Ar bayâd aklık < # byd
yumurta; beyaz < Ar abyad
beyaz (sıfat) < Akad peşû,
pas ’um, paşum beyaz < Akad
peşû(m) II beyaz olmak > Asur
pasiu(m) beyaz > İbr betza
193
yumurta Sür beytha, — > beyza,
beyzi
*Sıfat olarak kullanımı Türkçeye
özgüdür.
beyit/beyt- 1. ev, 2. şiirde kıta < Ar
bayt 1. ev, gece kalman yer 2.
şiirde kıta < # byt geceleme, bir
yerde kalma < Akad bîtu(m)ev,
Asur betu(m) ev bayat, beta
beyza (öi) beyaz olan, en beyaz,
lekesiz, çok temiz, günahtan
kaçınmış < Ar bayda’ yumurta <
# byd yumurta; beyaz. < Akad
peşû, paş’um, paşum .beyaz <
Akad peşû(m) II beyaz, ak olmak
> Asur paşiu(m) beyaz > İbr
betza yumurta, Sür beytha, — »
beyaz,
beyzi oval, yumurta şeklinde olan,
söbü (sobe) < Ar baydı yumurta
şeklinde olan < Ar beyda(t)
yumurta < # byd yumurta.; beyaz
Ar bayda(t) yumurta < Akad
peşû, pas ’urrif paşum beyaz <
Akad peşû(m) II beyaz olmak >
Asur paşiu(m) beyaz, > İbr
betza yumurta, Sür beytha, — >
beyza
Bez (= böz pamuklu kumaş) < Ar
bazz pamuklu kumaş < Akad
büsu II, büzü
ince ip, ince dokuma, çok ince
kumaş
*“kumaş, dokumak, yün, yün
taramak” gibi anlamlar
içerdikleri için, bir grup Akadca
kelime aşağıda verilmiştir.
Akad esû III peştamal veya
. eteklik
Akad essâtu baş bantı, bant
Akad hîsu(m) bant, dar ve uzun
kumaş parçası, şerit
Akad kissâtum III bir giysi
Akad kusummû bir giysi
Akad kussâtu(m ) bir giysi
Akad maş sum, mass/zzuml 1 . bir
giysi ■ '
Akad masâru(m) taramak >
Akad masîrum, mâserum, “a
teaseller of cloth” bir kumaş
tarayıcısı, kabartıcısı, Akad
masru (kumaş) dokumak
Akad muşû(m) bir giysi,
<wuşşumP.
Akad qusû bir tanrı giysisi
Akad pusikku(m) pusikku(m)
taranmış yün
Akad uşû(m) bir kumaş veya bez
*Yun (3baaıvoç (bussinos) çok
ince iplikten < Yun {3uaooç
(bussos) ip, iplik, ince dokuma
*Yunancadaki bu kelimelerin
kökeni Akadca büşu II kelimesi
olmalıdır.
>İng byssus, İbr bus, Sür buz,
Uyg böz
bızır < ar buzr/bazr veya (. bunzur ,
baizar / bazr, bazar ) klitoris < #
bzr < akad bişşuru kadın cinsel
organı, vulva
bihaber habersiz < Fa bıyabar (Fa
bi- yoksunluk öneki, -siz, -sız +<
Ar yabar haber, bilgi rivayet,
anlatılan şey < # y^ r görerek
bilme, haberli olma-< Ar yabara
denedi, sınadı, bizati yaşayaak
öğrendi < Akad habâru(m) I
bahsetmek, (neşeyle) haykırmak,
> Asur ha.ba.ra.at.tum mesaj,
haber habarattu(m) gürültü — »
haber
194
ffiliiİfcikr- bekâr veya bakire, genç
< Ar bikr erken olma,
jj|Ü gençlik tazelik, genç kızlık, ilk
...doğan evlat < # bkr < Akad 1.
§§§ Makru I ilk doğum, ilk doğan, 2.
. bukru(m) (erkek) evlat, oğul,
çocuk, < bukurtu, bukartu(m) kız
evlat ■<— bakir, bakire, bekar,
bekaret
bila < Ar bilâ -siz (yuksunluk edatı)
= bi lâ ile değil < Akk balu -sız
siz, -meden, hariç dışında
(yoksunluk bildiren önek), İbr
beli, Uga bl. Fen bl, ’bl hayır,
Fa bela, bi- (Fa -siz, sız,
(yoksunluk edatı), ia-
bilahere < Ar bi-l-axard sonradan
bi- (Fa -siz, sız, (yoksunluk
edatı) + al-ayara < Akad
ahâru(m) arkada olmak, geri
kalmak —»ahir
bilaistisna istisnasız, ayrıksız, ayrım
yapılmadan < Ar bilâ istiOna
istisnasız < Ar bilâ -siz
(yuksunluk edatı) = bi lâ ile değil
< Akk balu -sız siz, -meden,
hariç dışında (yoksunluk bildiren
önek), + istisna < bir kimse veya
bir şeyi benzerlerimden ayn
tutma, genelden ayrı, kural dışı
olma, ayrıklık, ayrı tutulan kimse
veya şey < Ar istidnâ hariç
tutma, dışlama, bir yemin veya
sözleşmeyi hukuken geçersiz
kılacak şekilde (kötü niyetle) bir
şart ileri sürme < Ar Ounyâ ’
ikircik < Ar iOnân iki < 9ny iki <
Akad sina II, sena iki — » bila, — >
istisna — » sani
billahi "Allah ile < Ar billâhi Allah
ile <Ar bi- ile, Allah < Ar ilâh
tanrı < Akad ilu(m), elu(m) tamı
— » ilah
billur < Ar billawr/billür kristal <
E Yun J3epnÂAoç (berüllos)
zümrüt, akuamarin ve
benzerlerini kapsayan değerli taş
türü < Akad baröru parlamak,
yıldız (gibi) parıldamak,
kıvılcımlar saçmak, veya Akad
barâqu(m) aydınlatmak, ışık
vermek, parlamak — > ? bereket
bilmukabele < Ar bi-l-mugâbele(t)
karşılıklı olarak bi- < Ar ile,
olarak < Ar mugâbele(t) karşılık
verme < Ar qabül benimseme <
# qbl 1 . ön tarafa dönme,
yaklaşma, karşılaşma, 2. birinin
önderliğini kabul, etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
qubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram — »
mukabele, kabul
bilumum < Ar bi-l- ‘umûm
genellikle, genel olarak < Ar bi-
ile, olarak < Ar ‘umûm
1 .genellik, bütünlük, 2. genel,
tüm, kamu, halk < # "mm genel
olma, kaplama, Aram "amma
klan, aşiret, boy, ibr "âm halk,
kavim, Fen 'm < Akad ammu(m)
I, hammum halk < BSem — »
amme
bina < Ar binâ bina, yapı < # bny <
Akad banû IV, yaratmak,
yapmak kurmak, inşa etmek «—
bani, binaen, biaenaleyh, bünye
binaen < Ar binâ ’an -e dayanarak,
üzerine bina ederek < Akad banû
IV yaratmak, yapmak, kurmak,
inşa etmek -^bina
195
binaenaleyh < Ar binâen ‘alayhi ona
dayanarak < Ar binâen - e
dayanarak < Akad banû IV,
yaratmak, yapmak, kurmak, inşa
etmek+ (' alayhi < Ar alayh <
‘alay-hi onun üzeri < Ar i ala(y j
üzeri, üstü, karşı, gibi, üzere) — >
ali, bina,
Binmır çok nurlu < Ar nün ışık <
nwr aydınlık olma, aydınlanma <
Akad nuru I ışık < Akad
nawâru(m), namâru, parlak
olmak, aydınlık olmak — » nur
bismillah < Ar b-ismi-llâhi Allahın
adıyla < Ar ism ad < # sm, smy
ad verme < Akad sumu(m),
semu, ad, isim < Ar allak = el
(i)lâh < Ar ilâh tanrı < Akad
ilu(m), elu(m) tanrı > ibr el, elöah
(tanrı) — * bi-, isim, Allah (— ►
ilah)
bittabi < Ar bi-î-tabVl doğal olarak,
(bi- Ar bi- ile) + < Ar tabî T
tabiata uygun, doğal < Ar tab ‘ 1 .
baskı, damga, basım, 2. karakter
< # tb 'mühür ve damga basma,
damgalama < Akad tebû(m)
batmak, daldırmak indirmek,
kazıp açmak, batırmak,
daldırmak, bastırmak, kesmek >
Asur tabâ ’um — * tab
buhar < Ar buyâr buhar, istim < #
byj < Akad buhhuru bir sıvıyı,
ısıtmak sıcak tutmak > Akad
bahru sıcaklık, sıcak olma
durumu, ılık, sıcak, buharlı,
Akad > bahrütu sıcaklık
W
durumu, sıcak olma (durumu),
bahrüssu ısınma, sıcaklık
durumu, Akad buhru pişirme;
yemek pişifftıe —> buhur,
buhurdan, eyyam-ı U bahur,
tebahhur J
buhur tütsü < Ar bayım tiitşü vK Ar
buxâr buhar, istim < # bxr . tütene
< Akad buhru pişirme; v.yemek
pişirme < Akad buhhıim: bir
sıvıyı, ısıtmak sıcak tutmak
buhar— » buhar >.
buhurdan < Fa bayürdân tütsü
kâsesi < Ar tütsü kabı < - Ar
bayür tütsü < # bxr < Akad
buhhuru bir sıvıvı, ısıtmak sıcak
tutmak + dan (Fa -dân tutan,
alan, kap, mahfaza < A -dâna
muhafaza etmek, tutmak) - — »
buhar
bukalemun < Ar bü qalamün
kalemun babası, bukalemun, ebu
Ar ebü baba < # ebw < Akad
abu(m) I baba + E Yun yapai-
kecûv khamaileon yer aslanı,
bukamelun, yapaı {k hamal)
“yer”, + kscov (leon) “aslan”
yerde sürünen aslan — *■ ebu
*Nişanyan 2007, s. 84’de bu
Yunanca sözcük muhtemelen
Akadcadaki nesa qaqqadi “yer
aslanı” (bukalemun) çevirisidir.
(A)bü bileşeni Arapça hayvan
isimlerinde tipiktir.
*Sinanoğlu 1953, s. 294’te
bukelemun kelimesini sadece
Yunanca olarak vermiştir,
butlan < Ar butlan yokluk, hiçlik,
geçersiz olma < # btl Nişanyar
78’ de butlân yokluk, hiçlik
geçersiz olma ile batâlc
“yiğitlik” arasındaki ilişki açı
değildir. Hayır (evetin tersi) il
hayırdır, hayrola ’daki anlaı
değişmesine dikkat ediniz <—
batıl, battal, , iptal
butum Yörs yabanî fıstık ağacı,
ağızlarda buttum, budum, bitim,
bittim, butun olarak da geçer <
Ar butm yabani fıstık ağacı,
butîm “noix du pistechier
sauvage” yabani fıstık ağacı
(Eren* 1999, s. 65) < Akad butnu
yabani fıstık ağacı, Antep fıstığı,
şam fıstığı (ağacı) Pistacia >
butumtu(m), bututtu, butuntu,
butnatu yabani fıstık ağacı,
butnânu (bir bahçe bitkisi)
buut < Ar bu 'd uzaklık, mesafe, boy
■ < Ar ba ‘uda uzak idi, uzaklaştı <
# b 'd uzak olma uzaklık, < Akad
ba ’um I uzak gitmek,
uzaklaşmak
*Türkçe boy, boyut kelimeleriyle
ses benzerliği sebebiyle anlam
yakınlaşması olmuştur. Boyut.
kelimesi buut 'tan etkilenmiştir,
bülbül < Fa bülbül (bülbül) < ?
Akad ibbiltu, ippiltu bir kuş
Akad bulîli ibikli bir kuş
ebabil
*Arap ebabil dağ kırlangıcı,
keçisağan?
*Kırg bülbül, Özb bülbül
*Akadea’daki kuş adlarının
anlamlan açık olmadığı için,
bülbül ile ebabil kuşunun hangi
kelimelere karşılık geldiği açık
değildir.
bünye < Ar bunyd yapı, yapım < Ar
bina bina, yapı < # bny < Akad
bamı IV, yaratmak, yapmak
kurmak, inşa etmek — * bina
Büşrâ < Ar buşra iyi haber, < # bşr
müjdeleme iyi haber verme <
Aram bîsdrâ iy haber, İncil <
Aram #*bsr ilan etme müjdeleme
< Akad bussuruim) passuru
getirmek, mesaj, haber
göndermek, yollamak, haber
bırakma, göndermek, *—
mübaşir
*Akad mubassiru(m) mupassiru
çoğ. mubassirü haberci
€
caraskal yük asansörü: carr-i eşkal <
Ar carr çeken + Ar a6qâl {9iql
çoğ.) yük, yükler < Akad
saqâlu(m), tartmak, ödemek, — >
sıklet
carta (cartayı çekmek) (argoda)
ölmek < Ar zarta < Akad
şarâtu(m), şarâdu osurmak,
sürekli osunna, (Eren 1999, s.
68) —» zarta
cellat < Ar callâd kırbaçlayım <Ar
çalada kırbaçladı, tokatladı < <
Ar cild deri, deriden yapılmış
kitap cildi < # cld < Akad güdü,
giladu hayvan derisi, deri <
Aram gld deri > İbr galad,
gâlâd — > cilt
cenin < Ar cenin embriyon < # cm
< ? Akad ginû II çocuk < ? Süm
*Nişanyan, 2007, s. 91’ de cin
köküne verilen cenin, başka bir
kökten gelmiş olabilir
cesaret < Ar casâra 1 cesur olma <
Ar casara bir dereyi veya vadisi
geçti, atıldı, girişti, risk aldı < #
csr geçme, atılma, bir dere veya
vadiyi aşma < Akad gasâru(m)
sağlam, güçlü; kuvvetli, kudretli
olmak cesur
197
cesur < Ar casür girişken, atak,
gözüpek < # csr < Akad
gasru(m) gesru çok güçlü,
kuvvetli < Akad gasâru(m)
sağlam, güçlü; kuvvetli, kudretli
olmak — » cesaret
cibinlik (cibin-lik) sivrisinekten ve
başka böceklerden korunmak için
yatağın üstüne ve yanlarına
gerilen çadır biçimindeki tül <
ET çıbm sinek sivrisinek,
tatarcık < ? < Akad zubbu(m),
zumbu, zunbu, subbum sinek,
uçan böcek
cildiye < Ar cild deri < # cld < Akad
güdü, giladu (hayvan) deri(si) <
Aram gld deri > İbr galad,
gâlâd — > cilt
cilt < Ar cild deri, deriden yapılmış
kitap cildi < # cld, Aram gehdâ
< Akad güdü, giladu (hayvan)
deri(si) < Aram gld deri > İbr
galad, gâlâd (geled) cilt,
cildiye, cellat, mecelle, mücellit
ciltçi çilt yapan kimse, usta < Ar cild
deri, deriden yapılmış kitap cildi,
-çi Tr meslek yapan son ek <
Akad güdü, giladu deri, hayvan
derisi < Aram gld deri > İbr
galad, gâlâd — » cilt
cin bir tür görünmez varlık < Ar cinn
cin, görünmez varlık < # cnn, <
Ar carına gizledi, sakladı, örttü <
Aram gendyâ, cin, görünmez
varlık < Aram # gny gizleme,
saklama < Aram # gnn koruma,
çitle çevirme, kapatma < Akad
ganânu(m) kapamak, örtmek,
etrafını çevirmek <— cinnet,
mecnun
cinnet < Ar cinna' bilinç örtülmesi,
delirme < # cnn 1 < Ar canna
gizledi, sakladı, örttü < Aram
gensyâ, cin, görünmez varlık <
Aram # gny gizleme, saklama <
Aram # gnn koruma, çitle
çevirme, kapatma < Akad
ganânu(m) kapamak, örtmek,
etrafını çevirme — ^ cin
cüzzam (cüzam) < Ar cudam cüzam,
lepraı < Ar cadama vücudun bir
parçasını kopardı < # cöm
vücudun bir parçasını koparma, <
Aram < # gdm vücuttan bir
organ veya kemik koparma,
kesme < Akad gadâmu ceza
olarak vücudun bir organını
kesme — * cüz
Ç
çarşamba haftanın dördüncü günü
anlamında < Fa çâr şanba
dördüncü gün çar Içehar (Fa) dört
+ şenbe / şenbih < Aram # şbw ‘h
1. cumartesi, 2. hafta < İbr
şebbât dinlenme günü, cumartesi
< # şbt dinlenme < Akad sabâtu
veya Sabatu(m) 1 1 . Babil ayı
çemen Maydanozgillerden ve kokulu
tohumu olan bir bitki (Cuminum
cyminum) Bu tohumun un haline
getirip sarımsak, kırmızı biberle
karıştırarak yapılan, pastırmanın
üzerine sürülen macun < Erm
ç ’aman kimyon (^< ? OFa) <
Akad kamunu kimyon < Akad
kamunu (m) 1, kamu ’u, kamannu
Süm Ü.GAMUN(SAR) kimyoı
— » kimyon
çorap ayağa giyilen bir giyecek
yumuşak deriden iç ayak kılıfı -
Ar cirâb/cürâb deri veya- be
torba < Aram, gurba/< gdrâbâ <
Akad gurâbu torba, çanta, kese,
kılıf, zarf > Aram > EErm gulbâ
> Erm kulba çorap
D
dair < Ar dâir, (bir nokta
çevresinde) dönen < Ar dawr
T*
dönme, döndürme < # dwr
dönme < Ar dara döndü < Akad
târu(m) Asur tüaru(m) dönmek,
geri dönmek
*Akad zâru, Asur zuâru(m),
kıvırmak, bükmek, kendi
etrafında döndürmek, dönmek
*Yun ıstpco. Yun TÖpvs'uco
(röpvoç) çarkta (çarkla)
çalışmak, dönmek, Yun röpvoç
(ısıpcû ?)da.n, İtal tornare , îsp
' torno devir/devr-
daire < Ar dâire(t) dönen şey,
çember < Ar dewr dönme,
döndürme < # dwr < Akad
târu(m) Asur tüaru(m) dönmek,
geri dönmek
*Akad zâru, Asur zuâru(m),
kıvırmak, bükmek, kendi
etrafında döndürmek, dönmek — *
devir/devr-
dakik < Ar daqîq dikkat eden kılı
kırk yaran < # dqq < Akad
daqâqu ufak, ince olmak >
daqqu(m) ince, ufak — > dakika
— * dikkat
dakika incelik < Ar daqıqa‘ 1. ince
ayrıntı, 2. dakika (süre ölçüsü),
derecenin ve saatin altmışta biri
< Akad daqâqu ufak, ince olmak
> daqqu(m) küçük, ince, Aze
deqiqe, Per daqiqe, Tac daqiqa,
— ► dikkat
Davut öi < davud < İbr dan d en
çok sevilen kişi, amca < Asur /
dâdu(m) < sevgili, gözde çocuk,
okşama < Akad dâdu(m) sevgili,
gözde, çok sevilen kişi > İbr >
İng David , İsp David, İtal
Davide
def 1 itme, tepme < Ar daf itme,
tepme, darbe vurma, defetme <
Ar dafa 'a itti, tepti, geri çevirdi
< # df < Akad da ’âpu, da ’âbu
itmek, vunnak def etmek <— def 2 ,
defa, defaat, def-i hacet, indifa,
müdafaa, müdafi
def 2 tek yüzlü davul, def, çalpara <
Fa tef vurmalı bir çalgı, daire,
çalpara (vurmalı çalgılardan biri
olması sebebiyle def . ile aynı
kökten olmalıdır) : < Akad
da ’âpu, da ’âbu itmek, vurmak
def etmek — » def 1
*Nişanyaıı 2007, s. 112 ‘de
kelimeyi < Ar/Fa daf/daff <
Aram dappâ tabla, tepsi < Akad
dappu < Süm şeklinde açıklar.
* vurmalı çalgılardan biri olması
sebebiyle def ile aynı kökten
olmalıdır
*Yine Süm adab, (a-da-ab, a-da-
ba) bir müzik enstmmanı, bur
davul, darbuka, vb. bakır davul
veya bir şarkı olarak vardır >
Akad adapu bir büzik çalgısı, bir
davul vb.
*Muhtemelen Sümerce adab
kelimesi, Akadcaya adapu
olarak, oradan da
Arapça/F arsçaya daf/daff
şeklinde Türkçeye de def olarak
geçmiştir
defa < Ar defa(t) (tek) darbe, vurgu
< # df < Akad da’âpu, da’âbu
itmek, vurmak def etmek — > def 1
defaat < Ar def at (def a(t) çoğ.)
darbeler < # df < Akad da ’âpu,
da’âbu itmek, vurmak def etmek
— * def 1
def-i hacet (defihacet) ihtiyaç
giderme < Ar daf def etme,
giderme < Akad da’âpu, da’âbu
itmek, vurmak def etmek + hacet
(Ar haca * gereksinim, ihtiyaç <
hwc gerekme) — > def 1
defter < Ar daftar yazı tableti, defter
< Aram dipterâ, OFa/EFa dipi-
yazı
*(Nişanyan 2002, s. 112 deki nota
göre yazı yazma ile ilgili
dib/dip- kökü çeşitli Yakındoğu
dillerinde yaygındır. OFa dipır,
İbr debfr,
Erm dbir (yazman), belki de
E Yun dıcpOepa diphtera yazı
elemanı, (yazı yazmak için)
işlenmiş deri, defter < Akad
tupsarru(m), tupsarru(m) yazıcı,
kâtip < Akad tuppu(m), tuppu(m)
tablet, belge, < Süm DUB, tablet
DU 8 , (LÜ.)DUBSAR kâtip, DU,
DÜ, Giâ DU-DA, DÜ topraktan
yapılmış çanak çömlek — ►
. divan?
delta < Nil nehrinin delta harfine
dem 2 1. kan, 2. çay kıvamı rengi <
Ar dem kan < Akad dâmu(m)
kan / Akad (aban) dâme kantaşı,
Akad adamâtu (adumâtu) boya
olarak kullanılan koyu kırmızı
toprak, Akad adamu ( adammu ,
adumu) kırmızı bir giysi Ugar
‘idm (kırmızı ?) > İbr dâm, İbr
adom, Ugar ’dm kırmızı olmak
derece < Ar daraca ( # drc) < Ar
daraca yürüdü, adım attı, adım
adım ilerledi < Aram dardgâ ( #
drg) yürüme, adım < Akad
daraggu yol, yürüme yolu, iz,
Akad dargu merdiven, basamak,
kademe < Aram — » dereke
idrak, müdrik, Müdrike,
tedarik, tedricen
dereke .merdivenin en alt basamağı,
bir şeyin en dip noktası < Ar
daraka' (alt) basamak, merdiven
en dip nokta < # drk, yetişme
ulaşma, varma < Aram ddrâkâ
basamak, yol < Aram # drk
ayağıyla basma < Aram # drg
yürüme, gitme, {belki) > Akad
dargu merdiven, basamak,
kademe derece
dert < Fa/OFa dart < Akad
adirtu(m) I dert, keder, sıkıntı,
korku, endişe < Akad adâru(m)
II korkmak, korkutmak,
ürkütmek, dehşete kaptırmak
devir/devr- < Ar dawr dönme,
döndürme < # ~dwr Ar dara
döndü < Akad târu(m) Ass,
tüaru(m) dönmek, geri dönmei
tomo berdevam, dair, daire
dar 2, devir, devre(?), devriye
diyar, idare, medar, müdevver
benzeyen ağzı, deltaya benzeyen
nehir ağızları < E Yun A (delta)
< Fen dit kapı, Fenike
alfabesinin dördüncü harfi (=
Aram dâlet kapı, Arami/İbrani
alfabesinin dördüncü harfi) <
Akad daltu(m) kapı
200
müdür, tersane, Tayyar,
tayyare tedvir
*Akad zâru, Asur zuâru(m),
bülanek, kıvırmak, etrafında
dönmek, döndürmek
*Yun Tsipco, Yun röpvsn©
(ropvoç) çarkta (çarkla)
çalışmak, dönmek, Yun röpvoç
(ısıpce' ?)dan İtal tomare, İsp
tomo
*İtaI ritornare, tomare, turno,
trastornare, vb. İng t om, return,
turned.
devre < Ar dawra dönme, dönüş,
döndürme < # dwr < Akad
târu(m, Asur tüaru(m) dönmek,
geri dönmek — > devir/devr-
*Akad zâru, Asur zuâru(m),
bükmek, kıvırmak, kendi
etrafında dönmek, döndürmek — >
devir/devr-
Dicle < Ar Dicla, Fa Dacle < Akad
idiglat < Süm İD İDİGNA, İng
Tigris, İtal tigre, İsp tigre Fa
Dacle,
*Süm (IDA/ID ırmak, + i,
üçüncü şahıs çekim öneki , +
GİN gitmek, + akan ırmak,
giden ırmak IDIGNA
dikkat < Ar diqqa(t) kılı kırk yarma,
ince eleyip sık dokuma < # dqq <
Akad daqâqu ufak, ince olmak >
daqqu(m) ince, ufak dakik,
dakaik, dakika, tetkik
din inanç ve ibadet kuralları sistemi
< Ar dîn (< # dyn) < OFa den,
A ve daena, İbr/Aram dîn <
Akad diânum, daha geç dânu,
hüküm vermek, hükmetmek,
yargılamak, muhakeme etmek
(Akad dınu, dittum; dayyânu,
dayyantu, dayyânütü; Madânu) <
Akad dmu(m) Asur denu(m),
(hukuki) karar, dava, yargılama,
duruşma, davanın görülmesi,
muhakeme, hüküm, karar, yargı
< Süm Dİ; Dİ.KUD hak, dava,
mahkeme, yargıç hakim, hakem,
hükmetme, yargılama
*Din kelimesiyle ilgili diğer
Akadca kelimeler aşağıdadır.
Akad didibbû mahkeme kararı <
Süm
Akad digirû “tanrı” < Süm
Akad dikurû hüküm karar yargı,
< Süm
Akad dikugallu(m), digun/gallu
adaletin şefi, idarecisi, yöneticisi
< Süm Dİ.KUD. GAL "
*Yine aşağıda verilen Yunanca
kelimelerin sessel ve şekilsel
benzerliği dikkat çekicidir;
Yun SiKaıoç (dikaios) doğru,
haklı, gerçek,
Yun Aikt| (Dike) , adalet
tanrıçası < Yun 51 kt) (dike)
doğruluk, adalet tanrıçası, kural,
hak, hukuk, adalet, < Yun
ÖeİKVüjaı (deiknümi) göstermek
ihbar etmek, açıklamak,
kanıtlamak / selamlamak
*Sümercedeki DİNGİR kelimesi
bazen DI.GIR şeklinde de
okunmaktadır. Bu kelime bazı
araştırmacılar tarafından ET
Tengri, Tr Tanrı kelimelerinin
kökü olarak da gösterilir.
Ave daenâ (din karşılığı olarak)
Karş, Lat dio tanrı, İtal dio tanrı,
İsp dios tanrı, Şans deva (?),
201
1
*Koçak, 1977, s. 69’ da bazı
dilcilerin din sözcüğünü
Nişanyan;’m da belirttiği gibi
Arapça borç anlamına gelen
deyn u dan türetildiğini, dinin de
Allah’a karşı borç anlamı ifade
ettiğini belirtiklerini yazar. <—
dindar, diyanet, düyun,
medeni, medyun, mütedeyyin
dindar Ar dîn (< # dyn) , İbr/Aram
din ibadet, ritüel, dini kurallar
sistemi < Akad diânum, daha
geç dânu, hüküm vermek,
hükmetmek, yargılamak,
muhakeme etmek (Akad dînu,
dittum; dayyânu, dayyantu,
dayyânütü; Madânu) < Akad
■ dinu(m) < Asur denu(m),
(hukuki) karar, dava, yargılama,
duruşma, davanın görülmesi,
muhakeme, hüküm, karar, yargı
< Süm Dİ; Dİ.KUD hak, dava,
mahkeme, yargıç hakim, hakem,
hükmetme, yargılama — » din
divan < Ar diwân divan, yazmanlar
heyeti, idari büro, sekretarya,
mahkeme; sedir < ? OFa/EFa
dipi- yazı
*Nişanyan 2002, s. 1 12 deki nota
göre yazı yazma ile ilgili
dib/dip- kökü çeşitli Y akmdoğu
dillerinde yaygındır. OFa dipir,
İbr debir, Erm dbir (yazman),
belki de E Yun diphtera deri,
defter < Akad tuppu(m),
tuppu(m) tablet, belge, < Süm
DUB, tablet DU 8 , DUBSAR
katip,, DU, DÜ, GİS DU-DA, DÜ
(topraktan yapılmış çanak
çömlek) ? defter
diyanet din kurallarına tam bağlı
olma durumu, din < Ar diyâna(t)
dindaıiık< Ar din (< # dyn) ,
İbr/Aram din ibadet, ritüel, dini
kurallar sistemi < Akad diânum,
daha geç dânu, hüküm vermek,
hükmetmek, yargılamak,
muhakeme etmek (Akad dimi,
dittum; dayyânu, dayyantu,
dayyânütü; Madânu) < Akad
dinu(m) < Asur denu(m),
(hukuki) karar, dava, yargılama,
duruşma, davanın görülmesi,
muhakeme, hüküm, karar, yargı
< Süm Dİ; Dİ.KUD hak, dava,
mahkeme, yargıç hakim, hakem,
hükmetme, yargılama — > din '
dolap < Fa dülâb 1. su kovası,
kuyudan sa çıkaran çark < Fa dül
kova, çanak + Fa ab su < Aram?
< Akad dalû(m) I, dâllu, kova,
gerdel < Akad dâlû II kova ile
kuyudan su çekmek, kovalarla
sulamak
dudu < Fa tüti dudu kuşu, papağan
cinsinden < Akad düdu(u) II
papağan cinsinden bir kuş.
dut dut ağacı ve meyvesi (morus
indica) < Ar/fa tüt < Aram tütâ
> Akad tuttu dut, dut ağacı
*Sans tula
duvar < Fa dîvâr < OFa dewâr < ?
Akad düru(m) I duvar, sur, kale
duvarı
*karş. Ar sür duvar < # swr duvar
veya çitle çevirme
dübür anüs, şerç < Ar dııbr, < Ar
dabara < ? Akad suburru(m)
anüs, şerç > Fa dobor
düldül < Ar düldül oklu kirpi, Hz.
Ali’nin atının, adı, < # dldl <
202
Akad dalû III (a needle o pen)
iğne, iğne gibi sivri şey, yazı
kalemi, tüy kalemi < Süm
DALA
* ayrıca bkz Süm DAL uçmak
dünya < Ar dünyâ yeryüzü, dünya <
ednâ yeryüzü, daha yakın, alt <
# dnw yakın olma, beri yanda
olma „< Akad adnâtu dünya,
halk,
*Karş. Akad dannina/u , danene
yeraltı dünyası, ölüler diyarı
düyun < Ar duyûn (dayn çoğ.)
barçlar < # dyn borçlu olma
birinin hükmü altında olma < Ar
dîn < # dyn bir dine mensup olma
< İbr/Aram dîn ibadet, ritüel,
dini kurallar sistemi < Akad
dînu(m) Asur denu(m), (hukuki)
karar, dava, yargılama, duruşma,
davanın görülmesi < Akad
diânum , daha geç dâim, hüküm
vermek, hükmetmek, yargılamak,
muhakeme etmek < Süm Dİ;
Dİ.KUD hak, dava, mahkeme,
yargıç hakim, hakem,
hükmetme, yargılama — ► din
E
ebabil < Ar ebabil dağ kırlangıcı,
keçisağan < Akad ibbiltu,
ippiltu bir kuş, Akad bullli bir
cins tepeli (ibikli) kuş > Fa
bülbül —» bülbül
ebeveyn < Ar abawayn iki babalar,
ana baba < Ar abü baba < # abw
< Akad abu(m) 1 baba > Aram
’ab baba < Akad abu(m) I baba
> Aram ’ab baba — > ebu
ebu < Ar abü baba < Akad abu(m) I
baba > Aram ’ab baba > kilise
Lat Abbas / Yun abbâ <—
abullabut, baobab bukalemun,
ebeveyn
ecir/ecr- ücret, emeğe karşı ödenen
şey < Ar acr ücret < # cr ücret
ödeme, emeğin karşılığını verme
< Aram agrâ < Akad a,gâru(m)
bir evi, insanı, hayvanı vb.
kiralamak akar, akaret,
ecir/ecr-, ecrimisiî, icar,
müstecir, ücret
ecrimisiî Fa acr-i midi eşdeğer
ücret, bedel < Ar acr ücret,
parasal karşılık < # acr ücret
ödeme, emeğin karşılığını verme
< Akad agâru(m) bir evi, insanı,
hayvanı vb. kiralamak, + misil <
Ar midi örnek, simge, benzer, eş,
eşdeğer, < Akad mislu(m),
meslu ; yarım, buçuk, orta <
Akad masâlu(m), meselu eşit
olmak, bir olmak, eşitlemek,
aynısını yapmak, kopyalamak — »
ecr, misil
efrat Ar afrâd (fard çoğ.) bireyler <
Ar fard yalnız, birey, tek < # frd
yalnız olma, tek başına kalma,
yalmma, topluluktan ayrı durma
< Akad? parâdu(m) II ayırmak,
bölmek, kesmek < BSem — ► fert
elbise < Ar albîsa 1 (libas çoğ.)
giysiler < Ar libâs giysi < Akad
labâsu(m) giymek, giyinmek — >
libas
elhamdülillah < Ar al-hamdu li-
llâhi Allah’a hamdolsun < Ar
hamd övme, yüceltme < Ar
kamada övdü, yüceltti + ilah <
Akad ilu(m), elu(m) tanrı — ■» ilah
elmas Ar/Fa elmâs (< Yun
aSapavTivoç (adamantinos),
203
aS&jiaç (adamas) çelikten,
elmastan, sert < Yun a-5dpaç
(SajLidco (damao)’dan), çok sert
metal, değişmez, kesin < Yun
Sajııdcû (damao)= dapdÇco :
evcilleştirmek, boyunduruk altına
almak, yönetmek) < Akad
ada (m) mu, adumu kırmızı,
kırmızı (kan), kırmızı giysi,
önemli kişi >adamatu I, //?,
adan tu
* Elmas kelimesi, Hint-Avrupa
kökenli bir kelime olmaktan çok,
Semitik kökenli bir kelime ve
büyük ihtimalle de Akadca bir
kökten gelmektedir. . Elmas
kelimesinin kökenini
oluşturabileceği bir grup Akadca
kelime aşağıda verilmiştir.
*Akad adamatu I, adanatu
kırmızı kan, koyu beden rengini
açmaya yarayan bir renk?
Akad adamatu 11, adamutu,
adu/.imatu 1. çiçekli bir bitki 2.
boya için kullanılan koyu kırmızı
kan? Akad adantu bir cins kızıl?
kır faresi, < Akad ada(m)mu,
adumu kırmızı, kırmızı (kan),
kırmızı giysi, önemli kişi >
{adamatu I, III, adantu)
*Akad (aban) dâme kantaşı <
Akad dâmu(m) kan
*Akad elmestu, elmeru elmeltu,
elmessu bir cins ot, çimen <
Akad elmesu(m) elli/emesum,
Asur e/ilmusu, e/ ilmisi değerli
bir taş, amber > elmestu
*İtal diamante, îsp diamantino,
İng diamond, Bul elmaz, Kır
almaz, Fa almaş, Rus almaz, Tat
almaz
emare belirti, alamet, iz < Ar amâre'
alamet, işaret, belirti < Ar amr
buyruk, bildiri, otorite,
tartışılmayacak şey, olgu, işgüç <
Ar amara belirledi, buyurdu < #
’mr buyurma, otorite < Aram
# ’mr söyleme < Akad amâru(m)
I gömıek, farkına varmak,
gözlemlemek, idare etmek, teftiş
etmek, korumak, himaye etmek >
Ugar 6 amr : J düşünmek,
seyretmek, , Fen ’mr Fa emarat,
— * erairVemr-
emirVemr- (kısa i ile) buyruk,
bildiri, yönerge, tartışılmaz şey <
Ar amr buymk, • bildiri, otorite,
tartışılmayacak şey, olgu, işgüç <
Ar amara belirledi, buyurdu < #
’mr buyurma, otorite < Aram
#’mr söyleme < Akad amârufm)
I görmek, farkına varmak,
gözlemlemek, idare etmek, teftiş *
etmek, korumak, himaye etmek
amir, amiral, emare, emir 2 ,
emrihak, emrivaki, imrahor, -
memur, umur, umursa(-mak)
emir 2 emreden, komutan < Ar amr
buyruk, bildiri, otorite,
tartışılmayacak şey, olgu, işgüç <
Ar amara belirledi, buyurdu < #
’mr buyurma, otorite < Aram
# ’mr söyleme < Akad amâru(m)
I görmek, farkına varmak,
gözlemlemek, idare etmek, teftiş
etmek, kommak, hıaye etmek— »
emirVemr-
emlak mülkler < Ar amlâk < Ar
mülk sahiplik, egemenlik
hükümranlık < # mlk sahip olma
egemen olma < Akad malâku II
yönetmek, hüküm sürmek, idar
204
etmek, hükmetmek < BSem — »
mülk
emmi amca < Ar ' ammî amcam <
Ar 'amm (babanın erkek kardeşi,
amca, akraba; aynı kabileden
olan kişi anlamında < # ‘mm
genel olma, kaplama, Aram
' amma klan, aşiret, boy, ibr ’âm
halk, 1 " kavim, Fen 'm (İbr/ Aram
'amin) akraba < Akad ammu(m)
I, hammu(m) halk < BSem — »
umum
emrihak < Ar = emr-i hak Allahın
emri < Ar amr buyruk, bildiri,
otorite, tartışılmayacak şey, olgu,
işgüç < Ar amara belirledi,
buyurdu < # ’mr buyurma,
otorite < Aram # ’mr söyleme <
Akad amâru(m) I görmek,
farkına varmak, gözlemlemek,
idare etmek, teftiş etmek,
korumak, himaye etmek + hak <
Ar haqq < Ar haqqa doğru idi,
gerçek idi, uygun ve yerinde idi,
doğruladı ( # hqq) — > emirVemr-
emrivaki < Ar = emr-i vaki , olmuş
şey < < Ar amr buyruk, bildiri,
otorite, tartışılmayacak şey, olgu,
işgüç < Ar amara belirledi,
buyurdu < # ’mr buyurma,
otorite < Aram # ’mr söyleme <
Akad amâru(m) I görmek,
farkına varmak, gözlemlemek,
idare etmek, teftiş etmek,
korumak, himaye etmek + vaki
(Ar waqi ' vuku bulan < # wq‘
vuku bulma, olma)— >
emirVemr-
emsal < Ar emOâl (meOel çoğ.)
örnekler, numuneler < Ar midi
örnek, simge, benzer, eş, eşdeğer
< Aka <\jnislu(m), meslu\ yarım,
buçuk, orta < Akad masâlu(m),
meselu eşit olmak, bir olmak,
eşitlemek, aynısını ^yapmak,
kopyalamak — > misil
enfes < Ar anfas daha nefis- en nefis
< Ar nafıs nefs, ruh, benlik, < Ar
nafas soluk, < # nfs, Aram
napdşâ soluk alma < Akad
napTsu(m) nefes < Akad
napösu(m) I soluk, nefes almak,
ferah, geniş olmak nefes
enbiya peygamberler, nebiler < Ar
anbiya ( # nwb çoğ.) < Ar nabıy
peygamber < #nwb) < Aram
nobiyâ, İbr nâbî < Aram/İbr #
nb ’ çağırma, ilan etme, bildirme -
< Akad nabû(m) II, çağırmak,
adlandırarak nabâ’um
adlandırarak, emretmek,
buyurmak, karar vermek — > nebi
enfiye burun otu, toz tütün < Ar <
anf (# ’nf) çürütülmüş tütünden
yapılan ve burna çekilen keyif
verici toz < Aram enp, İbr ‘ap,
< Akad appu(m) burun > Ugar
4 ap , ‘appu
erbab büyükler, ulu kişiler, ustalar <
Ar arbâb ( râbb çoğ.) ustalar <
Ar râbb usta, efendi, tanrı < #
rbb büyük olma, büyütme,
yetiştirme < Akad rabû II,
rabâ’um büyük olmak, büyümek
— > rab
erbain < Ar erba ‘in kırk, kışın en
soğuk kırk günü <# rb dört <
Akad erbe dört > erbâ kırk — »
rubai
erguvan < Fa erğavân = OFa
arğawân erguvan ağacı, erguvan
rengi “ Cercis siliquastrum ” >
205
Ar arğuwân, < Aram argevânâ
< Akad argamannu(m) erguvan
rengi >? <? Hit arkamman(?)
hediye, takdir, vergi, Fa
argawani, <— erguvan!
erguvan! erguvan renginde Fa
erğavân = OFa arğawân
erguvan ağacı, erguvan rengi
“ Cercis siliquastrunT > Ar
arğuwân, < Aram argevânâ <
Akad argamannu(m) erguvan
rengi >? <? Hit arkamman(?)
(tribute) — » erguvan
esami isimler < Ar esâmi (, ism çoğ.)
< Ar ism ad < # sm, smy ad
verme < Akad sumu(m), semu,
ad, isim — » isim
esaret tutsaklık < Ar isâra(t)
tutsaklık < Akad aşlru(m) I
tutsak, esir, savaş esiri, < Akad
eseru(m) II, eş/zeru , asâru
kuşatmak, kilitlemek, insanı,
kuşu, düşmanı vb. kapatmak — >
esir
esir tutsak < Ar asır köle < # esr
bağlama, zincire vurma,
tutuklama < Akad asîru(m) I
tutsak, esir, savaş esiri, < Akad
es er u (m) II, eş/zeru, asâru
kuşatmak, kilitlemek, insanı,
kuşu, düşmanı vb. kapatmak <—
esaret
esas < Ar asâs < Ar uss < # ’ss
temel olma < Akad ussu (m) I
temel(ler), Akad isdu(m)
e/usdu(m),ildu, irdu issu istu
temel, esas, bir yapının temeli <
Siim US 8 (Militarev 2006, No
2210) İbr set temel — * üs/üss-
esma < Ar ism ad < # smy ad verme
(kural dışı bir türevdir). < Ar ism
ad < # sm, smy ad verme < Akad
sumu(m), semu, ad, isim — * isim
esna < Ar aOnâ iki şeyin aynı
zamanda olduğunu ifade etmek
için kullanılan edat < Ar Oâni
ikiye katlayan, ikinci < Ar iOnân
iki < dana ikiye katladı < 9ny iki
< Akad sina II. sena, sitta iki (2)
>Akad sanû(m) I Asur
s aniu(m); sanitu(m) ikinci,
sonraki; Akad sanû III,
sanâ’u(m) (to do twice, do for a
second time) ) iki defa yapmak
sani
*Akad sâ, su ikili, iki olma
estağfurullah < Ar estağfuru-llâh
Allah bağışlasın < istiğfar
merhamet dileme + ilâh < " Ar
Allah < Akad ilu(m), elu(m) tanrı
ilah
eşkiya < Ar aşqiyâ ’ ( şaqi çoğ.)
bedbahtlar, suçlular , şakiler, <
Ar şaqt yaramaz, serseri, suç
iyleyen < # şqw/şqy acı ve sıkıntı
verme, birine kötülük yapma <
Akad segû(m) II, yabani vahşi,
çılgın olmak — » şaki
eşya şeyler, nesneler < Ar aşyâ (şey
çoğ.) şeyler < Ar şay şey, nesne
< # şy ' < Akad sa, s e kim, kimi,
olan, bulunan, o-şu, şey—» şey
euzübillah < Ar ‘ewöu bi-llâhi
Allaha sığındım < # ‘wö sığınma
+ ilahi < Ar Allah < Akad
ilu(m), elu(m) tanrı ^ ilah
evlat çocuklar, oğullar < Ar awlâd <
Ar walad çocuk ( # wld) Akad
(w)alâdu(m), ulâdu, malâdu
doğurmak — » velet
evrak kâğıtlar < Ar awrâq kâğıtlar <
Ar waraq yaprak, altın veya
206
gümüş veya kâğıt yaprağı ( #
wrq) < Akad (w)arâqu(m) yeşil-
sarı olmak, — > varak
eylül Türk miladi takviminde 9. ay
Sür eylül < Aram eylül < Akad
Elünum, Elülu, Ululu bir bayram,
Babil takviminin 6 . ayı, Elülu
ayı. Akadcada Arinna bayramı,
ağustos -ve eylülün bir bölümüne
denk gelen ay, hasat, bağbozumu
*Belki? Süm adı A.LA; LA. LA;
UL (eylül)
*İbr elul , Fa eilul. ,
eyvallah < Ar ay wallâhi < Ar ay
evet + < Ar yvaltâhi ( ve +
Allah)< Akad ilu(m), elu(m)
tanrı — » ve, ilah
eyyam günler < Ar ayyâm Ar yawm
gün < # ywm < Akad ümu I gün,
< Süm U 4 (-d) gün, > ibr yöm
gün
eyyam-ı bahur Ar yewm gün < #
ywm < Akad ümu I gün, gündüz
< Süm U 4 (-d) > ibr yom gün + <
Ar buxâr buhar, istim < # bxr
tütme < Akad buhru pişirme;
yemek pişirme, ısıtma < Akad
buhhuru bir sıvıyı, ısıtmak sıcak
tutmak — > eyyam, buhar
ezan < Ar adan ilan etme, duyurma,
çağrı, namaza çağrı < # iön
kulak, kulak verme, işitme <
Akad uznu(m) kulak, akıl,
akıllılık, zekâ, anlayış Ugar udn,
idn izin
*Akad adânum, hadânum,
adannu, adiânu , sabit zaman,
sınırlı zaman, belirli müddet >
Asur edânu, Akad / Asur
edânu(m), idânu, Ass. hediânum
sabit zaman, sınırlı, belirli
zaman, müddet, randevu, (geri)
ödeme zamanı.
*Akadcadaki, birbirlerinden farklı
olan adânu(m) ile uzmı(ın)
kelimeleri arasında bir anlam
kaynaşması olmuş olmalıdır.
*Karş. izin maddesi
F
faraş < Ar faraş döşek serici, daire
hizmetçisi < # frş yaygı yayma,
döşek serme < Aram prâsö
yaygı, örtü > Akad parâsu(m) II
yaymak, sermek — > mefruşat,
tefriş
faraza < A r farda varsayım olarak <
Ar fard varsayım < Akad?
parşu{ m) (kült) düzeni, emir,
kural, kanun, dini , törenler,
gelenek, görenek adet > parâşu II .
dinsel törenleri, ayinleri veya
görevleri yerine getirmek — * farz
faraziye < Ar fardı varsayımsal < Ar
fard varsayım < Akad?
parşu(m) (kült) düzeni, emir,
kural, kanun, dini törenler,
gelenek, görenek adet > parâşu II
dinsel törenleri, ayinleri veya
görevleri yerine getirmek — > farz
fare < Ar fa V, (dişi) fa ’rât < Akad
perürütu(m), fare > Ebla ba-ra-
tum (bârâtum?) , pa’ratum,
pâratum, Fa fare,
farika < Ar fâriqa 1 ayırt eden şey <
Ar farq < # frq ayrı olma,
ayrışma < Akad parâqu bölmek,
ayırmak — > fark
fariza < Ar fanda 1 dini yükümlülük
< Ar fard varsayım < Akad?
parşu{ m) (kült) düzeni, emir,
kural, kanun, dini törenler,
207
gelenek, görenek adet > parâsu II
dinsel törenleri, ayinleri veya
görevleri yerine getirmek — ■» farz
fark < Ar farq < # frq ayrı olma,
ayrışma < Akad parâqu ayırmak,
bölmek «- farika, fırka, firak,
müteferrik, tefrik, tefrika
farz yapmak zorunda olunan şey,
boyun borcu, müslümanlıkta,
özür olmadıkça yapılması
zorunlu, yapılmaması günah
sayılan < Ar fard emir buyrultu,
ödev, dini görev < Akad?
parşu( m) (kült) düzeni, emir,
kural, kanun, dini törenler,
gelenek, görenek adet > parâsu II
dinsel törenleri, ayinleri veya
görevleri yerine getirmek <—
faraza, faraziye, fariza, mefruz
fatih fetheden, açan < Ar fatih açan,
fetheden < # fth < Akad petû(m)
II, pata 'um açmak < Akad
petû(m) I, patium, pat’ um açık
< Süm BAD? — > fetih
felaket bela, afet, feleğin sillesi < Ar
falâqa t < Ar falak çıkrık, 3ün
eğirme çıkrığı < # flk < Aram
pelekâ çark, çıkrık, yün eğirme
çıkrığı < Akad pilâggu , pilâkku
eğirmen, kirmen, iğ, yün eğirme
aleti, ağırşak < Süm (GÎS.)BAL?
*Azer felaket, Per falakat, Özb
falokat —> felek
felç inme, nüzul < Ar falc gövdenin
bir yanım etkileyen paraliz,
hemipleji, yarım felç olma <#flc
yarma, ikiye bölme, < Aram
pâldg yarım < Aram # plg
yarara, ikiye bölme < Akad
palâku(m) bölmek, tasim etmek,
kesmek, kurban etmek, Akad
parâqu ayırmak, söküp çıkarmak
mefluç
felek gök, gökyüzü, dünya, alem,
■ talih, baht, şans < Ar falak
çıkrık, yün eğirme çıkrığı, < #flk
< Aram pelekâ çark, çıkrık, yün
eğirme çıkrığı < Akad pilâqqu,
pilâkku eğirmen, kirmen, iğ, yün
eğirme aleti, ağırşak < Süm
(GİS.)BAL?
*İbr pelekh, Ugar pik] Aze felek,
Per falak, Özb falak felaket
feri/fer’i ayrıntılarla ilgili olan, ikinci
dereceden < Ar far T ikincil < #
fr ‘ dallanma, kollara ayrılma <
Akad per ’u, perkin, pa’rum,
perwu tomurcuk, sürgün, gelişme
çağında, olmak, filiz sürgün,
atmak, fırlatmaktan — > füru
fert < Ar ferd yalnız, birey, tek < #
frd yalnız olma, tek başına
kalma, y alınma, topluluktan ayrı
durma < Akad? parâdu(m) II
ayırmak, bölmek, kesmek <
BSem -e- efrat, ifrat, infirat,
müfredat, müfrit, münferit,
tefrit
fesih/fesh- Ar fasx 1 . (kol ve bacak)
çıkarma, parçalama, 1 . Hukuken
geçersiz kılma, bir yükümlülüğü
ortadan kaldırma < #fsx < Akad
pessû(m) I, passûm topal, sakat,
topallık, , sakatlık, aksaklık -*■
infisah, münfesih, tefessüh
fesuphanallah < Ar fe,sübhânallah
Allahı yüceltne adına fe, subhan,
Allah < Akad ilu(m), elu(m) tanrı
> İbr el, elöah tanrı — > ilah
fetih/feth- < Ar fath açma, bir ülkeyi
İslamiyete “açma” < Akad
petû(m) II, pata ’um açmak <
Akad petû(m) I, patium, pat ’um
< ? Süm BAD açmak <— fatih,
fatiha, fetih, fetih, Fethi,
Fethiye, fütühat, miftah, siftah
Fethi/Fethiye fetheden, açan < Ar
fath açma, bir ülkeyi İslamiyete
“açma” < Akad petû(m) II,
pata um açmak < Akad petû(m)
I, patium, pat ’um açık < ? Süm
BAD -> fetih
Fırat Doğu Anadolu’daki Fırat nehri
< Ar el Furat < Akad uruttu II
( d unû-bi-tat-ru ) , uruntu,
purattıı(m), ( d buranun ), Süm
BURANUN, (Bü 5 , hızla akmak
hızlı hareket etmek, , + RA,
taşmak, çoşmak, sel gibi akmak,
çok bol olmak, .+ NUN, büyük,
asil, ‘ d A.RAD = Purattu,> Akad
> Hur Puranti-, İng euphrates,
İtal Eufrate, İsp Eufrates,
*bur elementi Habur maddesindeki
-bur hecesiyle aynı anlamdadır.
Kuvvetli, güçlü doğan (su ya da
ırmak) anlamında.
(http://mysite.verizon.net/vzeehbro
/id7.htmh Chapter 3, Part 1)
fırka insan topluluğu, tümüne, siyasi
parti < Ar fırqa(t) bölüm, bölük,
bölüntü, grup < Ar far q < # frq
ayrı olma, ayrışma, ayırma <
Akad parâqu ayırmak, bölmek
— > fark
fil <Ar fil / Fa pîl < Akad pîru(m),
pîlu, peru fil > İbr pil Sür pila,
Fen pl filldişi, Aze fil, Kır pil,
Per fil, Tac fil, Tat fil, Özb fil.
*Corriente 2003, s. 162’ ye göre
Sanskritçe yufifdan (?).
firak - ayrılış, ayrılık < Ar fiirâq
ayrılık < Ar farq < # frq ayrı
olma, ayrışma < Akad parâqu
ayırmak^ bölmek — > fark
firar kaçma, kurtulma, bir sanık,
tütüklu veya hükümlünün
gözcülerin elinden kurtulması <
Ar firar kaçma < # frr < Akad
parâru{ m) çözmek, kırmak,
yerine geçmek, dağılmak,
yayılmak, dağılıp gözden
kaybolmak
fitil < Ar fafîl burma suretiyle
yapılan ip < Akad patâlu(m),
petelu sarmak, bükmek, sarılmak
> pitiltu; puttulu, mupattilum
Akad pitiltu(m), şerit, ip, sicim
Akad puttulu bükülmüş,
burulmuş, sarılmış
Akad mupattilum (yara-) pamuk
; ya da yün iplik bükücü
*Bul fitil, Yıın fitili, Per fatile,
Rom fitil, Rus fitil,
*Nişanyan 2007’ de kelimenin
nihai kökünün Eski Mısır
dilindeki ptr (ip) biçiminden
geldiğini belirtir
fiyat < Ar fi’ fi karşılıklı olarak
ödenen, ödeme < Ar wafa
sözünde durma, borcunu tam
olarak ödeme < # wfy ödeme, bir
görevi yerine getirme < Akad
yapu güzel, latif, zarif, hoş <
BSem > Ilgar npy memnuniyet,
hoşnutluk, Fen yp’ hoş, cazip,
îbr yafe — » vefa
füru < Ar fürü i ( # fF çoğ.) bir
atadan gelen çocuk ve torunlar <
# faF dallanma, kollara ayrılma
< Akad per ’u, perfia, pa’rum,
perwu tomurcuk, sürgün, gelişme
çağında olmak, filiz sürgün,
209
atmak, fırlatmaktan <— feri,
teferruat
fütühat fetihler < Ar futüh < # fth
çoğ.) < Ar fath açma, bir ülkeyi
İslamiyete “açma” < ■ Akad
petû(rn) II, pata’um açmak <
Akad petû(m) I, patium, pat ’um
açık < ? Süm BAD — > fetih
G
gaddar zalim, kıyıcı < Ar gaddar
çok haksızlık eden, kıyıcı < Ar
ğadr < # ğdr < Akad kadru(m),
qadru saldırgan, sinirli —* gadir
gadir/gadr- haksızlık, zulüm < Ar
ğadr < # ğdr < Ar ğadara
haksızlık etti, acımasız davrandı
< Akad kadru(m), qadru
saldırgan, sinirli <— gaddar,
mağdur
garabet < Ar ğaraba 1 gariplik,
yabancılık < # ğrb ayrılma,
uzaklaşma, yabancı olma, güneş
batma < Ar ğaraba ( ğarb/gurüb )
uzaklaştı, ayrıldı, (güneş) battı <
Akad erbu(m) II, erebu güneşin
batışı, gün batımı, batı < Akad
erebu (m) I içeri girmek,
uzaklaşmak, (güneş) batmak — ►
garp
gargara < Ar gargara 1 , gargara < #
ğrğr < Akad si(g)gaggur-tu,
s inganga/ur—tu 'Kehle' boğaz,
gırtlak (Black 1999, s. 322’ de
“part of foot (ayağın bir bölümü)
diyor) > Ugar grgr (gurgur)
boğaz, gırtlak, İbr gargart
yutak, boyun
*karş. Yun yapyaplğco gargara
yapmak, İta! gargarozzo gargara,
Fr gargariser gargara yapmak
garip yabancı, olcu, egzotik, ayrıksı.
“Fakir” anlamı 17. yy’ dan
sonraki bir dönemde “yabancı,
vatanından uzak olan kimse”
anlamından türemiştir. < Ar
ğarıb < Ar ğurbd ayrılık,
uzaklık, yabancılık, gariplik < #
ğrb ayrılma, uzaklaşma, yabancı
olma, güneş batma < Akad
erbu(m) II, erebu güneşin batışı,
gün batımı, batı, < Akad
erebu (m) I içeri girmek,
uzaklaşmak, (güneş), batmak — ►
garp
garp/b- batı < Ar ğarb güneş batımı
< Ar # ğrb ayrılma, uzaklaşma,
yabancı olma, güneş batma < Ar
ğaraba ( ğarb/gurub ) uzaklaştı,
ayrıldı, (güneş) battı < Aram
‘drebâ gün batımı < Akad
erbu(m) II, erebu güneşin batışı,
gün batımı, batı, < Akad
erebu(m) 1 içeri girmek,
. uzaklaşmak, (güneş) batmak *—
Avrupa, garabet, garip, gurbet,
gurup, kurabiye, mağrip
*İbr ‘er ev akşam, Sür ‘ar ab,
Ugar ‘rb (enter), m ‘rb gün
batımı
*karş. Yun ’epspoç (erebos)
karanlık, gece, yeraltı karanlığı,
ölüler ülkesi
gazal (Öi) ceylan, ceylan yavrusu;
güzel, iri göz < Ar yazâl ceylan <
Akad huzalu(m ) , pzâlu ceylan,
genç ceylan > Yun?/Ar > İng
gazelle, İtal gazella, İsp gacela
gır bal (kır bal) < Ar ğırbâl (<
Nişanyan 216’ya göre < Lal
corbula seyrek örülmüş küçük
sepet < Lat corbis) < Ar ğırbâl <
Akad arballu(m) kalbur < ?
Aram ‘ ar belâ > ? > Lat
cribellum > îtal crivello, İsp
garbillo kalbur, elek kalbur
Akad gigurbalû bir çeşit sepet <
Süm.
*Akad gigurdû bir sepet < Süm
GÎGURDA bir sepet,
AkâĞ^gigurru(m)bir çeşit sepet <
Süm GİGUR sandık, sepet, varil
benzeri kap; bir hacim ölçüsü
birimi
Akad gigursugubbu bir sepet
cinsi < Süm
Akad gikurkigubbû bir çeşit
sepet < Süm
*gırbal. kelimesi yukarıda verilen
bir grup Akadca kelimeden
birinden ve köken olarak da
Sümerceden gelmektedir.
gurbet < Ar ğurbd ayrılık, uzaklık,
yabancılık, gariplik < Ar ğarb
güneş batımı < Ar # ğrb ayrılma,
uzaklaşma, yabancı olma, güneş
batma < Ar ğaraba (ğarb/gurub)
uzaklaştı, ayrıldı, (güneş) battı <
Aram ‘srebâ gün batımı < Akad
erbu(m) II, erebu güneşin batışı,
gün batımı, batı, < Akad
erebu(m ) I içeri girmek,
uzaklaşmak, (güneş) batmak <—
garp
gurup gün batımı < Ar ğurüb gün
batımı < Ar ğarb güneş batımı,
batı < Ar # ğrb ayrılma,
uzaklaşma, yabancı olma, güneş
batma < Ar ğaraba (ğarb/gurub)
uzaklaştı, ayrıldı, (güneş) battı <
Aram ‘drebâ gün batımı < Akad
erbu(m) II, erebu güneşin batışı,
gün batımı, batı, < Akad
erebu(m) I içeri girmek,
uzaklaşmak, (güneş) batmak — >
garp/b-
gurur < Ar ğurür boş yere aldanma,
övünme, < # ğrr < Akad garâru
/ qarâru(m) kıvırmak, kıvranmak
kıvrandırmak, grovel (yerde
sürüneli, kendini alçaltmak,
yaltaklanmak) +— mağrur
H
habbe kabarcık, tane, tohum < Ar
habbd tane, tohum < # hbb < Ar
habb < Akad habbu çekirdek — >
hap, hububat
haber bilgi, birinci elden bilinen şey
< Ar habar haber, bilgi rivayet,
anlatılan şey < hbr görerek '
bilme, haberli olma < Ar habara
denedi, sınadı, bizati yaşayaak
öğrendi < Akad habâru(m) I
bahsetmek, (neşeyle) haykırmak,
> Asur ha.ba.ra.at.tum mesaj,
haber habarattu(m) gürültü — ►
bihaber, ihbar, ' ilmühaber,
istihbar, isthbarat, haber,
muhaberat, muhabere,
muhabir, muhbir
*Azer xeber, Bul haber, Kır
kavar, Fa xabar, Tat kheber,
haberdar bilgi sahibi, haberli < Ar
yabar haber, bilgi rivayet,
anlatılan şey < # %br görerek
bilme, haberli olma < Ar yahara
denedi, sınadı, bizati yaşayaak
öğrendi < Akad habâru(m) I
bahsetmek, (neşeyle) haykırmak,
> Asur ha.ba.ra.at.tum mesaj,
haber habarattu(m) gürültü + -
dar Fa -dâr tutan, sahip olan, — »
haber
211
habib/p sevgili, dost < Ar habîb <Ar
< # hbb sevme, dost olma < Ar
habba (hubb) sevdi < Akad hâbu
sevmek, hibum > Asur hapu (?),
ha. a. bıı > İbr 'ahab ahbap,
mahbub, muhabbet, muhip
Habur, Habur Suyu Nordüz ve
Feraşin platolarından doğan
Habur Suyu, önce güneybatı
yönünden akarak
Beytüşşebap'tan geçerek; sonra
güneye dönerek Tanin ve Altın
dağları arasındaki çöküntü
oluğundan geçip, Irak
topraklarına girer. Irak'tan
Zaho'yu geçtikten sonra, yeniden
Türkiye il sınırlarını oluşturacak
şekilde akar ve Siirt il sınırında
Dicle'yle birleşir. Dicle ile
birleşmeden önce Uludere
yöresinden kaynağı alan ve
Siirt'in Irak il sınırını oluşturacak
şekilde akan Hezil Suyu'nu alır.
Habur Suyu'nun Hakkâri il
topraklarındaki bölümünün
uzunluğu, yaklaşık 60 km'dir.
(http://www.hakkari.gov.tr),
thttp://mvsite. verizon.net/vzeehb
ro/id7.htm0 < Ar Habur
bereketin doğuşu, bereket nehri
< Akad Hu bur. H/bur ölüler
diyarı ırmağı, yeraltı dünyası
ırmağı, bir dağ adı < Süms
HUBUR yeraltındaki bolluk,
bereket ırmağının adı < Süm
HE(N)-BUR
*karş. Akad habbüru(m),
habburru, hebbürum fışkırmak,
filiz sürmek, çiçek sapı vb.
had/haddi- < Ar hadd (# hdd) 1.
bıçağın keskin ağzı, < Ar hadda
1. biledi, keskinleştirdi, 2.
hiddetlendi, son derece öfkelendi
< Akad eddu sivri uçlu, keskin,
< Akad ededu(m) sivri, keskin
olmak; sivri uçlu olmak *—
hadde, ihiddet, hudut, mahdut,
tahdit
hadde erimiş madeni tel yapmak için
kullhamlan delikli madeni levha
< Ar hadd keskin, bilenmiş,
kızgın < Ar hadd (# hdd) 1.
bıçağın keskin ağzı, < Ar hadda
1. biledi, keskinleştirdi, 2.
hiddetlendi, son derece öfkelendi
< Akad eddu sivri uçlu, keskin,
< Akad ededu(m) sivri, keskin
olmak; sivri uçlu olmak — *
had/hadd-
haddizatmda < Ar Fi haddu-l öât
kendi sınnları içinde < Ar hadd
(# hdd) 1. bıçağın keskin ağzı, <
Ar hadda 1. biledi,
keskinleştirdi, 2. hiddetlendi, son
derece öfkelendi < Akad eddu
sivri uçlu, keskin, < Akad
ededu(m) sivri, keskin olmak;
sivri uçlu olmak — ► had/hadd-
hadım = hadim < Ar yadım, ev
hizmetçisi, iğdiş edilmiş harem
hizmetçisi < Akad hazâmu
kesmek, bir yeri, bir uzvu kesip
atmak, çıkartmak > Akad
hazîmum kulağı • kesilmiş Akad
hazmu kulağı kesilmiş
*Nişanyam 2007, s, 187’de
yazdığının aksine, kelime hizmet
köküne bağlanamaz
haiır kazı yapan < Ar hafr kazı <
Ar # hfr kazma, kazı < Akad
heperu hapârufm) kazmak — »
hafriyat
212
hafriyat kazı işleri (özellikle maden
ve arkeoloji ile ilgili) < Ar
hafriyat kazı işleri < # hfr kazma
< Âkad heperu, hapâru(m),
kazmak hafir
*Akad herû(m) // kazmak, kanal
açmak çukur açmak vb.
*İbr hafar. Sür hefar
haham Musevi din görevlisi, Musevi
hocası < ibr yakam hakim,
hikmet, bilge. < İbr/Aram # ykm
bilme, bilge olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — * hüküm
hakem < Ar hakam yargıç < # hkm
1. yargılama, karar verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek hüküm
hakim yargılayan, yargıç < Ar hâkim
yargılayan, yargıç < # hkm 1.
yargılama, karar verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — » hüküm
hakimiyet < Ar hâkimiyet hakimlik,
amirlik. Devletin, ülkesi ve halkı
üzerindeki iktidarı < # hkm 1.
yargılama, karar verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek.—» hüküm
hâkk (etmek) < Ar hakk (# hkk)
oyarak işleme, kazıma, kalemkâri
< Ar hakka (metal) oydu, kazıdı
< Akad ekeku, egegu(m)
kazımak, kaşımak, tırmalamak
hakkak
hakkak < Ar hakkak hakkedici,
oymacı, kalemkâr < Ar hakk <
Ar hkkfufPyarak işleme, kazıma,
kalemkâri < Ar hakka (metal)
oydu, kazıdı < Akad ekeku,
egegu(m) kazımak, kaşımak,
tırmalamak — » hakk (etmek)
hala babanın kızkardeşi, hala < Ar
hâla(t) teyze, annenin kızkardeşi
< hâl dayı < # hwl < Akad
hâlu(m) I, dayı
halayık (halaik) canlı varlıklar,
mahlukat, cariye, dişi köle, satın
alman kadın hizmetçi < Ar
halâ ’iq (?), canlı varlıklar,
mahlukat < Ar haliqa yaratılmış
alem, yaratı < Akad Ijâlu > hiâlu
çalışıyor olmak, işte olmak,
hayyaltu çalışan kadın, Ugar /7/ .
*Nişanyan kelimeyi halk 2 ye
verir.
halef birinin arından gelen veya
yerine geçen, ardıl < Ar halaf
birinin yerine veya makamına
geçme < # hlf < Akad halpu 11
yerine geçmek, vekil tayin etmek
< Aram — ► hilaf
halel bozukluk, hasar, yırtık < Ar
halal zarar, bozulma < # xll < Ar
halla bozdu, yırttı, deldi < Akad
halâlu(m) alıkoymak,
engellemek, durdurmak veya <
Akad halû(m) II hasta, keyifsiz,
uğursuz vb. olmak < BSem <—
ihlal
halhal kadınların ayak bileklerine
taktıkları bilezik < Ar halhal,
hulhâl, hikâl < Akad hullufmf
ul/u (boyun halkası, burma
metalden gerdanlık, halka, halka
benzeri şey < Süm HUL (HUL 3 )
213
halka, halka şeklinde olan şey,
yüzük, ? Süit» HAR halka yüzük
*karş Akad harha(r)ru(m) zincir <
Süm HAR
halife birinin yerine geçme < Ar
yalifcİ < # x ¥ < Akad faalpu II
yerine geçmek, vekil tayin etmek
< Aram —►hilaf
Halil yakın dost, candan arkadaş <
Akad hâlilu(m) I, halılu “mng.
unkn. occ. Only as personal
name” Old Babilonian Ha. li.lum
hamam ılıca, kaplıca < Ar hammâm
ılıca kaplıca, çok ısıtan < # hmm
sıcak olma < Akad ememu(m)
sıcak olmak, evin, havanın vb.
ısısı yükselmek — » humma
hamdüsena < Ar hamd wa sana’
övme yüceltme < Ar hamd < Ar
kamada övdü, yüceltti + wa (ve)
+ sana’ sena < Ar Oenâ övme,
yüceltme, < #.0ny ikiye katlama
< dny iki < Akad < sına II, sena,
sitti iki (2) — ►sani
hamiyet ateşli gayret, vatan uğruna
mücadele hırsı < Ar hahmiyya
ateşli gayret, < Ar hama çok
sıcak idi, çok öfkelendi, akkor
oldu < # hmm sıcak olma <
Akad ememu(m) sıcak olmak,
evin, havanın vb. ısısı yükselmek
— » humma
hamsin < Ar xamsm 1. elli, 2. kışın
en soğuk elli günü <xms beş <
Akad hamiş, hamiş s er ret
ellih amis beş +-seret (ser) on <
han/ ns a/ et, hamistu(m), hami/ultu
beş
hamur kabarmış hamur, maya
' mayalıhamurdan yapılan ekmek
< Ar xamîr kabarmış,
mayalanmış, hamur, < # xmr
kabarma, mayanlanma Akad
himrum mayalanmış içecek, <
BSem > Ilgar hmr şarap Sür
hamra şarap mahmur
hançer < Ar hancar < Aram / Fa
hançer < Aram hangrâ > Akad
hangaru hançer < Aram
hanut dükkân komisyonu, < Erm
xanut I dükkân < Aram xanütâ
depo, saklama yeri, dükkân >
Akad hânütu dükkân
hap < Ar habb tohum, tane, hap < #
hbb Akad habbu bir çekirdek?
— ► habbe
harab/p <Ar harâb yıkım, yıkıntı, <
# hrb yıkma, tahrip etme <Akad
harâbu terk etmek, yıkmak > İbr
f)arav, Sür herab — > harabe,
mihrap(?), muharebe,
muharip, muhrip, tahrip
harabe < Ar x ar dbe(t) yıkıntı < #
yrb yıkma, tahrip etme < Akad
harâbu yıkmak, tahrip etmek,
terk etmek — > harab/p
* Per harabe, Tat herabe
haram < Ar haram yasak, günah,
tabu < # hrm < Akad harâmu II
ayırmak, bölme — » harem,
harim
harami haramcı, haram yiyen < Ar
haram yasak, günah, tabu < #
hrm < Akad harâmu //'ayırmak,
bölme — > haram — ► harem
haramzade < Ar har-âm yasak,
günah, tabu < # hrm < Akad
harâmu II ayırmak, bölme + Fa
zade oğul, oğlu — ► haram
haranı (yörs, hereni) kazan, büyük
kazan < Fa har ânı ‘a kazan <
Akad harû I, harânu, Asur
214
bakırdan, pişmiş topraktan vb
geniş kap hariu(m), çoğ. harâne
< Süm ( düö HARA { 4 - 5 ) Geniş bir
kap)
*Tr > Bulg xaranija, Sırp harâniji
(< arânija ) ,Rum yapavl (Eren,
172)
ha rap/b- < Ar xarâb yıkım, yıkıntı <
# xrb yıkma tahrip etme < Akad
harâbu ıssız olmak, harabe
olmak, yıkmak, tahrip etmek, İbr
harav, Sür foerab harabe,
harp, muharip, muhrip, tahrip
harbiye (umur-ı harbiyye’den
kısaltılmış) Askerî yükek bilgiler
veren ve subay yetiştiren askerî
eğitim kurumu, harbokulu <
Akad harâpu II silah, (silahla)
kesmek, harp 5
harem < Ar haram yasak, tabu,
girilmez yer, dokunulmaz şey < #
hrm < Akad harâmu II ayırmak,
bölmek <— haram, harami,
haramkâr, hürmet, ihram,
ihtiram, mahrem, muhterem,
namahrem
harf dildeki bir sesi gösteren ve
alfabeyi oluşturan işaretlerden
her biri < Ar harf 1. kesik, 2.
harf < # hıf 1 . keskin bir araçla
oyma, bozma tahrif etme, 2.
meslek, zanaat, ustalık.
(Nişanyan, 173’ e göre) eski Arap
yazılarının taş üzerine
oyulmasından ötürü < Akad
harâpu II kesmek — » harp
harım yörs 1 . sebze ve meyve
bahçesi, 2. tarla ve bahçe
peresindeki çit < Ar harım “der
duzugehörige Bezirk um ein
Haus, das Gehöft < ? Akad
kirû(m), kirium, meyve ekim
alanı, tarfesı, meyve bahçesi <
Süm GİS.KİRÎö
harim girilmesi yabancıya yasak
olan, kutsal tutulan, korululanyer
< Ar haram, yasak, günah, tabu
< # hrm < Akad harâmu II
W
ayırmak, bölme > harmu II,
harimtu, harimtütu haram
harnup/harup (Mersin, hannup)
keçiboynuzu < Ar harrüp /
harnüb keçiboynuzu < Aram
harrüb < Akad harübu(m),
harüpu(m) harnup (ağacı) < Süm
harub
*îng carob (keçiboynuzu), carat
(kırat, karat). İtal carati, İsp
quilate kırat,
*EMıs kr.ty boynuz, İbr karan
*Bu kelime yine Akad qarnu(m)
boynuz > qarnânû, qarnû,
qurnâtum; — qannu II.
*Bu kelime hint-avrapa
dillerindeki ker-, kor-, gibi
boynuzla ilgili kelimelerin
kökenini oluşturuyor olabilir? >
Yun Kspaç (keras)” boynuz
(Akadcadan geçmiş olmalıdır),
İtal corno (boynuz), İsp cuerno
(boynuz), İng horn (boynuz)
— » korna *
harp savaş < Ar harb savaş, < # hrb
savaşma < Aram harbö. kılıç
veya mızrak, İbr hareb <
Akad harâpu II (silahla)
kesmek harap, harf,
muharebe
Harran (şehir adı) < Ar Harran <
Akad jjarrânu(m) yol, güzergah,
kavşak noktası, yolların kesiştiği
yer, askeri bölge, seyahat, kervan
91 s
< Süm Harran-U değişik yolların
birleştiği nokta, kavşak, Ebla
Ha-ra-na, Lat Carrhae
hasat < Ar haşâd < # hşd ekin
biçme < Akad eşedu. (m) II,
Asur eşâdu(m) hasat hasat
zamanı
hasbelkader < Ar hasba-l-qadar
kaderin gereği < Ar hasb hesap,
akıl yürütme, değerlendinne <
Ar his âb < Ar kasaba hesapladı,
saydı < Aram hsb sayma, ...
olarak görme < Akad hasâbu
saymak, hesap etmek, hesaba
katmak, — » hesap
*karş kaşâpu keşepu düşünmek”
saymak hesap etmek, hesaba
katmak
hasbıhal < Ar h.asba-l-hâl durum
değerlendirmesi < Ar hisâb <
Ar kasaba hesapladı, saydı < #
hsb < Aram hsb sayma, . . .
olarak görme < Akad hasâbu
saymak, hesap etmek, hesaba
katmak, kaşâpu keşepu
düşünmek” saymak hesap etmek,
hesaba katmak + hal Ar hâl ( #
h.wl) durum, şimdiki zaman — >
hesap
haseb(iyle) < Ar hasab ölçme,
hesaplama < Ar hisâb < Ar
h. as aba hesapladı, saydı < Aram
hsb sayma, ...olarak görme <
Akad hasâbu saymak, hesap
etmek, hesaba katmak, kaşâpu
keşepu düşünmek saymak hesap
etmek, hesaba katmak — > hesap
hasıl (kasıl) yeni başak tutmaya
başlamış yeşil ekin. Yerel
ağızlarda daha çok “başak
tutmaya başlamış arpa”
anlamında kullanılır < Ar qaşTl
“noch in grünem Zustand
geschnittene Gerste” < Akad
hashaltu, has(ıaltu yaprak,
yapraklar, yeşillik (Eren, 173)
haşıl dokumacılıkta kullanılan unlu
ve çirişli sıvı. Ağızlarda haşıl ve
haşil “buğday, mısır veya dan
yarmasından yapılan bir yemek”
olarak da geçer < Erm xasil <
?Aram < Akad hasalu(m)
ezmek, buğday kırmak, ezmek,
öğütmek
hassas duyum ve duyguları
algılayan, çabuk duygulanan ve
etkilenen, yapımı ve bakımı özen
isteyen alet < Ar hassas çok
hisseden, duyarlı < # hss duyma,
hissetme < hassa duydu, hissetti
< Akad hasîsum kulak, akıl,
anylayış, zeka < Akad hasâsu(m)
düşünmek, hatırlamak; bilinçli,
farkında olmak, anmak, anlamak,
kavramak, niyet etmek — »
his/hiss-
hata < Ar /afü < Ar /attûm
günahkâr, suçlu < Akad hatû(m)
II, kusurlu olmak, sakatlanmak,
hata yapmak, günah işlemek, suç
işlemek, ihmal etmek > İbr
hatta, Sür hettha, Ugar htt’ hata
yapmak
h atim/h atm- < Ar xatme(t) Kuranı
ezbere okuma, x atm kapatma,
sona erdirme, mühürleme < yt m
< ? Akad katâmu(m) kapamak,
örtmek, kaplamak, kapsamak <—
hitam
havlamak < onom? < ? < Akad
hawû, hamû köpek havlamak,
fırtına uğuldamak vb.
haz/hazz- < Ar hazz pay, şans,
kısmet, zenginlik keyif < Akad
hadu III, hadütu sevinç, hâdû
sevinç, neşe, memnuniyet, zevk,
sevinmek
hekim hikmet sahibi, bilge, tabip <
Ar hakim < Ar hukm yargı,
karar, amir, kanun, < hkm 1 .
yargılâma, kara verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Aram
hakim < Aram # hkm < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — > hüküm
helak < Ar halûk tükenme, yokolma,
ölme < # hlk < Akad halâqu(m).
helequ kaybetmek, * kaybolmak,
kaçmak, mahvolmak — » istihlak,
müstehlik, tehlike
herif güven vermeyen, bayağı kimse,
adam; meslektaş < Ar harf
sanatkar, bir meslek örgütü veya
loncaya mensup olan kimse,
meslektaş < ?Ar harf 1 . kesik, 2.
harf < # hrf 1. keskin bir araçla
oyma, bozma tahrif etme, 2.
meslek, zanaat, ustalık < Akad
harâpu II kesmek — * harf
hesap aritmetik, hesap < Ar hisâb <
Ar hasaba hesapladı, saydı <
Aram hsb sayma, . . . olarak
görme < Akad hasâbu saymak,
hesap etmek, hesaba katmak,
kaşâpu keşepu düşünmek,
saymak hesap etmek, hesaba
katmak hasbelkader,
hasbıhal, haseb, mahsup,
muhasebe, muhasip
*İbr haşav , Ugar hhthb hesap
heykel < Ar/ Fa heykel, tapmak,
muazzam, gövde, suret < Akad
ekallu(m) saray yapı < Süm
[E.GAL] <fev, büyük = büyük ev,
saray, Aze heykal, Tat kheikel,
Özb khaykal
hınzır domuz < Ar hinzîr , Akad
huzıru(m), domuz > huzirönum,
huzirtu > Ugar (lu-zi-rû / (juzlru
İbr hazîr
hiddet keskinlik, öfke < hidda < Ar
hadd (# hdd) 1. bıçağın keskin
ağzı, < Ar hadda 1 . biledi,
keskinleştirdi, 2. hiddetlendi, son
derece öfkelendi < Akad eddu
sivri uçlu, keskin, < Akad
ededu(m) sivri, keskin olmak;
sivri uçlu olmak — ► had/hadd-
hikmet (öi) < hikme(t) yargı yeteneği
< # hkm 1. yargılama, karar
verme, hükmetme, egemen olma
2. güçlü ve pek olma Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — > hüküm
hilaf < Ar xüaf zıtlık, aykırılık, < xîf
1. karşı olma, çelişme, 2. birinin
yerine geçme, ardından gelme <
Akad faalpu II yerine geçmek,
vekil tayin etmek < Aram <—
ihtilaf, halef, halife, hilafet,
kalfa, muhalefet, muhalif,
muhtelif
hilafet < Ar xilafet halifelik < # xlf
yerine geçme halef olma < Akad
İJ alpu II yerine geçmek, vekil
tayin etmek < Aram — ► hilaf
*İbr hechlif değiştirme, Sür halef
hilal < yeni ay, hilal < Ar hilâl ( =
îbr # hll ışıma, parlama < Akad
ellu(m) I temiz, açık, parlak <
Akad elelu(m) II temiz, özgür
olmak, açık, parlak olmak
217
his/hiss- duygu < Ar hiss duygu < #
hss duyma, hissetme < hassa
duydu, hissetti < Akad
hissatu(m), hissetum anlayış,
zeka, kavrayış, akıl, hafıza,
hatırlama < Akad hasîsum kulak,
akıl, anylayış, zeka < Akad
hasâsu(m) düşünmek,
hatırlamak; bilinçli, farkında
olmak, anmak, anlamak,
kavramak, niyet etmek — >
hassas, hiss- i kabl-el vuku,
ihsas, mütehassis
hissikablelvuku önsezi, içine
doğmak, olayları önceden
hissetmek < Ar hiss duygu < #
hss duyma, hissetme < Akad
hissatu(m), hissetum anlayış,
zeka, kavrayış, akıl, hafıza,
hatırlama < Akad hasîsum kulak,
akıl, anylayış, zeka < Akad
hasâsu(m) düşünmek,
hatırlamak; bilinçli, farkında
olmak, anmak, anlamak,
kavramak, niyet etmek + Ar
qabül benimseme < # qbl 1, ön
tarafa dönme, yaklaşma,
karşılaşma, 2. birinin önderliğini
kabul etme, benimseme, katılma,
içine alma, konukseverlik
gösterme < Akad qubbulu kabul
etmek, almak, onaylamak <
Aram, + vuku (Ar wuqü i 1.
düşme, 2. olma, vuku bulma < #
wqy) —^his/hiss, kabul
Hortum Ar hurtum / hurtüm burun,
fil hortumu hu/atm- burun, uzun
burun < Akad huttimmu
. hayvanın uzun burnu, hortum,
hayvanın çıkıntı oluşturan ağzı
ile burnu (~tt < -rt ?) > Ugar htm
burun, İbr hartöm burun, gaga,
Sür hartümâ fil hortum
* su borusu anlamı Türkçeye
özgüdür (Nişanyan 2007, s.204)
hitam x atm kapatma, sona erdirme,
mühürleme < yJ m < ? Akad
katâmu(m) kapamak, örtmek,
kaplamak, kapsamak — >
hatim/hatm-
hububat habbeler, taneler, tohumlar
< Ar hubüb taneler < Ar habbd
tane, tohum < # hbb < Ar habb
< Akad habbu çekirdek? — >
habbe
hudut sınırlar < Ar hudüd ( # hdd
çoğ.) < Ar hadd sınır < Ar hadd
(# hdd) 1 . bıçağın keskin ağzı, <
Ar hadda 1. biledi,
keskinleştirdi, 2. hiddetlendi, son
derece öfkelendi < Akad eddu
sivri uçlu, keskin, < Akad
ededu(m) sivri, keskin olmak;
sivri uçlu olmak — > had/hadd-
humma hastalık ateşi < Ar humma’
genel anlamda ateş < Ar
hammâm ılıca kaplıca, çok ısıtan
< # hmm sıcak olma < Akad
ememu(m) sıcak olmak, evin,
havanın vb. ısısı yükselmek — >
hamam
hurufat < Ar harfi, kesik, 2. harf <
# hrf 1. keskin bir araçla oyma,
bozma tahrif etme, 2. meslek,
zanaat, ustalık < Akad harâpu II
kesmek — > harf — harp
hüküm/hükm- < Ar hukrn yargı,
karar, amir, kanun, < hkm 1 .
yargılama, kara verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
218
kavramak, bildirmek 4 — ahkâm,
hakem, hakim, hekim, hikmet,
hükümdar, hükümet,
hükümlü, hükümran, istihkâm,
mahkeme, mahkûm,
mahkumiyet, muhakeme,
muhkem, müstahken,
tahakküm, tahkim,
hükümdar*' < Fa hükmdâr hüküm
sahibi < # hkm 1 . yargılama,
karar verme, hükmetme, egemen
olma 2 . güçlü ve pek olma + -dar
(Fa -dür tutan, sahip olan) Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek. — ■» hüküm,
hükümet Ar (Osm) hüküme(t) ülke
yönetme < # hkm L yargılama,
karar verme, hükmetme, egemen
olma 2. güçlü ve pek olma Akad
hakamu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — » hüküm
hükümlü mahkemece hüküm giymiş
kimse, hüküm + -lü < Ar hukm
yargı, karar, amir, kanun, < hkm
1 . yargılama, karar verme,
hükmetme, egemen olma 2 .
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, . anlamak,
kavramak, bildirmek — » hüküm
hükümran hüküm ve saltanat süren,
hakim, hükümdar < Ar hukm +
ran (F a randen sürmek) < # hkm
1 . yargılama, karar verme,
hükmetme, egemen olma 2 .
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek —4 hüküm
hürmet saygı < Ar hurma ' kutsallık
dokunulmazlık < Ar harama
yasakladı < Ar harem yasak,
tabu, girilmez yer, dokunulmaz
şey < # hrm < Akad harâmu II
ayırmak, bölmek — » harem
hüthüt < Ar hudhud (hüdhüd)
çavuşkuşu, ibibik < ? Akad
hutmu bir kuş
İ
ibadet kulak yapma < Ar ’ibâdd
kulluk etme, tapınma < # ’bd,
kul olma < Akad abdu köle, esir
— » abd
ibadullah < Ar ‘ibödu-llâh Allahın
kulları < # ‘ ibâd {'abd çoğ.)
kullar < # ‘bd, kul olma < Akad
abdu köle, esir < Akad ilu(m),
elu(m) tanrı —»abd, ilah
iblis < Ar iblis şeytan < İbr be ‘el
zebub sinekerin efendisi, şeytan '
(Nişanyan 190) Filistin halkının
tanrılarından be ‘el zebul a
İbranilerin verdiği aşağılayıcı
addan < Akad ba’âlu(m), bâlu
hakim olmak, yönetmek, çok
büyük olmak, şaşalı veya parlak
olmak > ba’lu büyük, ba ulu
büyük önemli + İbr zebub <
Akad zubbu(m), zumbu, zunbu,
subbum sinek, uçan böcek
icar kiralama, ücret karşılığında
tutma < Ar îcâr kiralama, ücret
karşılığına tutma < Ar acr ücret
< # acr ücret ödeme, emeğin
karşılığını verme < Akad
agâru(m) bir evi, insanı, hayvanı
vb. kiralamak — » ecir/ecr
idare < Ar idâre(t) döndürme,
yönetme < Ar dewr
dönme, döndürme < # dwr <
Akad türü (m) Asur tüaru(m)
dönmek, geri dönmek
219
*karş. Akad zâru, Âsur zuâru(m),
bükmek, kıvırmak, etrafında
dönmek, döndürmek
— »■ devir/devr-
idrak < Ar daraka (alt) basamak,
merdiven en dip nokta < # drk ,
yetişme ulaşma, varma, < Akad
dargu merdiven, basamak,
kademe < Aram — > dereke
ifa < Ar i’fâ’< # wfy borcunu tam
olarak ödeme, bir görevi yerine
getirme < Akad yapu güzel, latif,
zarif, hoş — » vefa
ifrat < Ar ifrâd izole etme,
tekleştirme, aşırıya götürme < Ar
fard yalnız, birey, tek < # frd
yalnız olma, tek başına kalma,
yalmma, topluluktan ayrı durma
< ?Akad parâdu(m) II ayırmak,
bölmek, kesmek < BSem — » fert
ihbar < Ar iybar haber verme,
haberdar etme < Ar yakar haber, .
bilgi rivayet, anlatılan şey, <ybr
görerek bilme, haberli olma < Ar
yabara denedi, sınadı, bizati
yaşayarak öğrendi < Akad
habâru(m) I bahsetmek,
(neşeyle) haykırmak > Asur
ha.ba.ra.at.tum mesaj, haber
habarattu(m) gürültü — ■» haber
ihlal bozma, zarar verme < Ar iylâl
bozma < Ar xalal zarar, bozulma
<#*//< Ar xalla bozdu, yırttı,
deldi < Akad (lalâlu(m)
alıkoymak, engellemek,
durdurmak veya < Akad
hak) (m) II hasta, keyifsiz,
uğursuz vb. oimak < BSem
halel
ihram < Ar hac giysisi < Ar ihram
yasaklama, hacca ilişkin
yasaklara uyma < Ar harem
yasak, tabu, girilmez yer,
dokunulmaz şey < # hrm < Akad
harâmu II ayırmak, bölmek — >
harem
ihsas üstü kapalı anlatma, sezdirme,
ima, duyum < Ar ihsas
hissettirme < Ar hiss duygu < #
hss duyma, hissetme < hassa
duydu, hissetti < Akad
hasâsu(m) düşünmek,
hatırlamak; bilinçli, farkında
olmak, anmak, anlamak,
kavramak, niyet etmek < Akad
hasısum kulak, akıl, anylayış,
zeka < Akad hissatu(m),
hissetum anlayış, zeka, kavrayış,
akıl, hafıza, hatırlama — >
his/hiss-
ihtilaf farklılaşma zıtlaşma < Ar
ihtilâf < Ar hilaf zıtlık, aykırılık,
< hlf 1. karşı olma, çelişme, 2.
birinin yerine geçme, ardından
gelme < Akad halpu II (bir
kişinin) yerine geçmek, vekil
tayin etmek < Aram ( # hlp) — »
hilaf
ihtiram < Ar ihtiram hürmet
gösterme, yasağa uyma < Ar
haram yasak, tabu, girilmez yer,
dokunulmaz şey < # hrm < Akad
harâmu II ayırmak, bölmek — >
harem
ihvan kardeşler < ihwân < Ar ahi,
kardbşliğe ait, kardeşçe < ah
kardeş < # xw < Akad ahu (m) I
kardeş — » ahi
ikbal kabul görme < Ar iqbâl kabu
ettirme < Ar qabül benimseme <
# qbl 1. ön tarafa dönme,
yaklaşma, karşılaşma, 2. birinin
220
önderliğini kabul etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
qubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram — » kabul
ikrar kararlaştırma, konfirme etme <
Ar i.qrâr < Ar qarâr bir yerde
durma, karar kılma, kalıcılık,
istikrar < # qrr bir yerde durma,
sabitlenme, pekişme < Akad
karâru(m) I (aşağı) koymak,
yerleştirmek — » karar
ikta < Ar iqta kesip ayırma, pay
verme, timar olarak arazi verme
< Ar qat ‘ kesme < # qf < Akad
gadâmu (ceza olarak vücudun bir
organını) kesmek, ayırmak,
Akad qâtû ağaç kesici, odun
kesici, oduncu, odun yarıcı <
Aram — > kat
* Akad gatta ’a kamış - odun kesici
veya Akad qatâlum öldürmek <
BSem qtl
iktisap < Ar iktisâb edinme < Ar
kesb elde etme, kazanma < # ksb
< Akad kasâpu keşepu
düşünmek, saymak, hesap etmek
—> kesp (etmek)
ila 2 < Ar # VI â yüceltme < # < 7w
yüksek olma < Akad elû(m) III,
alûm yükselmek, çıkmak ortaya
çıkmak, doğmak, yüksek, ulu
olmak — » ali
ilah tanrı < Ar ilâh tanrı < Akad
ilu(m), elu(m) tanrı > İbr el,
elöah tanrı — > alimallah, Allah,
besmel, billahi, elhamdülillah,
estağfurullah, euzubillah,
eyvallah, fesuphanallah,
ibadullah, İlâhi, illallah,
inşallah maşallah, maazallah,
vallahi, 'yallah,
İlâhî Tanrıya özgü, Tanrısal,
mükemmel < Ar ilâh tanrı <
Akad ilu(m), elu(m) tanrı — > ilah
ilave < Ar ‘ilâwat yükselme artma
katma < Ar # i ‘lâ yüceltme < #
< 7 w yüksek olma < Akad
elîı(m) III, alûm yükselmek,
çıkmak, ortaya çıkmak, doğmak,
yüksek, ulu olmak — » ali
illa < Ar mâ- illâ hariç, -den başka
(bağlaç), in ilgi edatı, ki + lâ
değil < Akad illâ -siz, -sız, -
meden, dışında, < Akad ina + lâ
( + -ân) -de, -da; yokluk
hakkında; — » la-
iliallah < Ar illâ-llah Allah’tan
başka (kimse müdahale edemez)
< Ar illâ hâriç, -den başka
(bağlaç) < Ar in ilgi edatı, ki + lâ
değil < Akad illâ -siz, -sız, -
meden, dışında, < Akad ina + lâ
( + -ân) -de, -da; yokluk
hakkında; < Akad ilu(m), elu(m)
tanrı — » illa, ilah
ilmühaber < Ar ‘ilm wa /abar bilgi
verme, bir durum veya işlemi
belgeleyen resmi evrak < Ar ‘ ilm
bilgi + wa ve (bağlaç) < Akad u,
ü ve anlamında < ? Süm U, U 3
ve + < Ar x a bar haber, bilgi
rivayet, anlatılan şey < # ybr
görerek bilme, haberli olma < Ar
/ab ar a denedi, sınadı, bizatİ
yaşayaak öğrendi < Akad
habâru(m) I bahsetmek,
(neşeyle) haykırmak > Asur
ha. ba.ra.at.tum mesaj, haber
habarattu(m) gürültü — » ve,
haber
221
imbik < Ar in bık / en bık damıtma
şişesi < Akad ebebu(m) temiz
olmak, parlak olmak, arı(tılmış)
olmak, açık olmak, temizlemek >
Ar > İtai alamhico , İsp
alambico
imla Ar imlâ ’ ( # ml ’) doğru yazım <
Aram mdle 1. dolu, 2. harekeli
yani sesli harfleri bildiren
noktaları doldurulmuş yazı <
Aram # mly < Akad malû(m) IV
dolu olmak, doldurmak
imrahor at bakıcısı, kraliyet yada
devlet ahırları yöneticisi < Fa
amir- i a/" ur at bakıcısı < Ar
amir bey < Akad amanı (m) I
görmek, anlamak, dikket etmek,
tasavvur etmek, hayal etmek,
idare etmek, bakmak, teftiş
etmek + Fa af 'ur ahır — >
emirVemr-
indifa ^ Ar indi fa püskürme ^ ^^r
def < # df tepme < Akad
da ’âpu, da abu itmek, vurmak
defetmek — > def 1
infirat < Ar infırâd yalnızlaşma,
izolasyon, aşırıya gitme, < Ar
far d yalnız, birey, tek < # frd
yalnız olma, tek başına kalma,
yalmma, topluluktan ayrı durma
< Akad? parâdu(m) 11 ayırmak,
bölmek, kesmek < BSem — *■ fert
infisah < Ar infısâx kendini
feshetme, fesh olunma, < #fs X
parçalama < Akad pessû(m) 1,
passûm topal, sakat, topallık,
sakatlık, aksaklık — » fesih
inkâr < Ar inkâr yalanlama < # nkr
< Akar nakâru(m) itiraz etmek,
inkar etmek, farklı olmak
düşman olmak, dış görünüşünü
değiştirmek münkir
inkıta inqıtâ ' < Ar qat‘ kesme < #
qt < Akad gadâınu ( ceza olarak
vücudun bir organını) kesmek,
ayırmak, Akad qâtû ağaç kesici,
odun kesici, oduncu, odun yancı
< Aram
*Akad gatta’a kamış - odun
kesici veya Akad qatâlum
öldürmek < BSem qtl
insan kişi < Ar insan < # ins
insanlık, tüm insanlar, < Aram
‘inâş/’anâşâ halk, kavim < Akad
nisu(m), nîsu, nesu çoğ. nisü
halk, insanlar < Akad nesu (m)
ne ’âsum, na ’âsum yaşamak,
(yeniden) canlanmak > Ugar ins
halk, İbr ânöş insanlar <—
• munis, ünsiyet, nisa, nisvan *
inşa < Ar inşâ ’ çıkarma, ortaya
çıkarma, yaratma, inşa etme < Ar >
naş ’a kaynak, köken, çıkış < Ar
naşa ’a doğdu, çıktı, (akarsu)
kaynadı < # nş ’ doğma, çıkma <
Akad nasû(m) 11 Asur nasâ’u(m)
kaldırmak, yükseltmek çıkmak
— > neşet
inşallah < Ar in şâ ’a-llâhu Allah
istesin < Ar in ki, dilek kipi edatı
+ şâ’a < (# şy’) istedi, istesin +
Ar allâh (tanrı) < Akad ilu(m),
elu(m) tanrı — > ilah
intiba < Ar intiba ‘ izlenim < # tb‘
damga basma < Akad tebû(m)
batmak, daldırmak indirmek,
kazıp açmak, batırmak,
daldırmak, bastırmak, kesmek >
Asur taba ’um — > tab
intizar < Ar intizâr bekleme, yolunu
gözleme Ar nazar < Ar nazarc
m
bakma, gözetme, bekçilik etme <
Akad naşâru(m), bakmak,
gözlemek, korumak, muhafaza
etmek, korumak dikkat etmek — »
nazar
* “Kem göze maruz kılma” anlamı
Türkçeye özgüdür.
inzibat < Ar inöibât disiplin altına
alma.- Ar öabt tutuş, denetim,
disiplin, kayıt < # Sbt tutma,
kontrol altına alma, haraketine
engel olma < Akad sabâtu(m)
tutmak, yakalamak, zaptetmek,
zorla ele geçirmek — * zabit/zapt-
irat < Ar i’râd getirme, gelir elde
etme, gelir < # wrd varma, gelme
< Akad (w)arâdu(m) eredu,
urâdu geri dönmek, .geri gitmek,
nesil, zürriyet, soy — » vürut
irs/ırs < Ar ird miras, kalıt < # wr6 <
Ar w ar W a varis idi, miras kaldı
< Akad (w) ar âdu (m) eredu,
urâdu? Aşağıya inmek, geri
dönmek, geri gitmek,
göndermek; nesil, zürriyet, soy >
İbr yar ad, Ugar yrd — ► miras,
muris, tevarüs, varis, veraset,
verese
irtikap < Ar irtikâb bir eylemi,
üzerine alma, suç işleme < Ar
merkeb binek, taşıt aracı < # rqb
üstüne binmek, bir eylemi işleme
< Akad rakâbu(m), rakâpu ata
veya başka bir hayvana yada bir
taşıta binmek; > Akad rikab ,
arabaya, sandala veya bir
hayvana biniş binme, taşıma,
nakliye, Akad markabtu araba,
Akad narkabtu(m) av, tören veya
savaş arabası < BSem — ►
merkep
isale < Ar isala* < Ar sayl sel, su
akıntısı «A# syl < Akad salû(m)I,
salû batırmak, daldırmak, dalmak
—*■ sel
isbat < Ar iObât sabitleştirme,
kesinleştirme, saptama,
kanıtlama < # Obt sabit olma <
Akad subtu(m) I, suptu (m)
oturulacak yer, sandalye, ev,
ikametgâh mesken, ikametgâh
belki < wasâbum < Akad
(w)asâbu(m) Asur (ekseriyetle)
usâbu(m), oturmak, sakin(i)
olmak — > sebat
isim/ism- ad < Ar ism ad < # sm, smy
ad verme < Akad sumu (m),
semu, ad, isim <— besmele,
bismillah, esami, isim, esami,
esma, müsemma, tesmiye
iskorpit zehirli dikenleri olan bir
balık < Yun cncopmbt skorpıdi<
Eyım / Yun cncopmoç (skorpios)
akrep, < Akad aqrâbu akrep <
BSem > Aram c aqrdbâ — >
akrep
iskân < Ar iskân oturtma,
yerleştirme < # skn durma,
biryerde oturma < Akad/ Asur
iskun “o koydu” sakânu(m)
fiilinin çekimli hali, (Donbaz,
277) < Akad sakânu(m),
sakânum koymak, yerleştirmek
vb. -) — >■ sükun
İslam < Ar İslâm güvenme, teslim
olma, < # sim sağ ve esen olma,
güvenli olma < Akad salâmu(m)
II, selemu huzurlu, barış içinde
olmak, arkadaş dost olmak barış
yapmak, barışmak < Akad
salâmu(m) II, sağlıklı, sağlam
223
olmak, iyi, hoş olmak < Süm
SALIM, SİLİM -> selam
İsmail öi < Ar İsma. ‘il bu isim
hakkında çeşitli anlamlar
üzerinde durulmuştur. “Allah’a
itaat eden; Allah’ın bağışı, ihsanı
anlamlarının yanı sıra
Arapça’daki sami’al “duydu”
fiili İbranice ve Akadca gibi
Sami dillerinde ortak olan aynı
anlamda kullanılmaktadır.
Kelime sonundaki il- söcüğü
“Allah, Tanrı” anlamını veren
ortak Semitik sözcüktür. İsmail
adının “Tanrı duyar” şeklinde
olabileceği düşünülebilir (Koçak
1996, s. 5) < Akad İsme-ılu
Tanrı duydu, İsma-Ilu tanrı duyar
(Koçak 1977, s.175) -Asim, ilah
istihbar haber ve bilgi alma, haber
toplama< Ar istv/bar hayır
dileme < Ar x Q i )ar haber, bilgi
rivayet, anlatılan şey, < # xP r
görerek bilme, haberli olma < Ar
Xabara denedi, sınadı, bizati
yaşayarak öğrendi < Akad
habâru(m) I bahsetmek,
(neşeyle) haykırmak > Asur
ha.ba.ra.at.tum mesaj, haber
habarattu(m) gürültü — > haber
istihbarat, < Ar istihbarat (istihbar
çoğ.) alman haberler < Ar xabar
haber, bilgi rivayet, anlatılan şey,
< # xbr görerek bilme, haberli
olma < Ar x®bara denedi, sınadı,
bizati yaşayarak öğrendi < Akad
habâru(m) I bahsetmek,
(neşeyle) haykırmak > Asur
ha.ba.ra.at.tum mesaj, haber
habarattu(m) gürültü — > haber
istihkâm < Ar istihkâm pekiştirme,
tahkim etme < # hkm 1 .
yargılama, karar vemıe,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — > hüküm
istihlak tüketme < Ar istihlâk
tüketme < Ar halâk tükenme,
yokolma, ölme < # hlk < Akad
halâqu(m ), helequ kaybetmek,
kaybolmak, kaçmak, mahvolmak
—>• helak
istikbal < Ar istiqbal 1 . yönelme,
yöııseme, 2. misafir kabul etme <
Ar qabül benimseme < # qbl 1 .
ön tarafa dönme, yaklaşma,
karşılaşma, 2. birinin önderliğini
kabul etme, benimseme, katılma,
içine alma, konukseverlik
gösterme < Akad qubbulu kabul
etmek, almak, onaylamak <
Aram — > kabul
istikrar < Ar istiqrâr sonderece
kararlı olmae < Ar qarâr bir
yerde durma, karar kılma,
kalıcılık, istikrar < # qrr bir
yerde durma, sabitlenme,
pekişme < Akad karâru(m) I
(aşağı) koymak, yerleştirmek —>■
karar
istimlak < Ar istimlâk mülk edinme,
mülke el koyma < < Ar
milklmulk sahiplik, egemenlik,
hükümranlık < # m//c .sahip olma,
egemen olma < Akad malâku III
yönetmek, hüküm sürmek, idare
etmek, hükmetmek < BSem — >
mülk
istinsah < Ar istinsâx < # nsx yazıya
dökme, kopya etme, dikkatle
224
yazma, temize çekme < Ar
nusxa(t) bir yazıyı kopyalama,
temize çekme < # nsx dikkatle
yazma, temize çekme < Aram
nusdyâ < Akad nashu(m)
sükülmüş, kopuk bir tableti
kopya etmek, temize çekmek <
Akad nasâhu koparmak,
sökmek, hareket etmek, yola
çokmak — » nüsha
istirham < Ar istirham merhamet
dileme < # rhm merhamet etme,
sevme < Akad remu(m), rimu
şefkat, merhamet, rikkat, rahim,
döl yatağı < Akad remu(m),
Asur re’âmu(m) merhametli
olmak, birine şefkat duymak,
sevecen olmak, Akad râmu(m)
II, ra’âmu(m), ramanın sevmek
âşık olmak sevgi, aşk — > rahim’
istiskal < Ar isOisqâl 1 . ağır bulma,
ağırsama, 2 . birinden rahatsız
olma, tahammül edememe yük <
Ar 6i.qld ( # 9ql) ağırlık,
hantallık < Ar Oaqula ağır idi,
Aram/İbr # şkl ağır olma, tartma
< Akad saqalu(m), tartmak,
ödemek — » sıklet
* Aşağılama anlamı Türkçeye
özgüdür.
istisna bir kimse veya bir şeyi
benzerlerimden ayrı tutma,
genelden ayrı, kural dışı olma,
ayrıklık, ayrı tutulan kimse veya
şey < Ar Ar istiOnâ hariç tutma,
dışlama, bir yemin veya
sözleşmeyi hukuken geçersiz
kılacak şekilde (kötü niyetle) bir
şart ileri sürme < Ar Ounyâ ’
ikircik < Ar iOrıân iki < Ony iki <
Akad ima II, sena iki — > s ani
ittihat < Ar ittihâd (VIII) birlik,
birleşme < # wd bir < Ar
wahde(t) birlik <# whd bir <
Akad (w)edu(m), ettu(m) tek,
yalnız — > vahdet
iyal < Ar ‘iyal Çıyyel çoğ.) bakmakla
yükümlü olunanlar < Akad
ayyalu II dost, müttefik, akraba
(olmak) — ► aile
izabe < Ar iSâbe(t) eritme < Swb
erime < Akad zâbu(m), zuabu(m)
erimek, akmak, çözülmek — >
Zap (suyu)
izin/izn- kulak verme, bir dileği
kabul etme < Ar iön dinleme,
kulak verme < Ar uön kulak <
Ar ’ednâ kulak < Akad ııznu(m)
kulak, akıl, akıllılık, zeka,
anlayış, 4 — ezan?, mezun,
müezzin
izzet itibar, saygınlık < Ar ‘izzd
saygınlık, mevki, onur, < # 4 ZZ'
ağırlama < Akad ezezu şiddetli,
şevkli, Heb ‘oz kuvvet, dinçlik,
gayret, Sür ‘ aziz sevgili, aziz,
Ugar z güç, kuvvet, Fen z — ►
aziz
K
kaai-(e almak) < Ar qala söyledi <
Ar qawl söz < # qwl söyleme <
Akad qabû II, Asur qabâ ’u(m)
söylemek, demek, konuşmak, söz
vermek — > kavil/kavl-
kabak/gabak baş, alın, alm kabağı
(alnının ortası), Azer gabag (baş
yada alm) < ? < Akad gubbuhu /
qubbuhu dazlak, kel, çıplak
kabala tevrat’m mistik yorumlarına
ilişkin Musevi gelenekleri < îng
cabbala Musevi tasavvufu <
225
gabbâlâ alınmış olan şeyler,
gelenek < gıbbel alma kabul
etme (Ar gabül benimseme < #
qbl 1 . ön tarafa dönme,
yaklaşma, karşılaşma, 2. birinin
önderliğini kabul etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme) < Akad
gubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram — ► kabul
kabil kabul, eden, uyan < Ar gabi l
kabul eden, yapabilen < Ar
gabül benimseme < # gbl 1. ön
tarafa dönme, yaklaşma,
karşılaşma, 2. birinin önderliğini
kabul etme, benimseme, katılma,
içine alma, konukseverlik
gösterme < Akad gubbulu kabul
etmek, almak, onaylamak <
Aram — » kabul
kabile oymak < Ar gablld aşiret,
boy, oymak < Ar gabül
benimseme < # gbl 1. ön tarafa
dönme, yaklaşma, karşılaşma, 2.
birinin önderliğini kabul etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
gubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram — * kabul
kabiliyet yetenek, kabul ederlik,
beceri < Ar gâbilîyd kabul
ederlik, yapabilirlik < Ar gabül
benimseme < # gbl 1. ön tarafa
dönme, yaklaşma, karşılaşma 2.
birinin önderliğini kabul etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
gubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram — ». kabul
kabir/kabr- mezar < Ar gabr mezar
< # gbr gömme < Akad
gabru(m) kabir, mezar > Akad
geberu(m) Asur gabâru
gömmek, defnetmek, gizlemek,
ölüm . nedeniyle kaybetmek «—
kabristan, kubur, makber
*karş. İbr gavar, Sür gebar, Uga
gbr gömmek, defnetmek, Fen
gbr
kabristan ölülerin gömüldüğü
mezarların bulunduğu özel alan
kabir < Ar gabr mezar < # gbr
gömme < Akad gabru(m) kabir,
mezar > Akad geberu(m) Asur
gabâru gömmek, defnetmek,
gizlemek, ölüm nedeniyle
kaybetmek + -istan (Fa -istan
yer ve ülke belirten takı
EFA/Ave stana- yer, konum <
stâ- < HAvr stâ- durmak) — >
kabir/kabr-
kabul alma, benimseme < Ar gabül
benimseme < # qbl 1. ön tarafa
dönme, yaklaşma, karşılaşma, 2.
birinin önderliğini kabul etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
gubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram
bilmukabele, hissikablelvuku,
ikbal, istikbal, kabala, kabil,
kabile, kabiliyet, kıble, makabl,
makbul, mukabele, mukabil,
müstakbel, mütekabil, tekabül,
kâbus karabasan < Ar kâbüs gece
gelen sıkıntı < Ar Jcbs basma,
bastırma, sıkma, bunaltma <
Akad kabâsu(m). k abâsu
basmak, üstüne yürümek vb.
kadayıf tel tel ince hamurdan yapılan
tatlı < Ar gatâ ’if (# gtj) çok ince
hamurdan yapılmış tatlı, baklava,
226
qatıfd \ia--v, VaTrp\teo.\ş şey <
|pp qtp < Akaû qatâpu(m) /
Ş kaîâpum koparmak, kırpmak
Akad > qatipum “(cloth-)
plucker —> kadife
kadem <Ar qadem 1. ön, öncelik, 2.
adım < # qdm 1 . önden gitme,
önce olma, öne geçme, daha eski
olma 2. adım atma < Akad
qadmu(m) I geçmiş, eski zaman
> Fen qadm- <— kademe,
kadim, kadmiyum, kıdem,
kudüm, mukaddime,
takaddüm, takdim,
kademe < Ar qadama t adım,
basamak < Ar qadam 1. ön,
öncelik, 2. adım < qdm 1. önden
gitme, önce olma, öne geçme,
daha eski olma 2. adım atma <
Akad qadmu(m) I geçmiş, eski
zaman — > kadem
kadife < Ar qatîfd hav, havlı kumaş,
kadife < # qtp < Akad qatâpu(m)
/ katâpum koparmak, kırpmak <—
kadayıf
kadim eski < Ar qadîm 1 . ön,
öncelik, 2. adım < qdm 1. önden
gitme, önce olma, öne geçme,
daha eski olma 2. adım atma <
Akad qadmu(m) I geçmiş, eski
zaman — > kadem
kadmiyum < YLat cadmiun bir
element < E Yun KaSpsıa
kadmela bir kurşun minerali öi
Kadmos Thebai kentinin
kumcusu efsahevi Fenikeli önder
< Fen qadm- ön, öncü, doğu <
Akad qadmu(m) I geçmiş, eski
zaman — * kadem
kakule sıcak ülkelerde yetişen bir
baharat, Elettaria cardamomum
<2 JVy qaq^Ua l MuMyAYUt Mm
qaqüla Akad qâq ullu YuaYuuYe
“ Elettaria cardamomum”
kalafat < OYun Kakdcparığ©
kalafâtidzö gemi tahtaları arasına
paçavra sıkıştırarak ziftleme <
Ar qalfata/calfata ( # qlft/çlft) <
Aram qdlâptâ/qdlaptâ kabuk,
zarf, tahılın kepeği, Aram qolâpâ
soymuk, meyve kabuğu < Akad
qilpu kabuk, deri < Akad
qalâpu(m) kabuğunu soymak,
soymak — ► kılıf
kalbur gırbal, galbır elek < Ar
ğırbâl/ ğırbîl/ elek < (Nişanyan
2 16’ ya göre < Lat corbula
seyrek örülmüş küçük sepet <
Lat corbis), Lat cribrum < Ar
ğırbâl < Akad arballu(m) kalbur
< Aram 4 a rbelâ > ?> Lat
cribellum > İtal crivello , îsp
garbillo kalbur, elek gırbal
*Akadca gigurbalû bir çeşit sepet
< Süm
kalça bacağın üst kısmı < Mod. Ar
ğişşa < ? Ar ğawş, ğuş < ? Akad
gilsu, gissu(m) kalça, kalça
kemiği
*Nişanyan 216’da kalça
kelimesinin Yunanca ^ Kakroa
■f ■
kâltsa ( uzun çorap) kelimesinden
geldiğini belirtir.
*Karş. Yun küItioç kaltios Yun
ıcakıcja kâltsa uzun çorap (külot)
Lat calceus : pabuç, ayakkabı >
İtal caize çizme, İsp calcetines
çoraplar
kalfa < Ar x a W^ K Xlf 1- Aşaması
çırakla usta arasında bulunan
zanaatçı, 2. Ustalıktan yetişme
mimar yardımcısı; projeyi
227
ustalara uygulatarak mimara
yardım eden kişi 3. Eskiden
saraylarda ve büyük konaklarda
halayıkların başında bulunan
kadın < Akad halpu II (birinin)
yerine geçmek, vekil tayin
etmek, < Aram — » hilafet — »
hilaf
kalp yürek < Ar qalb ! yürek, kalp <
Akad qablu(m) I orta, <
qablû(m), qablium merkez
*Akad qerbu(m) II, qarbum
merkez, iç, içeri, iç kısım,
içorganlar, bağırsaklar
kan asta < İsp canasta hasır sepet,
bir iskambil oyunu < EYun
KdviGtpov (kânistron) hasır sepet
<. kâna hasır < EYun Kâvva
(kanna) kamış, saz, < Aram
qanyâ < Akad qanü < Süm Gİ
kamış, bambu benzeri şey, bir
uzunluk ölçüsü > ?> İbr qânu
kamış, hasır, EYun K&vvaj3ıç
kânnabis, Lat canna, Lat
canistrum, İtal canestro sepet,
İtal canna kamış, EYun kccvcov
kanon cetvel, örnek, model,
örnekler listesi, kanon,
heykeltraşlıkta, insan vücudunun
oranları kuralları, çıta, parmaklık
> Lat cancellus (parmaklık)
muhtemelen aynı Sami kökten
alınmıştır canfes, kanasta,
kanaviçe, kançılarya, kanon,
kanun, kanyon, kendir,
kenevir, kınnap, kanun,
kançılarya, şansölye
kanon ilahilere özgü bir koro tekniği
< Fr canon kilise yasası, OLat
canon yasa, kilise yasası < EYun
kövov (kanon) kargı, cetvel,
kural, yasa < EYun KCtvva
(kânna) kamış, kargı < Aram
qanyâ < Akad qanü < ? Süm
GADA — >■ kanasta
kanun 1 < Ar qânün genel kural,
yasa < < EYun tcavöv (kanon)
kargı, cetvel, kural, yasa < EYun
Kâvva (kanna) kamış, saz <
Aram qanyâ < Akad qanü
kamış, bambu vb.bir uzunluk
ölçüsü < ? Süm GADA veya? Gİ
— »-'kanasta
kanun u evvel (Osm) Rumi
takvimde bir ay adı, Aralık, ocak
aylarına denk gelen zaman < Ar
el kânunul-evvel < Akad
kinünu(m), kanunu, bronz, gümüş
vb. mangal; fırın; bayram; Mari
- Nuzi’de 10. ay’ m adı < ? Süm
KİNE; Kİ.NE.NE ateş yeri,
ateşler yeri,
*karş. kanun u sam
kanun u sani (Osm) Rumi takvimde
bir ay adı < Ar el kânumı-ssâni<
Akad kinünu(m), kanunu, bakır,
gümüş vb. mangal, fırın, (bir
bayram; Mari, Nuzi’de 10. ay’ m
adı < ? Süm KENE; Kİ.NE.NE
ateş yeri,
*karş. kanun u evvel
kara kıta, anakara < Ar qârra < Ar
qârr yerleşik, göçebe olmayan,
sabit, kalıcı < Ar qarâr bir yerde
durma, karar kılma, kalıcılık,
istikrar < # qrr bir yerde durma,
sabitlenme, pekişme < Akad
karâru(m) I (aşağı) koymak,
yerleştirmek — > karar
karabet yakınlık < Ar qarâba t < qrb
yakın olma < Akad qurbu(m),
qarbu, quruptu yakın < Akad
qerebu(m) kapalı olmak, mevcut
olmak, yakın olmak; Akad >
qerbu(m) I yakın, qerbu II
merkez, iç — ► kurbet
karar < Ar qarâr bir yerde durnıa,
karar kılma, kalıcılık, istikrar < #
qrr bir yerde durma, sabitlenme,
pekişme < Akad karâru(m) I
(aşağı) koymak, yerleştirmek <—
ikrar, istikrar, kara 2 ,
kararname, mukarrer, takrir
kararname < Ar qarâr bir yerde
durma, karar kılma, kalıcılık,
istikrar < # qrr bir yerde durnıa,
sabitlenme, pekişme < Akad
karâru(m) I (aşağı) koymak,
yerleştirmek + name Fa nâme
ferman, yazı, mektup — > karar
karat/kırat < Fr carat
kuyumculukta kullanılan tartı
birimi < Ar qirât < Ar xarrüp /
Fa xarnüb keçiboynuzu < Akad
harübu(m), harüpu(m) harnup
(ağacı) < Akad qarnu(m) qannu
boynuz,
*İng carob keçiboynuzu, carat
kırat, karat, Itai carati, carato
(?), İsp quilate, EMıs kr.ty
boynuz, İbr karan Ar kamu
(boynuz ?)
*Harnup bitkisinin tohumları
özellikle kuyumculukta ölçü
birimi olarak kullanıldığı için,
karat kelimesi harnup adından
gelmektedir. Avrupa dillerine
Arapça vasıtasıyla geçmiştir — >
harnup/hannup — * korna
karın ? < ? < Akad agarinnu(m)
garinnu, karnı < Süm
AĞARIN (4/5),
*bu kelime Sümerce, Akadca ve
Türkçede benzer seslere sahiptir,
kari okur < Ar qârf < # qr’ okumak,
kıraat etmek, anlamak,
yorumlamak < Asur qarâ’u(m)
< Akad qerû, çağırmak,
bağırmak, seslenmek, davet
etmek, haber vermek, — » kıraat
kasaba < Ar qaşaba‘ surla çevrili
yerleşim, kasaba < qşb kesme <
Ar qasaba kesti < Akad
kasâpu(m) I bir aletle kesmek,
kırmak parçalamak; Akad
kasamu kesmek, veya Akad
kaşâşu kesmek, parçalamak — >
kasap
*Belki Akad (w)asâbu(m), Asur
usâbu(m) oturmak, ikamet etmek
«kelimesinden de geliyor olabilir,
kasap et kesip satan kimse < Ar
qaşşâb kesici, kesimci kasap <
Akad kasâpu(m) I bir aletle
kesmek, kırmak, parçalamak
veya Akad kasamu kesmek,
Akad kaşâşu kesmek,
parçalamak kasaba
*HAvr kes- kesmek (Roberts, 84;
Pokomy 1959 cilt I, 586) Akad
kasâpu(m) I bir aletle kesmek,
Akad kasamu “kesmek” ve yine
Akad kaşâşu kesmek,
parçalamak anlamlarına gelen
kelimeler ve Türkçedeki kes-
kelimesinin ses benzerlikleri
düşündürücüdür.
kase < Fa kâse < Akad kâsu(m),
kase, bardak, fincan, kadeh,
çukur kap < Süm
[(DUG.)GÜ.ZI] yağ veya şarap
için kullanılan bir kap > EMıs kc
bir madeni vazo, Kopt kaji
m
testi, sürahi, sepet (EMıs c =
Kopt j). Yun köiç (kois) kase,
bardak (Word, 31-41)
kasım 1 1 . ayın adı < ruz-ı kasım eski
takvimde sonbaharın ilk günü
eylül ekinoksu < Ar qâsım bölen,
taksim eden < # qsm bölme,
paylaştırma < Akad kismu(m)
kesme, bölme, bölüm < Akad
kasâmu(m), kesmek, bölmek,
parçalamak — » kısım
kat < Ar qat ‘ kesme < # qf < Akad
gadâmu (ceza olarak vücudun bir
organını) kesmek, ayırmak;
Akad qâtû ağaç kesici, odun
kesici, oduncu, odun yarıcı <
Aram; Akad gatta’a kamış -
odun kesici <— ikta, inkita, kafi,
kıta, maktu, mukattaa *
*Akad qatâlum öldürmek < BSem
qtl
*Nişanyan 226’daki kat kelimesi
ve türevlerini, 228 "deki
katil/katl- kelimesi ve türevlerini
iki gruba ayırmıştır. Fakat bu iki
grup kelime aynı kökten
olmalıdır
kafi < Ar qat‘I kesin, < Ar qat‘
kesme < # qt < Akad gadâmu
(ceza olarak vücudun bir
organını) kesmek, ayırmak;
Akad qâtû ağaç kesici, odun
kesici, oduncu, odun yarıcı <
Aram, Akad gatta’a kamış -
odun kesici veya Akad gatâlum
öldürmek < BSem qtl — ► kat,
katil Vkati-
katilVkatl- < Ar qatl öldürme < Ar
gatala öldürdü < # qtl l öldürme <
Akad qatâlum öldürmek <
BSem. qtl (Kelime anlam:
“keserek öldürme” olabilir)
* Ayrıca Akad gadâmu (cezı
olarak vücudun bir organını
kesmek, ayırmak bkz. cüzzan
maddesi), Akad qâtû ağaç kesici
odun kesici, oduncu, odun yanc
< Aram, Akad gatta’a kamı
veya odun kesici < Aram <-
kat, kafi, katil 2 , maktul
mukatele .
^Benzerlik için bkz. İng “to cut
kesmek, Yun ktsivcû (kteino
“öldürmek” ya da öslvcû (tbeinc
“yaralamak, vurmak,
** kat 2, ikta, inkıta katı(ğ), kat’
makta, maktu, mukatt
mukataa, kelimeleri se ayı
kökten geliyor olmalıdır.
katil 2 < qâtil öldüren < # qtl
öldürme Akad qatâlm %
öldürmek < BSem qtl -
katilVkatl-
katliam = katl-i amm genel öldüm
< # qtl l öldürme Akad qatâlu
“öldürmek < BSem qtl + amm
Ar 'amme (t) kamu, halk, avam,
# 'mm genel olma, kapsam
kucaklama, tümünü içerme
Akad ammu(m) I, hammum ha
< BSem — > katil/katl-, amme
katran 1 < Ar qatrân/qitrân zift
Aram qitrân < Akad qatrâı
katran ağacı, (sedir) reçinesi?
Akad qatâru II, tütmek, dum
çıkarmak duman, tüts
tütsüleme, dumanla kararmc
siyahlaştırmak, karalaştırm
(Akad > qatru; qutru, qutı
qatâru, qatrânu?, qutrenum; .
<— katran 2 , katre, kutur,
nektar, sedir,
katran < Yun ıcsöpov kedron E Yun
jcsöpoç kedros katran ağacı, sedir
< İbr/Aram # qtr duman tütmek,
tütsülemek < Akad qatrânu
katran ağacı (sedir) reçinesi? <
Akad r qatöru III ateş, tütsü vb.
tütmek, duman, yanık, (dumanla,
isle) karartmak — > katran 1
*İbr ‘ittrarı, Syr ‘ettrana, Lat
cedrus, Fr cedre, İng cedar sedir
ağacı Bul katran, Hun katrany ,
Fa qattran. Rom catran, İsp
alquitran
katre < Ar qatra l , damla < # qtr <
Aram qiter bühur, tütsü
amacıyla yakılan bitkisel öz <
İbr/Aram # qtr duman tütme,
tütsüleme, buhur yakma < Akad
4 — katran 1
kavil/kavl- < Ar qawl söz < # qwl
söyleme Akad qabû II, Asur
qabö ’u(m) söylemek, demek,
konuşmak, söz vermek 4 — kaal-
kilükal, makale, makule,
mukavele
kavim < Ar qavm bir yerde yerleşik
olan halk, ulus kavim < Akad
gâ’um, gâwum kavim, halk, Fen
gw halk, toplum, İbr göy halk <
BSem
kavis < Ar qaws yay, kavis < Akad
qastu , îbr qeşet , Sür qeştha,
Ugar qst, Fen qst, Fa qous, Özb
qavs
kavurmak = ET kağurmak, yakmak,
kızartmak
Yun k<xg) (kao), Kaico (kaio),
yakmak.
“ Yakmald ’ ile ilgili Akadca
kelimeler aşağıda verilmektedir.
Akad kawûm II kamû yanmak
Akad qâdum, qadıı, qadi
tutuşturmak
Akad qalû(m) II kızartmak,
yakmak, yanmak
Akad qamü(m) yakmak
Akad kaböbu II, gababu yakmak,
ateşe vermek, yanmak
* Akadca, Yunanca ve Türkçe’deki
(kavurmak,) ses ve anlam
benzerlikleri olan bu kelimeler
Semitik bir kökten olmalıdır.
kaz bir kümes hayvanı Fa ğâz, ?<
Akad üsu(m) II, us ’um kaz Sum
■ UZ ördek, yaban ördeği.
* HAvr ghans- kaz Aim. Gans,
İng goose, İtaî ganso, Ar wazz
kaz
kebap/b < Ar kebâb (< # kbb) <
Aram kbaba kızartma,
kızartılmış et < Akad kaböbu II,
gababu yakmak, ateşe vermek,
kızartmak, yanmak.)
keldani Kaideli < Ar ? <Sür
kaldöyö <Akad kaldû > isp
caldaico, caldeo
kelek Dicle nehrine özgü sal < Ar
kalak, Fa kelek / kalak
ırmaklarda işleyen ve şişirilmiş
tulumlar üzerine kurulan bir çeşit
sal (Eren 228) < ? < Akad
kalakku II bir çeşit kutu, sal.
keme domalan, yermantarı ( büyük
sıçan anlamında olan keme ayrı
bir kökten olmalıdır) < Akad
kam ’atum, ka ’matu domalan, yer
mantarı
kendir = kentir 4 < Ar kenevir
bitkisi< E Yun Kdvıorpov
(kânistron) hasır sepet < E Yun
Kâwa (kanna) kamış, saz, <
Aram qanyâ < Akad qanü <
Süm Gİ kamış, bambu benzeri
şey, bir uzunluk ölçüsü > ?> İbr
qânu kamış, hasır, E Yun
Kawa{3ıç kânnabis, Lat canna,
Lat canistrum, İtal canestro
sepet, İtal canna kamış, E Yun
kövcov kanon cetvel, örnek,
model, örnekler listesi, kanon,
heykeltraşlıkta, insan vücudunun
oranları kuralları, çıta, parmaklık
> Lat canceîlus (parmaklık)
muhtemelen aynı Sami kökten
alınmıştır
*M.Ö. II. binyılda muhtemelen
Semitik dillerden başlıca Hint-
Avrupa dillerine geçen kanab-
kökünden alındığı
anlaşılmaktadır —» kan asta veya
. keten
kenevir < Yun ıcawd(3ı kannâvi <
E Yun KawaJ3ıç (kânnabis)
kenevir, keten > Lat cannabis,
İtal canapa, İng hemp, Alm
hanf, Fa keneb, Ar qınneb Rus
konoplya, ET kendir (kenevir)
*EYun ıcdviGipov (kânistron)
hasır sepet < kâna hasır < E Yun
Kâvva (kanna) kamış, saz, <
Aram qanyâ < Akad qanü <
Süm GÎ kamış, bambu benzeri
şey, bir uzunluk ölçüsü > ?> İbr
qânu kamış, hasır, E Yun
Kdvvotfhç kânnabis, Lat canna,
Lat canistrum, İtal canestro
sepet, İtal canna kamış, E Yun
kccvcdv kanon cetvel, örnek,
model, örnekler listesi, kanon,
heykeltraşlıkta, insan vücudunun
oranları kuralları, çıta, parmaklık
> Lat canceîlus (parmaklık)
muhtemelen aynı Sami kökten
alınmıştır
kese < Fa idse torba kese < Akad
kısu(m) II, kesu, kissu, kîsu kese,
para kesesi < ? Süm KUS (deri)
*Akad gusânu(m), kusânu(m)
k/gursâ/enum, kursinnum,
kusannu. deriden torba, çuval,
kese
kesp (etmek) Ar kesb elde etme,
kazanma < # ksb < Akad kaşâpu
keşepu düşünmek, saymak, hesap
etmek <— iktisap, müktesep
keten < Ar kettân < Akad kitû(m)
keten (ip) / qû(m) I keten, iplik <
Süm (TUG)GADA keten elbise, .
GİS.GADA; GADA keten,
ketene benzer
*Süm GU keten, iplik
Akad gadallalu “keten giyen”bir
tapmak görevlisi < Süm
Akad gadalalû iplik atölyesi,
fabrika (TUG.)GADA.LAL "
Akad gadamâhu(m), gadmâku
“superior linen garment”
[GADA.MAH] < Süm
Akad kutânu(m), kutînum veya
qutânum? bir kumaş,
Akad qutnum, ince bir kumaş
ketum sır saklayan, kimseye sır
açmayan < Ar ketüm az konuşan,
sır saklayan < Ar ketm sır tutma,
konuşmama < Akad" katâmu(m)
■ örtmek, sır, giz
kıble < Ar qibla(t) kendisine
dönülen yer < Ar qabül
benimseme < # qbl 1. ön tarafa
dönme, yaklaşma, karşılaşma, 2.
birinin önderliğini kabul etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
qubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram — » kabul
kıdem < Ar qadem 1. ön, öncelik, 2.
adım < qdrn 1 . önden gitme, önce
olma, öne geçme, daha eski olma
2. adım atma < Akad qadmıı(m)
I geçmiş, eski zaman — » kadem
kılıf < Ar q ılf bir şeyi örten zar,
derinin dış tabakası, örtü < Akad
qilpu 5 kabuk, deri < Akad
qalâpu(m) kabuğunu soymak,
soymak > Akad qulpu kabuk <—
kalafat
kıraat < Ar qıra a(t) okuma <# qr’
okuma < Asur qarâ’u(m) <
' Akad qerû, çağırmak, bağırmak,
seslenmek, devet etmek, haber
vermek, devet etmek > İbr gara,
Sür qera, Ugar qr Fen qr’ <—
kari, kur’ an
kırba eskiden sakaların su taşıdığı
köseleden yapma kap ki, üçgen
ve bir tarafı dar olup, omuza
takılacak kayışı vardır < Ar
qırba(t) su tulumu < Akad
gurâbu torba, çuval, sargı <
Aram
kısas göze göz dişe diş ilkesine göre
verilen ceza < Ar qişâş ödeşme,
hesaplaşma < Ar qaşşa 1 . kesti <
Akad gazâzu(m), kazâzu,
g/mkaşâsu makasla kesmek,
kırpmak, kırkmak, biçmek *—
makas
kısım/kısm- < Ar qism ya da (kism)
bölüm, pay, hisse < # qsm bölme
paylaştırma < Akad kasâmu(m),
kesmek, bölmek Akad > kismu
aksam, kasım, kısım, kısmet,
taksim
*Akad kasmu kesilmiş,
parçalanmış, Akad kismu(m)
kesme < Akad kasâmu(m)
kesmek, parçalamak
*karş Tr .kes- , HAvr kes- kçs(mek)
kısmet < Ar qisma' payına düşen < #
qsm bölme, paylaştırma < Akad
kismu(m) kesme, bölme, bölüm <
Akad kasâmu(m), kesmek,
bölmek, parçalamak — > kısım
kıta < Ar qit'at ( # qt) parça,
bucak, kısım, kesim, coğrafyada
kıta, şiirda kıta, paragraf < Ar
qat‘ kesme < # qf < Akad
gadâmu (ceza olarak vücudun bir
organını) kesmek, ayırmak (bkz.
. cüzzam maddesi), Akad qâtû
ağaç kesici, odun kesici, oduncu,
odun yarıcı < Aram
* Akad gaîta ’a kamış - odun
kesici
*veya Akad qatâlum öldürmek <
BSem. qtl
kıtal < Ar qitâl mukatele, öldürüşme
< Ar qatl öldürme < # qtf
öldürme Akad qatâlu(m)
öldürmek < BSem qtl (Kelime
anlamı “keserek öldürme”
olabilir) —► katil Vkatl-
kibrit kükürt < Ar kibrit kükürt,
sülfür < Aram kebrltâ/kubritâ <
Akad kibrîtu, kubrîtu sülfür <
Akad ru’ fitu, ruttıtu sülfür, ?— >
ru’tum, rütu(m) çoğ. ru’atu
tükürük, salya, tükürmek,
Karş. İbr gafrit, Aze kibrit. Bul
kibrit, Fa kebrit,
* kibrit kelimesinin etimolojisi
biraz karışıktır. Kibritin
hammaddesi kükürt (sülfür)
genellikle bakırla birlikte
bulunmaktadır. Bakıra da
Romalılar a es cyprium (Kıbrıs
metali) adını vermişledi. Bakırın
simgesi de “czf’dur. Kıbrıs’ta
binlerce yıldır bakır işletmeciliği
yapılmaktadır. Yine Kıbrısta
kükürt yatakları da vardır.
Dolayısıyla kelime kibri-, kubri-
(Kıbrıs adından?) + Akad ru ’tîtu,
ruttîtu sülfür yani Kıbrıs kükürdü
anlamında olabilir (?)
kilükal < Ar qıl ü qâl “denildi ve
dedi” dedikodu < Ar qawl söz <
# qwl söyleme Akad qabû II,
Asur qabâ ’u(m) söylemek,
demek, konuşmak, söz vermek
— > kavil/kavl-
kimyon baharat olarak kullanılan bir
tohum, cuminus < Ar kemmün
kimyon < Aram kamünâ < Akad
kamunu (m) I, kamu’u, kamannu,
kimyon < Süm
Ü.GAMUN(.SAR) > Hit
kappani, kapunu kimyon, Ugar
kmn İbr kammon, Gir kumino,
EYun KÜpıvov kymlnon , Lat
cuminum, Erm c 'aman, Ital
cumino, İsp cumino, İng cumin,
Alm kümmel <— çemen
kira < Ar kira ’ rant < ? < Akad
agâru(m) bir evi, insanı, hayvanı
vb. kiralamak — » akar — >
ecir/ecr-
kireç < Fa girac < Aram gir <
Akad gîru? < Akad? kıru(m) I,
keru fırın, tuğla veya kireç ocağı
< Süm GİR, GİR4 fırın, tuğla
veya kireç ocağı
kispet = kisvet deriden yapılmış
güreşçi pantalonu < Ar kisvet,
kisve < Akad kâsu(m) III
bağlamak > Akad kuslqu,
kusigau bir kumaş >Akad kusîtu
giysi > Akad kuşlu III bir çeşit
baş bandı — * kisve
kisve giyim, giysi, kıyafet < Ar
kisva 1 , kisve < Akad kâsu(m) III
bağlamak > Akad kuslqu,
kusigau bir kumaş > Akad kusîtu
giysi > Akad kuşlu bir çeşit baş
bandı kispet
korna gelen geçeni uyarmak için
kullanılan sesli uyarı aleti < İt
corna, Lat cornu, EYun KSpaç
(keras) hayvan boynuzu < ? <
Akad kamu (harnu) (Militarev,
2136)— ► korno
korno 1. tekerlek biçimli ve üst üste
bükülmüş, perdeli orkestra
borusu, 2. bütün ilkel ulusların
özellikle savaşlarda çağrı aleti
olarak kullandıkları boynuz veya
fildişi boru < İt corno boynuz,
borazan, Lat cornu boynuz,
boynuz şeklinde olan her şey,
borazan < Akad kamu (harnu)
(Militarev, 2136) Ugar krn İbr
karan, Ar kam-, EYun Kspaç
(keras) hayvan boynuzu, Lal
cornu, İta! corno, İsp cuerno,
İng horn, Fr corne, Fa ker- •*—
gergedan harnup (hannup)
hortum, karat 2 , kornea
korner, kornet, korniş
kornişon, korno, kuron
kerata 1 , kerata 2 , keratin, kırat
*Nişanyan, 249’ da kelimey
HAvr + ker- 1 kafa, boynu:
köküne bağlar.
lj|r|zantem kasımpatı < Fr
chrysanteme < Lat
chrysanthemum < E Yun yp'uoöc
(khrusos) altın < Akad
hurâşu(m) altın + E Yun ’dvOoa
ânthos çiçek
kubbe yarım küre biçiminde olan ve
yapıyı örten dam, kubbe
biçiminde olan < Ar qubbd <
Aram . qubbdtâ, İbr gubbah
İbr/Aram # qbb kavis veya
kemer şeklinde olma < Akad
kapâpu{ m), kabâbu kavisli olmak
kavis meydana getirmek > Akad
kuppüpu çok kavisli kümbet
*? Akad kübu(m) II, küpu(m) bir
yapı /
*kuppâtıı bir yapı (bina) çeşidi <
* Akad quppu II?
*Akad kuppu sarnıç
*Yun Kunskkov (küpellon) bardak
kadeh > klasik lat cupella Lat
cüpula, İtal cupola, İsp c o bol a,
Alm kübel
*karş. kupa (lat cupa fıçı, tekne)
kelimesi, hacimli veya içbükey
yüzeyler veya nesneler
kasdediliyor olmalıdır,
kubur 1- tuvalet deliğinden lağıma
inen boru, 2- boru biçiminde kap
< Ar qubür kabirler, mezarlar,
çukurlar < Ar qabr mezar < #
qbr gömme Akad qabru(m)
kabir, mezar — ► kabir/kabr-
kudsi/kutsi < Ar qudsT kutsal <qds
kutsal olma < Akad qadâsu(m)
saf, temiz olmak, saflık, temizlik,
Akad hadâsu "sevinmek
memnun olmak” varyasyonu
kadâsu kutlama mukaddes,
takdis
kudüm < Ar qadem 1. ön, öncelik,
2. adım^ # qdm 1. önden gitme,
önce olma, öne geçme, daha eski
olma 2. adım atma < Akad
qadmu(m) I geçmiş, eski zaman
— > kadem
kupa < İtal coppa saplı büyük
bardak < Lat cuppa, ? < Yun
KfmeÂlov {küpellon) bardak,
vazo, fincan, ? < Akad kübu III
bir içki kabı < EMıs ya da Akad
kubarinnu, kubarindu bir kap,
vazo, kapparinnu — > Küp
kurabiye ufak şey, kurabiye < Ar
ğurayba 1 un, şeker, ve yağla
yapılan ve fırında pişirilen tatlı <
Ar ğurayb küçük garip şey < Ar
ğarîb yabancı, tuhaf, egzotik <
Ar # ğrb ayrılma, uzaklaşma,
yabancı olma, güneş batma <
Akad erbu(m) II, erebu güneşin
batışı, gün batımı, batı < Akad
erebu (m) I içeri girmek,
uzaklaşmak, (güneş) batmak — >•
gurbet
kur’an < # qr’ okumak < Asur
qarâ’u(m) < Akad qerû,
çağırmak, bağırmak, seslenmek,
haber vermek, devet etmek — >
kıraat
kurban < Ar qurbân Tanrıya
yakınlık, kurban < # qrb yakın
olma < Akad qurbu(m), qarbu,
guruptu yakın < Akad qerebu(m)
kapalı olmak, mevcut olmak,
yakın olmak > qerbu(m) I yakın,
qerbu II merkez, iç kurbet
*Nişanyan tarafından (Nişanyan,
258) kurbet maddesine verilen
kurban kelimesinin, Akadcadaki
karâbu(m) II dua etmek, saygıyla
235
t
anmak, takdis etmek,
selamlamak, yalvarmak, niyaz
etmek, adak (ikramı) olarak veya
ölü gömme (cenaze) törenlerinde
hayvan adamak; dua,
kelimeleriyle de yakınlığı göz
önüne alınabilir > Akad kur hu
şükran, hayır duası, nimet, inayet
> İbr kor ban kelimelerine de
yakınlığı dikkat çekicidir — > ?
kurbet
kurbet < Ar qurbe(t) yalcınlık < qrb
yalcın olma < Akad qurbu(m),
cjarbıı, guruptu yalcın < Akad
qerebu(m) kapalı olmak, mevcut
olmak, yakın olmak > qerbu(m) I
yakın, qerbu II merkez, iç <—
akraba, karabet, kurban?
takriben
kutnu pamuk ya da ipekle karışık
pamuktan dokunmış, kaim, ensiz
bir kumaş çeşidi < ? Aram
kettan, ke/itânâ < ? Akad
kütünüm, kutînum bir kumaş <
Akad qatnu(m) qatantu, qatattu
ince kumaş (< Aram)
*benzer kelimeler Yun yııcov
(khiton), İbr kuttönet, Sür
kuttîna İng cotton, İtal cottone,
İsp algodon —» keten veya
kenevir
kutu < Yun kouti (kutı) kap, kutu <
E Yun kutoç (kytos) geminin,
kalkanın zırhın vb. oyuk olan iç
tarafı; çukur(-luk), vazo, ume
(ölü külü kabı), belki < EYun
kcötcdv bir içki kabı, güğüm, testi
< Akad kütü (m), kuttu, kütü
sıvılar için testi, kutu (Semerano,
Vol II. * s. 156 )
küfe söğütten veya başka bir ağaç
dallarınan örülmüş ve yük
taşımaya yarayan kaba ve
dayanıklı sepet < Yun (Rumca)
ıcö(pa (kofa) < Yun Kocpıvoç
(kofînos), Ar quffa-at , guffe(t) <
Akad quppu(m) II kutu, ağaçtan,
gümüşten yapılmış veya
kamıştan örülmüş sandık; Akad
qappatu(m) (hurma yaprağından)
şepet, hububat sandığı
*Yun Kocpıvoç (kofinos) sepet,
küfe
Lat cophinos,
Tr kofa ( Hasır otu, saz, kamış,
kiliz)
Tr kofalık (kofanm - çok
bulunduğu yer)
* Güney Anadoluda kullanılan
küfe, gufe biçimleri doğrudan
doğruya Arapçadan alınmıştır
(Eren 273)
küheylan < Ar kuhaylân soylu arap
atı < kuhayl siyaha boyanmış,
sürmeli < Ar kuhl antimon,
siyah boya, sürme < # khl çok
koyu siyah olma < Akad guhlu
antimon, (göz) sürme(si), rastık,
zift vb.—» alkol
küî 2 /küll- bütünlük, tamlık,
bütünsellik < Ar kull tüm.
bütün< # kil < İbr/Aram # ki
tam olma, bütün olma,
mükemmel olma < Akad kalû II
kulum, genetiki kili- hepsi, tümt
kala/i her şey <— küllî, külliyat
külliye, külliyen, şekil
külli < Ar küllî bütünsel < Ar kül
tüm, bütün< # kil < Akad kalû II
kulum, gen. kili- hepsi, tümü
kala/i herşey — > kül 2 /küll-
236
külliyat (Osm) külliyât bütünsellik
< Ar külli bütünsel < Ar küll
tüm, bütün< # kil < Akad kalû II
kulum, gen. kili - hepsi, tümü
kala/i herşey — > kül 2 /küll-
külliyen bütünüyle < Ar külliyen <
Ar küll tüm, bütün < # kil <
Akad .kalû II, kulum., genentif
kili- hepsi, tümü kala/i her şey — >
kül 2 /küll-
kümbet/günbet kubbe, tümsek,
höyük' Fa/OFa gunbad < Aram
gubbdtâ, İbr qubbah, Îbr/Aram
# qbb kavis veya kemer şeklinde
olma < Akad kapâpu{ m), kabâbu
kavisli olmak kavis meydana
getirmek > Akad laıppüpu çok
kavisli — * kubbe
*?Akad kübu(m) II, küpu(m) bir
yapı
*kuppâtu bir yapı (bina) çeşidi <
Akad quppu II?
küp < ET küp topraktan yapılma kap
<?
* öneri — » Akad kübu III. bir içki
kabı < EMıs,
*ya da Akad kubarinnu,
kubarindu bir kap, vazo,
kapparinnu?
*karş. Yun kühsAİov {kupellon)
(bardak, vazo, fincan) <— kupa
kürsü < Ar kurs! taht sandalye (< #
krs ) < Aram kürslyö sandalye <
Akad kussu(m) kusslum
sandalye, taht < Süm
[(GIS)GU.ZA] oturak, oturma
yeri, sandalye
küspe < Fa kusba susamın yağı
çıkarıldıktan sonra kalan posası <
Aram kuspâ < Akad < ? Akad
kuspu kııpsii, kisb/pu herhangi bir
şeyin işe yaramayan kısmı;
kepek, susam artığı
L .
la- < Ar lâ değil < Akad lâ değil,
hayır, (olumsuzluk eki) <— bila-,
lahavle, lakayt, lâkin,
lalettayin, laubali, layemut,
layüsel, velakin
*İbr lo. Sür la, Aram la, Ugar /,
Fa la,
laden Cistacaea familyasından
Cistus cinsi bitki türlerine verilen
ad. Bazı türlerinin dal ve
yapraklarının kaynatılmasıyla
kokulu bir reçine elde edilir < ? <
Akad ladinnu, ladnu, ladunu > ?
> fng ladanum, labdanum,
ladanum-resin
lahavle < Ar lâ hawle we lâ quwwete
illâ-llâhi “Allahtan başka güç ve
kudret yoktur ”< Akad lâ değil,
hayır, (olumsuzluk eki) — ► la-,
ilah
lakayt < Ar lâ qayd kayıtsız < Akad
lâ değil, hayır, (olumsuzluk eki)
— » la-
la kin < Ar lâkin amma < Akad lâ
değil, hayır (olumsuzluk eki) — »
!a-
lalettayin < Ar lâ ‘ale — ta ‘yln tayin
edilmemiş, belirsiz < Ar ‘ayn, 1.
göz, 2. göze, su pınarı, 3. önemli
kişi, 4. belirgin maddi değeri
olan mal < # yn görünür olma,
bilinme, belirlenme < Akad
lnu(m) I, Asur enu(m) göz <
Akad lâ değil, hayır (olumsuzluk
eki) + ‘ale — tayin tayin üzerine
belirlenmiş < Ar ta ‘yln belirleme
237
< # ‘yn görünür olma, belirgin
olma < Ar ‘ayn, 1. göz, 2. göze,
su pınarı, 3. önemli kişi, 4.
belirgin maddi değeri olan mal <
# yn görünür olma, bilinme,
belirlenme < Akad înu(m) /,
Asur enu(m) göz — > la-, — > tayin
->ayn
laubali < Ar lâ ubâlî aldırmaz,
umursamaz lâ + ubâlî aldırır < #
bwl aldırma dikkat etme < Akad
lâ değil, hayır (olumsuzluk eki)
— •» ia-
lavuk < Kürt lawik oğlan çocuğu <
law oğul, oğlan < ? < Akad
la’u(m) küçük erkek çocuğu,
bebek
*Bu kelime Akadcadan eski İran
dillerine ya Aramice ya da
Süryaııiceye, oradan da Kürtçeye
geçmiş olmalıdır.
*(Corriente 2003, s. 365 Loco
maddesi), İsp loco çılgın, deli <
Ar lawq, lawaq; lawqct ? çılgın,
deli (kadın), dan geliyor olabilir ?
layemut < Ar lâ yemüt ölmez,
ölümsüz. < Akad lâ değil, hayır,
(olumsuzluk eki) La + yemüt
ölür (geniş zaman üçüncü tekil
şahıs) < Ar mâte (mata) öldü <
# mwt/myt ölme < Akad mâtu(m)
Asur muâtu(m) ölmek < Akad lâ
değil, hayır (olumsuzluk eki) — >
la-, mat
layiha < Ar lâyiha açıklayıcı şey,
açıklama notu < Ar lewha(t)
tabela, tabla, tablo < # lwh göze
görünme, aşikâr olma < Akad
le‘u(m), leyu, lû tahta, masa,
. oyun tahtası, vb.< Süm
ĞİS.LE.U 5 .(UM)— > levha
layüsel < Ar lâ yüs ‘el sual olunmaz,
sorumsuz < Akad lâ değil, hayır
(olumsuzluk eki), Ar su al soru,
talep < # 5.7 soru sorma, (sual) <
Akad sâlıı(m) I, sa’âlu(m),
sormak — » la-, sual
leğen ? genellikle, içinde bir şey
yıkamak için kullanılan metal
diğer maddelerden yapılmış
yayvan kap < Fa legen/lagan <
Ar laqan < E Yun ksKdvrj
(lekâne) < Hit lahanni < Akad
lahannu(m) seramikten, taştan
veya metalden yapılmış şişe
biçimli kap, matara? Akad
lahiânum bir çeşit kap < Süm
DUG.LA.HA.AN
levha < Ar lewha(t) tabela, tabla,
tablo < # lwh göze görünme,
aşikâr olma < Akad le‘u(m),
leyu, lû tahta, masa, oyun tahtası,
vb.< Süm ĞÎS.LE.U 5 .(UM) >
Akad > İbr luach, Ugar Ihh,
Aze lövhe, Fa louhh layiha
Leyla öi uzun ve karanlık gece < Ar
leyi gece < # lyl < Akad lilâtu,
(liliâtüm) akşam, gece < Akad
lîlum akşam,, gece — > leyli
leylek < Ar laqlaq < # lqlq Akad
laqlaqqu, laqalaqa, raqraqqu ,
leylek < Süm
RAG.RAG.MUSEN,
A.RAG.MUSEN
*laqlaqqu yansimalı seslerden
oluşan bir kelime olmasının yanı
sıra, laq- hecesinde de bir
yineleme (tekrarlama, ikileme)
söz konusudur. Sümerce rag-
hecesindeıı gelmektedir,
leyli < Ar leyli gececi, yatılı < leyi
gece < # lyl < Akad lîlum
238
akşam, gece, Akad > Mâ, Men,
' Miâtum, Akad liiâ'tu (liliâtum)
akşam, gece > İbr laila, Sür
Maya , Ugar //, Fen //Fa leyi <—
Leyla, leyî-i meccani
îeyl-i meccani parasız yatılı (okul) <
Ar leylî gececi, yatılı < leyi gece
< # lyl < Akad Mum akşam,
gece d- meccani parasız olarak,
bedava < Ar maccân ( # men)
bedava karşılıksız < Aram
mdggân < Akad magannu I ya
da makannu, magânu hediye,
armağan (bedava anlamı da
vardır) < Hint-İran — > leyli
libas < Ar libâs giysi < Akad
labâsu(m) giymek, giyinmek <—
elbise
lisan < ar lisân dil (konuşulan şey,:
organ) < # Isn < Akad lisânu(m)
(dil, lisan) > Ugar Isn / lasânu
İbr lâsön
lokma < Ar luqma(t) bir defada
yutulan yemek < lqm yutma <
Akad lîqu(m) I, lâqu damak, tat
alma duygusu, zevk, hoşlanma
*Karş. Akad lahû I çene ağız),
Akad leku(m) yalamak
(benzerlik için ital leccare
yalamak), l.emû(m) I tüketmek,
yemek, lemu(m) la’amum,
le ’âmul yemek, içmek
lugat/lügat < Ar luğa(t) boğaz, dil,
lehçe < iğ w 2 < Akad lu’u(m) >
(luhhhum) boğaz, yemek borusu
Akad leku(m) yalamak (benzerlik
için İtal leccare), lemû(m) I
tüketmek, yemek, lemu(m)
la’amum, le’âmu? yemek, içmek
*Akad lu”û(m) , luhhum, boğaz,
gırtlak
Akad ma’lâtu, mallâtu, mal’âtu
lisan, *üil alötu (ma’lâtu,
mallâtu), la’âtu (mal’âtu)
*Karş. Yun koyoç (logos) söz,
kanun, yasa vb.
* Ayrıca — >• Lokma
M
maaile < Ar ma ‘a ‘aile aile ile
birlikte < maa- Ar ma ‘a ile,
birlikte < Ar ‘âileft) bir kişinin
bakmakla yükümlü olduğu hane
halkı, aile.
*Nişanyan 2007, s. 32’de aile
kelimesini # ‘wl bakma,
beslenme, geçindirme olarak
verir. Bu kök Akadca awîlu(m),
amî/eu, abîlum ve a'ilu insan,
• insanoğlu kelimeleriyle
benzeşmektedir. Bu Akadca
kelimeler de doğuran - doğan ,
doğmuş olan vb. anlam
ilişkilerinden dolayı, Akadca
walâdu(m) doğurmak kelimesiyle
aynı kökten olmalıdır (?) aile
maazallah < Ar ma ‘âöa-llâh Allah
korusun <Ar ma ‘âö sığınak,
korunak + allah < Ar ilâh tanrı,
< Akad ilu(m), elu(m) tanrı > İbr
el, elöah (tanrı) — * ilah
mabet < Ar ma ‘bad ibadet etme yeri
< # ‘bd, kul olma < Akad abdu
köle, esir — > abd, (ibadet)
mabut < Ar ma ‘bût ibadet etme < #
‘bd, kul olma < Akad abdu köle,
esir — > abd, (ibadet)
mafiş < Ar mâ fıhi şay hiç bir şey
yok, hiç bir şey kalmadı < Akad
sa, se kim, kimi, olan, bulunan, o
şey, o-şu, şey şey
mağdur haksızlığa, zulme uğramış <
Ar mağdür < Ar ğadr haksızlık,
239
zulüm< # ğdr < Ar ğadara
haksızlık etti, acımasız davrandı
< Akad kadru(m), qadru
saldırgan, sinirli — > gadir/gadr-
mağrip batı < Ar mağrib < Ar
ğıırba(t) ayrılık, uzaklık,
yabancılık, gariplik < Ar ğarb
güneş batımı < Ar # ğrb ayrılma,
uzaklaşma, yabancı olma, güneş
batma < Ar ğaraba ( ğarb/gurub )
uzaklaştı, ayrıldı, (güneş) battı <
Aram ‘srebâ gün batımı < Akad
erbu(m) II, erebu güneşin batışı,
gün batımı, batı < Akad
erebu(m) • I içeri girmek,
uzaklaşmak, (güneş) batmak —
garp
mağrur < Ar mağrur gururlu < # ğrr
< Akad garâru/qarâru(m),
kıvırmak, kıvranmak,
kıvrandırmak, yerde sürünmek,
kendini alçaltmak, yaltaklanmak
— > gurur
mahbup sevilen erkek hubb < # hbb
sevme, dost olma < Akad hâbu
sevmek, hibum > Asur hapu (?),
ha. a. bu — > habib
mahdut sınırlı < Ar mahdüd
sınırlanmış, sınırlı < Ar hadd (#
hdd) 1 . bıçağın keskin ağzı < Ar
hadda 1. biledi, keskinleştirdi, 2.
hiddetlendi, son derece öfkelendi
< Akad eddu sivri uçlu, keskin,
< Akad ededu(m) sivri, keskin
olmak; sivri uçlu olmak — >
had/hadd-
mahinur öi ay ışığı, ay yüzlü güzel <
Ar nür ışık (ayrıca özel isim) <
nwr aydınlık olma, aydınlanma.
< Akad nuru I, ışık < Akad
nawâru(m), namâru, aydınlık,
parlak, ışıklı olmak —»nur
mahkeme < Ar mahkama yargı yeri
< Ar hukm yargı, karar, amir,
kanun, < hkm, 1. yargılama, kara
verme, hükmetme, egemen olma
2. güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — » hüküm
mahkum < Ar mahkûm hükümlü <
Ar hukm yargı, karar, amir,
kanun, < hkm 1. yargılama, kara
verme, hükmetme, egemen olma
2. güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — > hüküm
mahkumiyet < Ar mahkumiyyd
mahkûm olma hali, hüküm
giyilen süre < Ar mahkûm
‘hükümlü < Ar hukm yargı, karar,
amir, kanun, < hkm 1 . yargılama,
kara verme, hükmetme, egemen
olma 2. güçlü ve pek olma <
Akad hakâmu(m) bilmek,
anlamak, kavramak, bildirmek -A
hüküm
mahmur < Ar maymür içkili, sarhoş
< Ar yamr mayalanmış içki
şarap < Ar < # ymr kabarma
mayalanma Akad himrun
mayalanmış içecek < BSem >
Ugar hmr şarap, Aram hamrc
şarap > Sür hamra şarap) — ;
hamur
mahrem yasak, tabu, kutsal, öze'
alana veya hareme ait olan, Aı
mahram < Ar haram, yasak, tabii
girilmez yer, dokunulmaz şey < i
hrm < Akad harâmu II ayırmak
bölmek — » harem
240
mahsup hesaplanan, hesaplanmış <
fr "'' Ar mahsüb < Ar hisâb < Ar
kasaba hesapladı, saydı < Aram
hsb sayma, ...olarak görme <
Akad hasâbu saymak, hesap
etmek, hesaba katma, ayrıca
Akad kasaptı kesepu düşünmek,
saymak hesap etmek, hesaba
katmak — hesap
mai mavi, su rengi < Ar mâ ’ı su ile
ilgili, su rengi < Akad mû I,
mâ ’ü su
makable Ar mâ qabl önce olan <
Ar qabül benimseme < # qbl 1.
ön tarafa dönme, yaklaşma,
karşılaşma, 2. birinin önderliğini
kabul etme, benimseme, katılma,
içine alma, konukseverlik
gösterme < Akad qubbulu kabul
etmek, almak, onaylamak <
Aram — > kabul
makale < Ar maqâld bir konuda
söylenen ya da yazılan şey < Ar
qawl söz < # qwl söyleme Akad
qabû II, Asur qabâ ’u(m)
söylemek, demek, konuşmak, söz
yermek — > kavil/kavî-
makas < Ar maqâşs ( # qşş çoğ.) <
Ar miqaşş koyun kırpma aleti,
makas < Ar qaşşa 1. kesti <
Akad gazâzu(m), kazdzu,
g/kaşâsu makasla kesmek,
kırpmak, kırkmak, biçmek — »
kısas
makber < Ar maqber mezarlık < Ar
qabr mezar < # qbr gömme
Akad qabru(m) kabir, mezar
kabir/kabr-
makbul < Ar maqbül kabul gören <
Ar _qabül benimseme < # qbl 1 .
ön tarafa dönme, yaklaşma,
karşılaşma, 2. birinin önderliğim
kabul etpıe, benimseme, katılma,
içine alma, konukseverlik
gösterme < Akad qubbulu kabul
etmek, almak, onaylamak <
Aram — > kabul
maktu < Ar maqtü' (# qt') kesilmiş,
kesilen < Ar qat ‘ kesme <■ # qf <
Akad gadâmu (ceza olarak
vücudun bir organını) kesmek,
ayırmak, Akad qâtû ağaç kesici,
odun kesici, oduncu, odun yancı
< Aram — kat
*Akad gatta ’a kamış - odun kesici
*Akad qatâlum öldürmek <
BSem. qtl
maktul < Ar maqtül öldürülmüş, Ar
qatl öldürme < Ar qatala
öldürdü < # qtf öldürme < Akad
qatâlum öldürmek < BSem. qtl
(Kelime anlamı “keserek
öldürme” olabilir) — » katilVkatl-
makuie < Ar maqüla t cins, kategori
< Ar qawl söz < # qwl söyleme
Akad qabû II, Asur qabâ ’u(m)
söylemek, demek, konuşmak, söz
vermek — > kavii/kavl-
malik < Ar mâlik mülk sahibi olan <
# mlk < Akad malâku III
yönetmek, hüküm sürmek, idare
etmek, hükmetmek
*İbr melekh, Sür malka, Ugar
mlk. Fen mlk, Ebla malik — >
mülk
mamelek < Ar mâ malaka sahip
olunan şey < Ar mülk sahiplik,
egemenlik, hükümranlık < # mlk
sahip olma, egemen olma <
Akad malâku III yönetmek,
hüküm sürmek, idare etmek,
hükmetmek — *• mülk
241
mantar < Nişanyan, 280’ de kelime
Yun jıavııapı (manitâri) < EYun
amanites sözcüğünden geldiğini
yazar. Fakat kelime semitik bir
dilden gelmiş olmalıdır. Bkz.? <
Akadca: mantaru lif, iplik, tel,
Bazı ağaçların hasır yapmak için
kullanılan iç kabuğu < Aram
manzara manzara* görüntü veya
görüntülü yer < Ar nazar < Ar
nazara bakma, gözetme, bekçilik
etme (# nZr) < Akad naşâru(m) ,
bakmak, gözlemek, korumak,
muhafaza etmek, korumak dikkat
etmek — » nazar
maraz dert, hastalık < Ar marad <#
mrd hasta olma < Akad
marâşu(m) hastalanmak; muhtaç
olmak, müşkül durumda olmak >
Ugar mrs hasta olmak, İbr mrs
kötü olmak
<— mariz(iemek)
mariz(lemek) hasta, döverek
hastanelik etme (argo) < Ar
marıd hasta yaralı < Ar marad <
mrd hasta olma < Akad
marâşu(m) hastalanmak; muhtaç
olmak, müşkül durumda olmak
—»maraz
masaj < Fr massage < Fr masser
masaj yapmak < Ar mash ovma,
yağla ovma, ovarak temizleme <
# msh < Akad mesû, ma/esû,
Asur masâ’u(m) yıkamak, su ile
silmek — » mesh
maslak < Ar maslax mezbaha < # slx
hayvan derisi yüzme < Akad
salâqu(m) (deri vs) kesmek > Ar
maslakh > İtal macello (et satılan
- yer, kasap), macellaio (kasap) bir
etimolojiye göre Arapc
kökenlidir salhane
masör masaj yapan < Fr masseur <
Fr masser masaj yapmak < Ar
mash ovma, yağla ovma, ovarak
temizleme < # msh < Akad <
mesû, ma/esû, Asur masâ’u(m)
yıkamak, su ile silmek — > mesh
maşallah < Ar mâ şâ-llâh Allah nj
isterse < mâ ne + şâ 'e ister, istej
+ Ar allâh < Akad ilu(m), elufi
tanrı — » ilah — » ilah
maşrapa içme kabı su tası, maşj
< Ar maşrabd su veya içki i(
yer, çeşme, meyhane < Ar
mayalanmış üzüm içkisi,
Ar şaraba içti < # şrb < |
şarâptı yudumlamak,
yudum içmek — » şarap
maşrık < Ar maşrık
doğduğu yer < Ar şar%
doğumu, doğu < # şrq
aydınlanma, güneş do \
Akad s ar ahu (m) 1,
duymak, aydmİE
parlatmak, ışımak — » şart
mat satrançta yenilgi = şah mcBşah
öldü < Ar mata {mata) mdü,
mayt ölüm, mavta ölü, ölmüş,
ölüler, ölmüşler < # mwnfrıyt
ölme < Akad mâtu(m) Apır
muâtu(m) ölmek > İbr # m
Aram # mwt/myt ölüm,
matar öldürmek, matador bol
güreşçisi basübadelmevf
layemut, . matador, memat, 1
mevta
matador Ar mâte (mata) öldü < #
mwt/myt ölme < Akad mâtu(m),
Asur muâtu(m) ölmek — » mat
* 3 ©
242
.matbaa basımevi < Ar matba' at <
Ar taba' di (# tb‘) damga bastı <
SA-- Akad tebû(m) batmak,
||r. daldırmak indirmek, kazıp
açmak, batırmak, bastırmak,
f.- kesmek > Asur tabâ’um — »
tab
matbu basılı < Ar matbu ‘ ( # tb‘)
damga basilmiş- < Ar tab ‘ 1.
baskı, damga, basım, 2.
karakter < # tb 'mühür ve
damga basma, damgalama <
Akad tebû(m) batmak,
daldırmak indirmek, kazıp
açmak, batırmak, daldırmak — *•
tab
mavi sıı, rengi, mavi < Ar mâwi suya
ait, su rengi < Ar mâ ’ su. < #
mvy < Akad mû I, mâ ’ü su — ■>
mayi
mavna ( mavona, mauna, mağuna,
maguna, maona), gemilere ve
yakm kıyılara yük taşıyan büyük
tekne, (Tietze, The lingua franca
in the levant, Turkish Hautical
terms of İtalian and Grek Origin,
s. 541, no: 805) < Ar ma una 1
yük ve erzak kayığı < Akadca ve
Sümercesine ait örnekler
aşağıdadır.
*Akad magillu(m) , magfîu(m) bir
çeşit kayık, tekne, gemi < Süm
MAGİLUM; GIS MÂ 2 GÎ 4 LUM;
gis MA 2 GÎ4LA 2 -
*Akad magallu(m) büyük gemi,
kayık < Süm
*Akad makkitu, makittu < Süm
GIS.MA.GID.DA; Glâ MA 2 GİD 2
bir çeşit tören veya alay gemisi
yada teknesi
*Süm MA, gi§ MÂ gemi
*Karş. Süm MA’ ADDIR
(ferryboat) feribot, nehir veya
gölde kullanılan gemi, Süm
MADU bot; Glâ MÂ 2 -DU 3 kayık
veya geminin bir bölümü, Süm
MAGÎD kayık, gemi, sandal
mayasıl egzama, basur < Ar mâ yasıl
akan şey, akıntı < Ar sayl sel, su
akıntısı < Ar sala su aktı < # syl
< Akad salû(m)I, salû batırmak,
daldırmak, dalmak — » sel
mayi < Ar mâ ’ı su ile ilgili, su rengi
< Ar mâ’ su < # mvy, Aram
mayyâ < Akad mû I, mâ ’ü su <—
mai, mavi
maazallah < Ar ma ‘âöa-llâh Allah
korusun < Ar maâS sığmak,
korunak + Allah < Ar ilâh tanrı
< Akad ilu(m),. elu(m) tanrı > İbr
el , elöah (tanrı) — ► ilah
mazbata < Ar maöbata(t) zabıt
tutma < Ar öabt tutuş, denetim,
disiplin, kayıt < # öbt tutma,
kontrol altına alma, kaydetme <
Akad şabâtu(m) tutmak,
yakalamak, zaptetmek, zorla ele
geçirmek — > zabit/zapt-
mazbut < Ar maöbüt zaptadilmiş
olan <Ar # Öbt tutma, kontrol
altına alma, kaydetme < Akad
şabâtu(m) tutmak, yakalamak,
zaptetmek, zorla ele geçirmek — >
zabit/zapt-
meccan(en), meccani parasız
olarak, bedava < Ar maccân ( #
men) bedava karşılıksız < Aram
mdggân < Akad magannu I ya da
makannu, magânu hediye,
armağan (bedava anlamı da
vardır) < Hint-İran
243
mecelle dergi, fasikül; özellikle
Cevdet Paşa tarafından derlenen
fıkıh külliyatı (1872-80) < Ar
macalla rulo şeklinde kitap,
dergi, fasikül < Aram magallatâ
deriden yazı rulosu > Akad
magallatu parşömen (hayvan
derisinden yapılan kitap vb.
sayfası) tomarı, rulosu; Ar ciid
deri, deriden yapılmış kitap cildi
< # cld < Akad gildu, giladu
hayvan postu, deri < Aram gld
(deri) — » cilt
* mecelle kelimesi Nişanyan’ın
2007’ de dediği gibi Aramice gll
rulo yapmak kelimesinden değil,
deri Veya Aram gld deri,
deriden yapılmış (sayfa)
anlamına gelen bir Aramice
kelimeden gelmektedir,
mecnun deli cinlerle uğraşmış < Ar
macnün deli < Ar cinn cin,
görünmez varlık < # cnn, < Ar
cama gizledi, sakladı, örttü <
Aram gendyâ, cin, görünmez
varlık < Aram # gny gizleme,
saklama < Aram # gnn koruma,
çitle çevirme, kapatma < Akad
ganânu(m) kapamak, örtmek,
etrafım çevirme — > cin
medar < Ar madâr döngü, yönerge,
etrafmda dönülen şey, eksen,
bahis konusu olan şey, merkez <
Ar dawr dönme, döndürme < #
dwr < Akad târu(m) Asur
tûaru(m) dönmek, geri dönmek
— » devir/devr-
*Akad zâru, Asur zuâru(m),
bükmek, kıvırmak, etrafmda
dönmek, döndürmek
medeni < Ar madam şehirli, uygar <
madma(t) 1 . hüküm alanı, devlet,
2. şehir < # dyn borçlu olma,
birinin hükmü altında olma,
birine tabi olma < Ar dîn < # cfyn
bir dine mensup olma <
İbr/Aram dîn ibadet, ritüel, dini
kurallar sistemi < Akad dmu(m f,
Asur dermem), (hukuki) karar,
dava, 2 yargılama, duruşma,
Akad
diânum, . daha geç. damı, hüküm
vermek, hükmetmek, yargılamak,
-■ ■' Süm Dİ;
Dİ.İKİÎD kak, dava, mahkeme,
yargıç hakim, hakem, hükmetme,
yargılama —»■ din
medyun < Ar medyun borçlanan,
borçlu < # dyn borçlu olma < Ar
dîn < # dyn bir dine mensup
olma < İbr/Aram dîn ibadet,
ritüel, dini kurallar sistemi <
Akad dmu(m) Asur denu(m),
(hukuki) karar, dava, yargılama,
duruşma, davanın görülmesi <
Akad diânum, daha .geç dânu,
hüküm vermek, hükmetmek,
yargılamak, muhakeme etmek <
Süm Dİ; Dİ.KUD hak, dava,
mahkeme, yargıç hakim, hakem,
hükmetme, yargılama — » din
mefluç felçli < Ar maflüc felç
geçiren, felçli < Ar falc gövdenin
bir yanım etkileyen paraliz,
hemipteji, yarım felç-ölma <#flc
yarma, ikiye bölme < Aram
pâhg yarım < Aram # plg
yarma, ikiye bölme < Akad
palâku(m) bölmek, tasim etmek,
kesmek, kurban etmek; Akad
, pmâqu ayırmak, söküp çıkarmak
felç .
mefruşat < Âr mafrüşât, yaygılar ve
%:■ döşek < #frş yaygı yayma, döşek
serme < Aram prötsâ yaygı,: örtü
> Akad parâsu(m) II, yaymak,
sermek — >'• faraş
mafruz < Ar mafrud farzedilen < Ar
far d*' varsayım < Akad?
parşu(m) (kült) düzeni,' emir,
kural, kanun, dini törenler,
gelenek, görenek, adet, Akad >
paraşu II dinsel törenleri,
ayinleri veya görevleri yerine
getirmek — >■ farz
mehir evlenirken erkeğin kadına
vereceği para veya mal < Ar
mahir < Akad mahirli kıymet,
değer, fiyat > İbr mehir, Ügar
mhr, Fa mahr
*Akad mahîru(m), maklrum
değişim oram satış fiyatı < Akad
mahâru(m) almak kabul etmek,
eş değerde olmak
melaike < Ar melâika 1 (melek çoğ.)
. melekler < Ar malak elçi,
haberci, < İbr melâk elçi, haberci
< l’k gönderme < Akad
mâlaku(m) II elçi haberci <
Akad alâku(m), gitmek,
yürümek > mâlaku(m) I yürüme,
gidiş, yol, yön
*Akad malaku(m) II görüşmek,
müzakere etmek, haber veya
bilgi vermek, öğüt veya tavsiye
vermek < BSem —> melek
melek elçi, haberci < Ar malak elçi,
haberci < İbr melâk elçi, haberci
< l’k gönderme < Akad
mâlaka(m) II elçi, haberci <
Akad alâku(m), gitmek,
yürümek > mâlaku(m) I yürüme,
gidiş, ybl, yön melaike
*Akad malâku(m) II görüşmek,
müzakere etmek, haber veya
bilgi vennek, öğüt veya tavsiye
vermek < BSem
*Ugar l’k, mlak haber götüren,
Fen ml’k, Aze melek, Fa malak
*Nişanyan 2 8 8’ e göre yaygın bir
inancın aksine Ar # mlk
“hükmetme” kökü ile ilişkisi
yoktur deniliyor.
meleke Ar malaka sahip olunanlar,
haslet, karakter özelliği, yetenek
< Ar mülk sahiplik, egemenlik,
hükümranlık < # mlk sahip olma,
. egemen olma < Akad malaku III
yönetmek, hüküm sürmek, idare
etmek, hükmetmek < BSem — >
mülk .
melik/melike < Ar malık sahip, kral
< # mlk sahip olma < Akad
malku(m) I, maliku(m) prens, kral
< Akad malâku III yönetmek,
hüküm sürmek, idare etmek,
hükmetmek < BSem — » mülk
meltem < (Yun meltemi) < Ar
maltam dalga kırılması < # Itm
tokat atma, (dalga) çarpma,
çatlama < Akad letu(m), lîtu,
hafifçe vurma, tokat atma <
Akad letû(m) II, latû, yarmak,
çatlatmak), bölmek, kırmak,
parçalamak, kırılmak
memat satrançta yenilgi = şah mat
şah öldü Ar mâte (mata) öldü <
# mwt/myt ölme < Akad mâtu(m)
Asur muâtu(m) ölmek > Ar mâte
> Fa mat < Ar/Tr mat,
satrançtaki “şah, mat” olarak
kullanılır, mevt (ölüm), mevta
245 '
ölü, ölmüş, ölüler, ölmüşler <
İbr # mwt, Aram # mwt/myt
ölüm — > mat 2
memleket < Ar mülk sahiplik,
egemenlik, hükümranlık < # mlk
sahip olma, egemen olma <
Akad malâku III yönetmek,
hüküm sürmek, idare etmek,
hükmetmek < BSem — » mülk
memluk/memlük < Ar mamlük
sahibi bulunan, sahipli, köle < Ar
mülk sahiplik, egemenlik,
hükümranlık < # mlk sahip olma,
egemen olma < Akad malâku III
yönetmek, hüküm sürmek, idare
etmek, hükmetmek < BSem — »
mülk
memur < Ar ma ’mür emredilen,
emir kulu < Ar âmir emreden <
# ‘mr < Ar emr buyruk, bildiri,
otorite, tartışılmayacak şey, olgu,
işgüç < # ‘mr buyurma, otorite <
Aram #’mr söyleme < Akad
amâru(m) I görmek, farkına
varmak, gözlemlemek, idare
etmek, teftiş etmek, korumak,
himaye etmek — * emirVemr-
menba kaynak < Ar manba ‘ suyun
kaynama yeri < Ar naba ‘a < #
nb‘ (su) kaynama < Akad
namba ’u kaynak < Akad
naba’u(m) (su) çıkmak, yukarıya
çıkmak, kaynamak
menşe < Ar neş’e(t) kaynak, köken,
çıkış < # nş’ doğma çıkma <
Akad nasû(m) II, Asur
nasâ ’u(m) kaldırmak,
yükseltmek, çıkmak — ► neşet
menzil < Ar menzil yolculukta iniş
yeri durak < # nzl inme < Akad
nazâlu(m) su vb. dökmek,
akıtmak, boşaltmak, indirmek;
Akad nezû dökmek, serpmek,
fışkırtmak; (insan veya hayvan)
idrar veya dışkı boşaltmak —
nezle
mera < Ar m er ‘a sürü otlatılan yer <:
# r‘y gözetme, hayvan otlatma
(Nişanyan, 290) < Akad
meresu(m) I, Asur merasu tarım
yapılan yer, tarım yapma yılı <
Akad eresu(m) I, e/arâsum,
Asur arâsu(m), tohum ekmek,
ekmek; mera, otlak
*Akad re’û(m), ra’û, rey/wû
çobanlık yapmak, bir şeyi
gözetlemek, (bir şey için) hazır
bulunmak — > riayet
merak < Ar merâqq incelik,
duyarlılık, < rqq incelme, duyarlı
olma,' duyarlılık gösterme <
Akad raqâqu(m) ince, zarif
olmak — * rikkat
*“Tecessüs” anlamı Türkçeye
özgüdür (Nişanyan, 290).
merhamet < Ar markama 1 acıma,
esirgeme dileme < # rhm
merhamet etme, sevme < Akad
remu(m), rîmu şefkat, merhamet,
rikkat, rahim, döl yatağı < Akad
remu(m), Asur re’âmu(m)
merhametli olmak, birine şefkat
duymak, sevecen olmak, Akad
râmu(m) II, ra’âmu(m) , ramâmu
sevmek âşık olmak sevgi, aşk
Karş. İbr rakam, Aram # rhm
(rahim) — » rahim 1
merhum < Ar merhum rahmet
edilen, rahmete kavuşmuş olan <
# rhm merhamet etme, sevme <
1. Akad remu(m), rîmu rahim,
döl yatağı, şefkat, merhamet,
: rikkat < Akad remu(m), Asur
re ’âmu(m) merhametli olmak,
birine şefkat duymak, sevecen
olmak, Akad râmu(m) II,
ra ’âmu(m), ramâmu sevmek âşık
olmak sevgi, aşk — » rahim 1
*Karş. îbr rakam, Aram # rhm
(rahim)
meri < Ar mer ‘Ty riayet edilen,
gözetilen < # r y gözetme <
Akad re’û(m), ra’û, rey/wû.
çobanlık yapmak, bir şeyi
gözetlemek, (bir şey için) hazır
bulunmak — >• riayet
merkep < Ar merkeb binek, taşıt
aracı < # rqb üstüne binmek, bir
eylemi işleme ■ < Akad
rakâbu(m), rakâpu ata veya
başka bir hayvana yada bir taşıta
binmek,
*Akad rikab arabaya, sandala
veya bir hayvana biniş binme,
taşıma, nakliye,
*Akad markabtu araba
*Akad narkabtu(m) av, tören
veya savaş arabası < BSem
* merkep Türkçede eşekle
özdeşleşmesine karşın esas
anlamı binek havanıdır. Akadca
kelimelerde de olduğu gibi binme
ile ilgilidir -e- irtikâp,
mürekkep, terkip
mermer < Yun pappapoç,
(marmaros) “1 taş, kaya; blok; 2
beyaz, parlak < Akad
marma(r)ru sert, sağlam mar-
kökünden, “güçlü”,
> * sağlamlık kök hecesinin
iki kere tekrarlanması lie
oluşturulmuş
*Lat marmor, İta! marmo, İsp
marmol, Fr
mermi < Ar mermi fırlatılan < # rmy
ama, fırlatma, ateş etme < Akad
ramû II atmak, fırlatmak
mesane <Ar me6âne(t) sidik torbası
< # 9wrı işeme < Akad siânum,
sânu idrarını yapmak, işemek >
sîrıötu; mustinnu; satânu > Ugar
trı, İbr # şyn (idrar) sayin -
mescid secde yeri, cami, içinde
Cuma ve bayram namazı
kılınmayan, minaresiz, küçük
cami < Ar sacda 1 yere kapanma,
tapınma < Ar sacada sacde etti,
tapındı (< # scd) < Aram sgd
secde etme, ibadet etme > ? <
Akad sâgittu tapmaktaki dinsel
.törenleri yöneten kadın < Akad
sagu II mabet, tapmak, kutsal
yer, sella, kutsal iç oda
*Aramiceden Akadcaya geçmiş
olan sâgittu (tapmaktaki dinsel
törenleri yöneten kadın) kelimesi
de Akadca sagu II kelimesinden
gelişmiş olmalıdır — » secde
mesel < Ar madal simge, kıssa,
ahlaki öykü < Ar miOl örnek,
simge, benzer, eş, eşdeğer < #
m9l benzeme, kopyalama, temsil
etme, simgeleme < Akad
mislu(m), meslu yarım, buçuk,
orta < Akad masâlu(m), meselu
eşit olmak, bir olmak, eşitlemek,
aynısını yapmak, kopyalamak — »
misil
mesela < Ar maOalâ = meselen
misal olarak < Ar miOl örnek,
simge, benzer, eş, eşdeğer < #
mOl benzeme, kopyalama, temsil
etme, simgeleme < Akad
247
mislu(m), meslu yarım, buçuk,
orta < Akad masâlu(m), meselu
eşit olmak, bir olmak, eşitlemek,
aynısını yapmak, kopyalamak
misil
mesh bir şeyi sıvazlama, abdest
alırken ıslak eli başa ve meste
sürme < Ar mash ovma, yağla
ovma, ovarak temizleme < # msh
< Akad mesû, ma/esîı, Asur
masâ’u(m) yıkamak, su ile
silmek meshetmek
meshetmek Abdest alırken ıslak eli
başa ve meste sürmek < Ar mesh
ovma, yağla ovma, ovarak
temizleme < # msh < Akad
mesû, ma/esû, Asur masâ’u(m)
yıkamak, su ile silmek,
temizlenme, silme — > masaj,
masör, Mesih, mesh
*Farsçadan Türkçeye geçen mes
(bir tür bağcıksız ayakkabı)
kelimesiyle anlam yakınlaşması
olmuştur.
Mesih İsa Peygamberin adlarından
biri, < Ar mesh ovma, yağla
ovma, ovarak temizleme < # msh
< Akad mesû, ma/esû, Asur
masâ’u(m) yıkamak, su ile
silmek, temizlenme, silme — »
meshetmek
. *Hristiy anlarca İsa Peygambere
verilen Yunanca Ipurcoç
(khristös) ovulmuş, 6 Xpıoxöç
(Hz. İsa) < Yun XP İ(Û ovmak
(oğmak) yani “yağla ovularak
temizlenmiş” anlamındaki
kelimenin Arapçaya çevrilmiş
halidir.
mesken oturulan yer konut < Ar
maskan oturma yeri < Ar sükûn
durağanlık, durma, huzur,
hareketsizlik < # skn 1.
hareketsiz olma, durma, bir yerde
oturma, 2. bir yerde oturma,
konaklama, ikamet etme < Akad
sakânu(m), sakânum koymak,
yerleştirmek — * sükun
meskûkat < Ar maskükât (# skk
çoğ.) genel olarak madeni
paralar, nümizmatik < Ar
maskük darbedilmiş (sikke) < Ar
sikka madeni para < Ar s okka
para basma, (sikke bastı) < # skk
< para basma, Aram
sikkâ/sikkdtâ madeni para <
Akad sikkatu(m) I kazık, takoz,
kama > Asur s/ziqqatu tahta çivi,
çivi, mıh (sikke) — > sikke 2
*Akad zaqâtu(m) II (boynuzların
ucu, diş veya diş gibi şeylerin
ucu, silanlarm ucu, bedenin bir
bölümü) sivri olmak, sivrilmek
Akad zaqâtu(m) I akrep, böcek,
için sokmak
*Akad ziqqu(m) kazık, direk,
destek
* zeker için de karşılaştırılabilir
meskûn < Ar maskün oturulan iamet
edilen yer < Ar sükûn
durağanlık, durma, huzur,
hareketsizlik < ; # sknl.
1 .hareketsiz olma, durma, bir
yerde oturma, 2. bir- yerde
oturma, konaklama, ikamet etme
< Akad sakânu(mf, sakânum
koymak, yerleştirmek sakin
— » sükun
mesnevi < Ar ma6nawî her iki
mısraı birbiriyle kafiyeli
beyitlerden oluşan manzuman <
At maönü 'Menmiş, Mı < Gana
24S
ikiye katladı < dny iki < Akad
sına II. sena, sitta iki (2) — » sani
meşrep < Ar maşrab 1. içme yeri,
bir görüş veya eğilimde olenlarm
toplandığı yer, fikir akımı, ekol,
mezhep < Fa şer âb mayalanmış
üzüm içkisi, şarap/ Ar şerab her
türlü, içecek < şrb içme < Akad
sarâpu yudumlamak uydum
yudum içmek
meşru < Ar meşru ‘ yasal < şr‘
yasama < Akad misâru(m)
mesa/era(m), mîsarru(m) adalet,
hak doğruluk < # şr l yasama,
kanun koyma < Akad eseru(m),
Asur i/esâru(m) iyi olmak, layık
olmak, doğra, güvenilir olmak,
adil dürüst olmak — > şer 2
meşrubat içilecek şeyler içecekler <
Ar maşrüba' / Ar şarâb her türlü
içecek < Ar şaraba içti < şrb
içme. < Akad sarâpu
yudumlamak, yudum içmek
*Yun osppjtsTi (sermpeti-serbeti)
meşrut < Ar maşrüf koşula
bağlanmış, şartlı < Ar şart koşul
1. yarma, uzunlamasına kesme,
2. şart koşma < Akad sarâdu(m)
yırtmak, yarmak, koparmak, ince
şeritler halinde kesmek, ufak
parçalara ayırmak — > şart
metanet < Ar matâna(t) sağlamlık,
dayanıklılık < Ar matuna sağlam
ve dayanıklı id < Ar matn 1, 1.
sırt, omurga, bir şeyin güçlü
kısmı, 2. bir yazının gövde kısmı,
edebi metin < # mtn sağlam ve
dayanıklı olma — > metin 1
metin 1 tekst < Ar matn 1, 1. sırt,
omurga, bir şeyin güçlü kısmı, 2.
bir yazının gövde kısmı, edebi
metin # mtn sağlam ve
dayanıklı olma < ? Akad
matnu(m) sinir, kiriş metanet,
metin 2 güçlü, sağlam < Ar
matîn/matn sağlam, dayanıklı <
Ar matuna sağlam ve dayanıklı
idi < Ar matn 1, 1. sırt, omurga,
bir şeyin güçlü kısmı, 2. bir
yazının gövde kısmı, edebi metin
< # mtn — * metin 1
metre uzunluk ölçüsü birimi <
İt/Yun metro < Yun psıpov
ölçü, peıpsco ölçmek < ? Akad
madâdu ölçmek
mevlit Türkçeye özgü olarak , ,,
“Peygamberin doğumu ve bı|f
vesileyle okunan ilahi” < Ark
mewlîd doğum yeri, doğulfj
zamanı, doğum günü < wldğ.
doğurma < Akad (w)alâdu(m),
ulâdu, malâdu doğurmak — v
velet . ; s Lğ.
mevsim < Ar mavsim 1. panayır,
. bayram, hasat festivali, 2.
mevsim, özellikle hac mevsimi <
wsm (• wsm Nişanyan, 295’e göre
dağlama anlamına gelen bir
kelimedendir. Fakat mevsim
kelimesi, belirli zamanlan anlam
olarak içerdiği için, zaman
kelimesiyle eşkökenli olmalıdır).
Akad (w)asâmu(m), usâmu
durum, yer ve zaman olarak
uygun olmak); < # zmn, < Ar/Fa
zemân, zaman zaman < OFa
zamânak/jamanak < Aram
zmân , zemanâ, Ibr zmân, zemân
kader, şans, mevsim bayramı <
Akad simânu(m)I, simannu,
Asur simunu doğru zaman,
durum, mevsim, zaman
(i(na)) simin + dilek kipi; zaman,
ne zaman, -dığı zaman < Akad
(w)asâmu(m), usâmu durum, yer
ve zaman olarak uygun olmak — >
zaman
mevta < Ar mawtâ ’ ölüler, ölmüşler
< # mwt/myt ölme < Ar mayyit
ölü < Akad mâtu(m) Asur
muâtu(m) ölmek > İbr # mwt.
Aram # mwt/myt ölüm mat 2
meymenet < Ar maymana 1 uğur,
kutluluk < Ar yamin sağ taraf,
sağ el, yemin < ymn sağ, kutlu <
Akad imnu(m), sağ, sağ taraf,
sağ el > İbr yârriîn sağ taraf,
Aram ymn sağ el — » yemin
mezbaha < Ar meöbaha(t) mezbaha
< öbh hayvan kesme, öldürme <
Akad tabâhu(m) hayvan kesme,
kesmek, boğazlamak (Donbaz,
277 mazbahtum diyor) — > tabak 2
mezbele < Ar mazbala çöplük,
gübre kulübesi < zibl gübre < Ar
zibil, zibli çöp, < Akad ziblu atık
madde, süprüntü, döküntü, çöp <
? Akad zabâlu(m) sfşabâlu(m),
zebelu taşımak, getirmek, teslim
etmek — * zibil
mezgit, mezlt yağlı, özellikle yağda
pişirilmiş soğan; eti yağlı ve
lezzetli bir tür balık gadus
merlangus < Ar mazlt/muzayyat
yağlı < Ar zaytün zeytin
(taneleri) < Ar zayt zeytin, zeytin
yağı < Akad za’îtu zeytin < ?
Aram zeytâ. > İbr zayt, Fen zyt
— ► zeytin
mezkûr < Ar maökür < Ar Öakara
andı < Ar öikr anma < # Skr <
Akad zakâru(m), saqâru(m),
■ »
t
zaqâru konuşmak, söylemek,
demek — * zikir/zikr-
mezra < Ar mazra ‘at tarım yapılan
yer, çiftlik < Akad zerze(r)ru,
zerzıru, zeruzeru, zirru çok
küçük < Akad zîru II, zirru
küçük — » ziraat — ► zerre
mezun < Ar me ‘Sun izin almış, izinli
< Ar iön dinleme, kulak verme
eön < Akad uznu(m) kulak, akıl,
akıllılık, zeka, anlayış — > izin
mırra öd, Güneydoğu’ya özgü acı
koyu kahve < Ar mirra' acı sıvı,
öd < Ar marra acı idi < # mrr <
Aram mdrîrtâ acı, öd < Akad
martu safra, öd < marâru(m) T
acı olmak — ► mür (ağacı)
Mısır < Arap mişr < Akad musru,
mısru Mısır ülkesinden, Mısırlı < '
Akad mişru(m) misirru, mi samı
kenar, hudut, sınır (Corriente,
368) < Süm MAS? Kenar, sınır,
hudut
*Akad eseru(m) I kapanış < Akad
eseru(m) II, eş/zeru, asâru
kapatmak, kapamak, sınırlamak
miftah < Ar miftah < Ar fath açma,
bir ülkeyi İslamiyete “açma” <
Akad petû(m) II, pata’ um
açmak < Akad petû(m) I,
patium, pat’um açık < Süm?
BAD? fetih
mihenk sürtüldüğünde altının
saflığını gösteren taş < mihakk <
Ar hakka kazıdı < Ar hakk < Ar
hkk(u) oyarak işleme, kazıma,
kalemkâri < Ar hakka (metal)
oydu, kazıdı < Akad ekeku,
egegu(m) kazımak, kaşımak,
tırmalamak — * hakk etmek
250
fgjprap < Ar mihröb camide ibadet
1 yönünü belirten girinti
İkişanyan, 297'ye göre Saba #
mjjrb Saba! (İslamiyet öncesi
Yemen) tapınaklarında bir
bölmenin adı < # xrb yıkma,
tahrip etme, 1. savaşma, 2. Sabai
dinimde bir tür ibadet < Akad
karöpu' II silah, (silah!) kesmek
--»harp 1
y *Arkaik Güney Arap
diyalektlerinden alınmıştır. .
Mikail öi Kur’an-ı Kerim’ deki dört
büyük melekten biri. < İb mika ’Tİ
mi “kim”, ka “gibi”, il “Tanrı”:
“Kim Tanrı gibidir” < ? Akad
mannu-ki-ili “Kim Tanrı gibidir”
ismiyle karşılaştırılabilir. (Koçak,
,1977, s. 96) — * ilah
mil 2 alüvyon < ? < Akad mîlu(m),
mil ’u, çoğ. milü, su(yıın)
yükselmesi, sel, taşkın < Akad
malû(m) IV, mala’um dolu
olmak, doldurmak
*Nişanyan 2007, s. 323’ de mil
kelimesini Yun âmilo (un,
değirmende öğütülmüş şey) <
E Yun myle (değirmen)
kelimeleriyle karşılaştırmıştır.
Akadca kelime bizim
sözcüğümüze anlam olarak çok
daha yakındır.
milat < Ar milöd doğum yeri veya
doğum günü < Ar walad çocuk
< ' # wld doğurma Akad
(w)alödu(m), ulödu, malâdu
doğurmak > Ugar yld, wld, îbr
yâlad Aram yld doğurma — »
velet
minare - ezan okunan kule
biçimindeki yapı c Fa minör a <
Ar minörci fener, deniz feneri <
Ar nâra ıŞıdı < Ar nür < # nwr,
Aram nuwrö ateş < Akad nuru
I, ışık < Akad nawâru(m),
namöru ışıklı, parlak, aydınlık
olmak
*İbr menârâh > İta! minareto , İsp
minaret
*Ezan okunan kule anlamımmda
Arapçada mevcut değildir
(Nişanyan, 2007)
miras < Ar miröO kalıt, miras < wrd
miras edinme < Akad
(w)arödu(m) eredu, urödu? geri
dönmek, geri gitmek; nesil,
zürriyet, soy irs/ırs-
misal < Ar miOöl örnek < Ar midi
örnek, simge, benzer, eş, eşdeğer
< # mOl benzeme, kopyalama,
temsil etme, simgeleme < Akad
mislu(m), meslu; yarım, buçuk,
orta < Akad masölu(m), meselu
eşit olmak, bir olmak, eşitlemek,
aynısını yapmak, kopyalamak — *
misil/misl-
misil/misi- < Ar miOl örnek, simge,
benzer, eş, eşdeğer < # mOl
benzeme, kopyalama, temsil
etme, s imgelem < Akad
mislu(m), meslu ; yarım, buçuk,
orta < Akad masölu(m), meselu
eşit olmak, bir olmak, eşitlemek,
aynısını yapmak, kopyalamak — >•
ecrrimisii, emsal, masal, mesel,
meselâ, misli, misal, mümessil,
temsil, timsal
miskal 24 kıratlık bir ağırlık birimi <
Ar miOgöl < # 6ql < Ar Gagala
tarttı < Akad saqölu(m), tartmak,
ödemek — >• sıklet
251
miskin çok fakir, dilenci < Ar sükûn
durağanlık, durma, huzur,
hareketsizlik < # skn 1 .
hareketsiz olma, durma, bir yerde
oturma, 2. bir yerde oturma,
konaklama, ikamet etme < Akad
muskenu(m) , maskenu fakir,
muhtaç kimse < Akad
sakânu(m), sakânum koymak,
yerleştirmek < Bsera — » sükun
*İbr misken. Sür meskina Fa
meşkin, Tat mesken, Ital
meschino, Isp mesquino
muaheze < Ar mu '.â/azat alınma,
ayıplama < # tanıma, kabul
etme < Akad ahâzu(m) almak
bağlanmak — > ahz
muayene < Ar mu ‘ayana 1 gözüyle
görme, belirleme < Ar ‘ ayn göz,
< # yn görünür olma, bilinme,
belirlenme < Akad înu(m) I,
enu(m) göz — > ayn
muayyen < Ar mu ‘ayyen belirli,
belirgin < Ar ta'yîn belirleme <
# 'yn görünür olma, belirgin
olma < Ar ‘ayn göz, < # yn
görünür olma, bilinme,
belirlenme < Akad înufm) /,
enu(m) göz — » ayn
muazzez < Ar mu'azzaz saygı
gösterilen < ta ‘ziz saygı ve izzet
gösterme < Ar ‘ azız saygın < #
‘zz sayma, ağırlama < Akad
ezezu şiddetli, şevkli > Ugar ‘z
güç, kuvvet, Fen ‘z, İbr ‘oz
kuvvet, dinçlik, gayret, Sür "aziz
sevgili, aziz, Aze eziz, Fa ‘aziz,
Özb aziz — > aziz
muhabbet birbiriyle dost olma,
sevgi, ahbaplık < Ar mahahba <
# hbb sevme, dost olma < Ar
habîb <Ar <# hbb sevme, dost
olma < Ar habba (hubb) sevdi <
Akad hâbu sevmek, hibum
—>habip
muhabere < Ar muyâbara 1 < Ar
yabar haber, bilgi rivayet,
anlatılan şey, < # ybr görerek
bilme, haberli olma < Ar yabara
denedi, sınadı, bizati yaşayarak
öğrendi < Akad habaru(m) I
bahsetmek, (neşeyle) haykırmak,
> Asur ha.ba.ra.at.tum mesaj,
haber habarattu(ın) gürültü — >
haber
muhabir < Ar muyâbir haberleşen,
karşılıklı haber aktaran < Ar
yabar haber, bilgi rivayet,
anlatılan şey, < ybr görerek
bilme, haberli olma < Ar yabara
denedi, sınadı, bizati yaşayarak
öğrendi < Akad habâru(m) I
bahsetmek, (neşeyle) haykırmak
> Asur ha.ba.ra.at.tum mesaj,
haber habarattu(m) gürültü — *
haber
muhakeme < Ar muhâkama
yargılama, akıl yürüterek karar
verme < Ar hukm yargı, karar,
amir, kanun < # hlan 1 .
yargılama, kara verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — > hüküm
muhalefet iki şeyden diğeri olma,
zıtlaşma, ihtilaf < Ar muyalafd <
# ylf < Akad halpu II
değiştirmek, yerine geçmek,
vekil tayin etmek < Aram — *
hilaf
252
iShalif muhalefet eden karşıt < Ar
^Tinûyâlif < Ar yâlafa zıtlaştı Ar
yilaf zıtlık, aykırılık, 1. karşı
olma, çelişme, 2. birinin yerine
geçme, ardından gelme < # ylf <
Akad halpu II yerine geçmek,
vekil tayin etmek < Aram — »
hilaf
Muhallebi < Ar muhallebi sütten
yapılan tatlı < tahllb süt katmak
< hlb < Akad halâbu süt
^ w
sağmak , memeyle, göğüsle ilgili
i
olma < Sem
muharebe < Ar muhabara' savaşma
savaş < Ar harb savaş, < # hrb
savaşma < Aram harba kılıç
veya mızrak, İbr horeb <
Akad . haraptı II (silahla)
kesmek — *• harp •
maharip < Ar muharib savaşan <
Ar harb savaş < # hrb savaşma
< Aram harba kılıç veya
mızrak < Akad harâpu II
(silahla) kesmek > İbr horeb
— ► harp 1
muhasebe hesap ilmi < Ar
muahasaba hesaplaşma hesap
tutma < Ar hisâb < Ar hasaba
hesapladı, saydı < Aram hsb
sayma, ...olarak görme < Akad
hasâbu saymak, hesap etmek,
hesaba katmak
*Akadca kaşâpu keşepu
düşünmek” saymak hesap etmek,
hesaba katmak — » hesap
muhasip hesap yapan görevli kişi <
Ar mahâsib muhasebeci < Ar
hisâb < Ar hasaba hesapladı,
saydı < Aram fjsb sayma,
. . . olarak görme < Akad (lasâbu
saymak, hesap etmek, hesaba
katmakr
*Akad kaşâpu keşepu düşünmek”
saymak hesap etmek, hesaba
katmak — > hesap
muhbir < Ar muybir ihbar eden,
haber veren < Ar yabar haber,
bilgi rivayet, anlatılan şey, < #
ybr görerek bilme, haberli olma <
Ar yabara denedi, sınadı, bizati
yaşayarak öğrendi < Akad
habâru(m) I bahsetmek,
(neşeyle) haykırmak — > haber
muhip seven < Ar muhibb < Ar
habıb sevgili dost < Ar .<# hbb
sevme, dost olma < Ar habba
(hubb) sevdi < Akad hâbu
sevmek, hibum — » habip
muhkem < Ar muhkem
güçlendirilmiş < ihkâm berkitme,
pekiştirme, güçlendirme < # hkm
1 . yargılama, karar verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — > hüküm
muhrip < Ar (Osm) muxrib yıkıcı,
tahrip eden < Ar ixrâb < Ar
xarâb yıkım, yıkıntı < # hrb
yıkma tahrip etme < Akad
harâbu ıssız olmak, harabe
olmak, yıkmak, tahrip etmek,
terketmek harabe
*İng destroyer karşılığı olarak
20. yy başlarında türetilmiştir
(Nişanyan 2007, s. 331)
muhterem < Ar muhterem hürmet
gösterilen < Ar ihtiram hürmet
gösterme, yasağa uyma < Ar
haram yasak, tabu, girilmez yer,
dokunulmaz şey < # hrm < Akad
253
harâmu II ayırmak, bölmek — >
ihtiram — » harem
muhtelif < Ar muxta lif zıtlaşan < Ar
ihtilâf < Ar hilaf zıtlık, aykırılık,
< # hlf 1. karşı olma, çelişme, 2.
birinin yerine geçme, ardından
gelme < Akad halpıt II yerine
geçmek, vekil tayin etmek <
Aram — » hilaf
mukabele < Ar muqâbele(t) karşılık
verme < Ar cjabül benimseme <
# qbl 1. ön tarafa dönme,
yaklaşma, karşılaşma, 2. birinin
önderliğini kabul etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
cjubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram—* kabul
makabil < Ar mucjâbil karşılık olan
< Ar qabü! benimseme < # qbl 1.
ön tarafa dönme, yaklaşma,
karşılaşma, 2. birinin önderliğini
kabul etme, benimseme, katılma,
içine alma, konukseverlik
gösterme < Akad qubbulu kabul
etmek, almak, onaylamak <
Aram — * kabul
mukaddes < Ar mukaddas < Ar
qudsî kutsal < # qds kutsal olma
< Akad qadâsu(m) saf, temiz
olmak, saflık, temizlik; Akad
kadâsu kutlama; hadâsu
neşelenme — * kudsi/kutsi
mukaddime < Ar mukaddîma < Ar
qadam 1. ön, öncelik, 2. adım <
qdm 1. önden gitme, önce olma,
öne geçme, daha eski olma 2.
adım atma < Akad qadmu(m) I
geçmiş, eski zaman — * kadem
mukarrer kararlaştırılmış < Ar
mukarrar < karâr < # qrr bir
yerde durma, sabitlenme,
pekişme < Akad kar âru (m) I
(aşağı) koymak — * karar
mukataa yabancılaşma, ayrışma,
kamu gelirinin bir kısmını bir
kimseye ayırma, vergi tahsis,
vergi dairesi < Ar muqâta 'at
tımar olarak toprak venne < Ar
qat ‘ kesme < # qf < Akad qâtû
ağaç kesici, odun kesici, oduncu,
odun yarıcı < Aram — * kat
*Akad gatta’a kamış - odun kesici
veya
*Akad qatâlum öldürmek <
BSem. qtl
*Akad gadâmu (ceza olarak
vücudun bir organmı) kesmek,
ayırmak
mukatele < Ar ' muqâtala(t)
öldürüşme < Ar qatl öldürme <
Ar qatala öldürdü < # qtl'
öldürme < Akad qatâlu(m)
öldürmek < BSem qtl — >
katil Vkatl-
mukavele < Ar muqâvala(t)
sözleşme < Ar qawl söz < # qwl
söyleme Akad qabû , JI, Asur
qabâ ’u(m) söylemek, demek,
konuşmak, söz vermek — *
kavil/kavl-
munis dost, yoldaş, yumuşak başlı <
Ar mu ’nis < Ar anisa dostça ve
tatlılıkla davrandı, alıştı < #
ins/uns insanlık, tüm insanlar,
‘inâş/’anâşâ halk, kavim < Akad
nisu(m), nîsu, nesu çoğ. nisü
halk, insanlar < Akad nesu(m)
ne ’âsum, na ’âsum yaşamak,
(yeniden) canlanmak — * ünsiyet
— » insan
254
puntazır bekleyen, gözeten < Ar
muntazir < Ar intazara bekledi,
; yolunu gözledi < Ar nazar < Ar
nazara bakma, gözetme, bekçilik
; etme (# nzr) < Akad naşâru(m),
bakmak, gözlemek, kommak,
muhafaza etmek, korumak dikkat
etmek — » nazar
murabba dörtlü, dört köşe, kare <
Ar murabba' < Ar rabba'a
dörtledi - < rb dört < Akad erbe
dört — rubai
muris < Ar mu’riO miras bırakan <
ir’ ad < # wrO miras edinme <
Akad (w)arâdu(m) eredu,
urâdu? geri dönmek, geri
gitmek; nesil, zürriyet, soy — >
irs/ırs-
musalla açık havada namaz kılmaya
mahsus yer < Ar musalla namaza
kılmaya mahsus açık yer < Akad
şullû, Şallû niyaz etmek, rica
etmek, dua etmek, yalvarmak >
şulû, şullû yalvarma, dua >
sullû(m) I, sallûm, yalvarmak,
istirham etmek, dua etmek — ►
salâ
musallat zorbalık eden saldırgan <
Ar musallat < Ar sallata zorbalık
etti (< # slt ) < Aram # slt
hükmetme, iktidar sahibi olma,
hükümdar olma < Akad
salâtu(m) I yönetmek, hüküm
sürmek, yetkili olmak, yönetim,
kontrol, politik/ticari kontrol
gücü olmak — > sulta
muska el yazısıyla yazılmış dua veya
Kuran sayfası < Ar nusxa(t) bir
yazıyı kopyalama, tepıize çekme
< # nsx dikkatle yazma, temize
çekme < Aram nusdxâ < Akad
nasjlu(m) sükülmüş, kopuk bir
tabîeti kopya etmek, temize
çekmek < Akad nasâhu
koparmak, sökmek, hareket
etmek, yola çıkmak — » nüsha
muşamba < Ar muşamma 1,
mumlanmış (bez) < teşmb
mumlama < şem* mum < Akad
semu(m) çoğ. semetu yağlı, yağ,
iç yağı vb. — > şamdan
murassa < Ar murassa ‘ değerli
taşlarla donatılmış, mücevherli <
terŞil < 4 rŞt değerli taşlar ve
altınla süsleme < Akad râsıt(m),
resu, ' ra' ösıı, râsu(m), resti
çakmak, çatmak, vurmak,
basmak, vurmak, darbe indirmek
mutasavver < Ar mutaşavvar
tasavur edilen < Ar tasavvur
kendi kendine resmetme, zihinde
canlandırma < Ar şûra (t)
görünüm, görüntü, biçim, taslak,
kopya < # şwr resimleme <
Akad eşeru(m) uşurtu tasvir
etmek, resmetmek, çizmek — >
tasavvur — >• suret
mübarek < Ar mubârak kutlanmış <
mübâreke(t) < # brk < Akad
barâqu(m) aydınlatmak, ışık
vermek, parlamak bereket
mübaşir mahkemede duruşmaya
girecekleri ve tanıkları çağıran,
yargıcın emirlerini birdiren,
kağıtları getirip götüren görevli <
Ar (Osm) mübaşir bildiren,
haberci < mübaşere(t) < # bşr
müjdeleme iyi haber verme <
Akad mubassiru(m) mupassiru
çoğ. mubassirü haberci < Akad
bussuru{ m) passuru getirmek,
mesaj, haber göndermek,
yollamak, haber bırakmak,
göndermek ► Büşra
mücellit < Ar mucallid kitap
ciltleyen < Ar callada kitabı deri
ile kapladı < Ar cild deri, deriden
yapılmış kitap cildi < # cld,
Aram gelddâ > veya < Akad
gıldu, giladu (hayvan) deri(si) — >
cilt
müdafaa < Ar muddfa ‘a(t) geri
tepme, saldırıyı püskürtme < Ar
dafa 'a savundu, düşmanı savdı <
# df < Akad da’âpu, da’âbu
itmek, vurarak def etmek — » def 1
müdafi < Ar müdafi 1 müdafaa eden
< Ar dafa' a savundu, düşman
savdı < Akad da’âpu, da’âbu
itmek, vurmak def etmek — * def 1
müdevver mudawwar devredilen <
Ar tadmr döndürme, çevirme <
Ar dawr dönme, döndürme < #
dwr < Akad târu(m) Asur
tüaru(m) dönmek, geri dönmek
— » devir/devr-
*Akad zâru, Asur zuâru(m),
döndürmek, dönmek
müdrik < Ar müdrik idrak eden <
Ar adraka derinlemesine kavradı
< Ar daraka' (alt) basamak,
merdiven en dip nokta < # drk,
yetişme ulaşma, varma < Akad
dargu merdiven, basamak,
kademe < Aram — » dereke
Müdrike öi Anlama, idrak etme
gücü, anlayıp idrak eden (kadın)
< Ar müdrik idrak eden < Ar
adraka derinlemesine kavradı <
Ar daraka 1 (alt) basamak,
merdiven en dip nokta < # drk ,
yetişme ulaşma, varma < Akad
dargu merdiven, basamak,
kademe < Aram — » dereke
müdür Bir idari teşkilatta şube, daire
ve benzeri bölümlerin başında
bulunan amir < Ar mudîr çekip
çeviren, idare eden < Ar dewr
dönme, döndüıme < # dwr <
Akad târu(m), Asur tüaru(m)
dönmek, geri dönmek, ya da?
Akad zâru, Asur zuâru(m),
bükmek, dönmek, döndürmek
*belki ? Akad madârum şef, asil
— + idare — > devir/devr-
müesses < Ar muassas kurulmuş <
Ar uss temel, baz, matematikte
bir sayının üssü < # ass temel
olma < Akad us su (m) I
temel(ler), Akad isdn(m)
e/usdu(m) ildu, irdu issu istu '
temel, esas, bir yapının temeli vb.
< Süm [US 8 ] (Militarev, 2210)
— » üs/üss-
müessese < Ar mu ’assasa 1 tesis
edilmiş < Ar ma ’assas tesis
edilmiş < Ar ass asa kurdu < Ar
uss temel, taban, matematikte bir
sayının üssü < # ’ss temel olma <
Aram ’ussâ (# ’ws) temel, baz,
esas < Akad isdu(m)
e/usdu(m),ildu, irdu issu istu
temel, esas, bir yapının temeli,
vb. < Akad ussu(mf I temel(ler)
< Süm [US 8 ] temel, baz, esas,
tesis (Militarev, 2210) — ^ üs/üss-
müezzin ezan okuyan < Ar eöân,
iöan kulak verdirme, ’ kulak
verin’ deme < # eân kulak, kulak
verme, işitme < Akad adânum,
hadânum, adannu, adiânu, sabit
zaman, sınırlı zaman > Asur
edânu, Akad / Asur edânu(m),
256
idânu, Asur hediânum sabit
zaman, Asur sınırlı zaman,
randevu, tarihi yenileme — ► ezan
*Akad uznu(m) kulak, işitme
duygusu, Ugar udn, idn izin
müfredat < Ar mufradâl ( mufrad
çoğ.) ayrı ayrı birimler ifrâd
ayrıştırma < Ar fard yalnız,
birey, tek < #frd yalnız olma, tek
başına kalma, yalınına,
topluluktan ayrı durma < Akad?
parâdu(m) II ayırmak, bölmek,
kesmek < BSem — *• fert
müfrit < Ar mııfrîd aşırıya giden <
Ar fer d yalnız, birey, tek < # frd
yalnız olma, tek başına kalma,
yalınına, topluluktan ayrı durma
< Akad? parâdu(ın) II ayırmak,
bölmek, kesmek < BSem — » fert
müftü Ar < mıtftJ fetva veren < #
ft\y/f\vy < afta fevta verdi, hukuki
görüş bildirdi < Aram afti. bir
konu hakkında uzun uzun
konuşmak < Akad pattı uznam
‘açıklamak’
müktesep < Ar ımıktasab edinilmiş
< Ar iktisâb < Ar kasb elde
etme, kazanma < # ksb < Akad
kaşâpıı , kesepıı düşünmek,
saymak, hesap etmek — > kesp
(etmek)
mülk sahip ve egemen olma,
hükümdarlık, krallık, sahip
olunan şey, egemenlik alanı < Ar
milklmulk sahiplik, egemenlik,
hükümranlık < # mlk sahip olma,
egemen olma < Akad malâku III
yönetmek, hüküm sürmek, idare
etmek, hükmetmek < BSem
emlak, istimlak, malik,
mamelek, melik, memleket,
meleke^melik, melike, memlûk,
müstemleke, temellük, temlik
mümbit verimli < Ar munbît < Ar
nabât tohumdan çıkan her şey,
bitki < # nbt tohumdan çıkma
filizlenme, filiz < Akad irıbu(m),
enbu, imhu bitki, meyve — >
nebat
mümessil < mumaOOil temsil eden <
Ar miOl örnek, simge, benzer, eş,
eşdeğer < # mOl benzeme,
kopyalama, temsil etme,
simgeleme < Akad mislu(m),
meşin yarım, buçuk, orta <
Akad masâlu(m), meselu eşit
olmak, bir olmak, eşitlemek, ,
aynısını yapmak, kopyalamak —
misil/ misi-
münazara .rekabat etme, tartışma <
Ar münazara' rekabet etmek <
Ar nazar < Ar nazara bakma,
gözetme, bekçilik etme (# nZr) <
Akad nasâru(m), bakmak,
gözlemek, korumak, muhafaza
etmek, korumak dikkat etmek — >
nazar
münevver (öi) < Ar munawwarr
aydınlatılmış, aydın < Ar nür
ışık < nwr aydınlık olma,
aydmlanma.< Akad nuru I, ışık
< Akad nawâru(m), namâru,
parlak olmak, aydınlık olmak — »
nur
münferit < Ar munfarîd tekil,
bireysel < Ar fard yalnız, birey,
tek < # frd yalnız olma, tek
başına kalma, y alınma,
topluluktan ayrı durma < Akad
parâdu(m) II ayırmak, bölmek,
kesmek < BSem — * fert
münfesih < Ar munfasi.x feshedilmiş
< # fsy parçalama < Akad
pessû(m) I, passûm topal, sakat,
topallık, sakatlık, aksaklık — >
fesih
münkir < Ar münkir (Allahı) inkâr
eden < Ar inkâr yalanlama < #
nkr < Akar nakâru(m) itiraz
etmek, inkar etmek, farklı olmak
düşman olmak, dış görünüşünü
değiştirmek — ■» inkâr
mür (ağacı)/ mürbuy < ? < Akad
murru 1. acılık 2. mür ağacı <
marâru(m) I acı olmak > İng
myrrh, İta! amaro acı, ekşi *—
mırra
mürebbiye < Ar mirabbîya, kadın
eğitmen < # rbb büyük olma,
büyütme, yetiştirme < ? Akad
murabbıtu(m) çocuğu kendi
evladı gibi büyüten adam,
babalık < Akad rabû II,
roba ’um, büyük olmak, büyümek
< Akad rabû I. rabiu(m) büyük
< Akad rabû II. Büyük olmak,
büyümek > Akad rab, şef,
idareci — > rab/rabb-
mürekkep 1 . bileşik, kimyada
bileşim, 2. yazı boyası < Ar
murakkab bileşik, kimyada
bileşim < Ar terkîb (II) üst üste
bindirme, kompozisyon < # rqb
üstüne binmek, bir eylemi işleme
< Akad rakâbu(m), rakâpıı ata
veya başka bir hayvana yada bir
taşıta binmek, rikab, arabaya,
sandala veya bir hayvana biniş
binme, taşıma, nakliye > Akad
markabtu araba; Akad
narkabtu(m) av, tören veya savaş
arabası < BSem — » terkip — »
merkep
mürur < Ar murür gitme, geçme,
akma < # mrr < Akad
marâru(m) III ayrılmak, gitmek,
geçme < Ugar
mürüvvet < Ar muruwwa erkeklik,
erdem, yetkinlik, < # mr‘ erkek
olma, tam ve yetişkin olma <
Akad mâru(m), Asur mar’u(m),
mer’um, meru, oğul, erkek
evlat), erkek çocuk, delikanlı? <
Akad murusû adam, erkek <
Süm?
müsbet Ar muObat kanıtlanmış < #
Obt sabit olma < Akad subtu(m)
I, suptu(m) oturulacak 'yer,
sandalye, ev, ikametgâh mesken,
ikametgâh. Belki < wasâbum <
Akad (w)asâbu(m), Asur
(ekseriyetle) usâbu(m), oturmak,
sakin(i) olmak — * sebat
müsekkin < Ar musakkin teskin
eden, < Ar sakana sakinleştirdi <
Ar sakin bir yerde oturan, durgun
< Ar sükûn durağanlık, durma,
huzur, hareketsizlik < # skn 1.
hareketsiz olma, durma, bir yerde
oturma, 2. bir yerde oturma,
konaklama, ikamet etme < Akad
sakânu(m), sakânu(m) koymak,
yerleştirmek — » sakin — » sükun
müsellah < Ar maşallah silanlanmış
< Ar sallaha silahlandırdı < Ar
silâh silah < # s/h silahlanma, <
Akad suluktu gönderme,
sevketme, öldürme, idam etme,
mal gönderme, sevkıyat, Akad
siltâhu, siltâhhu ; ok, ok başı — >
silah
258
ıiıüsemma ad verilmiş, adlı < Ar
; musamma adlandınlmış <
İğ- tesmiye adlandırma < ism <
Akad sumu(m), semu, ad, isim
• — > isim
müskirat < Ar müskirat (müskir
sarhoş eden çoğ.) sarhoşluk
veren şeyler, alkollü içki < seker
şarap, alkollü içki < Ar sakar
alkollü içki, şarap < # skr <
Akad sikârufm), sikru(m) alkollü
içecek, bira < Akad sakâru
sorhoş olmak, sahoş etmek
müslim Ar müslim teslim olan,
islamiyeti kabul eden < # sim sağ
ve esen olma, güvenli olma <
Akad salâmu(m) II, selemu
huzurlu, barış içinde olmak,
arkadaş dost olmak barış
yapmak, barışmak < Akad
salâmu(m) II, sağlıklı, sağlam
olmak, iyi, hoş olmak < ?Süm
SALIM, SİLİM -> selam
müslüman < Fa müslimân (müslim
çoğ.) < # sim sağ ve esen olma,
güvenli olma < Akad salâmu(m)
II, selemu huzurlu, barış içinde
olmak, arkadaş dost olmak barış
yapmak, barışmak < Akad
salâmu(m) II, sağlıklı, sağlam
olmak, iyi, hoş olmak < Süm
. SALIM, SİLİM? -> selam
*Fa -an çoğul takısıyla
(Nişanyan, 314)
müstahkem sağlamlaştırılmış < Ar
mustahkam sağlamlaştırılmış <
Ar istihkâm pekiştirme, tahkim
etme < # hkm 1 . yargılama, karar
verme, hükmetme, egemen olma
2. güçlü ve pek olma Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavramak, bildirmek — > hüküm
müstakbel < Ar mustaqbal
kendisine yönelmen < Ar qabül
benimseme < # qbl 1. ön tarafa
dönme, yaklaşma, karşılaşma, 2.
birinin önderliğini kabul etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
qubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram — ■» kabul
müstecir < Ar müste’cir kiracı <
isti ’câr kira, gelir elde etme
amacıyla işletme < Ar ecr ücret
< # ecr ücret ödeme, emeğin
karşılığını verme < Akad
agâru(m) bir evi, insanı, hayvanı -
vb. kiralamak — ► ecir/ ecr
müstehlik < Ar mustahlik istihlak
eden, • tüketici < Ar istihlâk
tüketme < Ar helâk tükenme,
yokolma, ölme < # hlk < Akad
halâqu(m), helequ kaybetmek,
kaybolmak, kaçmak, mahvolmak
— > helak
müstemleke istimlak edilmiş şey
veya ülke < Ar istimlâk mülk
edinme, mülke el koyma < Ar
mülk sahiplik, egemenlik,
hükümranlık < # mlk sahip olma,
egemen olma < Akad malâku III
yönetmek, hüküm sürmek, idare
etmek, hükmetmek < BSem — >
mülk
müstesna benzerlerinden üstün olan,
bezerler! az bulunan, ayrıcalıklı,
ayrı tutulan, dışındaki, ayrı
tutularak, hariç, kural dışı < Ar
mustadna istisna edilmiş > Ar
istiOnâ hariç tutma, dışlama, bir
yemin veya sözleşmeyi hukuken
259
geçersiz kılacak şekilde (kötü
niyetle) bir şart ileri sürme < Ony
iki < Akad sina II. sena, sitta iki
(2) — > istisna — > sani
müsteşrik < Ar (Osm) müsteşriq
doğu bilimci, oryantalist < Ar
şarq gün doğumu, doğu < # şrq
ışıma, aydinlanma, güneş doğma
Akad sarahu(m) I, gurur
duymak, aydınlatmak, parlatmak
— » şark
müşteri (yıldızı), güneşe 5.
yakınlıktaki gezegen, Jüpiter, ET
Erendiz < Ar al -muştan < Akad
mustarîlu Merkür gezegeninin
adı < ? Akad mustertum uyanma
zamanı, sabah vakti < eru(m)
uyandırmak
*bazı kaynaklarda Jüpiter,
bazılarıda ise Merkür (Mars)
*bkz Akad seru(m) II, sıra
‘sabah’
Fa Moştari
müteai < Ar muta ’al yüce yücelmiş,
< Ar ta 'âlâ yüceldi < Akad
elû(m) III, alûm yükselmek,
çıkmak, ortaya çıkmak, doğmak,
yüksek, ulu olmak — > ali
nüteakip < Ar müte ‘âkib birbirini
izleyen < te'âkub birbiri ardından
gitme < # ‘qb ardında olma <
Akad eqbu topuk, ökçe, bir şeyin
geride kalan kısmı — ■» akab(inde)
mütedeyyin < Ar mutadayyin dindar
< # dyn bir dine mensup olma <
Ar dîn < # dyn bir dine mensup
olma < İbr/Aram dîn ibadet,
ritüel, dini kurallar sistemi <
Akad dînu(m), Asur denu(m),
(hukuki) karar, dava, yargılama,
duruşma, davanın görülmesi <
Akad diânum, daha geç dânu,
hüküm vermek, hükmetmek,
yargılamak, muhakeme etmek <
Siim Dİ; Dİ.KUD hak, dava,
mahkeme, yargıç hakim, hakem,
hükmetme, yargılama — » din
müteferrik < Ar mutafarriq ayrı ayrı
< tafarruq ayırt etme < Ar farq <
# frq ayrı olma, ayrışma < Akad
parâqu ayırmak, bölmek — » fark
mütehassis < Ar mutahassis
duygulanmış < Ar tahassasa
duygulandı, hassaslaştı < Ar
hassas çok hisseden, duyarlı <
Ar hiss duygu < # hss duyma,
hissetme < hassa duydu, hissetti
< Akad hasâsu(m) düşünmek,
hatırlamak; bilinçli, farkında
olmak, anmak, anlamak,
kavramak, niyet etmek > Akad
hasîsum kulak, akıl, anlayış,
zeka, Akad hissatu(m), hissettim
anlayış, . zeka, kavrayış, akıl,
hafıza, hatırlama his/hiss-
mütekabil < Ar müteqâbil karşılıklı
< Ar qabül benimseme < # qbl 1 .
ön tarafa dönme, yaklaşma,
karşılaşma, 2. birinin önderliğini
kabul etme, benimseme, katılma,
içine alma, konukseverlik
gösterme < Akad qubbulu kabul
etmek, almak, onaylamak <
Aram tekabül — > kabul
mütercim Ar tercüman çevirmen <
Aram türgemânâ Akad
ragâmu(m), bağırmak, çağırmak,
haykırmak; dava açmak, iddia
etmek, hak talep etmek > Akad
targumannu(m), turgumammum,
targamannum > Ugar
targimiânu tercüman, çevirmen
tercüman
müteselsil < Ar mutasalsil silsile
halinde olan. < Ar sllsllsf zincir,
silsile, < # sisi < Âkad
serse(r)ru(m) sirsirum zincir
halkası < Süm (URUDU)
SER, SER -► silsile
müteveffa < Ar mutawaffa n vefat
etmiş olan < tawaffâ < # wfy
ödeme, bir görevi yerine getirme
< Aka û yapıt güzel, latif, zarif,
hoş 1 — > vefa
mütevekkil < Ar mütewekkil tanrıya
güvenen < Ar tewekkül 1.
güvenme, 2. Tannya güvenme,
kadere razı olma < # wkl
sorumluluk yüklenme, güvene
dayalı bir iş verme < Akad
(w)aklu(m), uklu müfettiş,
kontrol memuru, işçilerin,
tapmak törenlerini yöneten
(kadın) idareci < Süm
(LÜ)UGULA -> vekâlet
mütevellit tevellüt eden, doğmuş,
dünyaya gelmiş, meydana
gelmiş, ileri gelmiş < Ar
mutayvallid < Ar îawalada doğdu
< Akad (w)aîâdu(m), uludu,
malâdu doğurmak — > velet
müttehit < Ar müttehid (VIII) birlik
olan, < Ar w ahde (t) birlik <#
whd bir < Akad (w)edu(m),
ettu(m) tek, yalnız vahdet
müvekkil < Ar muwakkil vekil
edilmiş olan < # wkl sorumluluk
yüklenme, güvene dayalı bir iş
verme < Akad (w)aklu(m), uklu
müfettiş, kontrol memuru,
işçilerin, tapmak törenlerini
yöneten (kadjn) idareci < Süm
(LÜ)IIGULA -> vekâlet
müzakere < Ar mudâkara < Akad
zakâru(m), saqâru(m), zagâru
konuşmak, söylemek, demek — »
zikir/zikr-
müzekker eril, erkek cins < Ar
muöakkâr Akad zakkâru(m),
zakrum adam, erkek < zikâru,
Akad zikâru(m) zikru, zikkaru
erkeklik organı, Akad - zagâru,
sagâru “to Project, stick up;
build high” ??? > Akad
ziggurâtu
*Akad zagâpu(m), sagâpu,
zakâpul Bir bitkiyi dikmek, bir
şeyi dik koyma, kazık sokmak,
(Akad) a/isqup < Süm?'
[(GIS.GUB], mezar taşı dikilmiş,
• penis kalkmış, kapı heykel
konulmuş (olma), dikilmiş, penis
kalkmış, (bir şey) dikine
(konmuş)
Tr müzekker (erkek cins),
zeker, . * ziggurat
(Mezopotamya’ daki piramitlerin
adı).
Not: Ziggurat her ne kadar Akadca
zagâru ya bağlansa da zakkâru
(zeker, erkeklik organı)
kelimesine bağlanması daha
doğru olacaktır.
*Süm ZI (-d) kaldırmak, silmek,?,
ZI(-g), taşımak, kaldırmak ?, ZI(-
G) ayağa kaldırmak — » zeker
müzekkere bir iş için, herhangi bir
üst makama yazılan yazı,
yargılama makamının, bir kararın
yerine getirilmesi konusunda
belli bir makama yazdığı yazı <
Ar mubakkard < Akad
261
zakâru(m), saqâru(m), zaqâru
konuşmak, söylemek, demek — »
zikir/zikr-
müzeyyen öi süslenmiş bezenmiş <
Ar muzayyân < Akad za ’ânu(m),
zânu süslenmiş, tezyin edilmiş
olmak — > zanaat
müzmin < Ar müzmin kronik <
imzan uzun zaman kalmak, uzun
sürmek, kronikleşmek < # zmn <
Ar/Fa zemân zaman < EFa
zamânak/jamanak Aram zmân,
zemanâ İbr zmân, zemân kader,
şans, mevsim bayramı < Akad
simânu(m,) simannu, Asur
simunu doğru zaman, dumm,
mevsim, zaman (i(na))simin +
zaman, ne zaman, -dığı zaman” <
(w)asâmu(m), usâmu dumm, yer
ve zaman olarak uygun olmak
— > zaman
*Akad züzâ zaman zaman, azzüzâ,
< zâzu(m) ayırmak, dağıtmak,
paylaştırmak
*Sami ve îran dillerinde ortaktır
(Nişanyan 485).
N
naaş < Ar na ‘ş ölünün üzerine
konduğu platform, tabut < # n‘ş
kalkma, canlanma, dirilme <
Akad nasû(m) II, Asur
nasâ’u(m) kaldırmak,
yükseltmek çıkmak, taşımak — ►
neşet
Nabi öi haberci, haber veren < Ar
nabîy peygamber < #nwb <
Aram ndbiyâ, İbr nâbî <
Aram/İbr # nb ’ çağırma, ilan
etme, bildirme < Akad nabû(m)
II, çağırmak, adlandırmak
nabâ ’ıım adlandırmak,
emretmek, buyurmak, karar
vermek — » enbiya — *■ nebi
nadas Nişanyan 318’ e göre Yun
vscctoç (neatos) E Yun neatös
nadastaki tarlanın yeniden
işlenmesi < neân (nadastaki
tarlayı) yeniden sürmek < neos
yeni.
*belki Akad nidütufm) terk,
terkedilmiş olma, metruk olma,
toprağın işlenmemiş olması,
yıkılmış yerler, ülke < Akad
nadû III, nadâ’um atmak,
fırlatmak vaz geçmek, feda
etmek; çöl, reddedilmiş,
terkedilmiş
nafta petrolden 100-250° C arasında
damıtılan ürün < İng naphîa <
Yun vacpOaç (naftas), nafta <
EYün vacpöa nafta neft, ham
petrol < Aram neptâ < Akad
naptu(m)
*İtal nafta, naftalina(?), İsp nafta
İng: naphta,
naftalin < fr naphtaline petrolden
elde edilen kokulu bir madde <
Yun vdıpöaç (naftas), nafta <
E Yun vdıpOa nafta neft, ham
petrol < Aram neptâ < Akad
naptu(m) — » nafta
*İtai nafta, naftalina(? ) j İsp nafta
İng: naphta, Fr naphtaline
namahrem < Fa na mahram hareme
girilmesine izin yerilmeyen
kimse, yabancı < Fa nâ değil <
Ar mahram yasak, tabu, kusal,
özel alana veya hareme ait olan <
Ar haram yasak, tabu, kutsal
dokunulmaz < Akad harâmu II
ayırmak, bölmek, kesmek
262
nane < Ar na‘na ‘ nane (Yörs. nana)
< # n‘n‘ < Akad ananihu ,
nana/ ih U nane > İbr nana/,
Aze nane. Fa na/na ‘ <— anık
nar 1 < Fa nâr/enâr nar ağacı ve
meyvesi < Ar rumannah < Süry
rummânâ < Ugar Irmnt < Akad
lurmûm, larimâ ’u, lurinnu,
hırımı, - lurimtu(m), lu/larindu
nar / < Akad nurmû, nurunu nar
< Süm (GİS.)NU.ÜR.MA > Hit
(GÎ S . )NU . ÜR. M A nar (Ertem
.1974, s. 58), İbr rimmön
nar 2 < Ar nâr ateş < Ar nür ışık <
nwr aydınlık olma, aydmlanma.<
Akad nuru I, ışık < Akad
nawâru(m), namâr^u, parlak
olmak, aydınlık olmak — > nur
nara < Ar na ‘re, na‘ra(t) kükreme,
nara < # " n/r Akad nâ’eru,
nâ’/h.iru, ne’iru aslan kükremesi
< Akad na’âru(m) kükremek,
heybetli ses çıkarmak, bağırmak,
hırlamak > İbr na ‘ar hırıltı,
hırıldama
nardenk elma erik, kızılcık veya nar
meyveleriden birinden yapılan
pekmez. Adını nardan almış
olmalıdır < Fa nâr/enâr nar ağacı
ve meyvesi < Ar rumannah <
Süry rummânâ < Ugar Irmnt <
Akad lurmûm, larimâ ’u, lurinnu,
lurînu, lurimîu(m), lu/larindu
nar < Akad nurmû, nurunu nar <
Süm (GİS.)NU.ÜR.MA -> nar 1
nardin bir çeşit sümbül < Fa nardin
< Akad lardu, laradu (a grass,
Nardus) > İbr nard, Sür nardin
narenciye < Ar nârenc portakal,
turunç < Fa nâreng (Nişanyan,
320’ de Hindi dilinden geldiğine
işaret eder)
*belki nar kelimesinden geliyor?
nazar bakış, görüş, göz atma;
uğursuz < Ar nazar < Ar nazara
bakma, gözetme, bekçilik etme
(# nzr) < Akad naşâru(m),
bakmak, gözlemek, korumak,
muhafaza etmek, korumak dikkat
etmek <— intizar, manzara,
muntazır, münazara, nazar,
nazarlık, nazaran, nazariye,
nazır, nazire, nezaret
nazaran 1. göre, bakılırsa, 2.
nispeten, nispetle, kıyasen < Ar
nazar < Ar nazara bakma,
gözetme, bekçilik etme (# nZr) <
Akad nasâru(m), bakmak,
gözlemek, korumak, muhafaza
etmek, korumak dikkat etmek
— ► nazar
nazariye bilimsel görüş < Ar nazar
< Ar nazara bakma, gözetme,
bekçilik etme (# nZr) < Akad
naşâru(m), bakmak, gözlemek,
korumak, muhafaza etmek,
korumak dikkat etmek — » nazar
nazarlık nazar dağmesine karşı
kullanılan boncuk, vs. < Ar
naz,ar < Ar nazara bakma,
gözetme, bekçilik etme (# nZr) <
Akad naşâru(m), bakmak,
gözlemek, korumak, muhafaza
etmek, korumak dikkat etmek
nazar
nazır bakan < Ar nazır < Ar nazar
< Ar nazara bakma, gözetme,
bekçilik etme (# nZr) < Akad
naşâru(m), bakmak, gözlemek,
korumak, muhafaza etmek,
korumak dikkat etmek — » nazar
263
t
nazire < Ar nazıra' bir başkası
yerine olan şey, bir başkasına
bakarak yapılan şey < Ar nazir
bakarak, görece, benzer < Ar
naz,ar < Ar nazara bakma,
gözetme, bekçilik etme (# nZr) <
Akad naşâru(m), bakmak,
gözlemek, korumak, muhafaza
etmek, korumak dikkat etmek — »
nazar
nebat < Ar nebat tohumdan çıkan
her şey, bitki < # nbt tohumdan
çıkma filizlenme, filiz < Akad
inbu(m), enbu, imhu meyve,
çiçek > İbr ‘enav asma, üzüm,
Ugar ghnab, Fa ‘enab <—
münbit
nebi peygamber < Ar nably
peygamber < #nwb j < Aram
nobiyâ, İbr nâbı < Aram/İbr #
nb ’ çağırma, ilan etme, bildirme
< Akad nabû(m) II, çağırmak,
adlandırmak nabö ’um
adlandırmak, emretmek,
buyurmak, karar vermek — ■»
enbiya — » Nabi
neccar doğramacı, marangoz, dülger
< Ar neccâr doğramacı < Akad
nagâru(m) 1, nan/mgânt,
naggâru doğramacı, marangoz <
■ Süm [(LÜ.)NAGAR] dülger,
doğramacı
nefaset nefis olma durumu < Ar
nafâsa < Akad napîsufm (nefes)
< Akad napâsu(m) I soluk, nefes
almak nefes
nefes < Ar nafas soluk, < # nfs,
Aram napdşâ soluk alma <
Akad naplsu(m) nefes, teneffüs
< Akad napâsu(m) I soluk, nefes
almak, açık olmak, ferah olmak >
İbr npş serbestçe soluk alma
enfes, nefaset, nefis 1 , nefis 2 ,
nüfus, teneffüs
nefis 1 / nefs- (kısa i ile) < Ar nefs
ruh, benlik, kimlik, kişi < # nfs
soluk alma < Akad napâsu(m) I
soluk, nefes almak — > nefes
nefis 2 (uzun i ile) < Ar nefis çok
değerli, < # nfs < Akad
napTsu(m) nefes < Akad
napâsıı(m) 1 soluk, nefes almak,
nefes
neft Organik maddelerin
ayrışmasından oluşan tutuşur
sıvıların bir çoğuna verilen ad.
Çoğunlukla boyacılıkta
kullanılan, petrol türevlerinden
bir çeşit mineral yağ, neft yağı <
Ar/fa neft petrol < Aram neptâ
< Akad naptıı(m) Azer neft. Fa
naft, Tat neft — » nafta
nehir < Ar nahr < # nhr gürül gürül
akma < Akad nâm (m) /, ırmak,
akarsu, kanal > İbr nâhâr, Ugaı
nhr. Aram nahrâ Sür nahra, Fs
nahr
nektar tanrılara özgü ölümsüzlül
içkisi, belli oranda şeker v<
glikozla seyreltilmiş meyve özi
< Fr nectar çok leziz içki, meyv<
veya bal özü < EYun vsıcuaj
nektar tanrılara özgü ölümsüzlü]
içkisi, İbr/Aram niqtar tütsü il
kokulandırılmış şarap < İb
niqtar tütsülenmiş < İbr/Aram
qtr duman tütmek, tütsülemek ■
Akad qatrânu katran ağaç
(sedir) reçinesi? < qatâru II
ateş, tütsü vb. tütmek, dumaı
yanık, (dumanla, isle) karartma
— > katran 1
264
nema artış, bereket faiz, ürem < Ar
nama artma, çoğalma, faiz < Ar
nama arttı, çoğaldı, bereket bııldu
< Akad nemelu(m), Asur
neınelu(m), kazanç, gelir
neşet < Ar neş’e(t) kaynak, köken,
çıkış < # nş’ doğma çıkma <
Akad nasû(m) II, Asur
"Mit
nasâ ’u(m) kaldırmak,
yükseltmek çıkmak, taşımak — >
inşa, menşe
nezaret »bakma, gözetme, denetim,
kontrol, nezarethane < Ar nizâm
bakma, gözetme < Ar nazar <
Ar nazara bakma, gözetme,
bekçilik etme (# nZr) < Akad
naşâru(m), bakmak, gözlemek,
korumak, muhafaza etmek,
korumak dikkat etmek — > nazar
nezir adak < Ar nazır < Akad
nadârum II, nezretmek, adamak,
yemin etmek, vakfetmek, ant
içmek < BSem — * nezr
Nezir öi Kendini Tanrı’ya ve ibadete
adayan. Bir dilekte bulunan, adak
adayan < Akad nadârum II,
nezretmek, adamak, yemin
etmek, vakfetmek, ant içmek <
BSem — » nezretmek
nezle < Ar nezle (t) inme nezle < #
nzî inme < Akad nazâlu(m) su
vb. dökmek, akıtmak, boşaltmak,
Akad nezû dökmek, serpmek,
fışkırtmak; (insan veya hayvan)
idrar veya dışkı boşaltmak <—
menzil, nüzul, tenezzül, tenzil
nezr < Ar nazr < Akad nadârum
II, nezretmek, adamak, yemin
etmek, vakfetmek, ant içmek <
BSem nezretmek
nezr (etmek) adamak < Akad
nadârum II, nezretmek, adamak,
yemin etmek, vakfetmek, ant
içmek < B.Sem — > nezr, nezir,
Nezir
nikah < Ar nikâh evlenme işlemi,
nikah (# nkh) < Akad niâkıı(m),
nâku (birisiyle) cinsel ilişkide
bulunmak, cinsel ilişki izni >
Akad miat /. II, cinsel ilişki,
nisa kadınlar < Ar nisâ ( # nws
çoğ.) < Ar an s (# ’ns) insanoğlu,
insanlar < # ins insanlık, tüm
insanlar, "mâş/’anâşâ halk,
kavim < Akad nisu(m), riîsu,
nesu çoğ. nisü halk, insanlar <
Akad nesu (m) ne’âsum, na’ösum
yaşamak, (yeniden) . canlanmak
— > insan
nisan < süry, Ar riîsân(nun) < Akad
nisa(n)nu(m), nisa(n)nu(m),
nisakku, nisan/ggu ilk meyve,
ürün,l. Babil ayı < Süm N1SAG
ilk meyve; ilk üzüm? > Akad >
İbr nîsân
*Akadca’daki birinci aydır,
nisvan kadınlar < Ar niswân ( # nws
çoğ.) < Ar nisâ ’ < # ins insanlık,
tüm insanlar, ‘inâş/’anâşâ halk,
kavim < Akad nisu(m), nîsu,
nesu çoğ. nisü halk, insanlar <
Akad nesu(m) ne ’âsum, na’âsum
yaşamak, (yeniden) canlanmak
— > inşa
nitr(o)- Fr/İng nitr(o)- azot Yun
nitron sodyum karbonat, (soda)
veya potasyum nitrat (güherçile),
Emıs ntr, nlrj, nlry.t (netyeri),
nîrjSm ‘ (güney Natron), nlrj m
Hw (kuzey Natron) Mısır’da bir
265
m
vadinin adı < (?) Akad nit(i)ru
güherçile, sodyum
*Ibr net er, Ar natrun / nitrun ,
Yun vtıpov (nitron)
İtal nitro, İspanyolca: nitro, İng
nitre
^Türkçe’ye Batı dillerinden
geçmiştir. Batı dillerine de
Yunanca ya da Arapça
vasıtasıyla girmiştir? Ayrıca eski
Mısır dilinde (nTrjSm).
nitrat < Fr nitrate—* nitr(o)-
nohut < Fa nuxüd < ?Ar nuqd,
nuqud < Akad niqdu(m) bir bitki
(nohut?)
*Johannes C. De Moor “Frustula
Ygaritica” JNES XXIII, no 1,
s. 355-365
nur < Ar nür ışık < nwr aydınlık
olma, aydınlanma < Akad nuru
I, ışık < Akad nawâru(m),
namâru, parlak olmak, aydınlık
olmak <— nuranî, Aynur,
minare, münevver, nar 2 ,
Nuray, Nurbanu, Nurçin,
Nursel, Nurten, Nurgül,
Nur hay at, Nuri/ -ye, Nur an,
Nurol, Nurhan, Nursel, tenvir
*Nur’la başlayan veya biten diğer
bazı isimler, Binnur, Bimur,
Gülnur, Mahinur, Nural,
Nurbanu, Nurcan, Nurdal,
Nurdan, Nurdoğan, Nurel,
Nurgör, Nurışık, Nurkan, Nurkut,
Nuröz, Nurperi, Nursaç, Nursal,
Nursan, Nurseli, Nursen, Nursev,
Nursevim, Nursevin, Nurşen,
Nurtopu, Şennur, Tennur
Nur an öi Işıklı, aydınlık, aydın < Ar
nür ışık < # nwr aydınlık olma,
aydınlanma < Akad nüm I, ışık
< Akad nawâru(m), namâru,
parlak olmak, aydınlık olmak — >
nur
Nurani nurlu, mübarek görünüşlü,
görünümü saygı veren ve şanlı,
Fa nurani < Ar nür ışık < nwr
aydınlık olma, aydınlanma <
Akad nuru 1, ışık < Akad
nawâru(m), namâru , parlak
olmak, aydınlık olmak — » nur
Nuray öi ay ışığı < Ar nür ışık < nwr
aydınlık olma, aydınlanma <
Akad nuru I, ışık < Akad
nawâru(m), namâru, parlak
olmak, aydınlık olmak — > nur
Nurbanu Işık Hanım, Nur hanım, <
Ar nür ışık < nwr aydınlık -olma,
aydınlanma. < Akad nuru I, ışık
’< Akad nawâru(m), namâru,
parlak olmak, aydınlık olmak — »
nur
Nurcan öi nur + Fa can can < Akad
nüru I, ışık < Akad nawâru(m),
namâru, ışıklı, parlak, aydınlık
olmak — » nur
Nurçin Işık parıltısı, ışık toplayan <
Ar nür ışık < nwr aydınlık olma,
aydınlanma < Akad nüm I, ışık
< Akad nawâru(m), namâru,
parlak olmak, aydınlık olmak — >
nur
Nurdan öi Işıktan yapılmış, ışıktan
ibaretmiş gibi parlak olan <
Akad nüru I, ışık < Akad
nawâru(m), namâru, -İşıklı,
parlak, aydınlık olmak — > nur
Nurettin < Ar nureddm dinin ışığı <
Ar nür ışık < # nwr aydınlı!
olma, aydınlanma < Akad nün
1, ışık < Akad nawâru(m)
266
namâru, parlak olmak, aydınlık
olmak — * nur, din
Nurgüi öi < Ar nür ışık < nwr
aydınlık olma, aydınlanma <
Akad nüru I, ışık < Akad
nawâru(m), namâru , parlak
olmak, aydınlık olmak + gül — »
nur
Nuri-Nuriye öi Işık ve ışıktan gelme,
ışıklı, aydınlıklı < Ar nür ışık <
nwr aydınlık olma, aydmlanma.<
Akad nuru I, ışık < Akad nuru I
ışık ■ < Akad nawâru(m),
namâru, parlak, aydınlık olmak
— > nur
Nurol öi ışık saç, ışık ol, nur gibi
aydınlık ol Akad nüru I, ışık <
Akad nawâru(m), namâru,
parlak aydınlık, ışıklı olmak — >
nur
Nursel öi Işık seli, akım < Ar nür
ışık < nwr aydınlık olma,
aydınlanma < Akad nüru I, ışık
< Akad nawâru(m), namâru,
parlak olmak, aydınlık olmak — >
nur, sel
nüfus < Ar nufüs {nfs çoğ.) kişiler <
Ar nafs kişi < Akad napîsu(m)
nefes < Akad napâsu(m) I soluk,
nefes almak — > nefes
nüsha (yazıda) kopya, bir kitabın
temiz yazılı örneği < Ar nusxa(t)
bir yazıyı kopyalama, temize
çekme < # ns% dikkatle yazma,
temize çekme < Aram îiuss^ü <
Akad nas(jıı(m ) sükülmüş, kopuk
bir tableti kopya etmek, temize
çekmek < Akad nasâhu
koparmak, sökmek, hareket
etmek, yola çokmak 4— istinsah,
muska
nüzul < Ar nüzul aşağıya iniş, inme,
hastalık, fe nezle < Ar nezle( t) inme
nezle< # nzl inme < Akad
nazâlu(m) su vb. dökmek,
akıtmak, boşaltmak; Akad nezü
dökmek, serpmek, fışkırtmak;
(insan veya hayvan) idrar veya
dışkı boşaltmak — > nezle
Ö
öşür/öşr- < Ar 'uşr onda bir,
mahsulün onda biri şeklinde
alman vergi, aşar, < # ‘şr 1 on
(10) < akad eser on (10) — » aşar
P
par(-lamak), parıldamak, parıl-tı,
pırıl-tı ışıklanmak, ışımak,
alevlenmek, ışıltılar saçmak, ? <
İtal brillo kristal < Lat beryllus
/ < Ar billür kristal < E Yun
(3epoAAoç berüllos zümrüt,
akuamarin ve benzerlerini
kapsayan değerli taş türü ? <
Akad barâru parlamak, yıldız
(gibi) parıldamak, kıvılcımlar
saçmak? < Akad barâqu(m)
aydınlatmak, ışık vermek,
parlamak — > ? bereket
perşembe < Fa pencşembe haftanın
beşinci günü, pena (Fa) beş +
şenbe / şenbih < Aram # şbw‘h
1. cumartesi, 2. hafta < İbr
şebbât dinlenme günü, cumartesi
< # şbt dinlenme < Akad sabâtu
veya Sabatu(m) (11. Babil ayı) <
şubat
pire < ET bürge < ? Ar burgüt <
Akad persâ um, per ’asum,
parsa ’u, pa/ursu ’u, persa ’u,
267
pimi’ zıt pire > İbr par'ös, İtal
pulce pire, İsp pıılga
^Kelimelerin benzerliği
düşündürücüdür.
pirpirim/pürpürüm yörs. Semizotu.
Ağızlarda piirpürüm olarak da
geçer (EREN 1974s. 335) < Erm
p'rp’rem semizotu < Fa
parpamın < Aka d parparhû ,
papparljıı. papparhllıtm ,
papparljâtıı semizotu < Sünı
BABBAR. Hl(.SAR)
R
rab/rabb- < Ar râhb usta, efendi,
tanrı < # rhh büyük olma,
büyütme, yetiştirme < Akad
ra biı II. Ruba 'um, büyük olmak,
büyümek < Akad rabıt I.
rahiu(m) “büyük " < Akad rabıt
II. büyük olmak, büyümek >
Akad rah, şef, idareci
*Ugar rb, rabbu , İbr rab çok,
sayıca çok, Fen rb büyük-çok,
Yun f paPf3(s) (rabbe,
'pap(3o(n)v(s)ı (rabbo(u)n(e)i)
— » erbab, mürebbiye, rebap,
terbiye
radde < Ar râdde(t) ulaşılan nokta <
# wrd ulaşma, varma < Akad
( w)arâdu(m ) eredu, urâdu geri
dönmek, geri gitmek, nesil,
zürriyet, soy — > vürut
rahim 1 (kısa i ile) < Ar rahim 1,
rihm uterus, döl yatağı < # rhm
merhamet etme, sevme < Akad
remu(m), rîmu rahim, döl yatağı,
şefkat, merhamet, rikkat < Akad
remu(m) > Astır re’dmu(m)
merhametli olmak, birine şefkat
duymak, sevecen olmak +—
istirham, merhamet, merhum,
rahim 2 , rahman, rahmet 2
*Karş. İbr rakam, Aram # rhm
(rahim),
*Akad râmu(m) II, ra’ amit (m),
ramâmıt sevmek âşık olmak
sevgi, aşk
rahim 2 (uzun i ile) < Ar rahim
merhamet eden, Allahın bir sıfatı
< # rhm merhamet etme, sevme <
Akad remu(m), rîmu rahim, döl
yatağı, şefkat, merhamet, rikkat
< Akad remu(m), Asm
re’âmu(m) merhametli olmak,
birine şefkat duymak, sevecer
olmak, ayrıca Akad râmu(m) II
ra’âmıı(m), ramâmu sevmek aşıl
olmak sevgi, aşk -—>• rahim 1
rahip < Ar râhib Hristiyan diı
adamı < # rhb saygı gösterme
çekinme < # rbb büyük olma
büyütme, yetiştirme < Aka«
rabû II. r aba’ um, büyük olmak
büyümek < Akad rabû .
rabht(m) büyük < Akad rabû j
büyük olmak, büyümek > Aka
rab, şef, idareci — » rab,
rahman < Ar rahman Allahın b
sıfatı < Ar rahim merhamet ede]
Allahın bir sıfatı < # rh
W
merhamet etme, esirgeme sevn
< Akad remu(m), rîmu rahir
döl yatağı, şefkat, merhamt
rikkat < Akad remu(m), Ası
re ’âmu(m) merhametli olma
birine şefkat duymak, seveo
olmak rahim 1
*Akad râmu(m) II, ra ’dmufr
ramâmu sevmek âşık olm
sevgi, aşk
rahmet 1 < Ar rahme(t) acıma,
' merhamet < Ar rahim merhamet
eden, Allahın bir sıfatı < # rhm
merhamet etme, esirgeme sevme
< Akad remu(m), rimu , şefkat,
merhamet, rikkat, rahim, döl
yatağı < Akad remu(m), Asur
re ’âmu(m) merhametli olmak,
birine şefkat duymak, sevecen
olmak — ► rahim 1
*Akad râmu(m) II, ra’âmu(m),
ramctmu sevmek âşık olmak
sevgi, aşk
rahvan (?) < Fa röhvend yollu, hızlı
giden at, râh/reh yol < ? Akad
urhu(m) I, Asur arhu yol + Fa
vend gelen — > gümrah
*gümrah, harcırah, rehber
keşimeleriııdeki rdh- hecesi
Akadca kökenli olmalıdır <
Akad urhu(m) I, Asur arjju yol
raiyet < Ar ra ‘iye (t) sürü hayvanı,
davar < # r‘y hayvan gütme,
gözetme < Akad re ’û(m), ra’û,
rey/wû çobanlık yapmak, bir şeyi
gözetlemek, (bir şey için) hazır
bulunmak — > riayet
rakı < Ar ‘araqi rakı < ‘araq
terleme, damlama, damlatma <
‘rq < Akad râku (sıvılar için)
dökmek < Süm [İR] ?
*Akadcadaki ramaku(m) yıkamak,
yıkanmak, ıslatmak kelimesiyle
eş kökten olabilir mi?
rakkas/e < Ar raqs dans < # rqs
dans etme < Akad raqâdu(m)
dans etmek, sıçramak, sekmek >
raqqiddu(m), râgidıım kült
dansçısı, rigittu bir dans — ► raks
raks < Ar raqs dans < # rqs dans
etme < Akad raqâdu(m) dans
etmek, % sıçramak, sekmek >
Akad raqqiddu (m), râgidıım kült
dansçısı, rigittu bir dans <—
rakkas/e
rasat < Ar raşad gözleme,
gözetleme < # rşd < Akad
raşâdu(m) gizlice bakma
gözetleme (uzay ?)— ► rasathane,
tarassut
rasathane < Ar raşad gözleme,
gözetleme < # rşd < Akad
raşâdu(m) gizlice bakma
gözetleme (uzay ?) + Fa hane
hane, ev — > rasat
reaya < Ar re ‘âyâ ( ra'Iyet çoğ.)
davar, sürü < # r‘y gözetme,
davar gütme < Akad re’û(m),
ra’û, rey/wû çobanlık yapmak,
bir şeyi gözetlemek, (bir şey için)
hazır bulunmak — > riayet
rebab < Ar rabâb 1. ustalık,
virtiyözlük, 2. bir çalgı < # rbb
usta olma, hâkim olma < Akad
rabû II, rabâ’um, büyük olmak,
büyümek —>• rab
redif Son dönem Osmanlı ordusunda,
askerlik görevini bitirdikten
sonra yedeğe ayrılan er < Ar
radif asker yedeği < # rdf
arkasından gitme < Akad
redû(m) asker; Akad redû(m) /,
Asur radâ’u(m) beraber gitmek,
refakat etmek, kılavuzluk etmek,
yedeğinde götürmek > İbr rdy,
rdvv 2
reis < Ar reis önder, yönetici, lider <
re’s (baş), < # r’s Akad resu(m),
rösu(m) baş, başlama, başlangıç
> Akad ra 'su, re 'su, râsu
Kaidelilerin (Keldanilerin) şeyhi,
yöneticisi < Aram # r’ş reis,
269
*
reisülküttap, resen / re’sen,
riyaset
reisülküttap Eskiden hariciye nazırı,
dışişleri bakanı < Ar reis + (Ar)
el-küttâb (kâtib çoğ.) < Ar reis
yönetici, lider < re’s (baş) < # r ’ş
< Akad r esu (m), râsu(m) baş,
başlama — » reis
resen / re’sen (kendi başına,
bağımsız olarak) < Ar reis
yönetici, lider < re’s (baş) < # r’ş
Akad resu(m), rösu(m baş,
başlama, başlangıç < Aram # r ’ş,
— » reis
riayet < Ar ri‘âye(t) bakma,
gözetme, davar gütme, çobanlık
etme, <# r‘y < Akad re’û(m),
ra’û, rey/yvû çobanlık yapmak,
bir şeyi gözetlemek, (bir şey için)
hazır bulunmak — * mera, meri,
raiyet, reaya
rikkat < Ar rıqqa(t) incelik,
duyarlılık, hassasiyet < # rqq
incelme, duyarlılık gösterme <
Akad raqaqu(m) ince, zarif
olmak <— merak
riyaset başkanlık, önderlik < Ar
ri ’âsd reislik < Ar reis yönetici,
lider < re’s (baş), < # r’ş < Akad
resu(m), râsu(m) baş, başlama,
başlangıç, Akad ra ’su, re ’su,
râsu Kaidelilerin (keldanilerin)
şeyhi, başı < Aram # r ’ş — » reis
rubai Ar < rubai dörtlük, şiirdeki
kıta < rb dört < Akad erbe dört
> erbâ kırk
ruhban < Ar ruhban (; râhib çoğ.)
rahipler< # rbb büyük olma,
büyütme, yetiştirme < Akad
rabû II. Rabâ’um, büyük olmak,
büyümek < Akad rabû I.
$
rabiu(m) büyük < Akad rabû II.
büyük olmak, büyümek — > rahip
— > rab
rutubet < Ar rutübe(t) nem, ıslaklık
< # rtb ıslak olma < Akad
ratâbu(m) nemli rutubetli olmak
> rutibtu rutubet, rutubtu rutubet
S
saat < Ar sâ ‘a(t) 1 . genişlik, en 2. iki
şeyin aralığı, süre 3 . saat < #ws‘
geniş olma < Akad (w)uşşû(m),
muşşû yaymak, dışarıya açmak
■— > vüsat
Sabit < Ar Oâbit, sebat eden, yerinde
duran < # Obt sabit olma < Akad
subtu(m) I, suptu(m) otumlacak
yer, sandalye, ev, ikametgâh
mesken, ikametgâh. ;
*Belki < wasâbum < Akad
(w)asâbu(m), Asur (ekseriyetle'
usâbu(m), oturmak, sakin olma!
— > sebat
safra < Ar safra safra salgısı < # sfı
sarı < Akad azupiru(m)
azupirönu, azuki/arânu, safran -
azupfru arqu sarı > Akaç
azupirânitu safrana benzeı
safran gibi (belki safran sans
renginde olan) — > safran
safran < Ar za ’farân sarı boya vere,
soğanlı bitki < z‘fr— şfr sarı *
Akad azupiru(m), azupirânı
azuki/arânu, safran > azupir
arqu sarı > Akad" azupirânii
safrana benzer > Hit ^ r AZUPİR)
safran safra
*Ar > İtal zajferano, İs
azafran, İng saffron
.270
I fpâlira < Ar sahra çö! < şhr < ?
| r~' Akad şeru(m) arka, üst taraf,
step, bozkır > şerû çöl polisi?
saka su getiren, gu dağıtan, sucu <
gfp Ar saqqâ sucu < # sqy su verme,
f sulama < Akad saqu II, satu I
içmek < Akad saqû III, Asur
saqa’u(m) içki, içecek vermek,
sulamak > Akad saqûtu(m)
sulama — > saka
saki < Ar sâqi saki, içki veren < #
sqy su verme < # sqy su verme,
sulama < Akad sagu II, satu I
içmek < Akad saqû III, Asur
saqa’u(m) içki, içecek vermek,
sulamak > Akad saqûtu(m )
sulama > Ar sâql*> İsp azacân
sucu, su taşıyan, saki, İsp
aceguia şakilik, su taşıma <—
saka, sıska
sakil 6aqîl ağır hantal ' < # Oql < Ar
9aqala tarttı < Akad saqâlu(m),
tartmak, ödemek — » sıklet
sakin < Ar sakin bir yerde oturan,
durgun < Ar sükûn durağanlık,
durma, huzur, hareketsizlik < #
sim 1. hareketsiz olma, durma,
bir yerde oturma, 2. bir yerde
oturma, konaklama, ikamet etme
< Akad sakânu(m), sakânum
koymak, yerleştirmek — > sükun
sako hafif ve şekilsiz ceket, pardesi <
İtal sacco, 1. çuval, torba, 2.
gevşek bir tür ceket < Lat saccus
çuval bezi, çuval, çul < E Yun
gukkoç sâkkos, İbr sâq < Akad
saqqu çuval, torba, harar, kese,
bedene oturmayan kadın veya
çocuk giysisi
sala 'cemaati bayram veya Cuma
namazına çağırmak veya bazı
yerlerde de cenaze için kılınacak
namazı haber vermek için
minarelerde okunan salât < Ar
şalâ(t) namaz < # şlw namaz
kılma, ibadet etme < Akad
şullû, şallû niyaz etmek, rica
etmek, dua etmek, yalvarmak >
şulû, şullû yalvarma, dua >
sullû(m) I, sallüm, yalvarmak,
istirham etmek, dua etmek >
Ugar siy. Aram şelo/ütâ, Sür
tzela, (Ar >) İsp (a)zalâ, salâ,
namaz musalla, salavat
salavat < Ar şalawât (şala çoğ.) Ar
şalâ(t) namaz < # şlw namaz
kılma, ibadet etme < Akad şullû >
şallû niyaz etmek, rica etmek, -
dua etmek; yalvarmak > şulû,
şullû yalvarma, dua > sullû(m) I,
sallûm, yalvarmak, istirham
etmek, dua etmek — ► salâ
salhane Ar salx hayvan derisini
yüzme (< # slx) + Fa hane ev <
Akad salâqu(m) (deri vs.)
yüzmek, kesmek — >■ maslak
* < Akad maslü(m), meslû(m)l ,
masliu(m) (deri) kova, deri paket
sargısı, tuluk; kumaşlar için deri
paket sargısı < ? Akad salû(m) I
batırmak, daldırmak > Aram slh
*salâqu(m) ile salû(m) I arasındaki
anlam yakınlığının izahı zordur
*İbr salah hayvan derisi, post,
Aram slh deri
■ *Nişanyan, 3 84’ de Akad maslü
derisi yüzülmüş
salim < Ar salim emin ve güvencede
olan < # sim sağ ve esen olma,
güvenli olma < Akad salâmu(m)
II, selemu huzurlu, barış içinde
olmak, arkadaş dost olmak barış
271
yapmak, barışmak < Akad
salâmu(m) II, sağlıklı, sağlam
olmak, iyi, hoş olmak < Siim
SALIM, SİLİM? -> selam
saltanat < Ar saltana 1 < Ar sultân
hükümdar (< # sltn), Aram
şultânâ < Aram # slt hükmetme,
iktidar sahibi olma, hükümdar
olma < Akad salâtu(m) I
yönetmek, hüküm sürmek, yetkili
olmak, yönetim, kontrol,
politik/ticari kontrol gücü olmak
— » sultan — > sulta
Sam (yeli) < Ar sâmm zehirleyen, <
# sâmm zehirleme?
*Sam yeli’nin anlamı Nişanyan’m
belittiği gibi şamm (şifalı ot)
veya zehirleme ile ilgili olmayıp
Akad sawûm II, samû, semû
“bir şeyi kavurmak, (fırında)
kızartmak” eyleminden geliyor
olmalıdır.
*Akad sawûm çöl
sanat < Ar şan‘a.(t ) beceri, meslek,
ustalık < # şn‘ el becerisi ile
imal etme tasarlama, düzenleme
< Akad za’ânu(m), zânu
süslemek, bezemek — »
müzeyyen, sanayi, sınai, suni,
tersane, tezyin, zanaat
sanayi sanatlar, meslekler, imalat
işleri < Ar şanâ'i ( şanâ‘a(t )
çoğ.) < Ar şan'a(t) beceri,
meslek, ustalık < # şıı ‘ el
becerisi ile imal etme tasarlama,
düzenleme < Akad za ’ânu(m),
zânu süslemek, bezemek — »
zanaat, sanat
sandık < Ar şandüq sandık < # şndq
< Akad? saddu II, çoğ. saddânu
altın veya değerli objeleri
koymaya yarayan, tahtadan
yapılmış sandık veya kutu
sanduka
sanduka < Ar şandüka(t) sandık Ar
şandüq sandık < # şndq < Akad?
saddu II, çoğ. saddânu altın veya
değerli objeleri koymaya
yarayan, tahtadan yapılmış
sandık veya kutu — * sandık
sani < Ar Oâni ikiye katlayan, ikinci
< Ar iOnân iki < dana ikiye
katladı < Ony iki < Akad sina II.
sena, sitta iki (2) < Akad
sanû(m) I, Asur s aniu(m);
sanitu(m) ikinci, sonraki; Akad
sanû III, sanâ’u(m) iki defa
yapmak — > esna, hamdüsena,
istisna, mesnevi, müstesna,
saniye, sena
*Akad sâ “the two of” su
saniye < Ar dâniyya ikinci şey
ikincil, saatin ikinci
bölümlerinden her biri, saniye ■=
< Ar Bam 1 Ony iki Akad sine
II, sena, sitti iki (2) +— sani
sapta(mak) YT (1935) tesbit etme'
< ? Belki sabit/tesbit • ( < Ar
0b t) grubundan serbest çağrışır
yoluyla türetildiği düşüniilebil
(Nişanyan 2007 417). Saplama
kelimesinin de etkilediği c
düşünülebilir. < # Ohl sabit olrr
< Akad suhtıı(m) l, suptu(n
oturulacak yer, sandalye, e
ikametgâh mesken sebat
v 'Belki < Akad (w)asâbu(m), Ası
(ekseriyetle) usâbıı(m), oturma
sakin olmak — » sebat
sarahat < Ar şarâba 1 berraklı
saflık, kolaş anlaşılır olma «
şrh açık ve berrak olma < Ak:
272
şarâhu(m) II aydınlatmak,
parlatmak, parıltılı olmak <—
sarih, sürahi, tasrih
*Karş. Şark, şerare vb. kelimeleri
sarfınazar < Ar sarfu-n- nazar göz
ardı etme Ar sarf öte yana
çevirme + nazar < Ar nazar <
Ar nazara bakma, gözetme,
bdkçilik etme (# n25*) < Akad
naşâru(m), bakmak, gözlemek,
korumak, muhafaza etmek,
korumak dikkat etmek — ► nazar
sarı) sabır zambakgillerden, sıcak
bölgelerde yetişen, yaprakları
oldukça yüksek bir sapın tepesine
toplanmış olan bir süs bitkisi
“aloe vera”, bir kaktüs türü. Bu
bitkinin etli ve kaim
yapraklarından çıkarılan,
kırmızımtrak esmer renkli
hekimlikte kullanılan bir madde
< Ar şahir bir tür kaktüs, aloe,
Aram şabarâ < Akad şibaru,
şiburu acı bir bitki, “aloe”
;arih <Ar sarih saf, berrak, açık,
anlamı açık olan < # şrh açık ve
berrak olma < Akad şar ahu (m)
II aydınlatmak, parlatmak,
parıltılı olmak — » sarahat
jatır 1 < Ar satr düz çizgi, yazı
sırası < str düz çizgi çizme <
Akad sutar yazı, tablet, stel,
yazı kopyası < Akad satru(m)
yazı(lı), yazılmış < Akad
satâru(m) II, satâru yazmak
sebat < Ar Oebât aynı yerde durma,
hareketsiz kalfna, vaz geçmeme
< # dbt < Akad subtu(m) I,
suptu (m) oturulacak yer,
’ sandalye, ev, ikametgâh
mesken^- isbat, müsbet, sapta-
(mak), sübut, tespit
*belki < Akad (w)asâbu(m) Asm
(ekseriyetle) usâbu(m), oturmak,
sakin(i) olmak
seccade Üzerinde bir kişinin namaz
kılabileceği büyüklükte halı,
veya kumaştan yaygı, namazlık <
Ar sacda' yere kapanma, tapınma
(< # scd) < Aram sgd secde
etme, ibadet etme > ? < Akad
sâgittu tapmaktaki dinsel
törenleri yöneten kadın < Akad
sagu II mabet, tapmak, kutsal
yer, sella, kutsal iç oda — > secde
secde Namazda, alnı el ayalarını,
dizleri ve ayak parmaklarını yere
koyarak alman durum, yere
kapanma < Ar sacda' yere
kapanma, tapınma < Ar sacada
secde etti, tapındı (< # scd) <
Aram sgd secde etme, ibadet
etme > ? < Akad sâgittu
tapmaktaki dinsel törenleri
yöneten kadın < Akad sagu II
mabet, tapmak, kutsal yer, sella,
kutsal iç oda <— mescit
sedir kozalaklı bir ağaç < Fr cedre
sedir ağacı < Yun Ksöpov
kedron E Yun Ksöpoç kedros
katran ağacı, sedir < İbr/Aram
# qtr duman tütmek,
tütsülemek < Akad gatrânu
katran ağacı (sedir) reçinesi? <
qatâru III ateş, tütsü vb.
tütmek, duman, yanık,
(dumanla, isle) karartmak — »
(katran 2 ) — > katran 1
*İbr ‘ittran, Syr ‘ettrana, La t
cedrus, ital cedro İsp cedro,
Fr cedre, İng cedar sedir ağacı
273
Bul katran, Mac katrany, Fa
aattran , Rom catran
safalet < Ar s af ala 1 aşağı veya
aşağıda olma, aşağılık olma < Ar
safala aşağı idi < # sfl aşağı veya
aşağı tabakadan olma İbr/Aram
# şpl altta veya aşağıda olma,
sefil olma < Akad sapâlufm)
aşağıda olmak, gövdenin alt
kısmı, alt, aşağı > İbr şippül alt,
aşağı sefil, süfli
sefil < Ar sefil alçak, hor, aşağı
tabakadan < # sfl < # sfl aşağı
veya aşağı tabakadan olma <
Akad sapâlu(m) aşağıda olmak,
gövdenin alt kısmı > İbr şippül
alt, aşağı — > sefalet
seher gün ağarması, tan vakti < Ar
sahar < # shr, Aram şaydrâ <
Akad seheru, sihiru sabah <
BSem
*karş. Akad seru(m) II, siru
sabah, sabahyıldızı, tan vakti,
gün ağarması > Akad sertu(m)
II, sîrtufm) sabah; seher yıldızı
sekene < Ar sakana 1 {sakin çoğ.) bir
yerde oturanlar < # skn 1 .
hareketsiz olma, durma, bir yerde
oturma, 2. bir yerde oturma,
konaklama, ikamet etme < Akad
sakânu(m), sakânum koymak,
yerleştirmek — » sakin — ► sükun
sekte Ar sakta 1 1. sessiz kalma, 2.
kalp krizi, sara krizi < # skt sessiz
kalma < Ar sükût sessizlik,
susma < # skt sessiz olma <
Akad sakâtu(m) sessiz olmak,
sessiz — * sükut
sel < Ar sayl sel, su akıntısı < Ar
sala su aktı < # syl < Akad
salû(m)I, salû batırmak,
daldırmak, dalmak isale,
mayasıl, selsebil, seylap, seyyal
selâm bir kimseyle karşılaşıldığında,
birinin yanma gidildiğinde veya
yanından uzaklaşıldığmda sözle
veya işaretle bir nezaket gösterisi
yapma, esenlenme < Ar salam 1.
sağ ve salim olma, selamet, barış,
2. selam < # sim sağ ve esen
olma, güvenli olma < Akad
salömufm) II, selemu huzurlu,
barış içinde olmak, arkadaş dost
olmak barış yapmak, barışmak, <
Süm SALIM, SİLİM sağlıklı,
sıhhatli, sağlam
aleykümselâm, İslâm,
İslâmiyet, Müslüm, Müslüman,
salim, selâm, selâmet,
selâmünaleyküm, Selim/-e,
Selma, şeyhülislam, tesellüm,
teslim, vesselam
*Akad salâmu(m) II, sağlıklı,
sağlam olmak, iyi, hoş olmak, <
Süm SALIM, SİLİM sağlıklı,
sıhhatli, sağlam
*Akadca salâmu(m) II, selemu ve
salâniu(m) II (Süm SALIM,
SİLİM) kelimeleri arasında
anlam yakınlaşması veya
kaynaşması olmuş olmalıdır.
Selamet < Ar selâme(t) emin ve
güvencede olma, barış < # sim <
Akad salâmu(m) II, selemu
huzurlu, barış içinde olmak,
arkadaş dost olmak barı;
yapmak, barışmak — » selam
*Akad salâmu(m) II, sağlıklı
sağlam olmak, iyi, hoş olmak ■=
Süm SALIM, SİLİM sağlıklı
sıhhatli, sağlam
274
■ pgmaleyküm < Ar selâmün
aleyküm barış üzerinize (olsun)
# sim < Akad salâmufm) II,
f ''selemu huzurlu, barış içinde
olmak, arkadaş dost olmak barış
yapmak, barışmak Moley-kum
sizin üzerinize < Ar ‘ale(y) üzeri,
üstü, -e karşı, gibi, üzere — ■»
selam
* Akad salâmufm ) II, sağlıklı,
sağlam olmak, iyi, hoş olmak <
Süm SALİM, SİLİM sağlıklı,
sMıatli, sağlam
selatin (< # s II) Aram # s it
hükmetme, iktidar sahibi olma,
hükümdar olma, Aram # slt
hükmetme, iktidar sahibi olma,
hükümdar olma < Akad
salâtu(m) I yönetmek, hüküm
sürmek, yetkili olmak, yönetim,
kontrol, politik/ticari kontrol
gücü olmak — > sulta
sele yayvan sepet < Ar/Fa salla 1
hasırdan örülmüş sepet < Aram
sala < Akad sellu, sillu(m) sepet,
sele, Akad sillu sepet yada
sadak? < Süm GI.GUR.SAL.LA
(ince bir kap)
*İbr ssal, Fa s aile
SelimAe öi selamette olan, sağlam
kusursuz < sim < Akad
salâmufm) II, selemu huzurlu,
barış içinde olmak, arkadaş dost
olmak barış yapmak, barışmak <
Akad salâmufm) II, sağlıklı,
sağlam olmak, iyi, hoş olmak <
Süm [SALIM, SİLİM] : ? -+
selam
Selma öi selamette olma < # sim <
Akad salâmufm) II, selemu
huzurlu, barış içinde olmak,
arkadaş, dost olmak, banş
yapmak, barışmak < Akad
salâmufm) II, sağlıklı, sağlam
olmak, iyi, hoş olmak < Süm
SALIM, SİLİM sağlıklı, sıhhatli,
sağlam — > selam
seîsebil < Ar salsabil bol akan pınar
< Ar sayl sel, su akıntısı < Ar
sala su aktı < # syl < Akad
salû(m)I, salû batırmak,
daldırmak, dalmak + sebil < Ar
sabîl < Aram şabilâ su yolu,
kanal, Samanyolu < Aram # şbl
taşıma getirme — * sel
selvi = servi
sema gök, gökyüzü < Ar sama gök
< # smw çok yükselme yüksekte
olma yücelme < Akad samû "I,
sama ’u gökyüzü, hava «—
aiaimsema, semavi
semavi < Ar samâvî göksel < Ar
sama ’ gök < # smw çok
yükselme yüksekte olma
yücelme < Akad samû I, sama ’u
gökyüzü, hava — » sema
semer yük hayvanı < Yun oapdpı
(samâri) < ? Eyun? adyjıa
(sağma) semer, ağır örtü
(Nişanyan 2007)); < Ar himar
eşek < Akad imeru, iml/ârufm),
Asur emâru(m) eşek İbr hamor,
Sür hemara, Ugar hhmr
*Eşek ve semer kelimeleri
birbirleriyle anlam etkileşimine
uğramış olmalıdır.
semolina < İng semoline irmik <
İtal semola kepekli un, irmik <
Lat simil < EYun aepıSdkıç
semidalis < Aram # smd arpa
ekmeği, irmik bulamacı < Akad
275
samîdu kaba un, irmik, samadu
öğütmek — » simit
*karş. Akad se 'um arpa; ağırlık
ölçü birimi < ? Süm ŞE arpa
sena (öi) övme < Ar Oenâ övme,
yüceltme < # Ony ikiye katlama <
Ony iki < Akad sina II, sena, s itti
iki (2) — » saniye
Sene yıl < Ar sana 1 < Akad
sattu(m), santu(m) çoğ. sanâtu
yıl > Ugar snt, İbr sanat
servi, selvi (cupressus sempervirens)
< Fa serv < Akad surmenu(m),
surmînu(m), sur’înu, surmıru
selvi, servi < Süm SÜRMEN
(SU.ME.EREN, SU.EREN.ME,
EREN.SU.ME),
(GIS)SUR.MÎN 3 ;
GIS.SU.UR.MİN;
(GIS).SU.UR 2 ME
Setre düz yakalı, önü ilikli ceket <
Ar setr , örtünme, Ar sitr peçe,
yaşmak örtü < Akad sataru ince
' bir giysi < Akad sitrum
örtünmek için kullanılan bir çeşit
palto > Hit. seter Ar sitr peçe
(Cebesoy 1995 s.184-186)
*Akad sîtu II kumaş, satû(m) I
düğümlenmiş, bağlanmış,
düğümlü, dokuma, örme < Akad
satû(m) III düğümlemek,
bağlamak
Sevir öküz, boğa < Ar sevir < Akad
süru(m) III boğa > İbr şor öküz,
Sür thaura, Ugar thr, Ebla
thuru, Fa thour,
*EYun ranpoç (tauros) boğa ve
diğer Hint-Avrupa dillerinde
görülen eş kökenli kelimeler (Lat
taurus, İtal toro îsp tor o...)
Semitik kökenli olmalıdır.
seylap su baskını < Fa saylat < Ar
sayl sel, su akıntısı < # syl <
Akad salû(m)I, sahi batırmak,
daldırmak, dalmak + ab Fa ab su
— > sel
seyyal (öi) çök akıcı, akışkan sıvı,
yerinde duramayan < Ar sayyal
çök akıcı < Ar sayl sel, su
akıntısı < Ar sala su aktı < # syl
< Akad salû(m)I, salû batırmak,
daldırmak, dalmak — * sel
sıklet ağırlık, yük < Ar Oiqla ! ( # 6ql)
ağırlık, hantallık < Ar 6aqula
ağar idi, Aram/İbr # şkl ağır
olma, tartma < Akad saqâhı(m),
tartmak, ödemek <— caraskal,
istiskal, miskal, sakil, şakul
sıska < Ar istisqâ kamına su dolma,
beslenme bozukluğundan kamı
şişme < # sqy su verme, sulama <
Akad saqu II, satu I içmek <
Akad saqû III, Asur saqa ’u(m)
içki, içecek vermek, sulamak >
Akad saqûtıı(m) sulama —» saki
siftah bir işe başlama, bir işin
başında bereket duası etme < Ar
istiftâh f < Ar fath açma, bir
ülkeyi İslamiyete “açma” < Ar
fataha açtı < Akad petû(m) II,
pata’ um açmak < Akad petû(m)
I, patium, pat’um açık < Süm
BAD ? Fetih
sikke 1 hayvanları bağlamak için yere
çakılan demir veya ağaç kazık <
Ar sikka Hayvanlarr bağlamak
için yere çakılan demir veya ağaç
çivi, Aram sikkâ/sikkatâ çivi,
saban demiri < Akad sikkatu(m)
I kazık, takoz, kama Asur
s/ziqqatu tahta çivi, çivi, mıh
(sikke) <— meskukat, sikke 2
276 .
■ Akad zaqâtu(m) II (boynuzların
ucıı, diş veya diş gibi şeylerin
ucu, siianlarm ucu, bedenin bir
bölümü) sivri olmak, sivrilmek
Akad zaqdtu(m) I akrep, böcek,
için sokmak
*Akad ziqqu(m) kazık, direk,
destek
* zeker için de karşılaştırılabilir
sikke 2 üzerine para basılan koni
şeklinde demir kalıp, madeni
para < Ar sikkd madeni para <
Ar sakka para basma < # skk <
para basma, Aram sikkâ/sikkdtâ
madeni para < Akad sikkatıı(m) I
kazık, takoz, kama > Asur
s/zlqqatu tahta çivi, çivi, mıh
(sikke) — > sikke 1
' * Akad zaqâtu(m) II (boynuzların .
ucu, diş veya diş gibi şeylerin
ucu, siianlarm ucu, bedenin bir
bölümü) sivri olmak, sivrilmek
Akad zaqütu(m) I akrep, böcek,
için sokmak
*Akad ziqqu(m) kazık, direk,
destek
*zeker için de karşılaştırılabilir
silah savunmak veya saldırmak için
kullamman araç < Ar silâh Silah
< # s/h silahlanma, + ( Fa -
şor karıştıran, çalıştıran) <
Akad siltâhu, siltahhu, ok, ok
başı, Akad suluktu gönderme,
sevketme, öldürme, idam
etme, mal gönderme, sevkıyat
4- müselEah, silahşor
silahşor < Ar silâh silah < # slij
silahlanma < Akad siltâ/ju,
siltâfjfju , ok, ok başı; ya da? <
Akad suluktu gönderme,
şevketine, mal gönderme, mal
gönderme, sevkıyat; öldürme,
idam etme — » silah
silsile < Ar silsile(t) zincir, silsile
< # SİSİ < Akad serse(r)ru(m)
sirsirum zincir halkası < Süm?
(URUDU) SER, SER , <-
müteselsil, teselsül
sima < Ar sîma(t) 1. tip, karakter,
çehre 2. damga, mühür (?)
marka, (Nişanyan 2007, s. 443) <
Akad zimu(m) ‘yüz, yüz
çizgileri, görünüş
simit halka biçiminde üzeri susamlı
çörek < Ar semîd irmik < Aram
# smd arpa ekmeği, irmik
bulamacı < Akad samîdu kaba '
un, irmik, samadu öğütmek,
ezmek > E Yun osjıiödkıç
semidâlis > Lat simil, Ital
semola kepekli un, irmik, İsp
semolina, Fa samid «—
semolina
karş. Akad se’um arpa; ağırlık
ölçü birimi < ? Süm ŞE arpa
*susam sözcüğüyle bir etkileşme
olmalıdır.
sitil bakraç, büyük bakraç su kovası
yörs satıl, satır Türkmen
ağızlarında s etil < Yun
aırka / arnika (situla) ? < ?
Akad sütü III bir cins metal vazo
> Aram, Sür sytla > Ar assitl Kî
Ar satl > lat sîtüla,
*Eren 37 T de kelimenin Farsça
satl, Kürtçe sitil yoluyla
Arapçadan alındığını yazıyor.
sittin < Ar sittîn altmış < # sît altı <
Akad susi, sus, susa, sussu
altmış < Akad sedis, sedis,
se/isset, sessu(m), sissat altı
277
sof bir çeşit sertçe, ince, yünlü
kumaş, ham ipekten yapılmış
astarlık kumaş < Ar şüf yünlü
kumaş Akad sipâtu(m) , supâtu,
saptum yün, yapağı
*Akad saptûm yün, yapağı <
Akad sipâtu(m), supâtu, saptûm
yün, yapağı
*Sofu kelimesi bazı etimolojilere
göre Yunanca oocpoç ( sofa s ,
bilim), kelimesinden, diğer bir
etimolojiye göre ise “sof kumaş
giyen” deyiminden gelmektedir.
<— sofa, sufi
sofa oturmaya mahsus kerevet, seki,
evin ortasındaki müşterek alan <
Ar şuffd yer yaygısı, keçe,
oturma sekisi
*Akad şuppû ıslanmış, ıslatılmış
< Akad şapû II, sabâ ’u (bir
kumaşı) vb. su malt, ile ıslatmak;
sulamak; ziftlenmiş, ziftli sepet
{şapû I; şîpu, şupû, subıtu;
şuppû; muşappiu) > Akad şupû
ıslanmış şey ■»
*Akad saptûm yün, yapağı <
Akad sipâtu(m), supâtu, saptûm
yün, yapağı
*Akad si ’ûtu baskı, < Akad se ’û
aşağıya doğru sıkıştırmak,
bastırmak, basmak, zulmetmek
*Nişanyan’da kelime şuppu:
“bastırılmış veya sıkıştırılmış
şey, keçe” olarak verilmiştir.
Kelimenin kökü şapû II, sabâ ’u)
(bir kumaşı, ezilmiş buğdayı)
iyice ıslatmak, sıvıya batırmak.
Yine Akad şupû ıslanmış şey <
şapû II ıslatmak, suya bastırmak
kelimeleriyle de karışarak, belki
“yün kumaş” belki de “yünün
ıslatılarak dövülmesiyle yapılmış
keçe ” anlamında olabilir —» sof
sokak < Ar mkâfc < Akad suqâqû,
s/süqâqu sokak, dar yol, patika <
siâgum, Akad süqu(m) also süqu
sokak < Akad siâqu(m), sâqu
dar, ensiz olmak, dar yer, geçit
sual Ar su âl soru, talep < Akad
sâlufm ) I, sa’âlu(m), sormak >
Ugar si, İbr saal. Sür seei «—
layüsel, mesele, mesul,
*Akadcadaki s a / se kelimeleri
“kim, kimin?” gibi sorulardır.
Dolayısıyla yukarıdaki kelimenin
kökü “sa J se” olmalıdır
sufi(?) < Ar şüfî tasavvuf ehli < Ar
şüf yünlü kumaş Akad sipâtp(m),
supâtu, saptum yün, yapağı
*Akad şuppû ıslanmış, ıslatılmış
< Akad şapû II, sabâ ’u (bir
kumaşı) vb. su malt ile ıslatmak;
sulamak; ziftlenmiş, ziftli sepet
{şapû I; şîpu, şupû, subıtu;
şuppû; muşappiu) > Akad şupû
ıslanmış şey
*Akad saptûm yün, yapağı <
Akad sipâtu(m), supâtu, saptûm
yün, yapağı
*Akad si ’ûtu baskı, < Akad se ’û
aşağıya doğru sıkıştırmak,
bastırmak, basmak, zulmetmek
*Nişanyan 2007 444’ de sufi
kelimesinin EYun oocpoç {sofös)
“bilge” kelimesinden geldiğin]
belirtir
sulta < Ar sulta t haksız güç, zorbalı!
(< # slt) Aram # slt hükmetme
iktidar sahibi olma, hükümda
olma < Akad salâtu(m)
yönetmek, hüküm sürmek, yetkil
olmak, yönetim, kontrol
278
politik/ticari kontrol gücü olmak,
Akad > saltu I, II, saltis,
s alt önis, sullütu, sitlutu, sitlutis
musallat, tasallut, saltanat,
selatin, sultan
sultan < Ar sultân hükümdar (< #
sltn), Aram şultânâ < Aram # slt
hükmetme, iktidar sahibi olma,
hükümdar olma < Akad
salâtu(m) I yönetmek, hüküm
sürmek, yetkili olmak, yönetim,
kontrol, politik/ticari kontrol
gücü olmak — » sulta
*Aramice/Süyanice sözcük, M. S.
9. yüzyılda Yun tyrannos
karşılığı olarak Arapçaya
alınmıştır (Nişanyan, 412).
sumak < Ar summâq sumak bitkisi <
Aram summâg koyu kırmızı < #
smq kızartma, kırmızı olma <
Akad sumu(m) I, sumu
kırmızılık, kırmızı leke, benek <
Akad samu(m), sa’mu, slmum,
somu, sondu, kırmızı,
kahverengi” (hurâsu) sâmu(m)
kırmızı (altın) < siâmum >
sâmtu; sumu I < Akad siâmu(m)
sâmu kırmızı, kahverengi olmak
< Siim? SAs
sur < Ar sür duvar < # swr duvar
veya çitle çevirme < Akad
düru(m) I dâruın? sur, kale
duvarı
*Sur kelimesinin Sümercedeki
karşılığı olan B AD’ dan da yine
Türkçeye “(kalenin) beden
duvarı” kelimesi olarak gelmiştir.
surat = suret
suret < Ar şüra(t) görünüm, görüntü,
biçim, taslak, kopya şwr
resimleme < Akad eşeru(m)
uşurtu resmetmek, çizmek y--
mutasa^ver, surat, sureta,
tasavvur, tasvir
sureta < Ar şüretâ = şüreten görüntü
bakımından < Ar şüre(t)
görünüm, görüntü, biçim, taslak,
kopya < şwr resimleme < Akad
eşeru(m) uşurtu “ resmetmek,
çizmek suret
susam ikiçeneldiler (Dicotyleponeae)
sınıfının, susamgiller
(pedaliaceae) familyasından,
sıcak bölgelerde yetişen, bir
yıllık, yağ veren otsu bir bitki <
Fa susan, Aram şumşüm
/şümşdma / şüşmâ (susam), Ugar
ssmn, Fen ssmn Mi sa-sa-ma ,
EMıs smsmt < Akad
samassammü, samsamü susam <
Akad . saman + sammi bitki -
(sıvı) yağ ? < ? Süm SE.GİS.İ >
Akad > Aram > E Yun ofjoapov
(sesamon: susam) susam, > Yun
aouaapı (susâmi) EYun
of|Gapov (sesamon: susam)
susam, Ar sısam/ simsim (hece
tekrarı, ikileme var), Ar > Lat
Sesamum indicum, İng sesame,
İtal sesamo, İsp sesame, <—
simit
*Hit Glâ Sam(m)am(m)a- (=
SE.GİS.İ) susam, Hur sumisumi-
, (Ertem 1974, s. 1-2)
*Birçok Avrupa dili ve çeşitli
dünya dillerinde aynı bu
kelimeden gelmektedir.
Türkçe’ye Arapça’dan geçmiş
olmalıdır. Nişanyan. 4’te
Yunanca vasıtasıyla geçtiği
belirtilir. Kelimenin kökeninde
hece yinelemesi olabilir
279
sübut < Ar Oübüt kalıcılık, kesinlik <
# 6bi sabit olma < Akad
subtu(rn) I, suptu(m) oturulacak
yer, sandalye, ev, ikametgâh
mesken
*Belki < Akad (w)asâbu(m), Asur
(ekseriyetle) usâbu(m), oturmak,
sakin olmak — > sebat
Süfli < Ar suflî aşağılık < # sfl aşağı
veya aşağı tabakadan olma <
Akad sapâlu(m) aşağıda olmak,
gövdenin alt kısmı, > İbr şippül
alt, aşağı — > sefalet
sükna < Ar süknâ oturma, ikamet
eden < # skn 1. hareketsiz olma,
durma, bir yerde oturma, 2. bir
yerde oturma, konaklama, ikamet
etme < Akad sakânu(m),
sakânum koymak, yerleştirmek
vb. — > sükun
sükun Durgunluk, dinme, dinginlik
hareketsizlik < Ar sükun
durağanlık, durma, huzur,
hareketsizlik < # skn 1 .
hareketsiz olma, durma, bir yerde
oturma, 2. bir yerde oturma,
konaklama, ikamet etme < Akad
sakânu(m), sakânum koymak,
yerleştirmek <— iskân, mesken,
meskûn, miskin, müsekkin,
sakin, sükna, sükûnet, teskin
sükûnet durgunluk, dinme,
dinginlik, hareketsizlik < Ar
sükun durağanlık, durma, huzur,
hareketsizlik < # skn. 1.
hareketsiz olma, durma, bir yerde
oturma, 2. bir yerde oturma,
konaklama, ikamet etme < Akad
sakânu(m), sakânum koymak,
yerleştirmek — * sükun
sükut < Ar sükût sessizlik, susma <
# skt sessiz olma < Akad
sakâtu(m) sessiz olmak, sessiz
sekte
sülük Kıllıayaklılar (Chaetopoda)
sınıfının Hirudinidae
familyasından, örnek asalak
hayvanı olup, tatlı sularda
yaşayan, kan emen ve kan almayı
gerektiren kimi hastalıklarda
yararlanılan türleri olan bir tür
solucan < Fa zalü/ zalük < OFa
zarüg/zrüg < Ar ‘alaq ? < Akad
ilqu, ilqetu sülük > İbr ‘aluqa,
sürahi =■ sürahi kristal maşrapa < Ar
surâh.ı Kristal ?< sur âh Berrak
saf < # şrh açık ve berrak olma <
Akad şarâhu(m) II aydınlatmak,
parlatmak, parıltılı olmak — »
sarahat
süsen Süsengiller (İridaceae)
familyasından, nisan-haziran
ayları arasında, türlü renkte ve
güzel kokulu çiçekler açan, 30-
80 cm boyunda, çokyıllık,
soğanlı otsu bitki < Arap süsân
2. < Aram susan, susana < Akad
sisnu, si/esanu çimen, ot < EMıs
sssn Is sn/ sösen lotus > Kopi
sosen, Yun ooüoov (soüson) :
ooüaıvoç (sousinos) > İbı
sösân 2. (şüşan / şöşana). Aran
swsan 7 swsnt’ > Sür sausantc
İng Suzan (zambak), sadece kiş
adı
Ş
şaful bal teknesi, küçük tekne (Eren
383) < ? < Akad sappu(m
metalden yapılmış, yağ, bira, ur
bal vs. konulan bir kap; çanak,
kâse, tas. < Süm (DUG) S AB
şahika zirve < Ar şâhiqa(t j nefes
kesen şey, zirve < # şhq nefesi
kesilme aniden, nefesini içeri
çekme < Akad saqû.(m) II, I
yüksek olmak, yükselmek > saqû
1 ^
*Âkadcadan sonra anlam
genişlemesine ya da kaymasına
uğramış olmalıdır)
Akad saqû(m) 1 “high, elevated”
of gods, parts of body, building,
mountain< saqû II
şaka güldürmek, eğlendirmek
amacıyla karşısındakini kırmadan
yapılan hareket ieya söz, latife <
Ar şaqâ (# şqy) < Akad
şiâhu(m), şâku gülmek,
sevinmek, eğlenmek, şuhu
gülmek, sevinmek, şühânû
gülümseme, şuhh.um gülünç,
saçma > Ugar zhk. İbr shk (a),
Aram shk gülmek —» şuh
şaki < Ar şaqf yaramaz, serseri, suç
iyleyen < # şqw/şqy acı ve sıkıntı
verme, birine kötülük yapma <
Akad segû(m) II, yabani vahşi,
çılgın olmak > İbr sg‘ eşkiya
* “Yol kesen haydut” anlamı ve
türevleri Türkçeye özgüdür
(Nişanyan, 417)
şakirt (şagirt) < Fa şâgird öğrenci,
çırak < Ar?/Aram? < Akad
şeheru(m), Asur şahâru(m),
küçük, ufak, genç olmak
*Akad şehru(m) I, şahru(m),
küçük, genç, reşit olmayan
şakul/şakül < Ar şâqul bir duvarcı
aleti < #şql Aram şdqâlâ ağırlık
< Aram # şql tartmak, ağır
olm|k < Akad saqölu(m) ağırlık
vermek, ödemek, tartmak,
dengelemek, dengeli olmak — >
sıklet
şamdan < Fa şem ‘dan mum-taşır <
Ar şem ‘ mum (< # şm‘) < Akad
semu(m) çoğ. semeni yağlı, yağ,
iç yağı vb.) + dan (Fa -dan 1
tutan, alan < Ave dana- tutmak,
muhafaza etmek muşamba
şarap alkollü içki < Ar şarâb
mayalanmış üzüm içkisi, şarap,
Ar şaraba içti < # şrb içme <
Akad sarâpu yudumlamak,
yudum yudum içmek, emmek <—
maşrapa, meşrep, meşrubat,
şerbet, şurup
Şarık/Şarıka öi Şark’taıı (doğudan)
doğan, parlayan, parlayıcı, parlak
< Ar şarq gün doğumu, doğu < #
şrq ışıma, aydınlanma, güneş
doğma Akad sarahu(m) I,
aydınlatmak, parlatmak — şark
şark < Ar şarq gün doğumu, doğu <
şrq ışıma, aydınlanma, güneş
doğma Akad sarahu(m) /,
aydınlatmak, parlatmak, gurur
duymak. Belki? < Akad
şarâru(m) /, serem birden
parlamak, şimşek gibi çakmak (<
Süm? ZAR) ya da Akad
sarüru(m) 1 parıltı, ışm < Süm
SE.ER(.ZI) veya ? Süm SIR,
ışık, nur, aydınlanma, parlama
(fonetik değeri, SİR, SÜR, SIR4)
(Tosun, 78 no. 42) Şarık,
maşrık, müsteşrik, Şarık, şarkı,
şarkiyat
şarkı < Ar < şarqî doğuya ait, doğu
usulü Ar şarq gün doğumu, doğu
< şrq ışıma, aydınlanma, güneş
281
doğma Akad s ar ahu (m) I,
aydınlatmak, parlatmak, gurur
duymak — > şark
şarkiyat Doğu dili, tarihi ve
edebiyatlarıyla uğraşan bilim
kollarına toplu olarak verilen ad
< Ar şarqiyyat < Ar şarq gün
doğumu, doğu < şrq ışıma,
aydınlanma, güneş doğma <
Akad sarahu(m) I, aydınlatmak,
parlatmak, gurur duymak — >
şark
şart 1 < Ar şart koşul 1. yarma,
uzunlamasına kesme, 2. şart
koşma < Akad sarâdu(m)
yırtmak, yarmak, koparmak, ince
şeritler halinde kesmek, ufak
parçalara ayırmak meşrut,
şerait, şerit
şaşaa < Ar şa‘şa‘a(t) parlama, <
ş'ş*) < Akad sâsîtu fener, <
Akad sassânis güneşe benzer <
Akad sassântu, sansantu küçük
güneş biçimli disk < Akad
samsis, sassis güneş hakkında,
güneşle ilgili < Akad sassu
(şiirde) altın < Akad samsu(m)
sansu, sassu güneş, güneş tanrısı,
güneş diski, (Nişanyan, 420,
yansıma ses olduğunu belirtir) — >
şemsi
şehriye makama hamurundan türlü
biçimlerde yapılan çorbalık, Ar
şa ’riyyat < Osm şaire “arpa
tanesi” < Ar şahır “arpa” < Ar
şa ’riyya (şehriye), Akad se’um
arpa, dane < Süm SE arpa >
Akad, Hit SE arpa, arpa tohumu
(genel anlamda tane (Ertem, 4-5),
İbr sehorah arpa
*Nişanyan 420 ye göre şehriye <
Ar şe ’rlye kıl gibi, ince < şe V kıl
şeklinde açıklar ki, yanlıştır
şekil/şekl- biçim, form < Ar şaki ( #
şkl) < Aram # şkll tamamlama,
biçimleme, son şeklini verme <
Akad suklalu(m) I, Asur
saklulu(m) tamamlanmış,
mükemmel < Akad suklulu(m)
II, Asur saklulu(m) tamamlamak,
mükemmel yapmak, yaratmak (<
İbr/Aram(?) # kil tam olma,
bütün olma, mükemmel olma) <
Akad(?) kalü II, kulum, genetifı
kili- hepsi, tümü kal a/i her şey — ►
kül 2
Şemsi öi < Ar şams güneş < Akad
samsu( m), (daha geç) sansu,
sassu güneş, güneş tanrısı, güneş
diski, altın şaşaa, şemsiye,
şemsiye < Ar şamsiyyd güneşe
ilişkin, güneşlik, güneş perdesi <
şams güneş, Aram şimşâ <
Akad samsu(m), sansu, sassu
güneş, güneş tanrısı, güneş diski,
altın — » Şemsi
şerVşerr kötülük < Ar şarr kötülük,
fenalık < # şrr fenalık etme <
Akad şerru III düşmanlık >
Ugar şrt 1, İbr şar 1, şwr 2, yine,
soru II düşman İbr tzar,, Ugar şrt
şirret
şer 2 < Ar şer' yasa, İslami yasa < #
şr‘ yasama, kanun koyma <
Akad eseru(m), Asur i/esâru(m)
iyi olmak, layık olmak, doğru,
güvenilir olmak, adil dürüst
olmak meşru, şeriat, teşrii
şerait < Ar şarait (şart çoğ.) şartlar
< Ar şart koşul 1 . yarma,
uzunlamasına kesme, 2. şart
2S2
koşma < Akad sarâdu( m)
yırtmak, yarmak, koparmak, ince
şeritler halinde kesmek, ufak
parçalara ayırmak — » şart
Şerare öi kıvılcım (kadın adı) < Ar
şarâra kıvılcım < Akad
şarâru(m) /, sereru birden
parlamak, şimşek gibi çakmak ya
da Akad sarüru(m) 1 parıltı, ışın,
Süm SE.ER(.ZI) veya < Süm
SIR, ışık, nur, aydınlanma,
« V *
parlama (fonetik değeri, SIR,
SÜR, SIR 4 ) (Tosun, 1978 no. 42)
şerbet < Fa şer âb mayalanmış üzüm
içkisi, şarap, Ar şerab her türlü
içecek < # . şrb içme < Akad
sarâpu uydum yudum içmek,
akşam yemeği yemek > Yun
s asppîiETi (sermpeti-serbeti) — »
şarap
şeriat îslami hukuk kuralı < Ar
ş arı ‘at < Ar şad yasa, îslami
yasa < # şr‘ yasama, kanun
koyma < Akad eseru(m), Asur
i/esâru(m) iyi olmak, layık
olmak, doğru, güvenilir olmak,
adil dürüst olmak şer 2
şerit < Ar şerit, şerit, kayış, kurdele
< Ar şart koşul 1. yarma,
uzunlamasına kesme, 2. şart
koşma < # şrt yarma,
uzunlamasına kesme < Akad
seredu bantlamak, bandaj
yapmak < Akad sarâdu(m)
bağlamak; veya < Akad
sarâdu{ m) yırtmak, ince şeritler
halinde kesmek, paçalamak — >
şart 1
şey < Ar şay\ şey, nesne < # şy’ <
Akad sa, se kim, kimi, olan,
bulunan^ o şey, o-şu, şey <—
beleş, eşya, mafiş
şeyhülislam < Ar şayyu-l-islâm
islamm en yaşlısı < Ar şayi yaşlı
kişi, aşiret reisi, tarikat + İslâm <
# sim < Akad salâmu(m) II,
selemu huzurlu, barış içinde
olmak, arkadaş dost olmak barış
yapmak, barışmak — >İsîam — »
selam
*Akad salâmu(m) II, sağlıklı,
sağlam olmak, iyi, hoş olmak <
? Süm SALIM, SİLİM
şifahen Ar şifahen sözlü olarak,
ağızdan < şifâh dudak, ağız < #
< Akad saptu(m), sabdu,
sapta(n), sapti(n) dudak, kenar >
İbr şapa, > Aram # şpt (ağız)
şimal kuzey < Osm şimal sol yön,
kuzey < Arap şimal sol yön <
Akad sumelu(m), sumîlu(m) sol
taraf > Ugar sm ’al, İbr smö’l sol
şimşir < Fa şimşâd şimşir bitkisi
(Nişanyan, 423 teki notu şemşir
(kılıç) kelimesiyle karıştırılmıştır
< Akad simissalû, simessalû(m),
simsalû, simsallu, simeslu Şimşir
ağacı < Süm (GIS) SIM.SAL >
Hit SİMSALÛ şimşir ağacı
şirret < Ar (Osm) şirra’ kötü huylu,
habis < # şrr kötülük etme <
Akad şerru III düşmanlık — >• şer
1
şubat 2. ay < Ar şubat (un) < Aram
şebât Ocak ve Şubat aylarının bir
bölümüne denk gelen ay < Akad
V"
sabâtu veya Sabatu(m) (11. Babil
ayı), > İbr shevat ay adı (İbr
sabbât dinlenme). Aram şebât
ocak ve şubatın bir kısmına
tekabül eden ay, Yun ad(3(3aTov
283
(sâbbaton), Lat sabbâtu(m), İtal
sabato cumartesi, İsp sâbado
cumartesi, İng sabbath, Sebt
günü, Y ahudilerin mukaddes
günü, cumartesi; Hristiy anların
istirahat günü, pazar günü; rahat
ve dinlenme günü veya zamanı,
Lat sabbâtu(m), çarşamba,
perşembe
şuh < Fa şüh zarif ve işveli < ? Ar
dhk < Akad şiâhu(m), şâhu
gülmek, sevinmek, eğlenmek,
şuhu gülmek, sevinmek, şühânîı
gülümseme, şuhhum gülünç,
saçma > Ugar zhk İbr shk.(a),
Aram shk gülmek *— ? şaka
şurub/p < Fa şar âb mayalanmış
üzüm içkisi, şarap, Ar şerab her
türlü içecek < şrb içme < Akad
sarâpu yudumlamak, yudum
yudum içmek
Karş. Fr sirop, İng sirup , syrup,
İtal sciroppo, Alm sirup , Yun
oıpom (Oğuz c.I. s. 758) — >
şarap
T
taam < Ar ta‘âm yemek < # t ‘m <
Akad ta’û(m) yemek yemek,
otlamak, tahammül etmek,
desteklemek, destek olmak,
tahammüllü olmak
taayyün < Ar ta ‘ayyün belli edici ve
tayine yardım eden iz, işaret,
delil < Ar tayın belirleme < #
‘yn görünür olma, belirgin olma
< Ar l ayn, 1. göz, 2. göze, su
pınarı, 3. önemli kişi, 4. belirgin
maddi değeri olan mal < # ‘yn
görünür olma, bilinme,
belirlenme < Akad mu(rn) 1,
enu(m) göz
tab < Ar tab ‘ 1 . baskı, damga,
basım, 2. karakter < # tb‘ mühür
ve damga basma, damgalama <
Akad tebû(m) batmak, daldırmak
indirmek, kazıp açmak, batırmak,
daldırmak, bastırmak, kesmek >
Asur taba ’um •*— bittabi, intiba,
matbaa, matbu, tabiat, tabii
tabak 2 < Ar debbâğ deri işleyen,
sepici < # dbg < Akad tabâhu(m)
kesmek, hayvan kesmek,
boğazlamak mezbaha,
tabakhane
tabakhane deri işlenen işlik, hayvan
postunu kullanılacak duruma
getirme işleminin yapıldığı yer,
sepi yeri < Ar debbâğ deri
işleyen, sepici + hane (ev); < '#
dbg < Akad tabâhu insan veya
hayvan kesme + Fa hane (ev); -
tabak 2
tabiat < Ar tabî‘a(t) doğa, özgün
karakter < # tb 1, mühür ve damga
basma, damgalama < Akad
tebû(m) batmak, daldırmak
indirmek, kazıp açmak, batırmak,
daldırmak, bastırmak, kesmek >
Asur tabâ ’um tab
tabii < Ar tabVı tabiata uygun, doğa
< # tb‘ mühür ve damga basma
damgalama < Akad tebû(m,
batmak, indirmek, kazıp açmak
batırmak, daldırmak, başmal;
bastırmak, kesmek > Asu
tabâ ’um tabiat — Aab
tacir < Ar tacir ticaret yapan, tücca
< # ter alışveriş etme, ticarc
yapma < Aram taggârâ < Aka
îamkâru(m) damk/gâru taci
' 284
tüccar, iş adamı < Süm (LÜ.)
DAM. GAR, tüccar, TAM.GÂR,
ticaret LÜ.DAM tüccar — >
ticaret
tahakküm < Ar tahakküm,
egemenliği üstlenme, egemenlik
iddia etme, keyfi yönetim < #
hkm L yargılama, karar verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma < Akad
hakâmu(m) bilmek, anlamak,
kavraıftak, bildirmek.-* hüküm
tahdit < Ar tahdîd sınırlama ( #hdd)
< Ar hadd (# hdd) 1. bıçağın
keskin ağzı, sınır < Ar hadda 1 .
biledi, keskinleştirdi, 2.
hiddetlendi, son derece öfkelendi
< Akad eddu sivri uçlu, keskin,
< Akad ededu(m) sivri, keskin
olmak; sivri uçlu olmak — >
had/hadd-
tahin < Ar tahin un, darı unu, susam
unu < thn öğütme değirmenden
geçirme < Akad tenu(m), teâmı
öğütmek, değirmen işletmek,
ezmek
tahkim < Ar tahkim 1 . hakeme
başvurma. 2. güçlendirme < #
hkm 1. yargılama, karar verme,
hükmetme, egemen olma 2.
güçlü ve pek olma, sağlam olma
< Akad hakâmu(m) bilmek,
anlamak, kavramak, bildirmek — >
hüküm
tahkimat {tahkim çoğ.) sağlam
mevziler, sağlamlaştırılmış
mevziler < # hkm 1. yargılama,
karar verme, hükmetme, egemen
olma 2. güçlü ve pek olma <
Akad hakâmu(m) bilmek,
anlamak, «kavramak, bildirmek — >
hüküm
tahrif < Ar tahrif bozma < Ar harf
1. kesik, 2. harf < # hrf 1. keskin
bir araçla oyma, bozma tahrif
etme, 2. meslek, zanaat, ustalık <
Akad harâpu II kesmek — > harf
tahrip < Ar tahrîb harap etme < hrb
yıkma, tahrip etme, harap
olma < Akad harabu yıkmak,
tahrip etmek, terk etmek — >
harap/b- veya harp
takaddüm önde gitme, öııceleme,
rütbece başkasından önce gelme
< Ar ta.qaddum < Ar qadem 1.
ön, öncelik, 2. adım < qdm 1.
önden gitme, önce olma, öne
geçme, daha eski olma 2. adım
atma < Akad qadmu(m) 1
geçmiş, eski zaman — » kadem
takdim < Ar qadem 1. ön, öncelik,
2. adım < # qdm 1. önden gitme,
önce olma, öne geçme, daha eski
olma 2. adım atma < Akad
qadmu(m) I geçmiş, eski zaman
— * kadem
takdis < Ar qudsı kutsal < # qds
kutsal olma < Akad qadâsu(m)
saf, temiz olmak, saflık, temizlik,
Akad kadâsu “celebration”
kutlamak, ilan etmek, ayin
yapmak, hadâsu sevinmek,
hoşlanmak, memnun olmak
kudsi/kutsi
takip < Ar ta‘qîb izleme, peşinden
gitme < # ‘qb ardından gelme <
Akad eqbu topuk, ökçe, bir şeyin
geride kalan kısmı, ina eqbinni
(Aram kullanımı) bir şeyin
ardından -* akab(inde)
takriben yaklaşık olarak < Ar
taqriban < Ar ’taqrîb yaklaşım <
Ar qurba(t) yakınlık < # qrb
yakın olma < Akad qurbu(m),
qarbu, quruptu yakın < Akad
qerebu(m) kapalı olmak, mevcut
olmak, yakın olmak > qerbu(m) I
yakın, qerbu II merkez, iç — »
kurbet
takrir karar kılma, belirleme,
konfîrme etme < Ar taqrîr
kararlaştırma, belirleme, < # qrr
bir yerde durma, sabitlenme,
pekişme < Akad karâru(m) I
koymak, yerleştirmek — > karar
taksim < Ar taqsîm bölme < # qsm
bölme, paylaştırma < Akad
kismu(m) kesme, bölme, bölüm <
Akad kasâmu(m), kesmek,
bölmek, parçalamak — * kısım
tamim < Ar ta ‘mim genelge < # ‘ mm
genel olma, kapsama < Akad
ammu(m) I, hammum halk <
BSera — » amme
tandır < Ar tennür fırın < Aram
tanürâ < Akad tinüru > îbr
tanür, tennür > Aram tanürâ >
Ave tanur a Fa tenür (fırın),
Erm t ‘onir, Gür tören, Aze
tondir, Urdu tandür, Hind
tandürî
tapan (daban II) tarlaya atılan
tohumu örtmek için gezdirilen,
ağaçtan geniş araç, sürgü < Erm
to ’pan < ? < Akad tapânu, bir
nesne < Sum gls DA.PA(N) sürgü
(Aydm, Sümerce, 2000, s. 375)
tarassut < Ar tarassut gözetleme < #
rşd < Akad raşâdu(m) gizlice
bakma gözetleme, gökyüzüne
bakma — > rasat
tard < Ar tard kovma < # trd <
Akad tarâdu(m) göndermek,
kovmak, tardum(m) kovulmuş,
sürülmüş
tarih 1 . günün tarihi, yani hangi ayın
kaçıncı günü olduğu, 2. Olayları
tarih sırasına göre yazıya dökme
işi, kronik < Ar ta'rîp tarih
düşme, eski şeyleri anlatma < #
arp veya # wrp < warrapa /
‘arrapa günün tarihini yanı
hilalin kaçıncı günü olduğunu
belirledi < Aram yarepa ( # yr%)
ay (gök esimi ve zaman birimi)
(= İbr yârepa) < Akad
(w)arhu(m), Asur urhu(m),
barhum gök cismi olarak ve
zaman olarak ay > Ugar yrh.
Fen yrh
tasavvur < Ar tasavvur kendi
kendine resmetme, zihinde
canlandırma < # şwr < Akad
e seru (m) uşurtu tasvir etmek,
resmetmek, çizmek, Fa
tassawwor, Özb tasavvur, ' Aze
tesevvür suret
tasallut <‘Ar tasallut zorbalık, < #
slt, Aram # slt hükmetme, iktidar
sahibi olma, hükümdar olma,
Aram # slt hükmetme, iktidar
sahibi olma, hükümdar olma <
Akad salâtu(m) I yönetmek,
hüküm sürmek, yetkili olmak,
yönetim, kontrol, politik/ticari
kontrol gücü olmak sulta
tasrih < Ar tasrih anlamını açıklığa
kavuşturma < # şrh açık ve
berrak olma < Akad şar ahu (m)
II aydınlatmak, parlatmak, açık,
anlaşılır olmak — * sarahat
tasvir < Ar tasvir görüntüleme,
suretini çıkarma < # şwr < Akad
eşeru(m) usurtu tasvir etmek,
resmetmek, çizmek > İbr tziyer ,
Ugar yssr <— suret
tayin < Ar tayın belirleme < # ‘yn
görünür olma, belirgin olma <
Ar \ayn, 1. göz, 2. göze, su
pınarı, 3. önemli kişi, 4. belirgin
maddi değeri olan mal < # ‘yn
görünür olma, bilinme,
belirlenme < Akad mu(m) I,
enu(m) göz — > ayn
T ayyib/p-T ayyibe öi 1. iyi, hoş 2..
' çok temiz, 3. helal < Ar tayyib , <
Akad tiâbu(m), tabu iyi, hoş
olmak < Akad tâhu(m) iyi, hoş,
latif, güzel > Ugar tb, İbr töb
teala < Ar ta ‘âlâ' yüce, Tanrının
sıfatlarından biri < #‘lw < Ar
‘âli(n) yüksek, yüce < # 7w yüce
olma, yüksek olma < Akad
elû(m) III, alûm yükselmek,
çıkmak, ortaya çıkmak, doğmak,
yüksek, ulu olmak
— > ali
teali < Ar ta‘âli(n) yücelme,
yükselme, her şeyin üzerinde
olma < # ‘lw Ar ‘ali(n) yüksek,
yüce < # 7w yüce olma, yüksek
olma < Akad elû(m) III, alûm
yükselmek, çıkmak, ortaya
çıkmak, doğmak, yüksek, ulu
olmak — » ali
tebahhur < Ar tabayyur buharlaşma
< Ar buyâr buhar, istim < # byr
tütme veya buhar çıkma < Akad
' buluru pişirme; yemek pişirme <
Akad buhhuru bir sıvıyı, ısıtmak
sıcak tutmak, buhar — > buhar
tecim Yl (J93S) ticaret < kr ticaret
sözcüğünden serbest çağrışım
yoluyla türetildiği
anlaşılmaktadır (Nişanyan, 437)
< # ter alışveriş etme, ticaret
yapma < Aram taggârâ < Akad
tamkâru(m) damk/gâru tacir,
tüccar, iş adamı < Süm
DAM.GAR 3 ; TAM.GÂR
ticaret
tedarik araştırıp bulma, dibine kadar
bakma < Ar tadâruk ihtiyaç
maddeleri sağlam < # drk
yetişme, ulaşma, varma < Akad
dargu merdiven, basamak,
kademe < Aram dereke
tedricen < Ar tadrıcan adım adım,
derece derece < Ar tadne adım
adım gitme basamak çıkma < Ar
daraca ( # dre) < Ar daraca
yürüdü, adım attı, adım adım
ilerledi < Aram dardgâ ( # drg)
yürüme, adım, (> ?) Akad
daraggu yol, yürüme yolu, iz,
Akad dargu merdiven, basamak,
kademe < Aram — ► derece
teferruat < Ar tafarrü ‘ât ayrıntılar <
Ar tafarrü' dallanma, alt kollara
ayrılma <#fr‘ dallanma, kollara
ayrılma < Akad per'u, perhu,
pa ’rum, perwu tomurcuk, sürgün,
gelişme çağında olmak, filiz
sürgün, atmak, fırlatmak’tan — >
füru
tefessüh < Ar tafassuy aynşma,
parçalanma, Ar fasy 1. (kol ve
bacak) çıkarma, parçalama, 1 .
Hukuken geçersiz kılma, bir
yükümlülüğü ortadan kaldırma <
# fsy < Akad pessû(m) I, passûm
287
topal, sakat, topallık, sakatlık,
aksaklık — > fesih
tefrik ayrıştırma, bölüm bölüm
yapma < Ar tafnq , ayırma,
ayrıştırma, bölüm bölüm yapma
< # frq ayrı olma, ayrışma <
Akad parâqu bölmek, ayırmak,
tefrik etmek — > fark
tefrika < Ar tafnqa bölüm,
bölümlerden oluşan bir kitabın
bölümü < # frq ayrı olma,
ayrışma < Akad pcırâqıı bölmek,
ayırmak, tefrik etmek —* tefrik
— > fark
tefriş < Ar tefriş döşek serme < #frş
yaygı yayma, döşek serme <
Aram prâsâ / pdrâsâ yaygı, örtü
> Akad parâsu(m) Tl yaymak,
serme — > faraş
*Akad tapatum veya tabatum,
dab/patum bir kumaş veya giysi
Akad tapâsum unattested , “to
take into custody? of garment,
“be taken into custody ”????
Akad . tappastu(m), tappaltu ,
dappastu yünlü dokuma <
napâsu II
Akad napâsu (m) II, koparmak,
çekmek, (yün) ditmek; yün
parçası
Akad nâpistu yün ditici kadın <
napâsu II
Akad napsu II ditilmiş yün <
napâsu II
Akad nipsu II yün yumağı <
napâsu II
Akadca: tappistu(m) /, yün
ditme < napâsu II
Akad tapsû(m ) tapsu (a
cONeım%) oi tes&ile, leaöneı <
mi',
Akad pasâmu(m) (Kadın)
örtünmek, peçe vs. takmak,
örtmek, peçe, tül, yaşmak vs/ >
pussumu; pusumu; napsamu;
pasuttu; tapsimtum > paşânu;
pesenu)
*halı veya yer yaygısı karşılığı
olan Hint-Avrupa dillerine ait
bazı kelimeler Yun Tcutrıç
(tapes), TCtTtriToç (tapetos), tcotiç
( tapis), Tâmöoç (tapidos), İtal
tappeto , tsp tapete , İng tapis Fr
tapis, Alm teppich
tefrit < Ar tafrld aşırıya kaçma,
gitme, < Ar ferd yalnız, birey,
tek < # frd yalnız olma, tek
başına. kalma, yalmma,
topluluktan ayrı durma < Akad?
pprâdu(m) II ayırmak, bölmek,
kesmek < BSem — > fert
tehir < Ar ta' yır geriye bırakma < #
ayr geriye kalma, gecikme <
Akad ahâru(m) arkada olmak,
geri kalmak, geç olmak — » ahir
tehlike < Ar tahluka < Ar haluka
mahvoldu, helak oldu < # hlk
ölme, yok olma, mahvolma <
Akad halâqu(m), helequ telef
olmak, kaçak olmak, gözden
kaybolmak, yok olmak — * helak
tekabül < Ar teqâbul karşı karşıya
gelme < Ar qabül benimseme <
# qbl 1. ön, tarafa dönme,
yaklaşma, karşılaşma, 2. birinin
önderliğini kabul-' etme,
benimseme, katılma, içine alma,
konukseverlik gösterme < Akad
qubbulu kabul etmek, almak,
onaylamak < Aram — * kabul
temel temel teşv, kaide <
Ospekıoç (kiboç) (themelios
(lithos)) temel, temel taşı, kaide
(Nişanyan, 440’ a göre < Tİ0r||iı
(tithemi) koymak fiilinden) < ?
Akad temmenu(m), timmenu,
te/i(m)mennu temel, tesis, esas <
Süm TEMEN temel, tesi, kurma,
temellük < Ar temellük mülk
edinme, < Ar mülk sahiplik,
egemenlik, hükümranlık < # mlk
sahip olma, egemen olma <
Akşd malâku III yönetmek,
hüküm sürmek, idare etmek,
hükmetmek < BSem — > mülk
temlik bir yapının toprak altında
kalan ve yapıya dayanak olan
duvar, taban vb.< bölümlerinin
tümü < Ar temlik mülk
• edindirme, malik kılma < Ar
mülk sahiplik, egemenlik,
hükümranlık < # mlk sahip olma,
egemen olma < Akad malâku III
yönetmek, hüküm sürmek, idare
etmek, hükmetmek < BSem — »
mülk
temmuz 7. ayın adı < Ar temmüz <
Sür temmüz < Aram temmüz <
Akad Du uzu, Dûzu tamuzu,
“Tammuz” 4. Babil ayının adı <
Süm DUMUZİ, DAMUZİ bitki
tanrısı > > Ibr tammuz
*Bu kelime tanrı adı Sümer tanrısı
Dumuzi’den gelmektedir,
temsil < Ar temOil benzetme, örnek
verme, resmetme, (sahnede) rol
oynama < Ar miOl örnek, simge,
benzer, eş, eşdeğer < Akad
tamsîlu(m) şekil, suret, fikir,
tasvir, benzerlik, imaj < Akad
mislü(m), meslu ; yarım, buçuk,
orta < Akad masâlu(m), meselu
eşit olmak, bir olmak, eşitlemek,
aynısın! yapmak, kopyalamak — »
misil
teneffüs < Ar teneffüs soluk alma,
soluklanma < Ar nafas soluk < #
nfs, Aram napoşâ soluk alma <
Akad napîsu(m) nefes, teneffüs
< Akad napâsu(m) I soluk, nefes
almak, açık olmak, üflemek,
ferah olmak napistu yaşam,
hayat, ruh, can > Ugar nps ruh,
can Fen nps, Ebla napustu, İbr
nefes, Sür nafsa nefes
tenezzül < Ar tenezzül kendini
indirme, alçalma < Ar tenezzül
kendisini indirme, alçalma, nezle
< # nzl inme < Akad nazâlu(m)
su vb. dökmek, akıtmak,
boşaltmak; Akad nezû dökmek,
serpmek, fışkırtmak; (insan veya
hayvan) idrar veya dışkı
boşaltmak — ► nezle
tenvir < Ar tanwîr (II) aydınlatma, <
Ar nür ışık (ayrıca özel isim) <
nwr aydınlık olma, aydınlanma,
ışıma < Akad nuru I, ışık <
Akad nawâru(m), namâru,
aydınlık, parlak olmak — > nur
tenzil < Ar tanzîl indirme, indirim <
Ar nazla(t) inme nezle< # nzl
inme < Akad nazâlu(m) su vb.
dökmek, akıtmak, boşaltmak,
indirmek; Akad nezû dökmek,
serpmek, fışkırtmak; (insan veya
hayvan) idrar veya dışkı
boşaltmak — > nezle
terbiye < Ar tarbîya(t) eğitim,
yetiştirme, < # rbw büyüme,.
yetişme < Akad tarbitu, < Ak|İ|||
rabû II. rabâ’um, büyük olmak^ J
büyümek < Akad rabuıd^^^
289
rabiu(m) “büyük ” > Akad rab,
şef, idareci — » mürebbiye,
— »rab/rabb-
*İbr tarbut kültür, Aze terbiye.
Fa tarbiyat, Tat terbıya
tercüman < Ar tarcumân çevirmen
< # trcm < Aram targemânâ /
türgemânâ < Akad
targumannu(m) , turgumammum,
targamannum tercüman,
çevirmen < Akad ragâmu(m),
çağırmak, haykırmak, dava
açmak, iddia etmek, hak talep
etmek > Ugar rgm sözcük >
Ugar targimiânu, tercüman,
çevirmen, îbr targem tercüme
etmek çevirmek, Sür thargem.
Kel targem, targum çeviri, Yun
drogoümanos, drogmandous, Lat
dragumanus , İtal dragomdnno,
turcimanno, Isp dragomân,
drogmân, truchimân, trııjamân
tercüman, çevirmen, Fr
drogman, turcheman, Fort
trugimâo <— tercüme,
tercüman, mütercim
*Batı dillerindeki bu kelimeler
yerini giderek Latince kaynaklı
diğer kelimelere
bırakmaktadırlar.
*Corriente 2003, s. 460’ta
kelimenin Hititçe kökenli
olduğunu belirtir ki, bu doğru
değildir.
tercüme çeviri < Ar tarcama(t)
çeviri < Aram türgemânâ, Ugar
targimiânu tercüman, çevirmen <
Akad targuman-nu(m) ,
turgumammum, targamannum <
Akad ragâmu(m), bağırmak,
çağırmak, haykırmak dava açmak
iddia etmek, hak talep etmek — »
tercüman
terkip < Ar tarkîb (II) üst üste
bindirme, kompozisyon < # rqb
üstüne binmek, bir eylemi işleme
< Akad rakâbu(m), rakâpu ata
veya başka bir hayvana yada bir
taşıta binmek, rikab, arabaya,
sandala veya bir hayvana biniş
binme, taşıma, nakliye, Akad
markabtu araba, Akad
narkabtu(m) av, tören veya savaş
arabası < BSem — » merkep
tersane < İt (Cen) tersanâ gemi
imalathanesi < Ar dârü-ş.-
sanâ ‘a (t) yapım evi, imalathane,
fabrika < Ar dewr dönme,
döndürme < # dwr < Akad
târu(m) Asur tüaru(m) dönmek,
geri dönmek-* dar 2 , zanaat-*
sanat
Akad zâru, Asur zuâru(m),
dönmek, kendi etrafında dönmek
tesbit < Ar teObıt sabitleme
kesinleştirme, < # Obt sabit olma
< Akad subtu(m) /, suptu (m)
oturulacak yer, sandalye, ev,
ikametgâh 1 . mesken, ikametgâh
*Belki < wasâbum < Akad
(w)asâbu(m), Asur usâbu(m),
oturmak, ikamet etmek — » sebat
tesellüm < Ar tasallum teslim alma
< # sim < Ar selâm 1. sağ ve
salim olma, selamet, barış, 2.
selam < # sim < Akad ~salâmu(m)
II, selemu barış içinde olmak,
dost olmak, barış yapmak,
barışmak, sağlıklı, sıhhatli
olmak, salim, eksiksiz olmak <
Süm SALIM, SİLİM? — > selam
teselsül Ar tasalsul zincir halinde
olma < Âr salsala zincirledi <
Ar silsile(t) zincir, silsile, < #
SİSİ < Âkad serse(r)ru(m)
sirsirum zincir halkası,
(Sümerce olabilir bkz.
(URUDU.) SER, SER? silsile
tesis < Ar üss temel, baz,
matematikte bir sayının üssü < #
ess temel olma < Akad ussu (m) I
temel(ler), Akad isdu(m)
e/usdu(m),ildu, irdu issu istu-
temel, esas, (bir yapının temeli),
vb. < Süm US 8 temel, esas, tesis
(Militarev, No 2210) — > üs/üss-
teskin < Ar teskin oturma, durdurma,
sakinleştirme < ** # skn durma,
hareketsiz olma < Ar sükûn
durağanlık, durma, huzur,
hareketsizlik < # sknl.
1 .hareketsiz olma, durma, bir
yerde oturma, 2. bir yerde
oturma, konaklama, ikamet etme
< Akad sakânu(m), sakânum
koymak, yerleştirmek vb. — >
sükûn
teslim < Ar taslım güvenerek
verme, selam iletme < # sim. <
Ar saâm 1. sağ ve salim olma,
selamet, barış, 2. selam < # sim <
Akad salâma(m) II, selemu banş
. içinde olmak, dost olmak, barış
yapmak, barışmak — * selam
*Akad salâmu(m) II, sağlıklı,
sıhhatli olmak, salim, eksiksiz
olmak < ? Süm SALIM, SİLİM
tesmiye < Ar tasmiya(t) adlandırma,
ad verme < ism ad < Akad
sumu(m), semu, ad, isim — > isim
teşrii < Ar teşrii yasama organına
ilişkin < teşrf yasama < # şk <
Ar şek yasa, İslami yasa < # şk
yasama, kanun koyma < Akad
eseru(m), Asur ilesâru(m) iyi
olmak, layık olmak, doğru,
güvenilir olmak, adil dürüst
olmak ■—> şer 2
teşrin Rumi takvimde on ve
onbirinci ayların adı olup,
birincisine teşrin-i evvel (eylül),
İkincisine teşrin-i sânı (kasım)
denir < Sür < Akad tasritu(m)
başlangıç, menşe, resmen işe
başlama, açılış töreni, Akadcada
eylül - ekim aylarına denk gelen
7. ay m adı < Akad surû(m) II,
Asur sarrû(m) başlamak, resmen
bir işe baylamak, açılış töreni
yapmak
tetkik < Ar tedqiq inceleme < # dqq
kılı kırk yarma, ince eleme <
Akad daqâqu ufak, ince olmak >
daqqu(m) ufak, ince dikkat
tevarüs < Ar ,tawârud kendisine
miras kalma, < # wr9 < Akad
(w)arâdu(m) eredu, urâdu? geri
dönmek, geri gitmek; nesil,
zürriyet, soy ► irs
tevekkeli < Ar tavakkali iradesi
olmayan, kendini koyvermiş,
rastgele < Ar tavakkul güvenme,
inanma < Akad (w)klu(m) uklu
işçilerin, tapmak törenlerini
yöneten (kadın) idareci, müfettiş,
kontrol memuru < ? Süm
(LÜ)UGULA idareci, müfettiş ->
tevekkül — > vekâlet
tevekkül Herşeyi Allah’a bırakma,
Allah’tan bekleme, kadere boyun
eğme < Ar tavakkul 1. Güvenme,
2. Tanrıya güvenme, kadere razı
olma < # wkl sorumluluk
yüklenme, güvene dayalı bir iş
verme < Akad (w)aklu(m), uklu
müfettiş, kontrol memuru,
kurucu, işçilerin, tapmak
törenlerini yöneten (kadın)
idareci < ? Süm (LÜ)UGULA
idareci, müfettiş — > vekâlet
tevhit < Ar tewhıd (II) birleştirme <
# whd Akad (w)edu(m), ettu(m)
tek, yalnız — y vahdet
tevellüt < Ar tewellüd doğurulma <
# wld doğurma < Akad
(w)alâdu(m), ulâdu, malâdu
doğurmak > İbr yâlad, Aram yld
doğurma — * velet
tevkil < Ar (Osm) tewkîl vekil etme
< Ar wakil başkası adına iş
yapan, sorumluluk yüklenen < #
wkl sorumluluk yüklenme,
güvene dayalı bir iş verme <
Akad (w)aklu(m), uklu müfettiş,
kontrol memuru, işçilerin,
tapmak törenlerini yöneten
(kadın) idareci < Süm
(LÜ)UGULA vekâlet
tevlit < Ar tawlîd (II) doğurma,
sonuç verme < < Ar walad çocuk
< # wld doğurma Akad
(w)alâdu(m), ulâdu, malâdu
doğurmak — » velet
tevsi < Ar iawsT‘ (II) genişletme <
ws‘ geniş olma < Akad
( w)usşû(m ), muşşû yaymak,
dışarıya açmak — » vüsat
tezekkür < Ar taöakkur kendi
kendini zikretme < Ar Sikr anma
< # Skr < Akad zakâru(m),
saqâru(m), zaqâru konuşmak,
söylemek, demek — > zikir/zikr-
tezkere < Ar # taâklra(t) andıç,
memorandum, not < Ar öikr
anma < # Skr < Akad
zakâru(m), saqâru(m), zaqâru
konuşmak, söylemek, demek — *
zikir/zikr-
tezyin < Ar tazyin (II) süsleme,
bezeme < # zyn < Akad
za ’ânu(m), zânu süslemek,
bezemek — * zanaat — > sanat
tıfıl < Ar tıfl çocuk < Ar walad
çocuk <•# wld doğurma < Akad
(w)alâdu(m), ulâdu, malâdu
doğurmak — > velet
ticaret < Ar ticâra(t) alışveriş < # ter
alışveriş etme, ticaret yapma <
Aram taggârâ < Akad
tamkâru(m) damk/gâru tacir,
tüccar, iş adamı < Süm
DAM.GAR3 tacir, tüccar,
tecim
tilmiz öğrenci < Ar tilmlö öğrenci,
çırak < Aram talmjöâ < Akad
talmıdu, talmedum, talmittu çırak
< Akad lamâdu öğrenmek
timsah < Ar timsâh < Akad
namsuhu, rıemsahu timsah <
EMıs meseh (msH),> E Yun
yâ/iiyaı (hâmpsai) timsah, Fa
temsahh,
timsal < Ar timOal temsil eden,
model, heykel < Ar midi örnek,
simge, benzer, eş, eşdeğer <
Akad tamsılu(m) ş'ekil, suret,
fikir, tasvir, benzerlik, imaj <
Akad mislu(m), meslu yarım,
buçuk, orta < Aka û^masâlu(m),
meselu eşit olmak, bir olmak,
eşitlemek, aynısını yapmak,
kopyalamak — > misil
tüccar < Ar tuccâr (tâcir çoğ.)
tacirler < # ter alışveriş etme,
ticaret yapma < Aram taggârâ <
Akad tamkarufm) damk/garu
tacir, tüccar, iş adamı < Siirn
(LÜ.)DAM.GAR, LÛ.DAM,
TAM.GÂR, < Süm DAM.GAR 3
— > ticaret
tür ab < Ar tür âb toprak < # trb <
Akad tarbû’ (t)û(m), turbu’/ttu,
tur (u) bu, turba’ , tarbû, tarbütu
A*©
toprak, toz türbe
türbe < Ar turbaft) toprak, mezar <
# trb < Akad tarbu ’(t)u(m),
turbır/ttu, tur (u) bu, turba’,
tarbû, tarbütu toprak, toz — >
türab
ü
uhrevi < Ar uyravî sonraki dünyaya
ait < uyrâ sonraki dünya < Ar
cv/ir son, sonuncu ( # ’yr) <
Akad a hânı (m) arkada olmak,
geri kalmak, geç olmak — > ahir
uhuvvet < Ar uyuwwa kardeşlik <
ay kardeş < # ayw < Akad
a hu (m) I kardeş — > ahi
ulvi < Ar ‘ulwî yüksek, yüce < ‘/w
yüksek olma < Akad elû(m) III,
alûm yükselmek, çıkmak ortaya
çıkmak, doğmak) , yüksek, ulu
olmak — » ali
ulya pek büyük, yüce, daha yüksek,
çok yüksek olan < Ar (mahkeme-
i) ulya < Ar ‘ulya daha yüksek,
en yüksek < 7w yüksek olma <
Akad elû(m) III, ,alûm
yükselmek, çıkmak ortaya
çıkmak, doğmak, yüksek, ulu
olmak — » ali
umum < Ar umûm 1 .genellik,
bütünlük, 2. genel, tüm, kamu,
halk < Ar 'amma(t) kamu, halk,
avam, < # . ‘mm genel olma,
kapsama, kucaklama, tümünü
içerme, Aram ' amma klan,
aşiret, boy < Akad ammufm) I,
hammufm) halk < BSem — »
amme
umumi < Ar ‘umûmî genel < Ar
'amma(t) kamu, halk, avam < #
‘mm genel olma, kapsama,
kucaklama, tümünü içerme <
Akad ammu(m) I, hammufm)
halk < BSem — » amme
umumhane genelev < Ar ‘umûm
L genellik, bütünlük, 2. genel,
tüm, kamu, halk < Ar 'amma(t)
kamu, halk, avam, < # ‘mm genel
olma, kapsama, kucaklama,
tümünü içerme Akad ammııfm)
I, hammufm) halk < BSem — »
amme + (Fa) hane ev
umur < Ar ümür ( emr çoğ.) işler
güçler, ilgi alanları < Akad
amârufm) I görmek, anlamak,
teftiş etmek, yoklamak, bakmak,
— > emirVemr-
umarsa(-mak) umursanmak iş
edinek, üstüne almak,
önemsemek < Ar ümür (a mr
çoğ.) işler güçler, ilgi alanları <
Ar amr buyruk, bildiri, otorite,
tartışılmayacak şey, olgu, işgüç <
# amr buyurma, otorite < Aram
#’mr söyleme < Akad amârufm)
I görmek, farkına varmak,
gözlemlemek, idare etmek, teftiş
etmek, korumak, himaye etmek
— > emirVemr-
Urfa Güneydoğu Anadoludaki
bugunkü Şanlıurfa < Ar Ar-Ruha
< Akad Urha > Yun Oppa
(Orra) veya Oppoa (Orrhoa),
293
u
ücret işgücünün karşılığı olarak
verilen para veya mal, kiralanan
veya satın alman bir şey için
ödenen para < ücre(t) < # ecr
ücret ödeme, emeğin karşılığını
verme < Akad igru(m) ücret,
kira < Akad agâru(m) bir evi,
insanı, hayvanı vb. kiralamak — >
ecir/ecr
ümmet Kontrol et < Ar ümme(t) 1
ulus, kavim, toplum, 2. İslam
topluluğu < # umm yönetme,
önderlik etme, < Akad ummu
anne, ummönu(m) sürü halinde
topluluk, kalabalık < ? süm
AMA (EME 4 ) anne > Ugar umt
aile, klan <— amme, umum,
umumhane Bkz. ümmi
ümmi okuma yazma bilmeyen < Ar
ummî anadan doğma saf, cahil <
# umm ana, Aram ’emâ, İbr ’em
< Akad ummu anne < ?Süm
AMA (EME 4 ) ana, anne — >
amme, Ümmiye, ümmühan
Ümmiye öi Anneye ait, anneyle
ilgili < Ar ummî anadan doğma
saf, cahil < # umm ana, Aram
’emâ , Ibr ’em < Akad ummu
anne < Süm AMA (EME 4 ) ana,
anne — » ümmi
Ümmühan öi hükümdar anası < Ar
ummî anadan doğma saf, cahil <
. # umm ana, Aram ’emâ , Ibr ’em
< Akad ummu anne < Süm
AMA (EME 4 ) ana, anne + Tr
han — » ümmi
ümük < Ar i unuq boğaz, boyun (< #
‘nq < Aram i ünq boğaz < Akad
' unqu boyun < Aram
ünsiyet alışkanlık, dostluk, yakınlık
< Ar uns evcil ve yumuşak başlı
olma, dostlık vekyakmlık un <
Ar anisa dostça ve tatlılıkla
davrandı, alıştı, < # ins insanlık,
tüm insanlar, ‘inâş/’anâşâ halk,
kavim < Akad nisu(m), nîsu,
nesu çoğ. nisü halk, insanlar <
Akad nesu(m) ne ’âsum, na ’âsum
yaşamak, (yeniden) canlanmak
— > insan
üryan < Ar ‘üryan çıplak < # ‘ry
çıplak olma < Akad erû(m) III
çıplak olmak, İbr ‘arom çıplak,
üryan, Ugar rvv çıplak olmak — ■*
ari 1 , avrat / avret
üs/üss- < Ar uss temel, taban,
matematikte bir sayının üssü < #
’ss temel olma < Aram ’ussâ (#
’ws) temel, baz, esas < Akad
isdu(m) e/usdu(m)Jldu, irdu issu
istu temel, esas, (bir yapının
temeli), vb. < Akad ussu(m) I
temel(ler), < Süm [US 8 ] temel,
baz, esas, tesis (Militarev,
Database No 2210) > İbr set
temek , esas, ‘ müesses,
müessese, tesis
V
Vahdet < Ar wahde(t) birlik <# whd
bir < Akad (w)edu(m), ettu(m)
tek, yalnız ittihat, müttehit,
tevhit,
Vahid/t-Vahide öi bit- tek < Ar
vâhid < Akad (w)edu(m);
ettu(m) tek, yalnız —»Vahdet
vakur <Ar waqür vekar sahibi < #
wqr ağırbaşlı olma < Akad
(w)aqâru(m) < Akad
(w)aqâru(m), uqâru, baqâru v
294
maqâru az, önemli, değerli,
itibarlı, saygılı, onurlu olmak — >
vekar
valide ana, anne < Ar wâlida(t)
doğuran kadın, anne < # wld
doğurma < Akad (w)alâdu(m),
ul'âdu, malâdu doğurmak > İbr
yaladı Aram yld doğunna — *
velet
vallahi < Ar wa-llâhi Allah adına
Ar ilâh tanrı < Akad ilıı(m),
elu(m) tanrı — » ve, Allah (ilah)
varak < Ar waraq 1. yaparak, 2.
kâğıt yaprağı, sayfa < vrq <
Akad (w)arâqu(m) yeşil - sarı
olmak > İbr yaroq. yeşil, Ugar
yrq sarı, yeşil olmak, Fa waraq,
4 — evrak, varaka
varaka < Ar waraqa(t) kâğıt
yaprağı, belge < Ar waraq 1.
yaparak, 2. kâğıt yaprağı, sayfa
< vrq < Akad ( w)arâqu(m )
yeşil - sarı olmak — > varak
varidat < Ar wâridât (wârida(t) çoğ)
gelirler < # wrd gelme, varma <
Akad (w)arâdu(m) eredu, urâdu
geri dönmek, geri gitmek, nesil,
zürriyet, soy — > vürut
varis < Ar warid mirasçı < # wr6 <
Akad (w)arâdu(m) eredu,
urâdu? geri dönmek, geri
gitmek; nesil, zürriyet, soy — >
irs/ırs-
varit < Ar wârid 1 . gelen, rastlayan,
1. gelir, irat < # wrd gelme,
varma, ulaşma < Akad
, (w)arâdu(m) eredu, urâdu geri
dönmek, geri gitmek, nesil,
zürriyet, soy — > vürut
vasi 2 < Ar Wasî ‘ geniş < ws‘ geniş
olma < Akad (w)uşşû(m), muşşû
yaymak, dışarıya açmak — » vüsat
ve < Ar wa ve (bağlaç), - adına (edat)
' < Akad ıı, ü ve anlamında < ?
Süm U, U 3 ve, Akadcadan
geçmiş olabilir ? > Ugar w, İbr
ve, Sür w, İtal e, İsp i (y), İng
end, Alm und, Aze ve, Fa wa
vallahi, velakin, velev, velhasıl,
•vesaire, vesselam
vebal < Ar wabâl 1. şiddetli yağış, 2.
manevi yük günah. Bir şeyin
sorumluluğunu veya günahını
yüklenme < # wbl aşırı yağmur
yağma ve sağlıksız ve ağır olma
< Akad wabâlu(m), abâlu,
ubâlu (—* b abâlu) taşımak,
götürmek, getirmek, sevketmek,
babâlu taşımak, sevketmek,
getirmek.
*Nişanyan, 46 8’ deki yağışla ilgili
anlamlar ya kelimenin anlam
kaymasıyla oluşmuş veya başka
kökten gelen bir şekli olmalıdır,
vefa sözünü tutma, borcuna sadakat,
görevini tam olarak yerine
getirme < Ar wafâ sözünde
durma, borcunu tam olarak
ödeme < # wfy ödeme, bir görevi
yerine getirme, < Akad yapu
güzel, latif, zarif, hoş < BSera >
Ugar npy memnuniyet,
hoşnutluk,, Fen yp’ hoş, cazip
İbr yafe 4 — fiyat, ifa, müteveffa,
vefat
vefat < Ar wefâ(t) ölüm < # wfy
ödeme, bir görevi yerine getinne
< Akad yapu güzel, latif, zarif,
hoşAze vefat, Fa wafat — > vefa
295
vekâlet < Ar wekale(t) 1. vekil olma,
vekillik, 2 . vekillik belcesi < #
wkl sorumluluk yüklenme,
güvene dayalı bir iş verme <
Akad (w)aklu(m), uklu müfettiş,
kontrol memuru, kurucu,
işçilerin, tapmak törenlerini
yöneten (kadın) idareci < Süm
(LÜ)UGULA idareci, müfettiş <-
mütevekkil, müvekkil,
tevekkeli, tevekkül, tevkil,
vekil, vekilharç, vükela
vekar < Ar waqar ağırbaşlılık < #
wqr ağırbaşlı olma < Akad
(w)aqâru(m) < Akad
(w)aqâru(m) , uqâru, baqâru,
maqâru az, Önemli, değerli,
itibarlı, saygılı, onurlu olmak
vakur
vekil < Ar wakîl başkası adına iş
yapan, sorumluluk yüklenen < #
wkl sorumluluk yüklenme,
güvene dayalı bir iş verme <
Akad (w)aklu(m), uklu müfettiş,
kontrol memuru, kurucu,
işçilerin, tapmak törenlerini
yöneten (kadın) idareci < Süm
(LÜ)UGULA idareci, müfettiş >
Akad (w)aklu(m) uklu kontrolör,
gözlemci > Syr thekel itimat,
güven, tevekkül güven, Aze
vekil, Fa w akil, Tat vökil — »
vekâlet
vekilharç < Ar wakîl-i hare < Ar
wakıl başkası adına iş yapan,
sorumluluk yüklenen < # wkl
sorumluluk yüklenme, güvene
dayalı bir iş verme < Akad
(w)aklu(m), uklu müfettiş,
kontrol memum, kumcu,
işçilerin, tapmak törenlerini
yöneten (kadın) idareci < Süm
(LÜ)UGULA idareci, müfettiş +
harç < Ar xarc harcama, sarf,
masraf, < # xrc çıkma, dışarı
çıkma, taşma, para harcama — »
vekâlet
velakin < Ar we ve (bağlaç), - adına
(edat) < Akad u, ü ve anlamında
+ lâkin < (Ar) lâkin amma <
Akad lâ değil, hayır (olumsuzluk
eki) — > ve, lâkin
velet < Ar walad çocuk < # wld
doğurma Akad (w)alâdu(m),
ulâdu, malâdu doğurmak > Ugar
yld, wld, İbr yâlad, Aram yld
doğurma evlat, mevlit, milat,
mütevellit, tevelüt, tevlit,
vailde, velut
*aile(7),
velut < Ar walııd çok doğuran,
doğurgan < # wld doğurma < Ar
w al ad çocuk < # wld doğurma
Akad (w)alödıı(m), ulâdu,
malâdu doğurmak — * velet
veraset < Ar warâda(t) miras < # '
wr0 miras edinme < Akad
(w)arâdu(m) eredu, urâdu? geri
dönmek, geri gitmek; nesil,
zürriyet, soy — > irs/ırs-
verese < Ar waraOa(t) (wariO çoğ.)
varisler < Akad (w)arâdu(m)
eredu, urâdu ? geri dönmek, geri
gitmek; nesil, zürriyet, soy — »
irs/ırs-
vesselam < Ar wa-s-saelâm barış
adına, < Ar w a ve (bağlaç), -
adına (edat) < Akad u, ü ve
anlammda< ? Süm U, U 3 ve,
Akadcadan geçmiş olabilir ? + <
Ar salam 1. sağ ve salim olma,
selamet, barış, 2. selam < # sim
296
sağ ve esen olma, güvenli olma <
Akad s al âmıı (m) II, selemu
huzurlu, barış içinde olmak,
arkadaş dost olmak, barış
yapmak, barışma — > ve, selam
*Akad salâmu(m) II, sağlıklı,
sağlam olmak, iyi, hoş olmak <
? Süm SALIM, SİLİM
vesvese < Ar fasfas-, fısfısat vesvese
(şüphe, kuruntu, işkil) < Akad
pispisu böcek; merak salmak?
vız, vızıl, vızıltı onom sinek sesi < ?
Ar ...? < Akad zizzum, şişşu tıs,
vız sesi çıkarmak, tıslamak,
vızıldamak (yılan veya kuş) <
Süm Bİ-İZ
*Bazı yansımalı sesler birçok
dilde ortak şekilde
görülebilmektedir. Vız örneğinde
olduğu gibi.
Vildan öi 1. kullar köleler, 2. yeni
doğmuş çocuklar, < Ar vildan <
Ar walad çocuk < # wld
doğurma < Akad (w)alâdu(m),
ulâdu, malâdu doğurmak — »
velet
vükela < Ar wakalâ vekiller (wekîl
çoğ.) < < Ar wakîl başkası adına
iş yapan, sommluluk yüklenen <
' # wkl sorumluluk yüklenme,
güvene dayalı bir iş verme <
Akad (w)aklu(m), uklu müfettiş,
kontrol memuru, işçilerin,
tapmak törenlerini yöneten
(kadın) idareci < Süm
(LÜ)UGULA -+ vekâlet
vürut < Ar würüd varış < # wrd
' gelme, varma, ulaşma, başına
gelme < Akad (w)arâdu(m)
eredu, urâdu geri dönmek, geri
gitmek, «üleşil, zürriyet, soy <—
irat, radde, varidat, varit
vüsat < Ar wus‘a(t) genişlik, en,
kapsam < # ws‘ geniş olma, enli
olma < Akad (w)şşû(m), mussû
yaymak, dışarıya açmak, — > saat,
tevsi, vasi 2
Y
yallah < Ar yâ-llâh ya Allah < Ar
ilâh tanrı < Akad ilu(m), elıı(m)
tanrı — > ilah
yemin < Ar şamin sağ taraf, sağ el,
yemin < # ymn sağ, kutlu <
Akad imnu(m), sağ taraf, sağ el
> İbr yâmın sağ taraf, Aram ymn
sağ el 4 — meymenet
yevm < Ar yawm gün < Akad ümit /;
gün < Bkz. Süm UD, U 4 (-d)
gün, güneş, sıcaklık, yaz > ibr
yöm gün <— yevmiye
yevmiye günlük ücret < Ar yawm
gün <Akad ümit I gün, gündüz <
. Süm UD, U 4 (-d) gün, güneş,
sıcaklık, yaz > ibr yöm gün — >
yevm
Z
zabıt/zapt- < Ar dabt tutuş, denetim,
disiplin, kayıt < # dbt tutma,
kontrol altına alma, kaydetme <
Akad şabâtu(m) tutmak, almak,
yakalamak, zorla ele geçirmek,
elde etmek > Ugar şabâtu *—
inzibat, mazbata, mazbut,
zabıta, zabit, zaptiye, zapturapt
zabıta = (kuvve-i) zabıta polis gücü <
Ar Sabit denetleyici, kontrol
eden, zapteden < Ar öabt tutuş,
denetim, disiplin, kayıt < # Sbt
tutma, kontrol altına alma,
297
kaydetme < Akad şabâtu(m)
tutmak, yakalamak, zaptetmek,
zorla ele geçirmek — » zabit — »
zabıt/zapt-
zabit < Ar Sabit 1 . denetleyici,
kontrol eden, 2. subay Ar öabt
tutuş, denetim, disiplin, kayıt < #
öbî tutma, kontrol altına alma,
kaydetme < Akad şabâtu(m)
tutmak, yakalamak, zaptetmek,
zorla ele geçirmek — * zabit/zapt-
Zahire < Ar Sakır a(t) ambarda
saklanan şey, hububat < Ar
Sarra(t) toz tanesi, partikül, < #
Srr saçılma tuzla buz olma <
Akad zîru II, zirru küçük >
' zerzerru, Akad zerze(r)ru,
zerzıru, zeruzeru, zirru çok
küçük < zîru II — » zerre
*Nişanyan, 485 te kelimenin zerre
kökünden geldiği gözünden
zahter ‘kara kekik’ < Ar salar ,
sa ‘ter bir çeşit kekik < Akad
sataru(m), zataru, s/zateru bir
cins kekik
Zakir-Zakire öi Tanrmm adını
anarak teşbih çeken kimse. < Ar
zakir < Ar Sikr anma < # Skr <
Akad zakâru(m), saqâru(m),
zagâru konuşmak, söylemek,
demek — > zikir/zikr-
zaman bir iş veya oluşum içinde
geçtiği, geçeceği veya geçmekte
olduğu süre, vakit, bir sürenin
belirli bir parçası, belirlenmiş
olan an, çağ, mevsim < # zmn,
Aze zaman , Özb zarnon < Ar/Fa
zemân, zaman zaman < OFa
zamânak/jamanak, Sür zabna <
Aram zmân, zemanâ, İbr zmân,
zemân kader, şans, - mevsim
bayramı < Akad simânu(m,)
simannu, Asıır simunu doğru
zaman, durum, mevsim, zaman
(i(na))simin + zaman, ne zaman,
-dığı zaman < Akad
(w)asâmu(m), usâmu durum, yer
ve zaman olarak uygun olmak *—
mevsim? müzmin, zangoç
*Akad züzâ zaman zaman, azzüzâ,
< zâzu(m) ayırmak, dağıtmak,
paylaştırmak
*Sami ve İran dillerinde ortaktır
(Nişanyan 485).
zanaat < Ar şana ‘a (t) işçilik,
meslek, ustalık, el sanatı < # şn‘
yapma, el becerisi ile imal etme
< Akad za’ânu(m), zânu
süslenmiş, tezyin edilmiş olmak"
— > sanat
zangoç < Erm jamgoç kilisede çan
çalan görevli < jam saat < (OFa
zamânak / jamanak) + Erm goç ’
çalan, çağıran < Erm goç’ el
çağırmak < Ar/Fa zemân, zaman
zaman, < OFa zamânak /
jamanak, < Aram zmân,
zemanâ, İbr zmân, zemân kader,
şans, mevsim bayramı < Akad
simânu(m,) simannu, Ass simunu
doğru zaman, durum, mevsim,
zaman (i(na))simin + zaman, ne
zaman, -dığı zaman < Akad
(w)asâmu(m), usâmu durum, yer
ve zaman olarak uygun olmak.
*?Akad züzâ zaman zaman,
azzüzâ, < zâzu(m) ayırmak,
dağıtmak, paylaştırmak
*Sami ve İran dillerinde ortaktır
(Nişanyan 485) — » zaman
Zap (suyu) Doğu Anadoluda Van ve
Hakkâri illerinden geçen bir
ırmak adı < Ar Zabb < Akad
za ’Tbu(m) ırmak adı (=Zâb) dere,
çay kanal, suyolu, Zap Irmağının
adı < Akad zâbu(m), zuâbum
erimek, çözülmek, akmak,
dalgalanmak, kabarmak > Yun
ZcOT&ıaç, Bizans Yun 'o piKpöç
Za(3aç (Ho mikrös Zabâs, küçük
Zap) , 'o peyaç Zaf3aç (Ho megas
Zabâs, büyük Zap), Sür Zabha,
İsp Zapata, İtal Zapata — » izabe
zaptiye < Ar = (kuvve-i) zaptiye
polis gücü < Ar öaptîye(t)
denetime ilişkin < Ar dahî tutuş,
denetim, disiplin, kayıt < # öbt
tutma, kontrol altına alma,
kaydetme < Akad şabâtu(m)
tutmak, yakalamak, zaptetmek,
zorla ele geçirmek — » zabit/zapt-
zapturapt < Ar öapt ü rabt zaptedip
bağlama < Ar öabt tutuş,
denetim, disiplin, kayıt < # öbt
tutma, kontrol altına alma,
kaydetme + rapt bağlama <
Akad sabâtu(m) tutmak,
yakalamak, zaptetmek, zorla ele
geçirmek —* zabit/zapt-
zart < Ar drt osurmak < Akad
şarâdu(m), şarâtu(m) osurmak.
Tr zart sesi genelde osuruk ya da
benzeri bir sesi anlatmak için
kullanılır. Yansımalı
(onomatopeyo) bir ses olmalıdır
carta, zarta, zort
zarta Ar zarta < Akad şarâtu(m),
şarâdu osurmak, sürekli osurma,
— > zart
* zartayı çekmek (argoda) ölmek.
*zart ve zurt kelimeleri yansımalı
sesler oldukları için birçok dilde
benzer seslerle ve aynı anlamda
kullanılmış olmalıdırlar
zekât < Ar zekâ (t) 1. artık (eski dil)
2. Müslümanlıkta her yıl
servetten ödenen sadaka, zekât <
# zkw/zky artma, çoğalma, zengin
olma < Aram zekütö suçluluktan
kurtulma, günahsız olma (?) <
Akad zakütu, zakuttu, temizlik,
armmışlık, muafiyet, ayrı tutma
< Akad zakû(m) I pak, temiz, saf
< Akad zakû(m) II Asur
zaka’u(m) temiz, parlak saf
olmak
zeker erkeklik organı (Osm) < Ar
bakar, < Akad zikâru(m) zikru,
zikkaru erkek, erkeklik, erkeğe
ait > Ugar dkr (dakaru), İbr
zâkâr, Aram dahra
müzekker
*(Osm) müzekker (erkek cins), ,
*Akad zakkâru(m), zakrum adam,
erkek < zikâru.
*Akad zikâru (m) zikru, zikkaru
erkeklik organı
*Akad zaqâpu(m), sagâpu,
zakâpu? dikine koymak,
yerleştirmek, dikmek, kurmak,
ekmek a/isqup [(GIS.GUB],
mezartaşı, kapı, heykel dikmek,
(penis) dikilmek, yukarı doğru
dikilmek, kalkmak
*Akad ziqqurâtu(m), Asur
siqqurrutu, ziqratu ziggurat,
Mezopotamya’ daki piramitlerin
adı, kule tapmak < Akad zagâru,
sagâru yüksek yapmak, yüksek
yapı, planlamak
299
*Ziggurat her nekadar Akadca
zaqârıı 'ya bağlansa da
zakkâru(m) < ziyanı (zeker,
erkeklik organı) kelimeleri ile eş
kökenli olmalıdır.
*Karş. Süm Z1 (-d) kaldırmak,
silmek? Zl(-G), taşımak,
kaldırmak .?, ZI(-Ci) ayağa
kaldırmak
zelil < Ar âcili düşkün < # »7/ <•
Akad ziIııHıt , su/i/iı, silulhiz
derbeder, serseri, dağınık < ?
Süm zilulıı seyyar satıcı,
serseri, derbeder,
gezginci Süm zil + lü-
ulu, — > zül/züll-
Zembil hasırdan Örülmüş saplı torba
< Ar zenbîl hasırdan örülmüş
sepet < Akacf zabbTlıı(m),
zan bil lıı sepet < Aram
zencefil Zencefilgillerden, Hindistan
ve Malezya’da yetişen, yaklaşık
100 cm yüksekliğinde, kamış
görünümünde, çok yüksek ve
otsu bir bitki (Zingiber
offıcinale) < Ar/Fa zencebîl
kökü baharat olarak kullanılan
bir bitki, OFa *zengepTl < ?
Akad zinzaru ’u bir ilaç, zencefil
< Hurr?
*Prak smgabera Şans srngaveram
boynuz-gövde.
*Batı dillerine E Yun zinziberis
biçiminde geçmiştir Karş. Lat
zinziber İng ginger — > zincifre
zenne Eskiden orta oyununda kadın
rollerini oynayan erkek < Fa
zenne kadın olmuş, kadın gibi <
zen kadın? < Ave gen-/gaini- <
HAvr *g w en kadın.
Karş. Akad issu (ya da issutü)
pl. i(s)söte kadın, eş?
Akad sinnistu(m), sinniltu,
sinnissu, (ya da issu?) Boğ
sinnistu kadın
Akad zikar u sinnis erkek ve
kadın
zerre < Ar Sarra(i) toz tanesi,
parçacık, < # örr saçılma tuzla
buz olma < Akad zerze(r)nı,
zerzlnı, zemzem, zirrıı . çok
küçük < Akad zîru II, zirnı
küçük mezra, zerre, zahire
ziraat, zirai, zürriyet
Zeynep öi, değerli taşlar, mücevherat
(bkz. ziynet), Arap tarihçilerine
göre Zeynep yahut Zebbo (Laf
Zenobia) (M.S. 266-273)/
Tedmür (Palmyra) - devleti
hükümdarı Üzeyne’nin M.S. 266
yılında öldürülmesiyle devletin
yönetimini ele almış, Romalıların
izni ile Mısır’ı da ele geçirerek
hükümdarlığının sınırlarını
genişletmiş, fakat sonra
Romalılara karşı baş kaldırınca
yenilgiye uğramıştı. Esir olarak
gönderildiği Roma’ da zekâsı ve
güzelliğiyle herkesi kendisine
hayran bırakmıştı (Gençosman
(tarihsiz, s. 222) < Ar Zeyneb < #
şn ‘ yapma, el becerisi ile imal
etme, süsleme < Akad
za’ânu(m), zânu süslemek,
bezemek; süslenmiş -olmak — »
sanat — > zanaat
zeytin < Ar zaytün zeytin (taneleri) <
Ar zayt zeytin Akad za ’îtu
zeytin < ? Aram zeytâ > İbr
zayt, Fen zyt, İsp aceituna <—
mezgit, zeytuni,
300
* ayrıca Akad serdu(m) zeytin
ağacı SE.ER.DU(.UM) (Eski
Babil’de), saman serdu(m) zeytin
yağı .
Hit gis ZERTUM zeytin ağacı
(Ertem 1974, s. 58, 67-68)
zeytuni zeytin renginde olan, yeşilin
bir tonu < Ar zaytün zeytin
(tan@leri)< Ar zayt zeytin Akad
za ’îtu zeytin < ? Aram zeytâ, İbr
zayt, Fen zyt, İsp aceituna zeytin
— * zeytin
zibil /t r z z t i , i b lı ^ .^^jj^ad z z b /zz
atık madde, süprüntü, döküntü,
çöp < ? Akad zabâlu(m)
s/şabâlu(m), zebelu taşımak,
getirmek, teslim etmek > İbr
zâbâl — > mezbele
zift (katran ve diğer organik
maddelerin buharlaşmasından
veya damıtılmasından elde
edilen, kolay kırılan, az ısı ile
eriyen, katı, siyah, parlak madde,
kara sakız < Ar zift zift, asfalt <
Akad ziptu zift < Aram zeptö <
# zpt bulama, macunlama, ziftle
kaplama
ziggurat (Önasya arkeolojisinde
teknik terim) Akad ziqqurdtu(m) ,
Asıır siqqurrutu, ziqratu
ziggurat, Mezopotamya’daki
piramitlerin adı, kule tapmak <
Akad zagâru, sagâru yüksek
yapmak, yüksek yapı, planlamak
*karş. zeker maddesi
Karş. Süm ZI (-d) kaldırmak,
silmek? ZI(-G), taşımak,
kaldırmak? Ayağa kaldırmak
zikir/zikr- < Ar öikr anma < # Skr <
Akad - zakâru(m), saqâru(m),
zagâru konuşmak, söylemek,
demek <— mezkûr, müzakere,
tezekkür, tezkere, zakir, zikir,
zikretmek
zillet < Ar öille(t) düşkünlük,
aşağılanma < # öll dişkün olma <
Akad zilullû, sulilû, silullû,
derbeder, serseri, dağınık < ?
Süm zilulu seyyar satıcı ,
serseri, derbeder,
(derisini) soymak, fena halde
azarlamak, haşlamak, ? + lü-
ülu, — > zül/züll-
zincifre (zencerf) kırmızı renkli
doğal cıva sülfür. Kırmızı kurşun
oksidin veya sülüğenin eski adı <
Ar/fa zancafr civadan elde edilen
kımızı boya, sülüğen. Aram
zngüpr/süngpr < Akad zinzaru ’ıı
bir ilaç, zencefil < Hurr? — »
zencefil
*kökeni bir Hint veya Yakın Doğu
dili olmalıdır. Krş. EYun
kinnabâris, İng cinnabar zicifre
karş. < Ar/Fa zancabîl kökü
baharat olarak kullanılan bir
bitki, OFa *zengepîl Prak
smgabera Şans srngaveram
boynuz-gövde < Akad zinzaru ’u
bir ilaç, zencefil <Hurr?
*Batı dillerine EYun zinziberis
biçiminde geçmiştir Karş. Lat
zinziber İng ginger
Zinnur öl nurlu, ışıklı, aydın < Ar
nür ışık (ayrıca özel isim) < nwr
aydınlık olma, aydınlanma <
Akad nuru I, ışık < Akad
nawöru(m), namâru, aydınlık,
parlak olmak — » nur
ziraat < Ar zirâ‘a(t) tarım ziraat <
Ar Sarraf) toz tanesi, parçacık,
< # örr saçılma tuzla buz olma <
30i
Akad zerze(r)ru, zerzîru,
zemzem, zirru çok küçük <
Akad zîru II, zirru küçük — ►
zerre
*karş. Akad zarâgum serpmek
atmak, ekmek, zarûm saçmak,
serpmek, atmak, savurmak,
zârum harmancı, harman savuran
zirai tarımla ilgili, tarım -(s)i,< Ar <
Simi < Ar Sarra( t) toz tanesi,
parçacık < # örr saçılma tuzla
buz olma < Akad zerze(r)ru,
zerzıru, zeruzeru, zirru çok
küçük < Akad zîru II, zirru
küçük — » zerre
ziynet < Ar zîne(t) süsleme, süs
eşyası < # zyn süsleme, bezeme
< Akad za’ânu(m), zânu
süslenmiş olmak, süslemek,
bezeli olmak vb. — > sanat
*Aze zinet. Fa zinat, Tat zinnet
zort < onom yellenme sesi — > zart
zufa (otu) < ? < Akad züpu zufa otu
veya güvey otu, mercanköşk < ?
Aram, Hit ZÛPU yazılışı
GIâ ZU-U-PA zufa otu (Ertem,
106 ’da kelimenin kimilerince
çördük veya zufa otu olarak
nitelendiğini kendisinin de bu
sözcüğün bir meyveyi temsil
ettiğini belirtir.), İng Hyssop,
Lat Hyssopus var. offıcinalis
Kelimenin anlamı açık değildir,
züccaciye < Ar zucâcîyd cam işleri
yapılan ve satılan yer < zücâc
cam < # zcc < Aram zdgüg(t)â (#
zgg) < Akad zabzabgu cama
benzer şey, sır, şeffaf sır, Ugar
sbsg, spsg İbr zekhukhit,
* Ayrıca Akad zakukîtum,
zakakâîu, zakukütu^ am gibi olan
şey, cam, camdan yapılmış şey,
belki bkz. zakû(m) II, Asur
zakâ ’u(m), berrak* saydam açık,
aydınlık olmak, temiz, arı, saf
sıvı veya metal
zül/züll- < Ar düll horluk,
düşkünlük, alçaklık < # â ll
düşkün olma < Akad zilullû,
sulilû, silullû, derbeder, serseri,
dağınık > ? (EBa) Süm zilulu
seyyar satıcı,
serseri, derbeder (zil,
(derisini) soymak, fena halde
azarlamak, haşlamak, ? + lü~
ulu, halk <— zelil, zillet
zümre < Ar zumra(t) insan grubu,
küme < # zmr < akad
zumru(m),zurru, zu ’ru beden,
vücut, kişi
zümrüt < Ar/Fa zümürrüt/zumurrut
zümrüt, Yun apapdyboç
smaragdos, zümrüt, Lat Vulg.
Zmaragdus - zümrüt < Akad
harraqtu- zümrüt, yeşil
feldspat < Akad baröqu
parlamak, aydınlatmak > İbr
bareqet- zümrüt, koyu yeşil
beril, yeşil feldspat, İng
emerald, Fr emeraud İsp
esmeralda Ital smeraldo. Fa
zomorrod / zümürrüd, Aze
zümrüd, Özb zumrat — > bereket
karş. Şans marakata
zürriyet < öurriya tohumlar < Ar
öarra{ t) toz tanesi, parçacık < #
örr saçılma tuzla buz olma <
Akad zerze(r)ru, zerzıru,
zeruzeru, zirru çok küçük <
Akad zîru II, zirru küçük — »
zerre
302
İŞARET LİSTESİ
< > Kelimenin kökünün geldiği yön
# Semitik dillerden özellikle Arapça kök harfleri
— » Kelimenin kökeni
Bir kökten türemiş kelime ya da kelimelerin yönü
? Tartışmalı veya kesin olmayan unsurlar
+ Bileşik kelimelerin ikinci ve daha sonraki unsurları
= Farklı yazılışları veya söylenişleri bulunan ve aynı kökten gelen kelimeler
* Not niteliğindeki açıklamaların başında kullanılır
303
KISALTMALAR
KlAr
Klasik Arapça
Akad
Akadca
Kürt
Kürtçe
Alm
Almanca
M.Ö.
Milattan önce
Ar
Arapça
M. S.
Milattan sonra
Aram
Aramice
OFa
Orta Farsça
Aşur
Asurca
OLat
Orta Latince
Ave
Avesta Dili
Lat
Latince
Aze
Azerice
Öi
Özel isim
BAram
Batı Aramicesi
Öm/öm. Örneğin
BSem
Batı Semitik Diller
Özb
Özbekçe
Bkz.
Bakınız
Fort
Portekizce
Bulg
Bulgarca
Prak
Praktit (Pali) dili
Cen
(İtalyancanm) Cenova lehçesi
Rus
Rusça
çocd
çocuk dili
Saba
Sabai (Eski Yemence)
EBa
Eski Babil
Şans
Sanskritçe
EFa
Eski Farsça
• Sup
Sırpça
EFr
Eski Fransızca
Süm
Sümerce
Emıs
Eski Mısır Dili
Süry
Süryanice
Erm
Ermenice
şiir.
şiirsel (şiirde)
E Yun
Eski Yunanca
Tac
Tacikçe
Fa
Farsça
Tat
Tatarca
Fr
Fransızca
Urdu
Urduca
Fen
Fenike dili
vb.
ve benzerleri
Gür
Gürcüce
vs.
vesaire
Hind
Hindi
yörs
yörese
H it
Hititçe
YLat
Y eni Latince
în.Lat
İncil Latincesi
YT
Yeni Türkçe
İbr
İbranice
Yun
Yunanca
İng
İngilizce
Yy.
Yüzyıl
İtal
İtalyanca
İsp .
İspanyolca
Kırg
. Kırgızca
Karş.
Karşılaştırınız
Kel
Keldanice
304
AYDIN 2002
AYDIN 2000
AYDIN 2001
BLACK vd. 1999
CEBESÖY 1995
CHANTREINE 1970, 74, 77
CORRIENTE 2003
DE MOOR 1945,
_1945
DİLAÇAR 1968
1989
DONBAZ 2O06 Y ; . ,
EREN 1999 vj ,: '■
ERTEM 19-74 : r: I ■ .
EYÜB0ĞEPİ4998SI n
FAURE 2Ö02İ Ar A ■
KAYNAKÇA ^
N. Aydın, Akadca Dilbilgisi, Antalya
N.Aydın, Sümerce Dilbilgisi, Antalya
N: Aydın, Sümerce ve Akadca İşaret
Listesi Antalya,
Black Jererny; George Andtew; Postgate
Nicholas, A Concise Dictionay of
Akkadian, Wiesbaden
S.Cebesoy, “ Kapadokya tabletlerinde
geçen dokuma ürünleri' ’ Anadolu
Medeniyetleri Müzesi 1994 Yıllığı s.164-
188 Ankara
P.Chantreine, Dictionııaire etymologique
de la langue grecque (Historie des mots)
Paris
F.Corriente, Diccionario de Arabismos y
voces afînes en Iberroromance, Madrid
Johannes De Moor, C.; “ Frustula
Ugaritica ” JNES XXIII, no 1, s.355-365
r
Diccionario Griego-Espanol, Burgos,
Madrid.
Dilâçar A. Dil, Diller ve Dilcilik, Türk Dil
Kurumu Yayınları, Sayı: 263, Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara
Düden Etymologie; Das
Herkunstwörterbuch der Detschen
Sprache, ed. Günter Drosdowski, Düden
Band 7, Manheim, Leipzig
V. Donmaz, “S ome Rarely Attested
Old Assyrian Onomastics from the
Unpublished Sources ” s. 274-279 Hayat
ErkanaPa Armağan, Kültürlerin
Yansıması, Homer Kitabevi, İstanbul
H.Eren, Türk Dilinin Etimolojik
Sözlüğü, Ankara
H.Ertem, Boğazköy Metinlerine Göre
Hititler Devri Anadolu’sunun Florası,
TTK Yay. Ankara
İ.Z.Eyüboğlu, Türk Dilinin Etimolojik
Sözlüğü, Sosyal Y aymları, İstanbul
R.Faure, Diccionario de nombres
305
GENÇOSMAN
GREPPIN 1991
HARRASSOWITS 1965-67
HEIDEL 1948
KAHANE 1988
KOÇAK 1977
... 2003
KOÇAK 1973
KOÇAK 1996
' NİŞANYAN 2002
NİŞANYAN 2007
propios, Espasa yayınları, Madrid
K.Z.Gençosman, Ansiklopedik Türk
İsimleri Sözlüğü, Tempo Y aynıları,
İstanbul (tarihsiz)
J.A.C.GreppinÇTTîe survial of ancient
Anatolian and Mesopotamian vocabulaıy
untıl the preseni ” JNES 50 no 3 s. 203—
207
0. Harrassowits, Akkadische
Handwörterbuch, Wiesbaden
A Heidel, “ The meaning of mummu in
Akkadian literatüre 1 ' 1 JNES VII s. 98-105
R.Kahane & Henry; Tietze, Andreas, The
lingua franca in Ley ant, Turkish
Nautical Terms of îtaiian and Greek
Origin, ABC Kitabevi, İstanbul - Ankara
- İzmir 1
Koçak İnci, Araplarda ve Akkadlarda
Kutsal Değerlerle Bağıntılı Şahıs
Adlarının ve Tanrı Sıfatlarının
Karşılaştırılması (İslâmiyetten önce),
Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih -
Coğrafya Fakültesi, Arap Dili ve
Edebiyatı, Basılmamış Doçentlik Tezi,
Ankara,
Dizionario Etimologico Rusconilibri.
Genova
Koçak İnci, Arapça ve Akkadca’da
Nominal - Verbal Formlar ve Cümle
Kuruluştan Mukayesesi, Ankara
Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi, Arap Dili ve Edebiyatı, Doktora
Tezi, Ankara
Koçak İnci; “ Araplarda Arapça olmayan
bazı kişi adları ”, Doğu Dilleri Cilt V,
Sayı: 3, s. 1-13 Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara
Nişanyan Sevan, Sözlerin Soyağacı,
Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü,
1 . basım, Adam Y aymları, İstanbul
Nişanyan Sevan, Sözlerin Soyağacı,
306
OĞUZ 1976-2005
OPPENHEIM vd. 1973
POKORNY (1959) 2005
ROBERTS vd. 1997
SİNAN OĞLU 1953
TIZETZE 2002
TOSUN vd. 1981
TUĞLACI 1972
WORD 1961
ZAMUDIO 2002
Çağdaş Türkçehin Etimolojik!!
Genişletilmiş ve gözden geçiriîi
basını, Adam Yayınları, İstanbul
Oğuz Burhan, Türkiye Halkının Kültür t
Kökenleri, 1-5 Cilt, Anadolu Aydınlanma
Vakfı / Kültür Dizisi, İstanbul 1976-2005
A. Leo Oppenheim, Miguel Civil, The
Oriental İnstitute of University of
Chicago The Assyrian Dictionary,
Chicago, İllinois U.S.A.; Glückstadt,
Germany
Pokomy, Julius Indogermaniseches
Etymologisciıes Wörterbuch, iki cilt, A.
Franke Verlag, Tübingen - Basel
Roberts, A. Edward; Barbara Pastor
Diccionario Etimologico Indoeuropeo de
la lengua Espanola, Alianza Diccionarius,
Madrid
Sinanoğlu Suat, Kelimelerin Etymonu
Esas. Tutularak Tertiplenen Yunanca -
Türkçe Sözlük, Ankara Üniversitesi, Dil
ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları No
78 Klâsik Filoloji Bölümü No. 5 Türk
Tarih Kurumu Basımevi, Ankara
Tietze Andreas, Tarihi ve Etimolojik T
ürkiye Türkçesi Lügati, I. Cilt, A-E,
İstanbul, Wien
Tosun Mebrure, Kadriye Y alvaç Sümer
Dili ve Grameri, I. cilt, Sumerce’den
Örnekler, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
VI. Dizi, Sa. 21, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara
Tuğlacı, Pars Okyanus Ansiklopedik
Sözlük I - IX, Pars Yayınları, Sözlük
Dizisi: 8, İstanbul
Word, William A; “Comparative Studies in
Egyptian and Ugaritic ” JNES XX,
s. 31-41
Zamudio, Rafaele Jimenez: Antoîogia de
Textos Acadios, Madrid
İ
$;
307
İNTERNET KAYNAKLARI
"http://www.hakkari.gov.tr
— , Dizionario Etimologico Online 2004, Vocabolario Etimologico della lingua
İtaliana’
www.etimo.it
Militarev, Alexander: Semitic Etymology
http://starling.rinet.ra/cgi43İn/main.cgi?root=config ,
Nişanyan, Sevan: Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, (kitabı
da mevcut olan güncelleştirilmiş internet sayfası, 2007 )
http://www.nisanyan.com/sozluk/default.asp
Rajki, Andras: Arabian Etymological Dictionary 2002,
htt p://www.freeweb.hu/etymological/AEDweb.htm
Ryan, Patric. C: Sumerian Glossary (1) 2005
ttp://www.geocities.com/proto-language/SumerianGlossarv.htm#N
Sürüm No: 1.0 Farabi
http : / /www . sevde.de/BuvukT urkceSozluk.pdf
The Sumerians, Part 1
http://mvsite.verizon.net/vzeehbro/id7.html Chapter 3